Birinci Dünya Savaşı – Çanakkale Cephesi – 2
27/28 Nisan gece taarruzu bu durum ve koşullarla başlatıldı. Harekât zor olacaktı. Saat 21:00’den sonra 57 nci Piyade Alayı, 64 ncü Alayla birlikte taarruza kalktı. İlk aşamada başarılı hücumlar yapıldı ve düşmanın bazı siperlerine girildi. Bundan sonrailerleyiş durakladı. Tekrarlanan hücumlar, Mehmetçiklerin bütün çabasına rağmen bir sonuç vermedi. Düşmanın savunması takviye edilmiş ve iyice güçlenmişti. Yakın mesafede çarpışıyorlardı. Kimin ne yaptığı belirsizdi. Taarruz arazisi balıksırtı şeklinde ve çok dardı. Birlikler eteklere ve derelere dağılmamak için üst üste sıkıştırılmışlardı. Bu yüzden gece karanlığında birliklerin birbirine ateş ettikleri de görüldü. Işıldakların yardımı ile çalışan düşman gemilerinin bombardımanları çok şiddetli ve isabetli idi. Her iki alayımızın bulunduğu sırtlarda yüzlerce patlama oluyordu. Bir karış gerisi deniz olan ve adeta suya değercesine mevzilenip can kaygısı ile çırpınan düşmanın, bu kanatta sarf etmiş olduğu cephane sonsuzdu. Türk alaylarının tepesine çöken ve ortalığı yangın yerine çeviren bu mahşeri ateş cehennemi altında, bu taarruzun daha fazla sürdürülmesi doğru değildi. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey, 28 Nisan sabahı emir vererek taarruzu durdurdu ve birliklere bulundukları hatta savunmaya geçmelerini emretti.
27 Nisan günü ve gecesi devam eden Türk taarruzlarının elde ettiği asıl ve ilginç sonuç şu idi ki, bu harekâtın meydana getirdiği mevzi hatları, çok küçük ve olumsuz dalgalanmalar hariç, bütün savaş devamınca bir daha değişmeyecekti. Bundan sonra taraflar toprağa gömülecek, her gün kısa ve kanlı çarpışmalarla mevzi savaşları başlayacaktı. Kuzey kanat operasyonu ve Anafartalar amfibi harekâtı gibi yeni gelişmelere rağmen Arıburnu’ndaki bu mevziler aynı durumda kalacak, düşman sekiz buçuk aylık sıkıntılı bir misafirlikten sonra yine aynı mevzilerden kaçarak Türk süngülerinden kurtulacaktı.
28 Nisan gününden itibaren Arıburnu bölgesindeki muharebeler yavaşladı. Taraflar gece gündüz uğraşarak toprağa gömülüyorlardı. Bir süre için hareket muharebelerine ara verilmişti. 28 Nisan günü yer yer küçük mevzii düşman taarruzlarının Türk mevzilerini yoklaması ile geçti. Taze kuvvetler alan düşman komutanlığı, mevzilerinin düzeltilmesi için üç ayrı istikamette sınırlı taarruzlar düzenlendi. Bunlardan birisi, 57 nci Piyade Alayı cephesi olan Düztepe’ye doğru yapıldı. Kahraman 57 nci Piyade Alayı tarafından kolaylıkla püskürtüldü. Düşman, diğer taarruz hareketlerinden de bir sonuç alamadı. 28 Nisan’daki düşman taarruzlarının kırılıp oldukları yerde durdurulmuş olması, 19 ncu Tümenin gelecek günleri de kapsayan bir başarısı sayılabilirdi.
29 Nisan günü önemli bir olay görülmedi. Taraflar, bulundukları mevzilerde tahkimat ile uğraştılar. İleri hatlardaki birliklere çekidüzen verildi. Bölge ihtiyatları ayrıldı ve ikmal işleri yoluna konuldu. Öğleden sonra 57 nci Piyade Alayı cephesinde bazı düşman hazırlıkları sezildi. Saat 13:45’te bu bölgeden bir düşman taarruzu yapıldı ise de, kolaylıkla geri püskürtüldü. Avusturalya ve Yeni Zelandalıların başlıca çekincelerinden birisi 57 nci Piyade Alay bölgesi olan Düztepe idi. Mevzilerinin içini gören bu hâkim noktadan fazlasıyla çekiniyorlardı.
