Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Bu Gün 9 Eylül 1922

0 13.153

Prof. Dr. Ramazan DEMİR

Yıl 15 Mayıs 1919…

Emperyalistlerin kuklası Yunan Palikaryası İzmir’e çıkar, Anadolu’nun işgali başlar böylece… Konaktaki Hükümet konağında Türk bayrağı yerine Yunan bayrağı çekilir… Soygunlar, katliamlar, yakmalar ve yıkmalar başlar… Türk Milletinin bağrında beslediği “azınlıklar” bayram yaparlar, balkonlardan palikaryayı sevinç çığlıklarıyla karşılarlar…

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak kara bahtı madaranı” diyen Namık Kemal’e nazire olarak gazeteci Hasan Tahsin çıkardı “revolverini” tak.. tak.. tak diye sıktı kurşunu düşmanın alnına…

Karar vermişti Gazi Paşa… Tüm gemilerin geri gideceği günü müjdelemişti, “geldikleri gibi geri giderler” diye… Ve sadece bir “vapur” kullandı kırık dökük, çıktı meçhul yolculuğa vatan için, namus için, hürriyet için, bayrak için… Çıktı Anadolu’ya…

Ve yayıldı haber dalga // dalga Anadolu’ya; Mustafa Kemal Paşa Samsunda diye… O anı şöyle anlattı Gazi paşam: “Ben 1919 senesi mayısı içinde samsuna çıktığım gün elimde hiçbir maddi güç yoktu Yalnız Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu manevi kuvvete ve Türk milletine güvenerek işe başladım”

**

Egede bir göç ve uzun sürecek bir mezalim başladı… Vatan toprağı kirletilmiş, kan ağlıyordu güzelim Ege…

Ve uyuyan dev uyandı… Anadolu ve Rumeli’de dağ ateşleri yanmaya başladı… Mustafa Kemal İbrahim Ethem Bey’i “Demirci Kaymakamı” sıfatıyla halkı örgütlemek üzere Ege’ye yolladı…

Ardından Yörük Ali Efe, Akhisarlı efeler… Sökeli Cafer efe… Bergamalı Arap Ali Osman Efe… Gökçen Efe… Danişmentli İsmail Efe… Batı Trakya’dan gönüllü müfrezeler… Başladılar dağda egemenlik kurmaya… Bergama-Soma kuvvetleri oluştu… Çukurova’da Kuvva-i Milliye… “Dağ Başını Duman Almış” marşıyla coştular… Vatan savunması için…

Türk anaları, Anadolu Kadını devreye girdi; namus için, iffet için, vatan için, bayrak için… Kurdular kadınlardan çeteler; İşte Çete Ayşe… İşte Gördesli Makbule… Oldular ölümsüz kadın kahramanlar…

Erzurum’da Kara Fatma ve Çetesi… İnebolu’da cephane taşıyan Anadolu’nun cefakâr kadınları anaları, kızları, gelinleri… Afyonda ray döşeyen kadınlarımız… Mehmetçik doğurup cepheye gönden isimsiz kahraman analarımız, bacılarımız…

Mustafa Kemal Paşa kararı verdi ve duyurdu; “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk edilemez…”

Ardından gelen İnönü Savaşları, Sakarya Zaferi… O günlerde tüm mazlum milletlerin gözü Anadolu’dadır… Çünkü kendilerine “rehber” alacaklar… Sakarya’da şehit olan Yüzbaşı Basri’nin annesi Teğmen Şevketi yakalar “Basri’m nerede” diye sorar… İçi çekilir Şevket’in, “arkadan geliyor” diyebildi sadece…

Buhara cumhuriyeti maddi yardım yanında TBMM ne altın kaplamalı 3 tane kılıç gönderir… Kılıçlardan biri Mustafa Kemal’e diğeri İsmet Paşa’ya hediye edilir… Buhara heyeti “üçüncü kılıç”ın İzmir’e girecek ilk birliğin komutanına verilmesini ister…

