Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Büyük Nutuk » Bölüm: 4.16

0 15.117

SAİT MOLLA NASIL ÇALIŞIYORDU

Millî Mücadele sırasında uğradığımız açık ve gizli güçlükler üzerinde köklü bir fikir verebilecek ve gelecek kuşaklara ibret ve ders olacak nitelikteki sözkonusu belgeleri, olduğu gibi bilgilerinize sunmayı uygun buluyorum. Bu belgeler, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin sözde başkanı olarak tanınmış bulunan Sait Molla’nın Mister Frew adındaki rahibe gönderdiği mektupların kopyalarıdır.

Efendiler, bu mektupların suretlerinin alındığını hisseden Sait Molla’nın, Türkçe İstanbul gazetesinin 8 Kasım 1919 tarihli nüshasında bu mektuplardan söz ederek uzun ve sert bir dille kaleme alınmış bir tekzip yayınlamış olmasına rağmen, gerçekler inkâr edilemez. Bu mektupların suretleri, Sait Molla’nın evinden ve mektupların müsveddelerinin yazılı bulunduğu bir defterden aynen alınmıştır. Bu durum bir yana, mektupların içindekiler, memlekette kendini gösteren durumlar ve olaylarla ve ayrıca, ne oldukları ortaya çıkan bazı şahıslarla tam bir uygunluk göstermektedir. Şimdi müsaade buyurursanız bu mektupları tarih sırasıyla arz edeyim:

Birinci Mektup

Aziz dostum,

Verilen iki bin lirayı Adapazarı’nda Hikmet Bey’e gönderdim. Oradaki işlerimiz pek yolunda gidiyor. Birkaç gün sonra verimli sonuçlarını elde edeceğiz. Şimdi aldığım şu bilgileri, şu pusulamla acele olarak size müjdelemek istedim. Yarın sabah kendim gelip etraflı bilgi vereceğim.

Kuva-yı Milliye taraftarlarının Fransa’ya büyük bir eğilim gösterdiklerini ve General Franchet d’Esperey’nin Sivas’a gönderdiği subayların, Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek İngiliz Hükûmeti aleyhinde bazı kararlar aldıklarını Ankara’daki «N.B.D. 285/3» adamımız bize özel olarak bir kurye ile gönderdiği mektupta bildiriyor. «D.B.K. 91/3» her ne kadar derneğimiz üyesi ise de, bende, bu zatın Fransızlara casusluk ettiği ve sizin bu örgüte başkanlık ettiğinizi etrafa yaymış olduğu kanaati uyanmıştır. Bu konu üzerinde de zatıâlilerinin görüşlerine ve yüksek güvenlerine aykırı olarak söyleyeceklerimle, şimdiye kadar o zata güvenmekle yapmış olduğunuz hatâyı ortaya koymuş olacağım. Dün sabah Adil Bey’le birlikte Damat Ferit Paşa Hazretleri’ni ziyaret ettim. Biraz daha sabretmeleri ve beklemeleri gereğini tarafınızdan kendilerine bildirdim. Paşa Hazretleri, cevap olarak size teşekkür etmekle birlikte, Kuva-yı Milliye’nin Anadolu’da tamamen kök saldığını, buna karşı bir hareketle başındaki mel’unlar tepelendirilmedikçe, kendilerinin iktidar mevkiine gelemeyeceklerini, Zâtışâhâne’nin de tasvibine sunulan anlaşma hükümlerinin konferansta savunulmasına imkân olmadığını, Kuva-yı Milliye’nin dağıtılması için şanlı İngiliz Hükûmeti nezdinde hemen teşebbüse geçilerek, Babıâli’ye, milletvekili seçiminden önce ortak bir notanın verilmesini, Adapazarı, Karacabey ve Şile’de Rumlara karşı girişecekleri saldırıları esas alarak ve Kuva-yı Milli’yenin güvenliği bozduğunu ileri sürerek, işin çabuklaştırılmasına çalışmamızı ve İngiliz basınının Kuva-yı Milliye aleyhinde yayın yapmasının sağlanmasını torpido ile özel olarak gönderilen «E.B.K, 19/2»’ye telsiz telgrafla dün görüştüğümüz konular üzerinde talimat verilmesini rica ediyor. Bu gece 23.00′te Âdil Bey sizi (K) da görecek ve Ferit Paşa’nın özel bazı ricalarını daha bildirecektir. Ondan sonra da Zâtışâhâne ile Mister «T. R.» görüşebilecektir Refik Bey’e artık güvenmeyiniz. Sadık Bey de bizimle çalışabilecektir. Saygılarımı sunarım.

