Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

El-Cezerî’nin Makine Yapımında Yararlı Bilgiler Ve Uygulamalar Adlı Eseri

0 12.250

Yrd. Doç. Dr. Yavuz UNAT

Onüçüncü yüzyılda Anadolu’da yaşamış olan Bedî‘ûz-Zamân Ebû’l-‘İzz İsma‘il b. er-Razzâz El- Cezerî[1] Mezopotamyalı, eski deyimi ile Cezîre’li veya Cizreli’dir. Hayatına ilişkin olarak kitabının girişinde söylediklerinin dışında hiçbir bilgiye sahip değiliz. Kitabından öğrendiğimize göre, H. 577’den (M. 1181) başlamak üzere yirmi beş yıl, Diyarbekir Sultanı El-Salîh Nâsîrüddîn Ebû’l-Feth Mahmûd bin Muhammed bin Kara Arslan bin Davûd bin Sukmân bin Artuk Salîh Nâsirüddîn Ebû’l-Feth Mahmûd’un (1200-1222), daha önce de babasının ve kardeşinin hizmetinde bulunmuştur.

Cezerî, Sukmân bin Artuk Salîh Nâsirüddîn Ebû’l-Feth Mahmûd’un isteği üzerine El-Câmi‘ Beyne’l-İlm ve’l-‘Ameli’n-Nâfi fî Sınaâti’l-Hiyel (Makine Yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar)[2] adlı bir yapıt kaleme almış ve bu eser, bu konuya ilişkin teorik ve pratik bilgileri doruk noktasına ulaştırmıştır.[3]

Cezerî eserinin giriş bölümünde bu kitabı kaleme alış nedenini şöyle anlatır:

“Bir gün onun huzurundaydım ve yapmamı emrettiği şeyi getirmiştim… Ne düşündüğümü sezdi ve gizlediğimi açığa vurdu ve bana şöyle dedi, ‘eşsiz araçlar yapmış, onları gücünle işler duruma getirmişsin. Seni yoran ve kusursuz biçimde inşa ettiğin bu şeyler kaybolup gitmesin. Benim için icat ettiğin bu araçları bir araya toplayan ve her birinden ve resimlerinden seçmeleri kapsayan bir kitap yazmanı istiyorum.”

“Onun bana sunduğu modeli uyguladım ve önerilerini kabul ettim, zaten boyun eğmekten başka yapacağım bir şey yoktu. Gerekli çalışmayı yapmak üzere gücümü topladım ve bu kitabı kaleme aldım.”[4]

Sınaât el-Hiyel altı kitaptan oluşmuştur;

Kitap I – Eşit saatlerin ve Güneş saatlerinin geçişlerinin belirtildiği saatlerin yapımı üzerinedir. On bölümden oluşur.

  • Bölüm 1; Güneş saatlerinin miktarını bildiren su saati
  • Bölüm 2; Güneş saatlerinin geçişini bildiren davulcu su saati
  • Bölüm 3; Kayık su saati
  • Bölüm 4; Eşit saatlerin geçişini bildiren fil su saati
  • Bölüm 5; Eşit saatlerin geçişinin ve onların bölümlerinin öğrenilebildiği bardak su saati
  • Bölüm 6; Eşit saatlerin geçişinin öğrenilebildiği tavus kuşlu su saati
  • Bölüm 7; Eşit saatlerin geçişinin mumdan öğrenildiği kılıçlı adamın mumlu saati
  • Bölüm 8; Eşit saatlerin geçişinin bilinmesi ve bir mum aracılığı ile saatlerin bölümü
  • Bölüm 9; Bir mum aracılığı ile geçen eşit saatlerin öğrenilebildiği saat
  • Bölüm 10; Eşit saatlerin geçişinin bir mumla öğrenilebildiği kapılı saat

Kitap II – İçki partileri için uygun kap ve figürlerin yapımı üzerinedir. On bölümden oluşur.

  • Bölüm 1; İçkili partilerde kime içki verileceğine karar veren bir kadeh
  • Bölüm 2; Partilerde kime içki verileceğine karar veren bir kadeh
  • Bölüm 3: İçki partilerinin hakemi
  • Bölüm 4; Bir içki partisinde havuz üzerinde yüzen kayık
  • Bölüm 5; İçine su ve farklı renkte şarap doldurulan, içkili partilerde kullanılan şarap ibriği
  • Bölüm 6; Hükümdarın artığını, yani kadehin dibinde kalan şarabı içen bir soytarı figürü
  • Bölüm 7; Bir balık ve hükümdara şarap sunacağı bir kadehi tutan, ayakta duran bir sâki
  • Bölüm 8: Bir kadeh ve şişe tutan bir adam. Şişeden kadehe şarap doldurup içer.
  • Bölüm 9; Ellerinde birer kadeh ve birer şişe tutan, birbirlerinin kadehine şarap doldurup içen iki şeyhin bulunduğu bir kürsü
  • Bölüm 10; Fasılalarla bir dolaptan çıkan ve şarap dolu bir kadehi sunan cariye

Kitap III – İbriklerin, kan alma teknelerinin ve abdest alma leğenlerinin yapımı üzerinedir. On bölümden oluşur.

