Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Codex Cumanicus

0 21.096

Türk dili ve kültür tarihi bakımından son derece önemli eserlerden birisi olan Codex Cumanicus, IX-XIV. yüzyıllar arasında Orta Asya’nın batısından başlayan, kuzeyde Orta İdil bölgesine, güneyde Kırım’a, batıda Tuna kıyılarına kadar uzanan ve Deşti Kıpçak (Kıpçak Bozkırı) denilen geniş coğrafyada yaşamış olan Kıpçak (Kuman) Türklerinden günümüze gelebilmiş tek eserdir.

Codex Cumanicus’un bilinen tek yazma nüshası Venedik’te Saint Marcus Kütüphanesi’ndedir. Bu kütüphane 830 yılında Evangelist (İncil yazan) Marcus’un iskeleti üzerine yapılmıştır. Eser, Floransalı şair Petrarca tarafından Antonius Von Finale’den alınmış ve 1362’de diğer kitaplarıyla birlikte Venedik Cumhuriyeti’ne hediye edilmiştir. Bundan dolayı Codex de Petrarque adıyla da anılmaktadır.

Anonim bir eser olan Codex Cumanicus’un kim için, hangi sebeple toplandığı, Kıpçak Türkçesi ile yazılmış olan eserin neden iki dilde karşılığı bulunduğu ve nerede meydana getirildiği henüz kesin olarak belli değildir. Bununla birlikte araştırmacıların çoğu, eserin içeriğinden hareketle, bir taraftan yabancılara Kıpçak Türkçesini öğretmek, diğer yandan da Kıpçaklar arasında Hıristiyanlığı yaymak amacıyla pratik bir eser olarak hazırlandığı görüşündedirler.

Codex Cumanicus, İtalyan bölümü ve Alman bölümü olmak üzere, sonradan bir cilt haline getirilmiş iki ayrı defterden oluşmaktadır. İtalyan bölümü İtalyan koloniciler tarafından kolonilerinin yerleştiği Karadeniz’in kuzeyinde Solhat şehrinde kaleme alınmıştır. Alman bölümü ise Aşağı Volga bölgesinde faaliyet gösteren Alman Fransiskan mezhebi mensupları tarafından yazılmıştır.

Codex Cumanicus’un İtalyan bölümündeki bir kayıtta 11 Temmuz 1303 tarihi yer almaktadır. Bu tarihin eserin asıl nüshasına mı yoksa istinsah nüshasına mı ait olduğu konusu kesin olarak aydınlatılmış değildir. Eser, 1303-1362 yılları arasında yazılmış olmalıdır.

İtalyanlar ve Almanlar tarafından kaleme alınmış olan Codex Cumanicus 82 yapraktan oluşmaktadır. Eserin ilk 55 yaprağın yazısı ile diğer yapraklarının yazısı birbirinden farklıdır. Eserin İtalyan bölümü, sıralı düzgün bir yazı ile yazıldığı halde, Alman bölümü birkaç toplayıcının kaleminden çıkmıştır. Aslında bütün bir defter halinde olmayan eser, farklı yaprakların bir araya getirilip dikilmesi ile bugünkü şeklini almıştır.

Yrd. Doç. Dr. Jale DEMİRCİ

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi /Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.