11.10.1919 Sait

Not: Karacabey ve Bozkır’dan henüz bir haber alamadık.

İkinci Mektup

12 tarihiyle Ankara’daki «N.B.D. 285/3» tarafından gönderilen mektupta, Sivas Hey’et-i Temsiliyesi’nden ve Em. Kur. Alb. Vasıf Bey’in, d’Esperey ile temas etmek üzere gönderileceği ve birkaç güne kadar yola çıkacağı bildiriliyor. Hikmet Bey paraları almış. Biraz daha para istiyor. Önceki gün sizi ziyarete geldiğimde takip edildiğimi söylememiştim. Dönüşümde biri sarı bıyıklı, diğeri kumral ve köse iki şahsın sokak başında beni beklediklerini gördüm. Gece olduğu için epeyce korktum. Yalnız biribirlerine yavaşça «bu Sait Molla imiş, artık gidelim» dediklerini işittim. Bu fazla temas benim için hayırlı olmayacak. Fuat Paşa Türbesi yakınlarındaki görüştüğümüz evi tutabilirseniz buluşabiliriz. Nâzım Paşa cemiyetimizden haberdar olmuş. Bana çok gücendi. Müsaadenizle «N.B.S. 495/1» düzenine kendilerini kattım. Ev işi yoluna konuncaya kadar teması bu zat yapacaktır. Karacabey’de «N.B.D. 289/3»’e gönderilen bin iki yüz lira alınmıştır. Yola çıkacaklardır. Ferit Paşa, Babıâli’ye verilecek notayı her dakika beklemektedir. Zâtışâhâne bu durumdan pek üzgündür. Teselli ettirmeniz ve daima kendisine ümit verici demeçler verdirmeniz çıkarlarımız gereğidir. Bizim padişahların her şeye karşı zayıf olduklarını unutmayınız. Seyit Abdülkadir Efendi, o konu üzerinde pek tuhaf sözler söyledi. Sözde arkadaşları «vatanseverliğe sığmaz» diyorlarmış. Artık siz gereğini yapınız. Polis Müdürü Nurettin Bey’in değiştirileceği söyleniyor. Hepimizin koruyucusu olan bu zat hakkında gereken kimselerin dikkatini çektiriniz. Saygılarımı sunarım.

Not: Ali Kemal Bey o zatla görüşmüş. Konuşmayı idare edemediğinden karşısındaki maksadını anlamış ve hattâ kendisine esaslı bir hakaretle «biz sizin İngilizler hesabına çalıştığınızı anladık» demiş.

Üçüncü Mektup

Yapılan propagandaları göz doktoru Esat Paşa kolu ve özellikle Çürüksulu Mahmut Paşa, resmî bilgilere dayanarak durmadan tekzip ettiriyor ve halkın heyecanını yatıştırmaya çalışıyorlar. Bu adamlara başvurulduğunda hiç cevap verilmemesini, dün kararlaştırılan zâta, Zâtışâhâne vasıtasıyla emir vermenizi rica eder saygılarımı sunarım.

19.10.1919

Sait

Dördüncü Mektup

Aziz üstâd.

