Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Büyük Nutuk » Bölüm: 19.1

0 14.327

BAŞARISIZLIĞA UĞRATILAN BÜYÜK BİR KOMPLO

Şimdi, saygıdeğer Efendiler, isterseniz, size, büyük bir «komplo» konusunda bilgi vereyim.

1924 yılı Ekiminin 26′ncı günü, geç vakit, Birinci Ordu Müfettişi’nin Müfettişlikten istifa ettiği bildirildi. Müfettiş Paşa’nın, Genelkurmay Başkanlığı’na verdiği istifa yazısı şudur:

Genelkurmay Başkanlığına

Bir yıllık ordu müfettişliğim boyunca, gerek teftişlerim sonunda verdiğim raporların ve gerekse ordumuzun yükseltilmesi ve güçlendirilmesi için sunduğum tasarıların dikkate alınmadığını görmekle üzüntü ve endişem çok büyüktür. Üzerime düşen görevi, milletvekili olarak daha büyük bir vicdan rahatlığı içinde yapacağıma tam inancım olduğundan, Ordu Müfettişliği’nden istifa ettiğimi arz ederim, efendim.

Millî Savunma Bakanlığı’na da arz olunmuştur.

Kâzım Karabekir 26.10.1924

Bu istifa yazısının altında, renkli kalemle şunlar yazılıdır: «İstifayı kabul etmediğimi bildirdim. Düşüncesinde direndi. Yarın yasama görevine döneceğini bildirdi.» Bu satırların altında imza yoktur.

Fakat Genelkurmay Başkanı tarafından yazıldığı anlaşılıyor. Bu satırların altında da, kırmızı mürekkeple yazılmış şu notlar vardır: «-Verilen rapor ve tasarıların hepsini göreyim. Bunların hangi maddeleri için neler yapılmış; hangi maddeleri yapılmamış, onları da dosyalarıyla birlikte göreyim.» Bu notların altındaki tarih 28 Ekim’dir.

Efendiler, Kâzım Karabekir Paşa’nın raporları ve tasarıları Genelkurmay’ın ilgili şubelerince incelenmiş, bunların kabul edilip uygulanabilecek olanları, dikkate alınmış ve uygulanmıştı.

Ancak, uygulanması devletin gücünü aşan veya ilmî bir değeri bulunmayan hayalî ve keyfî nitelikteki teklifleri, elbette dikkate alınmamıştı. Kâzım Karabekir Paşa’ya raporlar ve tasarılar verdiği için bir takdirnâme verilmesi de gerekli görülmemişti.

30 Ekim günü de, 2′nci Ordu Müfettişi Ali Fuat Paşa’nın, Konya’dan geldiği bildirildi. Kendisini akşam yemeğine Çankaya’ya davet ettim. Geç vakte kadar beklediğim halde gelmedi. Kendisini aratırken öğrendim ki, Fuat Paşa Ankara’ya gelince, İstasyonda Rauf Bey tarafından karşılanmış; Millî Savunma Bakanlığı’na uğradıktan ve bazı arkadaşlarla kısa görüşmeler yaptıktan sonra, Genelkurmay Başkanlığı’na gitmiş. Bir süre Fevzi Paşa ile görüşmüş; çıkarken Fevzi Paşa’nın yaverine şu kâğıdı bırakmış:

30.10.1924

Genelkurmay Başkanlığı Yüksek Katına

Milletvekilliği yasama görevine başlayacağımdan, 2′nci Ordu Müfettişliği’nden affımı arz ve istirham ederim, efendim.

Ankara Milletvekili

Ali Fuat

Efendiler, milletvekilliğinden istifa etmiş olduğunu Meclis Başkanlığı’na bildiren Refet Paşa’nın da istifasının Rauf Bey tarafından geri aldırıldığını öğrenmiştim.

Dumlupınar’da yapılan törenden sonra, Bursa ve Karadeniz kıyıları ile Erzurum dolaylarında devam eden bir buçuk aylık bir geziden sonra, 18 Ekim’de Ankara’ya dönmüştüm.

Birçok milletvekili arkadaş ve başkaları tarafından karşılanmıştım. Karşılayıcılar arasında, Ankara’da bulunan Rauf ve Adnan Bey’leri görmemiştim. Oysa, dargınlık belirtisi sayılabilecek böyle bir hareketi beklemiyordum.

Efendiler, bir komplo karşısında bulunduğumuzu anlamakta bir saniye bile şüpheye düşmedim.