28 Nisandan itibaren Arıburnu bölgesindeki durum ve olaylar birbirine pek benzer bir akışla sürüp gitti. 30 Nisan günü de denizden bombardımanlar devam etti. Mevzilerimiz planlı bir şekilde ateşten geçirilip kontrolde tutulmak isteniyordu. Akşam saatlerinde 57 nci Piyade Alayı bölgesinde düşmanın zayıf bir taarruz girişimi görüldü. Mevzilerimiz önünde durduruldu ve karşı bir süngü hücumu ile geri atıldı.
19 ncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal, Arıburnu bölgesinde düşmana karşı yeni bir harekât planı hazırlayarak, kesin sonucun kazanılması için 1 Mayıs günü taarruza karar verdi. Mustafa Kemal, düşman donanmasının öldürücü ateşleri burada da etkili olacağından, asıl taarruzu merkez kesiminden yapmak istiyordu. Emrine giren taze kuvvetleri buraya sürerek taarruz hazırlıklarına girişti. Harekât emirleri verildi ve birinci hattaki alaylar 30 Nisan akşamına kadar hazırlıklarını tamamladı.
Bölgede, bir tümenin ayrı ayrı sevk ve idare edemeyeceği kadar çok alay ve tabur birikmişti. İlk iş olarak, bunların bulundukları kesimlerdeki topluluklarına göre, kol teşkilatı kuruldu ve başlarına da bir komutan getirildi. Kol düzeni şöyle idi;
Arıburnu Kuvvetleri Komutanı: Yarbay Mustafa Kemal
Sağ Kanat Kolu: | ||
Komutanı | : | Binbaşı Hüseyin Avni Bey (57 nci Alay Komutanı) |
Birlikleri | : | 57 nci Piyade Alayı |
64 ncü Piyade Alayı (İki Taburlu) | ||
72 nci Piyade Alayının 3 ncü Taburu | ||
77 nci Piyade Alayının 3 ncü Taburu (İki Bölük) |
Merkez Kolu: | ||
Komutanı | : | Yarbay Ali Rıfat Bey (14 ncü Alay Komutanı) |
Birlikleri | : | 14 nci Piyade Alayı |
15 nci Piyade Alayı |
Sol Kanat Kolu: | ||
Komutanı | : | Yarbay Mehmet Şefik Bey (27 nci Alay Komutanı) |
Birlikleri | : | 27 nci Piyade Alayı |
33 ncü Piyade Alayı | ||
72 nci Piyade Alayı | ||
125 nci Piyade Alayının 2 nci Taburu |
Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Arıburnu Bölgesi Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, başlıca birlik komutanlarını Kemalyeri’ndeki karargâhında topladı ve özetle şu konuşmayı yaparak son direktiflerini verdi:
“Düşmanı büsbütün kaçırmak için, daha fazla düşünmenin gereği yoktur. İçimizde ve komuta ettiğimiz askerlerimizde, Balkan savaşı utancının tekrarını görmektense, burada ölmeyi istemeyenlerin bulunacağını asla kabul etmem. Eğer böylelerinin olduğunu sezinlerseniz, onları derhal kendi ellerimizle kurşuna dizmeliyiz.
Şimdiye kadar kazandığımız başarıları tamamlamak için emre verilen taze kuvvetler savaş hattına ulaşmaktadır.”
Taarruz için bütün hazırlıklar akşamdan tamamlandı. 30 Nisan/1 Mayıs gecesi sessiz ve olaysız geçti. Her şey 1 Mayıs günü yapılacak taarruz içindi. Türk siperlerinde heyecan vardı. Kimse uyumuyor ve adeta saatler sayılıyordu.
1 Mayıs sabahı saat 05:00’te Türk bataryaları hep birden düşman mevzilerini dövmeye başladılar. Topçu hazırlık ateşinin ağırlık noktası Merkeztepe idi. On beş dakika sonra Merkez Kol ve Sol Kol birlikleri taarruza geçtiler. 57 nci Piyade Alayının bulunduğu Sağ Kolun harekâtı için ayrı saat verilmiş ve buradaki taarruz zaman bakımından kademelendirilmişti. Bunun amacı ise, düşmanı şüphelendirmek ve hassas bulunduğu bu kanada karşı endişeye düşürmekti.
Türk taarruzlarının belirmesiyle birlikte düşman donanması da bütün topçusu ile ateşe başladı. Denizden yapılan bombardımanlar gerçekten çok şiddetli idi. İlerleyen taarruz hatlarımız ve bunları takip eden kademeler tam bir ateş silindiri altında kaldılar.