Muhipler (İngiliz Muhipler Cemiyeti üyeleri) arasında Franmason örgütü itirazlara sebep oluyor. İttihatçıların tuttuğu yoldan gidilmesinden çekiniliyor. Bu programı, örgütün idaresine tam bir imanla yetiştirilmiş gençlerin alınmasıyla uygulayabileceğiz. Benim kıyafetimin engel olması yüzünden, eski dostunuz «K.B.V. 4/35» kararlaştırılmış olan esaslar çerçevesinde işe başlayacaktır. Ankara ve Kayseri’den yine haber yok. Saygılarımı sunarım üstâdım.

19.10.1919

S.

Beşinci Mektup

Üstâd,

Kasideci-zâde Ziya Molla dün Adam Block’a haber göndermiş, eski dostu olduğuna güvenerek benim başında bulunduğum Muhipler Cemiyeti’nin gördüğü himayenin, İngilizlerin karakter yapısı ile bağdaştırılamadığını ve bunun kamuoyunda kötü etkiler yaptığını, bu bakımdan cemiyeti namuslu kimselerin temsil etmesi gerekeceğini dolaylı olarak bildirmiş ve benim aleyhimde pek çirkin şeyler ilâve etmiş. Bu zatın bana karşı şahsî düşmanlığı olduğunu hatırlatmak isterim. Ziya Molla’nın damadının kardeşi eskiden benim karımdı. Kendisini boşadığım için bana böyle bir düşmanlık yöneltildi. Durumun Adam Block Hazretleri ‘ne bildirilmesini ve Ziya Molla’nın şimdi İngiliz yanlısı olmayıp, Millî Mücadele’yi benimseyenlerin bir propaganda aracı ve Mustafa Kemal Paşa ile aralarında ilişki bulunduğunu ve beni suçlamakla kendi içyüzünü göstermekte olduğunu yüksek dikkatlerinize sunmak isterim.

21.10.1919 S.

Not: Bir sakınca yoksa Adam Block Hazretleri’ne size olan hizmetimi bildiriniz.

Altıncı Mektup

Sayın üstâd,

Ankara’dan «N.B.D. 295/3» ten kurye ile gelen 20 Ekim 1919 tarihli mektupta, «K.D.S. 93/1», talimatımız gereğince orada bırakılarak kendisi Kayseri’ye hareket etmiştir. Talimatın onaylı bir suretini de Galip Bey’e gönderdiğini bildiriyor. Önceki ödenek sarf edildiği için yeniden ödenek istiyor. Gizli örgütün yayıldığını, başındaki bozgunculardan yakasını kurtaran Muhiplerimizin, şimdilik köylerde kalmak şartıyla, el altından işe başladıklarını müjdeliyor ve zâtıâlîlerinin son plânlarının iyi sonuç vereceğini bildiriyor. «M.K.B.» düzgün Türkçesi sayesinde önemli roller çeviriyormuş. Hele hocalığına diyecek yok diyor. Talimatın «XVV.» plânı tamamen hazırlanmış. Aramıza yeni yabancılar girmemiş ise, durum sezilmeden, maksat fiilen elde edilmiş olacaktır. Yeni ödeneğin gönderilmesini beklemek üzere kurye «4R» burada alıkonulmuştur.

S.

23/24.10.1919

Not: Ahmet Rıza Bey’in İtalyan mandası ile ilgili demecini mektubun sonuna ekledim. Kendisinin Fransa’ya geçmesi bizce tehlikeli olur. Bunu engelleyiniz.

Yedinci Mektup

Üstâdım,

Ali Kemal Bey dün o zatla görüşmüş. Basın konusunda biraz ağır olmak gerektiğini söylemiş. Bir kere bir görüşe inandırılmış olan düşünce ve kalem erbabını, o görüşe zıt bir gayeye yöneltmek, bizde kolaylıkla mümkün olmaz. Bütün resmî memurlar, Millî Mücadele’yi şimdilik iyi görüyor demiş. Ali Kemal Bey, talimatınıza harfi harfine uyacak. Zeynel Abidin Partisi’yle de işbirliği yapmaya çalışıyor.