Bu durum ve görünüş şöyle bir tahlil ve değerlendirmeden geçirilebilirdi: Bir yıl öncesinden, yani Rauf Bey’in Hükûmet Başkanlığından çekildiğinden beri, Rauf Bey, Kâzım Karabekir Paşa, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa ve diğerleri arasında bir tertip düşünülmüştür.

Bunda başarı sağlayabilmek için orduyu ele almak gerekli görülmüştür. Bu maksatla, Kâzım Karabekir Paşa, 1′inci Ordu Müfettişliği’ne atandıktan sonra, eski komutanlık bölgesi olan doğu illerinde dolaşırken, Ali Fuat Paşa da politikadan hoşlanmadığını ve bundan sonra kendisini askerlik mesleğine vermek istediğini ileri sürdü.

Rütbesi yükseltilerek 2′nci Ordu Müfettişliği’ne gitti. 3′üncü Ordu Müfettişi olan Cevat Paşa’nın ve bu müfettişliğe bağlı kolordunun komutanı olan Cafer Tayyar Paşa’nın da bu tertibe katılabileceğini düşündüler. Bir yıl, ordular üzerinde kendi görüşlerine göre çalıştılar ve orduları kendi görüşlerine çekip kazandıklarını sandılar.

İstifalarından önce, bazı komutanların kendileriyle birlikte hareket etmelerini sağlamaya çalıştılar. Bu bir yıl içinde, Cumhuriyet’in ilânı, hilâfet’in kaldırılması gibi işlerimiz, ortak tertip sahiplerini biribirine daha da yaklaştırarak birlikte hareket etmelerine yol açtı. İşe politikadan başlayacaklardı. Bunun için uygun an ve fırsatı bekliyorlardı.

Siyasî alandaki ve ordudaki hazırlıklarını yeterli görüyorlardı. Gerçekten de Rauf Bey ve benzerleri, Parti içinde korunmayı başardıkları durumlarıyla, Meclis’in tatil dönemine rastlayan aylarda, üyeler üzerinde ve yeni seçimde başarı kazanamayan İkinci Grup mensupları aracılığı ile bütün memlekette milleti aleyhimize kışkırtmak üzere çalışma fırsatı buldular.

Memleket içinde gizli gizli teşkilâtlanmaya başladılar ve teşebbüslere de giriştiler. İstanbul’da Vatan, Tanin, Tevhid-i Efkar, Son Telgraf Adana’da Abdülkadir Kemali Bey tarafından çıkarılan Tok Söz gibi gazetelerle birleştiler. Bu gazetelerle, bize karşı imzasız yazılarla saldırıya geçtiler.

Memleket kamuoyunda genel bir karışıklık yarattılar. Hakkâri bölgesinde, ordumuzla Nasturî ayaklanmasını bastırmaya çalıştığımız bir sırada, İngiltere de Hükûmet’e bir ültimaton verdi. Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırdım.

İngiliz ültimatomuna bilindiği şekilde cevap verdik. Harp ihtimalini göze aldık. İşte sözünü ettiğimiz kimseler, bu sıkıntılı günlerde ve bir yabancı devletin bize hücum edebileceği zamanda, kendilerinin de bize saldırarak hedeflerine kolaylıkla varabilecekleri hayaline kapıldılar. Savaşa hazır bir durumda bulundurmaya mecbur oldukları ordularını başsız bırakıp, daha önce sevmediklerini söyledikleri politika alanına koştular.

Toplanmış olan Meclis’te ortaya atılan bir konu da onların bu koşuşlarını çabuklaştıracak nitelikte idi. Gerçekten, milletvekili Hoca Esat Efendi, 20 Ekim 1924 tarihli önergesiyle, göçmenlerin değiştirilip yerleştirilmesi, yatılı okullara ne kadar parasız öğrenci alındığı ve nerelerde ilkokullar açıldığı konularında ilgili bakanlardan birtakım sorular soruyordu. Bu soruların kapsadığı işler gerçekten milleti ilgilendiren işlerdi.

Bu konular bakanları eleştirmek için pek elverişliydi. Özellikle göçmenlerin değiştirilmesi ve yerleştirilmesi işlerinde herkesi düşündüren noktalar açıkça bilinmekteydi.