Birliklerimizin karşısındaki düşman siperlerine 200 metre kadar yaklaştığı görüldü. Fakat, düşman mevzilerinde bol sayıda ağır makineli tüfek birlikleri mevzilenmiş ve bütün taarruz arazisi, çapraz ateş şeritleriyle gediksiz olarak örtülmüştü. İleri atılan kahramanlarımız, yalayıcı ateş perdesi altında fazlasıyla zayiat veriyor, gösterilen ısrar ve fedakârlıklara karşın düşman siperlerini sökmek mümkün olamıyordu. Tahkimat kuvvetliydi ve sıkı sıkıya toprağa gömülmüşler, birbirine çok yakın kademelerle mevzilenmişler, sağlam bir savunma ağı kurmuşlardı. Yapılan süngü hücumları düşman siperleri önünde duraklıyor ve şehit sayısını artırmaktan ibaret kalıyordu. Çok ağır zayiata katlanarak tekrarlanan taarruzlar hiçbir sonuç vermedi. Harekât hızını kaybetmiş ve birçok yerde hemen hemen durmuştu.
Her üç kesimdeki taarruzların ileriye götürülemediğini öğrenen, Arıburnu Bölgesi Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, elindeki ihtiyatlardan bazılarını saat 10:30’da verdiği bir emirle muharebeye sürdü. Sağ ve Sol kanat birliklerine de yakın mesafeye sokularak hücumlarını tazelemeleri emredildi. Fakat, harekât kendi koşulları içerisinde kilitlenmişti. Düşman cephesine yeni takviye kuvvetleri yetişmeden, bölgelerdeki küçük ihtiyat gruplarını da kullanarak taarruza devam edilmesi emredildi.
Yeniden canlanan taarruzda, hemen bütün birlikler inanılmaz bir cesaret ve fedakârlıkla siperlerden fırladılar, kıyasıya bir dövüştü bu. Özellikle Merkez Kolu birliklerinin ileri hatlardaki görünümü dehşet verici idi. Gruplar, önlerinde kılıç çekmiş subaylarıyla düşman siperlerine atılıyor ve fakat, düşman ağır makineli tüfekleri ve topluca açılan tüfek ateşleri ile biçilerek bir anda yere düşüyorlardı. Bununla beraber aynı hücumlar birbiri ardından yine tekrarlanıyor, düşenlerin yerleri boş bırakılmıyordu. Şimdiye kadar Arıburnu’nda yapılan en kanlı savaş bu idi ve akşama kadar devam etti.
Sağ Koldaki alaylar, bundan önceki muharebelerde çok yıpranmış olmasına ve subay zayiatı da en fazla bu alaylarda görülmesine rağmen, yine pek sert ve başarılı muharebeler verdiler ve bazı düşman siperlerine girdiler.
Saat 16:00ya doğru cephedeki taarruz harekâtı yavaşladı ve durdu. Bunu gören 19 ncu Tümen Komutanı, Kemalyeri sırtlarından hücum boruları çaldırdı. Türk askerlerinin duydukça kanının kaynadığı ve yerinde duramaz olduğu bu sesler yamaçlardan yankılanıp yükseliyor ve tek kelime ile emrediliyordu: “İleri!”… Bu ses bir başka şeydi Mehmetçikler için… Bütün cephe kuvvetleri bir kez daha yerlerinden kalkıp ileriye atıldılar. Muharebeler karanlık basıncaya kadar aynı şiddette devam etti. Fakat, yine de bir sonuç alınamadı.
Günün gelişen olayları Arıburnu Bölgesi Komutanının umutlarını kıramamıştı. Yapılan bunca fedakârlığın karşılığını almak ve Arıburnu’nda kanayan bu yarayı kangrenleşmeden temizlemek istiyordu. Ona göre zaman geçirilmemeli, fedakârlık edilmeli ve düşmanın sarsıldığı bu durumdan yararlanılmalıydı. Bu düşüncelerle taarruzun aynı gece devamına karar verildi.
Birlikler gece taarruzları için düzenlerini tamamladılar, ilkönce saat 24:00’te Sol Kol birlikleri ve saat 02:00 sıralarında da Merkez Kol ile Sağ Kol taarruza geçtiler. Fakat, bütün çabalara rağmen, yapılan harekâtlar hafif mevzi dalgalanmalarından daha ileri gidemedi.
