Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

“Ergenekon” Nedir ?.. Ne Değildir ?

0 14.601

27 Eylül 2008

Bu yazacaklarım bir bilgi yada iddia değildir. Ben de herkes gibi aynı yazılanları okuyor aynı söylenenleri dinliyorum. Yazacaklarım okuduklarıma ve dinlediklerime kişisel yorumumdur.
Bunlar benim kanaatlerimdir..
Ne kadar doğru yada yanlış olduğunu da zaman gösterecektir.
Medyanın tiraj hevesiyle magazinel boyuta taşıdığı bu “Ergenekon dava süreci”.nden önemli cezalar çıkmayacaktır. Belki bu kadar çok dinleme, sorgu, şantaj ortamında bazı bireysel suçların tespiti mümkün olacak, onların failleri bu sebeplerle ceza alacaktır ama bu cezalar “Ergenekon Yapılanması” sebebiyle olmayacaktır.
Neticede dağ fare doğurmuş da olmayacaktır..
Çünkü maksat zaten hasıl olmuştur.
Maksat, bütün “Millici” unsurlara, onların mensupları olan bireylere korku salmaktır, onları sömürgeci Amerikan politikaları ve işbirlikçi tasarruflar karşısında sessiz ve hareketsiz bırakmaktır ve bu gerçekleştirilmiştir.
Maksat “Cumhuriyet mitingleri” ve benzer direniş eylemleri ile dalga dalga büyüyen Millici (.Ulusalcı, Türkçü, Atatürkçü, Kuvayı Milliyeci v.b.) örgütlenmelerin kazanmış olduğu itibarların törpülenmesi ve onların örgütlediği toplumsal tepkilerin sindirilmesidir ve bu maksat hasıl olmuştur.
Maksat, toplumda giderek artan “antiemperyalist” ve “anti Amerikancı”  eğilimlerin durdurulması için bir “kafa karışıklığı” yaratmaktır ve bu hasıl olmuştur.
İnsanlar Türk Ordusu’nun ün sahibi bir generali olan Veli Paşa ile Fatih Ürek’.i yanyana koyamamaktadır kafasında. Bütün birliğinin cezasını tek başına üstlenip öğrenci askerlerinin sicilini sabıkadan kurtarmak için ordudan uzaklaştırılmayı göze alan fedakâr komutan Muzaffer Tekin ile çift cinsiyetli organizatör Sisi’nin ve daha bilmem kimlerin aynı kapsamda sorgulanmalarını da anlayamamaktadır insanlar.
Birbirini hiç görmemiş, hiç tanışmamış, hiç konuşmamış kişilerin nasıl olup da aynı örgütün yönetim birimlerini oluşturabildiklerini de hiç anlamamaktadır insanlar.
İnsanların kafası karışmıştır.
Ve.. Bulanık denizde balık avlamak daha kolaydır.
Söylediğimiz gibi.. Maksat, murat hasıl olmuştur.
Geriye uzun, yorucu, bezdirici bir dava süreci ile birkaç göstermelik ceza kalmıştır.
Bütün bunlar Amerika’nın tezgahıdır.
Ve yerli işbirlikçilerinin..
Devletin her fabrikasını, işletmesini “babalar gibi” satanların, satıp bitirirken nemalananların, para çarkları kuranların, yeni para imparatorları yaratanların hep birlikte tezgâhıdır bu.
Bu bir savaştır.
Bir tarafta vatanseverler vardır..
Diğer tarafta sömürgeci ABD ve işbirlikçiler..
Peki yenildi mi “Ergenekon” ?!..
Hayır !..
Bir şema çizmişlerdi şimdilerde hükümet borazanlığı yapan Sabah Gazetesi’nde ;
Karışıktı biraz ama bir şey açıktı, “Ergenekon Yapılanması”nın sivil toplum kuruluşları ile temas kuran ( ve dolayısıyla alenileşen) ayağını tespit edebilmişlerdi sadece.                                              >>