Sözün kısası, işler bulandırılacak. Bugünlerde Fransız ve Amerikan çevrelerinde benim adım çok geçiyormuş. Bunun hikmetini hâlâ anlayamadım. Millî Mücadele taraftarlarının, bu hükûmetin siyasî memurları üzerinde yaptıkları etkinin sonucu olarak, hayatımın korunması size emanet edilmiştir. Ben kendi kendime bu ümitle cesaret veriyorum. Hikmet ile bizzat görüştüm. Bu sefer kendisini kaypakça gördüm. Bununla birlikte kesin olarak söz verdi. «Ben merdim. Sözümden dönmem» dedi. Sivas olayını nasıl buldunuz? Biraz düzensiz ama yavaş yavaş düzelecek. Kadıköylü de işi üzerine alıyor. Fakat o yere batası İttihatçı basın, bazan bizim işlere engel oluyor. Bunların yazılarına dikkat etmek gerekir. Paşamız hâlâ sinirli. «Ne vakit olacak?» diyor. Ev sorununun hâlâ çözülmemiş bulunması, temas ve ilişkilerimizi güçleştiriyor. «N.B.S. 495/1 «Konya’ya önem verilmesini tavsiye ediyor. Size kendisinin ağızdan anlattığı konu üzerinde dikkatini çekmemi rica ediyor. Ali Kemal Bey’in son felâketi üzerine üzüntülerinizi bildirdiğinizi söyledim. Bu zatı elde bulundurmak gerekir. Bu fırsatı kaçırmayalım. Bir hediye sunmak için en uygun zamandır. 19 Ekim tarihli mektubumu almadığınıza üzgünüm. Aracı olan şahsı biraz sıkıştırınız. Tehlikeden sakınmak benim için pek önemlidir. Yeni bir parola gönderiniz. Hikmet’e ve Kadıköylü’ye numaralarını vereceğim. Saygılarımı sunarım üstâdım.

24.10.1919

S.

Not: Birkaç defadır söylemek istediğim halde unutuyorum. Mustafa Kemal Paşa’ya ve taraftarlarına biraz müsait görünmeli ki, kendisi tam bir güvenle buraya gelebilsin. Bu işe çok önem veriniz. Kendi gazetelerimizle taraftarlık edemeyiz.

Sekizinci Mektup

Aziz üstâd,

Seçimleri geciktirmek ve geri bıraktırmak için gerek Mustafa Sabri ve gerek Hamdi ve Vasfi Efendi’lerle talimatımız çerçevesinde uzun uzadıya görüştüm. Rızalarını aldım. Seçim bölgelerinde propagandalar başladı. Gereken şahısları elde edecekler. Bol para dağıtmak suretiyle oyları dağılmaya uğratacaklardır. Zâtışâhânenin bu hususta aydınlatılması çok gereklidir. Maksada sizin yüksek görüş ve tedbirlerinizle ulaşacağımızı temin ederim, üstâd.

26.10.1919

Dokuzuncu Mektup

«9.R» kurye geldi. Keskin’deki teşkilât bitmiştir. Arkadaşlara propaganda için talimat verdim. Başarılarımızın ilk meyvelerini yakında toplayacağımızdan eminim üstâdım.

27/28.10.1919

Onuncu Mektup

Aziz üstâd,

Sarayda, yeni kabine kurulması ile ilgili hazırlık ve plânların yer aldığı haberi etrafa yayılmıştır. Bu işin hızlandırılması kaçınılmazdır. Anadolu’daki örgütümüzün bazı plânları Kuva-yı Milliye’ce anlaşılmış. Özellikle Ankara ve Kayseri’de aleyhimizde çalışmalar başlamıştır. Kürt Cemiyeti söz verdiği halde bir varlık gösteremedi. Çetelerimizden bir kısmı yok ediliyor.