  • Bölüm 1; Sıcak su, soğuk su ve ılık su dökebilen bir ibrik
  • Bölüm 2; Hükümdarın abdest alması için kendi kendine su dökebilen, ülüğü ördek şeklinde olan ibrik.
  • Bölüm 3; Abdest almak için su döken otomat
  • Bölüm 4; Abdest almak için su döken tavus kuşu
  • Bölüm 5; Akan kan miktarının öğrenildiği keşişli tekne
  • Bölüm 6; Kan miktarının belirlenebildiği iki kâtipli tekne
  • Bölüm 7; Kan miktarının belirlenebildiği hesapçı teknesi
  • Bölüm 8; Kan miktarının belirlenebildiği hisarlı tekne
  • Bölüm 9; El yıkamak için kullanılan tavus kuşlu leğen
  • Bölüm 10; El yıkamak için düzenlenmiş otomat

Kitap IV – Şekillerini değiştiren fıskiyeler ve sürekli çalan flüt için araç yapımı üzerinedir. On bölümden oluşur.

  • Bölüm 1; İki kefeli fıskiye
  • Bölüm 2; İki kefesi ve dört adet çıkış delikli borusu olan iki fıskiye
  • Bölüm 3; İki şamandıralı değişken fıskiye
  • Bölüm 4; İki şamandıralı fıskiye
  • Bölüm 5; Belirli aralıklarla şekil değiştiren tarcaharlı fıskiye
  • Bölüm 6; Belirli aralıklarla şekilleri değişen iki kefeli fıskiye
  • Bölüm 7; İki küreli, sürekli çalan bir flüt, biri durduğunda diğeri borusunu üfleyen iki borazancı için araç
  • Bölüm 8; İki kefeli sürekli flüt için bir araç
  • Bölüm 9; Terazili, sürekli çalan bir flüt için araç
  • Bölüm 10; İki şamandıralı, sürekli çalan bir flüt için araç

Kitap V – Derin olmayan göllerden ve ırmaklardan suyu yukarı çıkaran araçların yapımı üzerinedir. Beş bölümden oluşur.

  • Bölüm 1; Bir hayvan yardımıyla bir gölden suyu yukarı çıkarmak için araç
  • Bölüm 2; Bir gölden veya bir kuyudan suyu çıkaran araç
  • Bölüm 3; Merkezinde delik sütun bulunan bir kuyu
  • Bölüm 4; Bir gölden suyu yükseğe çıkaran bir araç
  • Bölüm 5; Bir tekerlek aracılığı ile akan bir sudan, suyu 20 zirâ yukarı çıkaran bir araç

Kitap VI – Değişik ve farklı şeylerin yapımı üzerinedir. Beş bölümden oluşur.

  • Bölüm 1; Amid kentinde hükümdar sarayı için dökme pirinçten yapılmış bir kapı
  • Bölüm 2; Küre üzerinde bulunan, konumları bilinmeyen üç noktanın merkez noktası, bu araç yardımıyla dakik olarak saptanabilir; kullanılan dar, geniş ve diğer açılar da onunla ölçülebilir.
  • Bölüm 3; Alfabedeki harflerin 12’sinin yardımıyla bir sandığı kilitlemek için bir kilit
  • Bölüm 4; Kapının arkasındaki dört sürgüden oluşan kilit
  • Bölüm 5; Eşit bir saatlik süreyi uyaran güzel bir kayık

Cezerî’nin bu eseri incelendiğinde Yunan Dünyası’ndan beri bilinen prensipleri kullanmak ve geliştirmek suretiyle onun çeşitli araçlar yaptığını görüyoruz. Bu prensipler, hava, boşluk ve denge prensipleridir.

Yunan Dünyası’nda hava, boşluk ve denge prensipleri üzerine Ctesibios (M.Ö. 3. yüzyıl),[5] Philon (M.Ö. 2. yüzyıl)[6] ve Heron (M.Ö. 1. yüzyıl)[7] tarafından çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalar sonucunda da çeşitli araçlar geliştirilmiştir. Bunların arasında Archimedes’i (M.Ö.287-212) de saymak gerekir.[8] Bu çalışmalar çevirilerle İslâm Dünyası’na aktarılmış ve bu çalışmaları, Benû Mûsâ (9. yüzyıl), Fârâbî (874-950), Hâzînî (yaklaşık 1100’ler) ve Cezerî’nin (13. yüzyıl) çalışmaları izlemiştir. Mûsâ Kardeşler’den Ahmed’in yazmış olduğu Kitâbü’l-Hiyel (Makine Yapımı) adlı eser bu konudaki özgün eserlerden birisidir. Ahmed bu kitabında hava, boşluk ve denge prensiplerini temele alan yüz aracın tasvirini vermiştir. Bu araçlar, sihirli ibrikler, fıskiyeler, lambalar, su seviyesini sabit tutan araçlar, kaldıraç ve körüktür. Bu araçların yapımında düz, çift ve kıvrık sifonlar, şamandıra yoluyla valf kontrolü ve hava kontrol mekanizmaları kullanılmıştır.[9] Yine Fârâbî de hava ve boşluk üzerine çalışmış ve konu hakkındaki görüşlerini Risâle lî-Ebî Nasr el-Fârâbî fî’l-Halâ (Boşluk Üzerine) adlı bir risâlede vermiştir.[10] Hâzînî’nin ise denge konusunda yazdığı Kitâb Mizânü’l-Hikme (Bilgelik Ölçüsü) adlı kitabı oldukça önemlidir.[11] Hâzînî bu kitabında su terazini olağanüstü bir denge aracı haline getirmiş ve “Mizânü’l-Câmî”’ (Toplayan Terazi) adında bir terazi yapmıştır.[12]

Gerek Yunan çağında gerekse İslâm dünyasında kuramsal ve kılgısal alandaki bu çalışmalar Cezerî ile birlikte doruk noktasına ulaşmıştır. Cezerî, hava ve boşluğa ilişkin kuramsal bilgi vermez, ancak araç yapımındaki ustalığı konuyu ne kadar ayrıntılı bildiğini göstermektedir.