Doğrudan doğruya ben bile, yaptığım gezi sırasında gördüklerime dayanarak, değiştirme ve yerleştirme işlerinin gidişinden şikâyet etmiş; Ankara’ya dönüşümde, bu işlerle ilgili bakanlığın kaldırılmasını ve Hükûmet’in bütün imkânlarıyla harekete geçirilmesini sağlayacak bir yol tutulmasını teklif etmiştim.

Bunda anlaşmıştık. Bu durum bile, saldırıya geçeceklerin bu konuda çok taraftar kazanmaları ihtimalini artırıyordu.

Efendiler, komployu sezdikten sonra tedbirini bulmakta güçlük çekilmedi. Bıraktığımız noktadan başlayarak durumu safha safha bilginize sunayım.

KOMPLOYA KARŞI ALDIĞIMIZ TEDBİRLER

Hoca Esat Efendi’nin soru önergesi 27 Ekim’de yani Karabekir Paşa’nın istifasının ertesi günü gensoruya çevrilmişti. Fuat Paşa’nın istifa yazısının tarihi olan 30 Ekim günü Meclis’te gensoru görüşmeleri başlamıştı.

O günün akşamı, yemeğe beklediğim Fuat Paşa gelmedi. Fakat Başbakan İsmet Paşa ve Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa’lar geldiler.

Çok kısa bir görüşmeden sonra, komploya karşı tutulacak yol kararlaştırıldı.

Derhal telefonla, aynı zamanda milletvekili olan Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa Hazretleri’nden, Meclis Başkanlığı’na milletvekilliğinden istifa ettiğini bildirmesini rica ettim. Bu düşüncesini Millî Savunma Bakanı’na daha önce bildirdiğini zaten öğrendiğim Paşa, ricamı hemen yerine getirdi. Milletvekili olan komutanlara da şu şifreli telgrafı çektim:

3′üncü Ordu Müfettişi Cevat Paşa Hazretleri’ne,

1′inci Kolordu Komutanı İzzettin Paşa Hazretleri’ne,

2′nci Kolordu Komutanı Ali Hikmet Paşa Hazretleri’ne,

3′üncü Kolordu Komutanı Şükrü Naili Paşa Hazretleri’ne,

5′inci Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa Hazretleri’ne,

7′nci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa Hazretleri’ne,

şifre makine başındadır:

1 – Bana olan güven ve sevginize dayanarak, gördüğüm ciddî lüzum üzerine, milletvekilliğinden istifa ettiğinizi bildiren bir yazıyı telgrafla hemen Meclis Başkanlığı’na bildirmenizi teklif ediyorum. Birinci derecede önemli olan askerlik görevinize bütün varlığınızla kayıtsız şartsız bağlanmak istediğinizi gerekçe olarak belirtmeniz yerinde olur.

2 – Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak Paşa Hazretleri de görülen aynı gerekçe ile teklifim üzerine istifa dilekçesini vermiştir.

3 – 3′üncü Ordu Müfettişi Cevat Paşa, 1′inci Kolordu Komutanı İzzettin Paşa, 2′nci Kor. Komutanı Ali Hikmet Paşa, 3′üncü Kolordu Komutam Şükrü Naili Paşa, 5′inci Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa, 7′nci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa Hazretleri’ne yazılmıştır.

4 – Telgraf başında durum hakkında bilgi vermenizi bekliyorum.

Cumhurbaşkanı

Gazi M. Kemal

Efendiler, 30/31 Ekim sabahına kadar, 1′inci Kolordu Komutanı İzzettin Paşa’dan İzmir’den, 2′inci Kor. Komutanı Ali Hikmet Paşa’dan Balıkesir’den, 3′üncü Kolordu Komutanı Şükrü Nailî Paşa’dan Pangaltı’ndan ve 5′inci Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa’dan Adana’dan, makine başında aldığım cevaplarda, teklifimin harfi harfine ve derhal yerine getirildiği bildirildi.

Efendiler, bu seçkin komutanların bu vesile ile de bana karşı gösterdikleri büyük güven ve itimada burada teşekkür etmeyi bir görev sayarım.

3′üncü Ordu Müfettişi ile, 7′nci Kolordu Komutanı’nın Diyarbakır’dan verdikleri cevaplar aynen şunlardı:

Müfettiş Paşa’nın cevabı:

Diyarbakır, 30.10.1924

Ankara’da Cumhurbaşkanı Gazi Paşa Hazretleri’ne

Yüce şahsiyetlerine karşı duyduğum güven ve sevgiden emin bulunmalarını arz eder; ancak, böyle bir vatan görevinden acele çekilerek millete ve seçim bölgem halkına karşı sorumlu ve suçlu duruma düşmemekliğim için emir buyurulan istifayı gerektiren sebeplerin açıklanmasına zâtıdevletlerinin müsaadelerini saygılarımla istirham ederim.