Ne olursa olsun tasarlanan kabine mutlaka iktidara getirilmelidir. Ali Rıza Paşa’nın, plânlarımızı önleyici tedbirler alacağını da tahmin ediyorum Bozkır’a gidecek adamlarımız tanınmış kimseler oldukları için fazlasıyla korkuyorlar. Konya’da «K.B. 81/l»e, sizin aracılığınızla, olayın kızıştırılması için tebligat yapılarak propaganda hey’etlerinin bu konuda faaliyete davet edilmesi gerek ve zaruretini arz eder, saygılarımı sunarım.

29/30.10.1919

Not: Benim bir mektubumdan Hikmet’e bahsedilmiş. Bu mektupta yazılanları nereden öğrenmişler? Hikmet’le kendim görüştüm. Bunun doğru olduğunu Hikmet’ten şaşkınlık içinde dinledim. Casus benim çevremde midir; yoksa sizin çevrenizde mi?

On Birinci Mektup

Aziz üstâdım,

Kürt Tealî Cemiyeti’ndeki yakın dostlarımızla görüştüm. Yeni geldiklerinden, birkaç gün sonra verilen talimat çerçevesinde hazırlık yapacaklarını, yalnız Kürt aşiretlerinin bulunduğu Doğu illerine gönderilecek arkadaşlar için büyük bir ödeneğe ihtiyaç olduğunu söylediler. «D.B.R. 3/141» den gelen mektupta gösterdiler. Urfa, Antep, Maraş’ta Fransızlar aleyhine gereğinden fazla kışkırtmalar yaptıkları ve kolordu komutanının takip ettiği yumuşak politikaya rağmen, halkı kandırdıkları yazılıdır.

Kabinenin başkanlığına Zeki Paşa’nın getirilmemesi ile ilgili görüş doğru değildir. Bu zat Kürtler üzerinde hâkimdir. Eski Ermeni meselesi unutulmuştur. Sizin ileri sürdüğünüz görüş, herhalde bugün için mevsimsizdir. Bunu, gereğinde başka türlü göstermek mümkündür.

Üstâtça yardımlarını her dakika beklemekteyiz. Karşıdaki olayı diğerlerine de yaymaya çalışıyoruz. Bendeniz, saygılarımı sunarım.

4.11.1919 S.

On İkinci Mektup

Aziz üstâdım,

Ahmet Rıza’nın Tan (Le Temps) muhabirine verdiği demeç her halde dikkatinizi çekmiştir. Emir Faysal’a Fransızlarla anlaşma imzalamayı tavsiye etmesindeki anlamın taşıdığı siyasî incelik, efendimizin gözünden kaçmamalıdır.

Kuva-yı Milliye liderleri, sonradan sonraya Fransa’ya dikkate değer şekilde bir yaklaşma eğilimi gösterdikleri gibi, Irak’ta çıkardıkları karışıklık bir yana, öte yandan Suriye’deki hâkimiyetinize de darbe vurmak istiyorlar.

Bu kuvvetin devamında gösterilecek ilgisizlik ve kusur, İslâm dünyasının İngiltere aleyhindeki olağanüstü galeyanına yol açacaktır. Üzerinde özenle durulmuş olan bu noktayı büyük bir değer vererek görmek ve yüksek seviyedeki siyasî şahsiyetlerinize göstermek zarurîdir.

İleri sürdüğüm bu görüşle, ilmî değerinize karşı bir saygısızlıkta bulunduğum yargısına varmayınız. Çünkü, Türkiye üzerinde, sizden başka bir kuvvetin nüfuz ve egemenliğini devam ettirmesi, siyasî gayemize aykırıdır.

Fransa, İtalya ve özellikle Amerika’nın, gerek devlet adamları ve gerek basınıyla bu kuvvete karşı gösterdikleri çeşitli eğilimler, siyasi ve askerî üstünlüğünüzle rekabete girişildiğinin açık bir delilidir.