Cezerî’nin Hava, Boşluk ve Denge Prensibini Kullanarak Yaptığı Araçlardan Çeşitli Örnekler

  1. İbrikler

İçine doldurulan sıvıları istenildiği biçimde akıtabilen ibrikler, Cezerî’nin hava ve boşluğa dayanarak düzenlediği araçların başında yer alır. Cezerî Sınaât el-Hiyel’inde altı ibriğin yapımını verir. Bunlardan bazısı şunlardır;

Hükümdarın Abdest Alması İçin Otomatik Olarak Su Akıtan, Büyük Pirinç İbrik, Bir İbrik Hükümdarın yanına bırakılan ibriğin kapağı üstündeki kuş ötünce ördeğin gagasından su akmaya başlar. Hükümdar abdestini alır. Boşalan ibrik geri götürülür, su ile doldurulur, gerekli olduğu zaman tekrar getirilir (Resim 1).[13]

Tavus Kuşlu İbrik

Araç, tavus kuşu görünümünde bir ibriktir (Resim 2). Tavusun boynu baş hizasından yükselmektedir ve kuyruğu kapalıdır. İbrik abdest almak için kullanılmaktadır. Görevli kişi tavusun kuyruğundaki kapaktan suyu tavusun içine boşaltır. Kuyruğun üst kısmında yer alan yuvarlak çıkıntı çekildiğinde tavusun gagasından abdest almak için yeterli miktarda su boşalır.[14]

  1. Fıskiyeler

Cezerî’nin, fiskiyeleri daha da geliştirmiş olduğu söylenebilir. Cezerî zamanına kadar teknik olarak Cezerî’nin fıskiyeleri kadar mükemmel fıskiyeler çok azdır. Fıskiyeler hakkında Heron ve Philon’da bilgi yoktur. Ancak, Vitrivius fiskiyeye su sağlamak amacıyla bazı borular kullandığından söz etmektedir. Daha karmaşık yapıya sahip fiskiyeler Benû Musâ’ya kadar yapılmamıştır.

Cezerî’nin yaptığı fıskiyeler, prensip olarak Benû Musâ’nınkilere benzemesine karşın teknik olarak daha üstündür. Cezerî ayrıca Benû Musâ’nın fıskiyelerini de yapmış ve bunların hatalarını tespit etmiştir.

Cezerî’nin denge prensibine dayanarak altı adet fıskiye yapmıştır. Bunun dışında, Sınaât el- Hiyel’de, teknik olarak fıskiyelere benzeyen, fakat su fışkırtmayıp ses çıkaran dört adet de ses çıkaran araç yer alır. Cezerî’nin yapmış olduğu fıskiyelerden şunu örnek olarak verebiliriz.

İki Şamandıralı Fıskiye; Araç, suyun sağlandığı bir depo ile bir havuz içinde yer alan bir fıskiyeden oluşur. Fıskiye suyu on beş dakika süre ile bir yay gibi ve sonra bir inci çiçeği gibi fışkırtır (Resim 3).[15]

  1. Otomatlar

İnsanda gezegen, Ay, Güneş ve yeryüzündeki canlıların hareketini yapımsal olarak taklit etme tutkusuna dayanan otomat tarihi çok eskilere uzanır. İnsan çok eski dönemlerden başlayarak doğanın canlı olduğuna inanıyor, sihir, büyü veya doğaüstü güçler yardımıyla onu harekete geçirebileceğini sanıyordu. Mağaralardaki boyanmış taşlar, tuhaf figürler ve idoller bu isteğin en eski işaretleridir. Nitekim, Yunan uygarlığından önce eski Mısır mezarlarında bulunan, kolları hareket eden bebekler bu alandaki ön çalışmalar olarak kabul edilebilir. Daha karmaşık olanlarına ise eski Mısır’da rastlanmaktadır.

Yunanlılar daha karmaşık otomatlar yapmışlardır. Daedalus’un[16] uçan bir kuş ve bir labirenti koruyan, onun gerisinde aşağı yukarı gidip gelen bir heykel yaptığı ve yine Tarentumlu Archytas’ın (M.Ö. 4. yüzyıl)[17] tahtadan bir kuş yaptığı, mekanik prensiplere uygun olarak inşa edilen bu kuşun uçtuğu söylenmektedir. Yunanlılarda ve onu izleyen dönemlerde otomat üzerindeki çalışmalar iki koldan geliştirildi:

İnsanları Hayrete Düşüren ve Eğlendiren Araçlar

Hava, boşluk, su, ateş ve dengeye ilişkin çeşitli fizik prensiplerine dayanılarak inşa edilen bu tip araçlara Yunanlılarda rastlanmaktadır. En önemli adım Ctesibios, Philon ve Heron’un çalışmalarıyla atılmıştır.

Bu tip çalışmalar İslâm Dünyası’nda da sürdürülmüştür. Benû Musâ’nın Kitâb el-Hiyel adlı eserinde böyle örneklere rastlanır. Bunlar arasında başını su içmek için kovaya sokan at, fitili ve gaz seviyesi otomatik olarak ayarlanan gaz lambası, rüzgara arkasını döndürerek sönmeyen lambalar sayılabilir.