3′üncü Ordu Müfettişi

Kolordu Komutanının cevabı:

Diyarbakır, 30.10.1924

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne

1 – Siz Cumhurbaşkanı’nın yüce şahsiyetlerine karşı beslediğim saygı ve sevgiye itimat buyurulmasını rica ederim.

2 – Seçim bölgem halkı ile hiç bir görüşme yapmadan, şu dakikada zâtıdevletlerinin tekliflerini kabul etmekliğim beni milletin gözünde sorumlu duruma düşürebilir.

3 – Vatanın ve milletin yararları milletvekilliğinden hemen ayrılmamı gerektiriyorsa, kesin kararımı verebilmekligim için, durumun aydınlatılmasını arz ve istirham ederim, efendim.

Cafer Tayyar

7′nci Kolordu Komutanı

Her iki telgrafta da benim için beslenen güven ve sevgi kesinlikle belirtildikten sonra, seçim bölgeleri halkına karşı olan durumlarından söz edilmekte ve teklifimin gerekçesi sorulmaktadır.

Verdiğim cevabı olduğu gibi bilginize sunayım:

Makine başında şifre

31.10.1924

3′üncü Ordu Müfettişi Cevat Paşa Hazretleri’ne,

7′nci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa Hazretleri ‘ne,

Komutanların aynı zamanda milletvekili olarak bulunmalarının, orduda, emir ve komutada beklenilen disiplin ile bağdaşamadığı görüşüne varılmıştır.

1′inci ve 2′nci Ordu Müfettişleri’nin görevlerinden istifa ederek Meclis’e dönmekle, orduları uygunsuz bir zamanda başsız bırakmış olmaları, bu görüşü doğrulamıştır. Seçim bölgenizdeki halk, ordu disiplininin selâmeti için vereceğiniz karardan elbette memnun olur. Daha önce yazdıklarım dikkate alınarak kararınızın bildirilmesini rica ederim.

Cumhurbaşkanı

Gazi M. Kemal

Bu telgrafıma Cevat Paşa’nın cevabı şudur:

Makine başında

Diyarbakır, 31.10.1924

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne

Emir ve komutada beklenilen disiplin ile bağdaşamadığından komutanların aynı zamanda milletvekili olarak bulunmamaları yolundaki yüksek görüşlerinize bütün kalbimle katılır ve seçim sırasında bu görevden affımı yüce şahsiyetinizden istirhamımın da bu inanca dayandığını arz ederim.

Ancak, bu gün yüce makamlarından verilen bir emirle milletvekilliğinden çekilmenin, zâtıdevletlerince de tahmin buyurulacağı üzere, milletçe ve seçim bölgem halkınca iyi karşılanmayacağı inancındayım.

Bu inançla ve hiç de uygun görmediğim şu önemli zamanda ordudan ayrılmak zorunda kalacağımı düşünerek üzüntü duyduğumu arz ederim.

3′üncü Ordu Müfettişi

Cevat

Cevat Paşa Ankara’ya geldikten sonra durumu anlamış ve teklifimin uygulanması gerektiği görüşüne vararak, derhal milletvekilliğinden çekilmiştir. Kendisinin yaratılmak istenen durumlarla hiçbir ilgisi bulunmadığı bizce de anlaşılmıştır.

Gerçi, Kâzım Karabekir Paşa, istifa ettiğini şu gün ve şu saatte gibi açıklamalarla birçok komutanlara ve bu arada Cevat Paşa’ya bildirmiş ise de, bu bildirme, Diyarbakır’da iken teklifimin gerçek sebebini anlamakta Paşa’yı kararsızlığa düşürmekten öteye bir tesir yapmamıştır.

Cafer Tayyar Paşa da şu cevabı verdi:

Makine başında

Diyarbakır, 31.10.1924

Ankara’da Cumhurbaşkanı

Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne

Milletvekilliği ve komutanlık görevlerinden birini bırakmamız gereği uygun görüldüğü takdirde, milli görevlerin en saygıdeğeri olarak kabul ettiğim yasama görevini yapmayı tercih etmekte olduğumu saygılarımla arz ederim, efendim.

7′nci Kolordu Komutanı

Tümgeneral

Cafer Tayyar

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.