Ahmet Rıza gibi Clemenceau (Klemauso)’nun, Pichon (Pişon)’un ve çeşitli politikacıların eskiden beri süregelen yakın dostluklarını kazanmış olan şahsiyetlerin Fransa’da önemli bir rol oynayacağından ve kamuoyunu tam anlamıyla istedikleri yöne çekebileceklerinden emin olunuz.

Bu zatın İsviçre’ye geçeceğine dair bilgi alındığına göre, oradan bir fırsatını bulup Fransa’ya geçmek emelinde olduğuna inanabilirsiniz. Balıkesir yakınlarındaki kuvvetlerimiz bozularak kaçmış ve «A.R.» de gizlenmiştir. Yeni kuvvetler hazırlanıyor. Beş bin liradan aşağı olmamak üzere ödenek istiyor.

Karaman’dan «D.B.S. 40/5» ten gelen mektupta, şimdilik beklemek zorunda olduklarını ve Kayseri’den «K.B.R. 87/4»ten gelen mektupta da, yakında harekete geçeceklerini bildiriyor. Ziya Efendi de «H.K.», «C.H.» bölgesinde örgütlenme tamamlanmış olduğundan yalnız ödenekle oraya hareket etmek mecburiyetinde olduğunu söylüyor.

İsterseniz durum hakkında bizzat geniş bilgi verecektir. Sıkı bir şekilde takip edildiğimizi, plân ve hazırlıklarımızdan Sivas’ın düzenli olarak haber aldığını arz edebilirim. Mehmet Ali’ye güvenmeyiniz. Ağzı sıkı değildir. Her halde boşboğazlık ediyor. Dış plânlama ve teşkilâtta bendenizden başkasını kullanmasanız daha isabetli hareket edersiniz.

Ali Kemal Bey’in listeye alınması zarurîdir. Bu kadar sırrımızı taşıyan bu zatı gücendirirsek, plânlarımız olduğu gibi düşmanların eline geçer. Bu zatı sıkça kollayınız. Saygılarımı sunarım üstâdım.

5.11.6919 S.

Not: Kemal yakalanmış, ona bağlı olması dolayısıyla «K.B.R. 15/1»)in örgütle ilişki derecesi ortaya çıkmış demektir. Bu zatı korumak zarurîdir.

MİSTER FREW’A YAZDIĞIM MEKTUP

Efendiler, bu geniş örgütlenmeye engel olmak ve yaratılan tehlikeli durumlara son vermek için elimizden gelen her çareye başvurduk. Şimdiye kadar dile getirdiğim ve bundan sonra sırası geldikçe de hatırlatmaya çalışacağım, bildiğiniz isyanları, ihtilâlleri, resmî düşman kuvvetlerinin tecavüzlerini bastırmak ve yok etmek için çok uğraştık.

Ali Rıza Paşa Kabinesi, gözüne batan Kuva-yı Milliye’yi batırmaya ve bunun için bizimle didişmeye çalışmaktan başka bir yardımda bulunmadığı gibi, ondan sonra iktidar mevkiine gelen sayın arkadaşları da onun yolunda gitmekten ve sonunda felâketten felâkete ve rezaletten rezalete sürüklenmekten başka bir hizmet görmediler.

Efendiler, bütün bu gizli tertip kaynaklarının, Rahip Frew’un kafasında toplandığı ve oradan din kardeşlerimiz olacak hainlerin kafalarına akıtılarak eylem haline dönüştüğü tahmin edildiğinden, Rahip Frew’un, bir süre için olsun, bu işlerden uzak kalmasını sağlar düşüncesiyle, bizzat kendisine bir mektup yazdım. Mektubun iyi anlaşılabilmesi için şu bilgiyi de ilâve edeyim ki, ben, Mister Frew ile İstanbul’da bir iki defa görüşmüş ve tartışmıştım. Frew’a Fransızca olarak gönderdiğim mektubun Türkçesi şudur:

Mister Frew’a

Sizinle, Mösyö Marten’in aracılığıyla yaptığımız görüşmelerin hâtırasını memnuniyetle saklamaktayım. Yıllarca memleketimizde ve milletimiz arasında yaşamış olan sizin, hakkımızda en doğru düşünce ve kanaatları taşıyacağınızı beklerdim.