Su Saatleriyle Birlikte Gelişen Otomasyon Çalışmaları

Zamanı ölçen en eski araçlar Güneş, kum ve su saatleridir. Mısırlılar gündüzleri saatleri ölçmek için Güneş’in gölge uzunluğundan yararlanıyorlardı ve bu prensibe dayanarak basit Güneş saatleri yapmışlardı. Güneş saatleri masrafsız ve güvenilirdi; ancak Güneş’in bulunmasını gerekli kılıyor, bulutlu havalarda ve özellikle de geceleri kullanımı mümkün olmuyordu. Bu nedenle su saatlerine “Horologium Hibernum” veya gece saati adı veriliyordu.

Su saatlerinin yaygın olarak kullanılmasıyla birlikte, gündüzden veya geceden geçen saatleri bildirmek için bir topun zil üzerine düşürülmesi, bir düdüğün öttürülmesi, davulcuların davullarını çalmaları, rakkaselerin raksetmesi gibi çeşitli yöntemler izlendi. Böylece su saatlerine bağlı olarak otomasyon çalışmaları büyük ilerleme kaydetti.

Otomat çalışmaları Cezerî ile doruk noktasına ulaşmıştır. Cezerî, kitabında çeşitli otomat örnekleri verir. Bunlardan bazıları şunlardır:

Bir Partide Kimin İçki İçeceğine Karar Veren Otomat

Araç beş katlı bir hisar biçiminde yapılmıştır. En alt bölmede bir elinde şişe tutan, önünde bir kadeh bulunan bir cariye oturmaktadır. Onun üzerindeki bölmede dört müzisyen cariye, bunun üzerindeki ayvanda bir dansör, en üst bölmede iki kanatlı bir kapı vardır. Hisarın üzerinde bir kubbe ve kubbenin üstünde de bir at ve sürücüsü bulunmaktadır (Resim 4).

Bu otomat toplantıya getirilip orta yere konur. Bir süre sonra cariyeler müzik araçlarını çalmaya, dansör dans etmeye, süvari dönmeye, cariye önündeki kadehe şişeden şarap doldurmaya başlar. Süvari durur; bir saki, kadehi süvarinin mızrağı ile işaret ettiği kişiye sunar. Kişi şarabı içince, tekrar kadehi cariyenin önüne koyar. Bu seremoni 20 dakikalık aralıklarla 20 kez tekrarlandıktan sonra, üst hisardaki kapının kanatları açılır ve kapıdan çıkan figürün sağ eli “başka şarap yok”, sol eli ise” iki kadeh daha var” işaretini yapar.[18]

Abdest Almak İçin Kullanılan Tavus kuşlu Leğen

Araç, bir kaide üzerine oturtulmuş bir leğen, leğenin zemininden yükselen dört sütun ve bu sütunlar üzerinde de tavus kuşunu taşıyan iki kapılı bir hisardan oluşmuştur. Tavusun boynu yay gibi uzanmış ve gagası leğene doğrudur. Kuyruğu ise diktir. Tavusun gagasından su akar. Bu anda kapılardan biri açılır ve elinde sabun kavanozu tutan bir çocuk çıkar. Su akışı durduğunda diğer kapı açılır ve buradan da elinde havlu tutan bir çocuk çıkar (Resim 5).[19]

On Yaşlarında Görünen, Sağ Elinde Kadeh, Sol Elinde Gümüş Balık Tutan Çocuk Bir saatin sekizde birine eşit bir süre geçtikten sonra balığın başı eğilir ve ağzından kadehe şarap akar. Kadeh dolunca, balığın başı tekrar yükselir, kadeh tutan el biraz aşağı iner, kral kadehi alır, içer ve figürün eline geri koyar (Resim 6).[20]

  1. Su Saatleri

Cezerî’nin bu konuda hazırladığı araçlar oldukça ilginç ve teknoloji tarihi açısından önemlidir. Cezerî bu tür saatleri oldukça ayrıntılı bir biçimde, hassas yapmış ve betimlemiştir. Ayrıca ayrıntılı olarak mekanizmaların yapımını vermiştir.

Fil Su Saati

Bu saat Cezerî’nin en ünlü aracıdır. Sırtında kare biçiminde bir kürsü, kürsünün köşelerindeki sütunlar üzerinde bir hisar, hisarın üzerinde küçük bir kubbe, kubbenin üstünde de bir kuş bulunan bir fil şeklindedir (Resim 7). Hisarın filin başı yönündeki tarafında bir balkon, balkonda oturan bir adam, adamın sağında ve solunda iki şahin, balkonun sütunları arasında uzanan ve üzerine iki yılan sarılmış bir mil, kürsünün orta kısmında bir yarım küre ve üzerinde elinde kalem tutan bir kâtibin oturduğu platform, platform üzerinde 7 1/2 dereceye bölünmüş bir yay, filin boynuna oturmuş, sağ elinde balta sol elinde sopa tutan bir bakıcı ve filin boynunun iki yanında iki vazo bulunmaktadır.

