Galiçya’daki Askerlerimize
“Cihan tarihi, vatanı uğrunda senin
kadar kanını döken bir millet daha
gösteremez. Senin kadar kimse kendi
vatanına sahip olmaya hak kazanmamıştır.
Bu vatan şenindir, ya da hiç kimsenin!”
Ahmet Hikmet MÜFTÜOĞLU
Aziz Vatandaşlarım ve Aziz Kardeşlerim,
Sizi aile yuvasından, sevdiklerinizden, masum âdetlerinizden bu kadar uzaklarda, senelerin ve muharebelerin verdiği yorgunluklarla bezgin bir hâlde görenler, nasıl ve niçin geldiğinizi bilmezlerse, önünüzde kuru bir kederlenme şeklinde şefkat göstererek geçip giderler. Fakat, geliş maksadınızı ve cihat maksadınızı bilmeyenlerin huzurunuzda hissettikleri hâl, incelik değil, bir himmet değil, takdirdir, mukaddestir. Ebedî şükran ve minnettir. Biz, sizi iki seneden beri titrek yürek, ıslak gözlerle uzaklardan izliyorduk. Bugün bizzat selâmlamakla iftihar ediyoruz.
Siz, buraya yalnız Avusturya-Macaristan’ın toprağını değil, Osmanlı Tarihini, kendi büyük tarihinizi savunmak için geldiniz. Taahhüt ve vazifenizi, asırları hayran bırakacak bir fedakârlık ve kahramanlıkla yerine getirdiniz. “İnsan için en aziz olan, candır” derler. Doğrudur. Lekesiz, her manasıyla büyük, büyük babanızın ufuk ilhamından kopan, pek şiddetli ve soğuk rüzgâra karşı yiğitlikle, kararsız bir şekilde himaye ederek, Avrupa’nın ortasından bütün âleme ilân ve ispat ettiniz ki, atalarımızın hayatlarından meydana gelen tarihiniz, sizin ölüme hor ve hakir gören bakışlarınız, kendi şahsi hayatlarınızdan daha aziz imiş, var olunuz. Kulaklarımızı ezan sesleri gibi sık sık taltif eden Kosova, Varna, Çaldıran, Plevne, Çanakkale, Galiçya ve emsali isimler, artık bizim millî tarihimizin özünden çıkarak (vatanperverliği sosyal faziletin en yükseği sayılır), medenî milletlerin olaylarına iftiharla intikal etmiştir. Bugün siz, Ey Aziz Vatandaş ve Kardeşlerim, siz yalnız bizim topluluğun değil, uzak, yakın her kavmin tüm insanlığın aydınlatılmasında, iftiharı ve timsalisiniz. Ölen ve kalan arkadaşlarınızla birlikte geçen sene üstünde harikalar gösterdiğiniz Galiçya toprakları, bilirsiniz ki; atalarımızın kanlarıyla yoğrulmuştur. Siz burada ailenizden uzak, fakat atalarınıza yakınsınız. Galiçya sizin vatanınız değil, fakat tarihinizdi. Yetimlik, bizim gibi fâni insanlara babadan intikal eden bir felâkettir ki, az zaman içinde rüştünü ispat ettiğin zaman, yok olur. Lâkin toprağını, tarihini, milletini kaybedenler, ebedî yetimlerdir. Galiçya da ki atalarımız asırlardan beri oralardadır ve tarih idiler. Siz onlardan miras aldığınız mukaddesatı, onlardan bir kısmının kemiklerini hazmetmiş ve içine alan topraklar üstünde, ırk ve dinimizin en imansız düşmanı olan Moskof Çarı’na karşı müdafaa etmekle, atalarımızın yüreğini tırmalayan kimsesizliğini ortadan kaldırdınız ve teselli ettiniz. Anadolu’nun, Arabistan’ın masum kalbi, yalnız şimdi değil, her zaman sizin için çarpacaktır. Buna emin olunuz. Ocak başında çocuklarının beşiklerini sallayan validelerin ninelerine, sizin müşterek isimleriniz olan Galiçya kelimesi karışacak, okullarda Galiçya Arslanlarının menkıbeleri okutturulacak, sizin olağanüstü kahramanlıklarınız vatanımızın dağlarına, derelerine, şarkılara yansıyacak, gelecek çocuklar ve gençler sizi temsil eden hikâyelerden ibret ve ders alacaktır. Ak sakallı, ak yüzlü insanlar, hayatlarını Allah’a emanet ve son nefeslerini verirken, yatağı etrafındaki evlât ve torunlarına:
– Babalarımızın bir kısmı atalarının emanetlerini bize aynen yetiştirmek için Galiçya’nın uzak ve soğuk cehennemlerinde, verdikleri mücadelenin en tahammülsüzünü seçtiler. Onlara olan borcumuzu hiç bir vakit unutmayınız. Gerekirse evlât ve torunlarınıza tereddütsüz anlatınız, diyerek sizi ve sizinle beraber bütün bir tarihi yaşatacaklardır.
Siz, Hz. Muhammed’in diniyle, Sultan Osman’ın Devletini en tehlikeli bir zamanda göğsünüzle müdafaa ettiniz. Ve kurtardınız.
Allah hepinizden razı olsun!… ve Allah hepinizden razıdır!…
Süleyman Nazif