26 ağustostan hemen önce tüm birlikler 3. kılıcın hikâyesi duyurulur…

26 ağustos 1922…

Artık ordunun tüm erleri ve subayları İzmir’e ilk girecek birliğin içinde olmanın hayali içindedirler…

26 ağustos sabahın ilk ışıklarıyla başlar büyük taarruz…

Türk süvari birliği Afyonkarahisar’dan, Niyazi Nihat ve diğer komutanların komutasından geçerler… Ne demişti Gazi Paşa; “Büyük işleri yalnız büyük milletler yapar” O zaman bu askerler büyük işler yapacaktı, çaresi yoktu bu işin…

**

Tarih 31 ağustos 1922, düşman yel gibi kaçarken tüm birlikler şu kısa telgrafı alırlar: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri…”

Ordular İzmir’e doğru akıyordu… Yunan ordusu dağılıyordu, acınacak haldeydi… Afyon-Uşak hattında, vadilerde kayboluyordu orduların bir kısmı… Komutanı Trikopis esir edildi…

İstanbul’da, emperyalistlerin ileri karakol temsilcisi General Charpy deliye dönmüştü… “Bu hızla yarın İzmir’e girerler” dedi ve inanamıyordu… 250 bin kişilik Yunan ordusu darmadağın olmuştu…

Türk kuvvetlerinden geriye kalan yaralılar sarılıyor bir yandan, diğer yandan da İzmir hayâlı vardır yüreklerde… Haberler dalga // dalga yayıldı Anadolu’ya… Bayraklar dikildi burçlara yeniden… Türk kuvvetleri Fahrettin Altay komutasında İzmir’e doğru adeta uçarken Türk askeri Yunan güçlerini denize sürüyordu…

8 Mayıs 1922 Manisa kurtuldu…

8 Eylül akşamı komutanlar İzmir’e girecek ilk birlikleri belirlediler; 2. Süvari Tümeninden 4.Süvari Alayı bu şerefe layık görüldü… Yüzbaşı Şerafettin Bey emri alır, sabaha kadar gözüne uyku girmez…

9 Eylülde gün doğarken 4. Süvari Alayı Sabuncu belinden İzmir’e akar… Ve Dağlarda çiçekler açar… Mavi gözlüm, sarı saçlım, kartal bakışlım, yay gergin bacaklı kahramanım… “Belkahve”de onları gözlemektedir…

9 Eylül sabahı saat 9.00 Bornova’da Türk askerleri… Varlıklı mutlu azınlık bu semtte yaşamaktadır çünkü büyük umutlarla karşılamışlardı palikaryayı… Rumların evlerinden askerlere ateş açılır… Şerafettin komutan uğraşmaz onlarla “ileri” der askerlerine… Halk kahramanları bağrına basar…

10 Eylül 1922 gecesini Nif köyünde geçirir Mustafa Kemal… İzmir yolundadır artık… Yanında genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak, yaveri Salih Bozok vardır, birlikte İzmir’e gelir…

14 Eylül İzmir hala yanmaktadır…

15 Eylül İzmir yangından geri kalan bir enkazdır…

Mustafa Kemal İzmir Konak meydanında törenle karşılanır… Buhara heyetinin emanet ettiği “şartlı” üçüncü kılış için tören yapılır…

”Üçüncü kılıç” törenle Şerafettin Beye verilir…

**

Mustafa Kemal’in şu sözleri kulaklarda çınlar; “Hayattaki yegâne üstünlüğüm, Türk doğmaktır! Muhterem milletime sunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli’yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin.” Atatürk.

Ve 85 yıl sonra İzmir Kordon Boyu şu seslerle inlemektedir: ”Mustafa Kemalin Askerleriyiz”

Evet, bugün 9 Eylül 1922… Düşmanın yurttan kovuluş yıldönümü… Türkiye’ye, Türk Milletine kutlu olsun…

9.9.2011 (www.r-demir.com)

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.