Kâtibin kalemi yarım saatte 7 1/2 dereceye gelince, kuş öter, deliklerden birinin yarısı beyaza döner, balkonda oturan adam sağ tarafındaki şahinin gagasından elini kaldırır, sol elini sol tarafındaki şahinin gagası üstüne koyar. Sağındaki şahinin gagasından, sağdaki yılanın ağzına bir top düşer, yılan topu filin sağ omuzundaki vazoya bırakır, filin seyisi balta ile filin başına hamlede bulunur, sopalı sol elini kaldırır ve filin başına vurur. Top filin göğsünden çıkar, karnında asılı bir çan üzerine düşerek ses çıkarır, böylece yarım saatin geçtiği bildirilir. Kâtibin kalemi derece işaretlerinin dışına gelir. Bundan sonra aynı işlemler sol taraftaki şahin ve yılan için tekrarlanır. Bir delik tamamen beyazla örtülür. Bu anda bir saat geçmiştir.[21]

Güneş Saatlerini Bildiren Hisarlı Su Saati

El-Cezerî’nin bu su saati (Resim 8) gece 12 ve gündüz 12’ye bölünmüş bir Güneş su saatidir. Bu saat bir astronomik saattir; yani gündüz Güneş’in gök yüzünde nerede olduğunu, hangi burçta olduğunu, Güneş ve Ay’ın gök yüzündeki konumlarını, gündüzden veya geceden ne kadar saat geçmiş olduğunu bildirir.

Bu saat iki insan boyu yüksekliğinde bir ev biçimindedir. Alt kısmında dokuz karış yüksekliğinde, bronz veya tahta ile kapanmış bir kapı, aracın en alt kısmında, perdenin önünde iki davulcu, iki borucu, zilci figürü, perdenin iki yanında iki mihrap ve içlerinde kanatlarını açmış birer şahin ve şahinlerin önlerinde, içlerinde birer zil asılı iki vazo, iki mihrabın arasında dışbükeyliği yukarı doğru olan yarım daire biçiminde sıralanmış 12 cam disk, mihrapların üstünde bir friz ve friz boyunca hareket eden altından yapılmış bir hilâl, frizin üstünde aynı renge boyanmış tek kanatlı 12 kapı, onların da üzerinde, alttakilere paralel çift kanatlı 12 kapı daha, kapıların üstünde 12 burçtan altısının göründüğü bir pencere, onun da altında Güneş’i taşıyan bir halka, onun altında da Ay’ı taşıyan bir halka vardır.

Gün başlangıcında altın hilâl friz üzerinde muntazam bir biçimde hareketine başlar. Kapılardan birinciyi geçip, birinci ile ikinci kapı arasına gelince, üstteki kapılardan ilkinin kanatları açılır ve bir figür görünür, aynı anda alttaki kapı döner ve rengi değişir. İki şahin öne doğru çıkıp vazolara yaklaşır ve gagalarından birer topu zillerin üzerine düşürürler. Çok uzaktan bile işitilebilecek ses çıkarırlar. 6 9 ve 12. saatlerde ise bunlara ek olarak aynı anda davulcular davullarını, zilci zilini çalar ve borucular borularını öttürürler.

Gün başlangıcında Güneş hangi burçta ise, o burç hizasında ve ufuktan doğmak üzere bulunur. Yavaş yavaş Güneş’le birlikte doğmakta olan burç yükselir, karşısındaki burç ise batar.

Geceye gelince; Ay gök yüzünde göründüğü biçimde, yani hilâl ise hilâl, yarım Ay ise yarım Ay, dolunay ise dolunay biçiminde, bulunduğu burç hizasında görünür. Gecenin başlangıcından itibaren bir saat süresinde, ilk cam disk bütünüyle aydınlanıncaya kadar gittikçe büyüyen bir ışık görülür. Altıncı ve dokuzuncu cam diskler bütünüyle aydınlandığında müzisyenler, gündüz olduğu gibi görevlerini yerine getirirler. On ikinci cam disk aydınlandığında, ki bu gecenin son saatinin sonudur, aynı işlevler tekrarlanır.[22]

Kayık Su Saati

Bu saat, pirinçten yapılmış, kayık biçiminde güzel bir kaptır (Resim 9). Bu kayığın orta kısmında, pirinç sütunlar üzerinde yükselen kare biçiminde bir hisar, hisarın üzerinde küçük bir kubbe vardır. Hisarın, kayığın pruvasına bakan yüzünde bir kapı bulunur. Bu kapıdan bir şahinin başı ve göğsü görünür. Sütunlar arasında karşılıklı iki kiriş vardır. Kirişlerin ortasından bir mil geçer. Bu mile bir yılanın kuyruğu sarılmıştır. Yılanın başı şahine doğru uzanmıştır. Kayığın orta kısmında kubbeye benzer bir kısım, bunun üstünde de elinde kalem tutan bir kâtibin oturduğu kürsü vardır. Kürsünün üzerinde, kâtibin çevresine 15 işaret yapılmıştır. Kalem bu işaretler üzerinde hareket eder ve işaretlerin sonuna geldiği zaman günün bir eşit saati geçmiştir. Şahin yılanın ağzına bronz bir top düşürür. Yılan alçalır ve topu kayığın pruvasındaki büyük bir zilin üzerine bırakır ve yerine döner. Kâtibin kalemi tekrar ilk işarete döner.[23]

  1. Mumlu Saatler

Otomat yapımı açısından ilginç olan ve Cezerî’ye kadar karşılaşılmayan bir diğer grup ise mumlu saatlerdir. Sınaât el-Hiyel’de dört adet mumlu saat tasviri yer alır. Bunlardan biri örnek olarak aşağıda verilmiştir.