Oysa, ne yazık ki, İstanbul çevresinde sizinle bağlantı kuran bazı gafil ve menfaat düşkünü kimselerin, sizi yanlış yönlere sürüklediklerini pek büyük bir esefle anlıyorum. Bunlar arasında Sait Molla ile hazırlanıp uygulamasına başladığınız, güvenilir kaynaklardan haber alınan plânın, İngiliz milletinin gerçekten suçlanmasını gerektirecek bir nitelikte olduğunu bildirmeme müsaadenizi rica ederim.

Milletimiz, Sait Molla’nın değil, fakat gerçek vatanseverlerimizin gözüyle görüldüğü takdirde, böyle plânların artık memleketimizde ve milletimiz üzerinde uygulama alanı kalmadığı yargısına kolaylıkla varılabilir.

Nitekim, daha bugünün olaylarının arasında yer alan Adapazarı ve Karacabey hâdiselerinin başarısızlığa uğramış olması, sözümüzü doğrulamaya yeterlidir.

Ancak, buna ne gerek vardı? İngiliz subayı Nowill’in. Diyarbakır bölgesinde, Müslüman Kürt halkını kışkırtmak için pek çok çalıştıktan sonra, Malatya’da eski Elâzığ Valisi Galip ve Malatya Mutasarrıfı Halil Bey’lerle Sivas aleyhine yaratmaya çalıştığı olay, sonuç olarak bütün medeniyet dünyasına karşı utanç verici değil miydi?

Size bütün ciddiyet ve samimiyetimle arz ederim ki, İngiliz milleti, milletimizin kendisine karşı gösterdiği dostluk ve güvene değer vermiyorsa, bundaki yanılgı pek derindir.

Aksi takdirde ise, kullandığınız yöntemler pek sakat olup sonuca ve başarıya ulaştıracak nitelikte değildir. Sait Molla vasıtasıyla Adapazarı’na gönderilen iki bin liranın, yakında olumlu sonuç getireceği şeklinde verilen sözün asılsızlığını, olaylar size ispat etmiş olacağından fazla söze gerek görmem.

Özellikle sizinle bağlantı kuran sahtekârlar tarafından, ortak çalışmalarınızda ve meselelerinizde Osmanlı Padişahı’nın da rolü varmış gibi gösterilmesi pek tehlikelidir. Siz pekâlâ takdir edersiniz ki, Zâtışâhâne sorumsuz ve tarafsız olup, millî irade ve hâkimiyetimizi ilgilendiren gerçekleri değiştirmez ve bozmazlar.

Memleketimizde bulunan İngiliz siyasî memurlarının, şüphesiz İngiliz milletinin eğilim ve çıkarlarına aykırı olarak, vatan ve milletimiz aleyhinde, insanlık ve medeniyet dışı ölçülerle yapılagelmekte olan teşebbüslerini, elimizdeki belgelerle İngiliz milletinin gözleri önüne serersek, sonuç, dünyaca takdire değer görülmez sanırım.

Ancak, bu konuda garipliği dolayısıyla şunu da arz etmek mecburiyetindeyim ki, siz bir din adamı olarak, siyaset oyunlarında ve hele kanlı çarpışmalarla sonuçlanacak işlerde rol oynamak sevdasına kapılmamalıydınız. Sizinle yaptığım görüşmelerde sizi bu türlü bir politika adamı olarak değil, insanlığa hizmet eden, adaleti seven, faziletli bir insan gibi görmüştüm.

Bunda ne kadar aldandığımı, son aldığım güvenilir bilgilerin doğrulamakta olduğunu bildirmekle şeref duyarım.

Mustafa Kemal

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.