Onların temaslar kurduğu iddia edilen, toplumun farklı kesimlerinden ve farklı politik-ideolojik cenahlarından adı geçen o diğer şöhretli insanlar hakkında bir fikir beyan edemesem de..
Hepsi benim “vatansever” olarak tanıdığım, kimiyle azbuçuk kimiyle daha yakın tanıştığım Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Muzaffer Tekin..
Bu adını saydıklarımın iyi birer “vatansever” olduklarına kanaatim tamdır.
Onlar bu tür bir yapılanmanın içinde olabilecek kahraman yürekli insanlardır.
Muhtemeldir ki bu tür bir yapılanma vardır ve onlar da bu yapıda görev yapmaktadır..
Muhtemeldir ki ; benim gibi kanaatleri oluşsa da, delillere dayanan bir suç dosyası oluşturamadıkları için, mahkemeler onlara ceza veremeyeceklerdir..
Ve.. Şemadaki diğer birimler varlıklarını ve “giz”lerini muhafaza edeceklerdir.
Belki de yedek birliklerini çoktan devreye sokmuşlardır tutuklananların yerine ?!
Savaşlarda ülke sınırlarını aşabilen düşman birliklerinin cephe gerisinde kalan halkı direniş için örgütlemek üzere devlet tarafında eğitilmiş ve görevlendirilmiş insanlar vardır.. Bunlar bazen köyün öğretmenidirler, bazen kasabanın terzisi, kunduracısı..
Bunlar kimsenin bilmediği bir şeyi de bilirler, düşmanı iki ateş arasında bırakacak örgütlenmelerin ihtiyacı olan silah ve mühimmatın nerede toprağa gömülü olduğunu..
Her devletin böyle korunma refleksleri vardır..
Bunlar işbirlikçilerin sıfatlandırdıkları gibi kanunsuz menfaat çeteleri değillerdir.
Bunlar direniş unsurlarıdır.. Bağımsızlık için savaşan örgütlerdir.
Bunların adlarının “Ergenekon” gibi tarihin diriliş ve kurtuluş öykülerinden seçilmesi de tesadüfi değildir elbet.
Gelelim Ülkücülerdeki kafa karışıklığına ;
“Vay!.. Şanlı Türk Destanını nasıl böyle bir zillet ile yan yana anıp aşağılıyorlar” nidaları haksızdır. Bilemediklerindendir, kafa karışıklığındandır.
Çünkü bunlar, evet.. “Silahlı Kuvvetler” den önceki son direniş unsurlarıdır.
“Köprüden önce son çıkış” gibi..
Gazetelerde magazinleşen öyküye bakmayın.. Bunlar Ülkücülerin yapamadıklarını yapmaya çalışanlardır..
Bu ülkenin asıl bağımsızlık refleksi “ÜLKÜCÜ HAREKET” tir.
Ve bu sömürgeci politikalar asıl direnmesi gereken Ülkücülerdir.
Aliağa,  Petkim satılırken yeri göğü birbirine karıştırması gereken Ülkücüler, son orman ve son akarsu satılırken bile sessiz ve suskun durduklarında geriye böyle zamanlar için hazırlanmış devletin korunma refleksi kalmıştır.
Ülkücüler, vatan toprağı karış karış satılırken sessiz ve suskun kalmamalılardı !..
Dahası, buna tepki veren bütün “Millici” unsurlara da öncü olmalılardı..
Kendileri önden yürümeli, onları da bu yürüyüşte yay yana olmaya davet edebilmelilerdi..
Olmadı.. Yapılmadı..
Neden olmadığını tarih yazacak !
Umuyorum ki, her şeye rağmen, bütün engellemelere rağmen tarih “TÜRK BİRLİĞİ”.ne tanık olacaktır !
Ve.. Türk soyu yeniden Cihan’a  “Adalet”  getirecektir !..
www.ucuncuyol.com

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.