Mumlu Saat

Araç, üzerinde pirinç kılıfı olan bir şamdandır (Resim 10). Kılıfın dibinde bir tünek üzerinde, sırtı ve kafasının arkası kılıfa bitişik olan bir şahin vardır. Şahinin sağında, şamdanın kaidesi üzerindeki kürsüde, elinde kalem tutan bir kâtip yer alır.

Başlangıçta kâtibin kalemi onbeşe bölünmüş bir daire yayının dışında bulunur. Mum yakılır. Kâtibin kaleminin ucu ilk işaretin karşısına gelinceye kadar hareket eder. Kalem onbeş derecenin sonuna ulaştığında şahinin gagasından şamdanın kaidesine bir top düşer. Bu durumda gecenin bir saatinin geçmiş olduğu bilinir.[24]

  1. Kan Alma Tekneleri

Cezerî’nin otomat çalışmaları arasında, hastadan alınan kanın miktarını ölçen kan alma tekneleri de yer alır. Kan alma teknelerine ilişkin Cezerî’den önce herhangi bir kayda rastlanmamaktadır. Cezerî, denge prensibini kullanarak dört adet kan alma teknesi yapmıştır. Birini örnek olarak verelim.

Alınan Kan Miktarının Öğrenilebildiği Kan Teknesi

Araç, bir kaide üzerine yerleştirilmiş bir leğen biçimindedir (Resim 11). Teknenin ortasındaki platform üzerinde ayakta duran bir keşiş yer almaktadır. Keşişin elinde bir âsâ vardır ve âsânın ucu 1’den 120’ye kadar işaretlenmiş olan teknenin kenarına uzanmıştır. Araç kanı alınacak kişinin önüne yerleştirilir. Kan tekneye boşaltılır. 1 dirhemlik kan teknede toplandığında keşişin elindeki âsâ ilk işarete ulaşır. Kan miktarı arttığında keşiş âsâsı ile birlikte kan miktarını göstermek üzere döner.[25]

  1. Suyu Yukarı Çıkaran Araçlar

Bu araçlar, göl veya kuyulardan suyu yukarı çıkarmak için kullanılan araçlardır. Cezerî beş adet aracın tasvirini verir. Bunlardan birisini örnek olarak verelim.

Bir Kuyu veya Gölden Suyu Yukarı Çıkarmak İçin İnşa Edilen Bir Araç

Resim 12’de görüldüğü gibi bu araç kuyunun veya gölün içine yerleştirilen bir bina biçimindedir. Yukarıdaki hayvan döndüğünde çarklar hareket eder ve bu hareketle kaşık suya girerek bir miktar suyu yukarı kaldırır.[26]

  1. Saray Kapısı

Cezerî’nin diğer bir önemi de Artuklu Sarayı’nın kapısını yapmış olmasıdır (Resim 13). Bu kapı 18 karış, yani dört metre yüksekliğinde ve 6 karış, yani 1.5 metre eninde dökme pirinçten yapılmış iki kanatlı bir kapıdır. Kapının orta kısmı altıgen ve sekizgen yıldız motiflerinden oluşan kafes biçimindedir.

Bu kafes, birbirlerine sarılmış yapraklarla süslenmiş küfî yazısıyla çevrelenmiştir: “Mülk, Tek ve Kadir-i Mutlak Olan Tanrınındır.” Bu yazı parlatılmış biri sarı diğeri kırmızı iki yaprakla süslenmiş pirinç bir bordürle çevrilmiştir. Kanadın üst kısmında pirinç bir levha ve onun üzerinde de dökme pirinçten, olağanüstü bir işçilik ürünü olan sağlam bir yağmurluk vardır. Kapının bütün çevresi süslenmiş bir pirinç şeritle çevrilmiştir. Kapama kısmı zarif bir sütun biçimindedir.

Cezerî, ilk önce kafesi nasıl doldurduğunu anlatır. Altıgen yıldız, sekizgen yıldız, badem ve eyer biçiminde tahtadan dört tane kalıp kesilir; dört parmak uzunluğunda, başları yassı olmayan, üst kısımlarında bir hurma çekirdeği biçiminde fazlalıklar bulunan demir çiviler yapılır.

Cezerî, kapının her parçasının ayrıntılı olarak tasvirini vermediğini, geri kalanları sanatkârın el becerisine bıraktığını söyler; bu pirinç kapının masif bir kapı üzerine monte edildiğinden söz etmiş olmasa da, döküm sırasında kapının arkasında hazırladığı çivilerden, onun masif bir kapı üzerine çakılmış olduğu sonucunu çıkarmak kolaydır.

Yrd. Doç. Dr. Yavuz UNAT

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi / Türkiye

Alıntı Kaynağı: Türkler, Cilt: 7 Sayfa: 569-575


KAYNAKLAR
♦ Aslanapa, Oktay, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi, Başlangıç ve Gelişmesi, Ankara 1991.
♦ Bir, Atilla, “Al-Cazari a Medieaval Engineer at Artukid Capital Diyarbakır, ” Turkish Review Quarterly Digest, 1987, s. 33-43.
♦ Bir, Atilla, The Book of “Kitâb al-Hiyal” of Banu Musa bin Shakir, İstanbul 1990.
♦ Bir, Atilla ve Mahmut Kayral, “Cezerî’nin Döneminin Doruğu Olan Mekanik Düzenekleri”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 31-47.
♦ Brunet, Pierre, Aldo Mielli, Historie Des Sciences Antiquité, Payot/Paris 1935.
♦ Carra de Vaux, Le Livre des appareils pneumatiques et des machines hydrauliques par Philon de Byzance, édité d’aprés les versions arabes d’Oxford et de Constantinople et traduit en français, Notices et exraits des Mss., t. 38, 211p., Paris 1902.
♦ Carra de Vaux, Les penseurs De L’Islam, Cilt II, Paris 1921.
♦ Cezerî, Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap, Tıpkı Basım, Kültür Bakanlığı Yayınları 1207, Bilim ve Teknoloji Dizisi 2, Ankara 1990.
♦ Cezerî, El-Câmi Beyne’l-İlm ve’l-Amel en-Nâfi Fî Sınaâti’l-Hiyel, Hazırlayanlar: Sevim Tekeli, Melek Dosay ve Yavuz Unat, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2002.
♦ Çeçen, Kâzım, “El-Cezeri’nin Su Saatinin Rekonstrüksiyonu, ” I. Uluslararası Türk-İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi, İTÜ, 14-18 Eylül 1981, s. 321-337.
♦ Çeçen, Kâzım, “El Cezerî’nin İTÜ’de Yapılan ve Çalıştırılan Su Saati”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 48-49.
♦ Coomaraswamy, A. K., The Treatise of al-Jazari on Automato, Museum of Fine Arts, Boston 1924.
♦ Drachmann, “Ktesibios, Philon and Heron; A Study in Ancient Pneumatics, ” Acta Historica Scientiarum Naturalium et Medicinalium, 4, Copenhagen 1948.
♦ Drachmann, A. G., The Mechanical Technology of Greek and Roman Antiquity, Copenhagen, Madison, Londra 1963.
♦ Ebü’l-İzz Cezerî Kongresi, Erciyes Üniversitesi, Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü, Kayseri, 14 Mart 1986.
♦ Ecnebi, Kas-m, al-Jamî’bayn al ‘ilm wa’l-’amal al-nafi’ fî s-na’at al-hiyal, Arabic text edited by Ahmad Y. al-Hasan, Institute for the History of Arabic Science, Halep 1979.
♦ Hill, Donald R., The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices (Kitâb fî Ma’rifat al- Hiyal al-Handasiyya) by Ibn al-Razzâz al-Jazarî, Dordrecht ve Boston 1974.
♦ Hill, Donald R., The Book of Ingenious Devices (Kitâb al-Hıyâl) by the Banu (sons of) Musa bin Shakir, Londra 1979.
♦ Lugal, Necati; Sayılı, Aydın, Ebu Nasr il-Farabi’nin Halâ Üzerine Makalesi, Ankara 1951.
♦ Nalân Mahsereci, “12. Yüzyılda Yaşamış ‘Otomasyonun ve Robotun Atası’ Türk Bilgini Ebû’l-İzz el-Cezerî”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 6-11.
♦ Needham J., (Wang Ling ve D. J. Price ile), Heavenly Clockwork, Cambrige 1960.
♦ Needham, J., “The Pre-Natal History of the Steam Engine, ” Transactions of the Newcomen Society, 35, 1900, 1962-63.
♦ Ökten, Sadettin, “Cezerî, ” TDV İA, Cilt 7, İstanbul 1993.
♦ Price, Derek J. De Solla, “Automata in History, Automata and the Origins of Mechanism and Mechanistic Philosophy, ” Technology and Culture, Cilt V, No 1, 1964.
♦ Sarton, George, Introduction to the History of Science, Baltimore 1927.
♦ Schmidt, W., “Liber Philonis de Ingeniis Spiritualibus, ” Heronis Alexandrini Opera, Cilt I, s. 458¬489, Leibzig 1899.
♦ Schmidt, W., Pneumatica et automata, Heronis Alexandrini opera quae supersunt omnia, Cilt I, Leipzig 1899.
♦ Tekeli, Sevim, Esin Kâhya, Melek Dosay, Remzi Demir, Hüseyin Gazi Topdemir, Yavuz Unat, Ayten Aydın Koç, Bilim Tarihine Giriş, Üçüncü Baskı, Nobel, Ankara 2001.
♦ Tez, Zeki, Bilim ve Teknikte Ortaçağ Müslümanları, Ankara 2001.
♦ Unat, Yavuz, “Cezerî Üzerine Yapılan Bazı Çalışmalar”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 10.
♦ Unat, Yavuz, “Teknoloji Tarihinde Cezerî’nin Öncülleri”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 12-18.
♦ Unat, Yavuz, “Cezerî’nin Yapıtı”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 18-23.
♦ Unat, Yavuz, “Cezerî Üzerine Türkçe ve Yabancı Kaynaklar”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 50-51.
♦ White, Lynn, Medieval Tecnology and Social Change, Oxford 1962.
Dipnotlar :
[1] C. Brockelmann, Geschichte der Arabischen Litteratur, Suppl. I, s. 902-903; George Sarton, Introduction to the History of Science, Baltimore 1927, Cilt II, s. 632-633; Sadettin Ökten, “Cezerî”, İ. A., Cilt 7, İstanbul 1993, s. 505-506.
[2] Kitap, Sevim Tekeli, Melek Dosay ve Yavuz Unat tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Kitap el-Câmi beyne’l-ilm ve’lamel en-Nâfi Fî Sınaâti’l-Hiyel, Türk Tarih Kurumu Yayınevi, Ankara 2002; Donald R. Hill, The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices (Kitâb fî Ma’rifat al-Hiyal al- Handasiyya) by Ibn al-Razzâz al-Jazzarî, Dordrecht and Boston 1974.
[3] Cezerî üzerine yapılmış olan Türkçe ve yabancı dilden eserlerin listesi için bkz.; Yavuz Unat, “Cezerî Üzerine Türkçe ve Yabancı Kaynaklar”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 50-51. Ayrıca bkz.; Yavuz Unat, “Cezerî Üzerine Yapılan Bazı Çalışmalar”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 10.
[4] Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitab, Tıpkı Basım, Kültür Bakanlığı Yayınları 1207, Bilim ve Teknoloji Dizisi 2, Ankara, 1990, s. 2; Hill, 1974, s. 3.
[5] Hava ve boşluk üzerine kitap kaleme alan ilk bilim adamı Ctesibios, İskenderiye Mekanik Okulu’nun kurucusudur; mekanik icatlarını içeren bir kitap kaleme almış ancak bu kitap kayıp olduğu için, çalışmaları, kendisinden sonra gelen mühendislerden ve mekanikçilerden öğrenilebilmiştir. Ctesibios’un en önemli icatları arasındabasma tulumba, su orgu ve su saati bulunmaktadır.
[6] Bizanslı Philon’un Mekanika Syntaxis (Mekanik Sentezi) adlı dokuz kitaplık bir eseri vardır. Philon, insanları hayrete düşüren çeşitli araçlar yapmıştır.
[7] İskenderiyeli Heron, Pneumatica (Pnömatik) adlı eserinde konuyla ilgili kuramsal bilgileri verir. Heron da tıpkı Philon gibi pek çok alet geliştirmiştir. Bunların içerisinde en çok tanınanları, ateş yakıldığında açılan tapınak kapısı, su içen hayvanlar, sihirli ibrikler ve öten kuşlardır.
[8] Hidrostatik biliminin kuramsal temeli ise Archimedes tarafından M. Ö. üçüncü yüzyılın sonunda yazdığı Peri Ochoumenon (Yüzen Cisimler Üzerine) adlı yapıtta ortaya konmuştur. Sifonlar, su saatleri, suda yüzen araçlar daha önce kullanılıyordu. Ancak Archimedes kuramsal temeli oluşturdu ve ona sağlam matematiksel bir temel sağladı. Böylece Archimedes, matematiksel mekaniği yarattı ve Euclidesçi tavır içerisinde mekanik ilkelerini geliştirdi.
[9] Bkz., Donald Hill, The Book of Ingenious Devices (Kitâb al-Hıyâl) by the Banû (Sons of) Mûsâ bin Shâkir, London 1979. (Kitâb el-Hiyel 1990 yılında Atilla Bir tarafında tekrar İngilizce’ye çevrilmiştir; bkz., Atilla Bir, The Book of “Kitâb al-Hiyal” of the Banû bin Shâkir, İstanbul 1990. ).
[10] Bkz., Necati Lugal, Aydın Sayılı, Ebu Nasr el-Farabi’nin Halâ Üzerine Makalesi, Ankara 1951.
[11] Kitâb Mizân el-Hikme’nin önemli bir kısmı N. Khanikoff tarafından yayımlanmıştır (Bkz., Carl Brockelmann, Geschihte der Arabischen Litteratur, Leiden 1937-1949, Cilt I, s. 494; S., I., s. 902; E. Wiedemann, “Hazini”, İA, Cilt 5, İstanbul 1950, s. 414).
[12] Cezerî’nin yaptığı aletlerin teknoloji tarihindeki yeri ve Cezerî’den önce bu türde araç yapanlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.; Cezeri, el-Câmi beyne’l-ilm ve’lamel en-Nâfi Fî Sınaâti’l- Hiyel, Sevim Tekeli, Melek Dosay ve Yavuz Unat, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2002; Yavuz Unat, “Teknoloji Tarihinde Cezerî’nin Öncülleri”, Bilim ve Ütopya, Ocak 2001, Sayı 91, İstanbul 2001, s. 12¬18.
[13] Cezerî, Kitap el-Câmi beyne’l-ilm ve’lamel en-Nâfi Fî Sınaâti’l-Hiyel, Sevim Tekeli, Melek Dosay ve Yavuz Unat, Türk Tarih Kurumu Yayınevi, Ankara 2002, s. 158-161.
[14] Cezerî, s. 166-167.
[15] Cezerî, s. 196-197.
[16] Daedalus M. Ö. IV. yüzyıl başlarında yaşamış olan Yunan mitolojik mimar ve heykeltıraşıdır. Girit Minos’u için labirent, Pasiphae için tahtadan bir inek ve Argonauts’u kovan bronz bir adam yapmış olduğu söylenir.
[17] Tarentum’da doğmuş olan ünlü matematikçi, eğitimci, filozof, general ve devlet adamıdır. Platon’un çağdaşı ve arkadaşıdır. İlk defa mekaniği matematiğe uygulayan kişidir.
[18] Cezerî, s. 117-126.
[19] Cezerî, s. 182-185
[20] Cezerî, s. 144-146
[21] Cezerî, s. 59-79.
[22] Cezerî, s. 3-38.
[23] Cezerî, s. 49-58.
[24] Cezerî, s. 102-105
[25] Cezerî, s. 168-170
[26] Cezerî, s. 216-217
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.