Harekâtın başarı olasılığı kalmadığını gören 19 ncu Tümen Komutanı, saat 03:00’ten itibaren gönderdiği emirle bütün cephedeki taarruzları durdurdu. Yarbay Mustafa Kemal’in bu muharebe sonunda birliklerine yayınladığı emir özetle şöyle idi:
“Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesinlikle bilmelidirler ki, bize verilen namus görevini tam olarak yerine getirmek için bir adım geri gitmek yoktur.
Rahatlıkla uyumak yolunu aramanın, bu rahatlıktan yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebedî olarak yoksun kalmasına sebep olacağını hepinize önemle hatırlatırım.
Bütün arkadaşlarımın fikir birliğinde olduğuna ve düşmanı denize dökmedikçe yorgunluk belirtisi göstermeyeceklerine şüphem yoktur.”[7]
1 Mayıs 1915’te yirmi dört saat durmadan devam eden Türk taarruzlarının belli bir sonuç vermeyerek durmasıyla, Arıburnu bölgesinde harekât muharebeleri dönemi de kapanmış sayılabilirdi. Artık, iyice anlaşılmıştı ki, henüz derinliğine ve modern yapısı ile hazırlanmamış olsa bile, ileri hatlarda sağlam bir tahkimat ile toprağa gömülen kuvvetli bir düşmana karşı, insanları açıktan açığa hücuma kaldırmak ve kolay gelişmeler elde etmek olanaksızdı. Bundan böyle girişilecek taarruz harekâtı mevzi harbi karakterinde düzenlenmeliydi. Bu gerçeği ilkin ve en doğru olarak, yine 19 ncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal kavramış ve buna göre hareket etmeye karar vermişti.
Birlikler bulundukları hatlarda kalarak mevzilerini tahkim edeceklerdi. Yapılacak taarruzların düşman mevzilerindeki başlıca kilit noktalarına düzenlenmesi esas alınacaktı. Bunun için, belli bir hücum yerinde veya yerlerinde üstün kuvvetler toplanacak, hazırlıklar her bakımdan olgunlaştırılacak, ağır silahların planlı ve devamlı ateşleriyle yumuşatılan hedefler, kuvvetli gruplar tarafından kopartılıp kesin sonuç muhtelif merhaleler halinde elde edilecekti. Bunlar sırasıyla birlik komutanlarına anlatıldı ve tahkimata girişildi.
2 Mayıs 1915 tarihinde Arıburnu’nda karaya çıkarma yapan düşman kuvvetleri, gece yarısı Sağ Kol mevzilerine taarruz etmiş ise de Sağ Kol kuvvetleri yapılan taarruza şiddetle karşılık vermiştir. Birliklerin el bombaları kullanmaları sayesinde düşmana önemli kayıplar verdirilmiştir. Türk birlikleri karşısında başarısız olan düşman kuvvetleri mevzilerinde siper kazmaya başlamıştır. 3 Mayıs 1915 tarihinde 19 ncu Tümen Komutanı, gece yapılan muharebede kahramanlık gösteren ve madalya ile ödüllendirilecek subay ve erlerin adlarının bildirilmesini istemiştir.
3 Mayıs 1915 tarihinde 57 nci Piyade Alayının bölük ve takımlarına komuta edebilecek subay kalmadığı, 19 ncu Tümen Komutanlığına bildirilmiştir. 3/4 Mayıs gecesi düşman sağ kanadımıza karşı taarruzlarını sürdürmüştür. Sağ kanat kuvvetlerinin yaptığı taarruzlar ile Cesarettepesi ve Siperlitepe arasındaki Korkudere kısımlarına atılan düşman kuvvetleri bozguna uğratılarak püskürtülmüştür .
4/5 Mayıs gecesi, 57 nci Piyade Alayının da içinde bulunduğu Arıburnu bölgesinin Kuzey kanat kesimindeki birlikler, Korkudere doğu yamaçlarındaki düşman mevzilerine sınırlı hedefli bir hücum düzenlediler. Kapalı yaklaşma yollarından yavaş yavaş ve sezdirilmeden düşman mevzilerine yaklaşıldı. Bir süre beklenip hazırlıklar tamamlandı. Bombalarla girişilen ani bir süngü hücumu ile düşmanın ön siperleri bastırıldı. Siperlerdeki boğuşmalar kısa sürmüş ve düşman piyadesi bir anda temizlenmiştir. Bu baskında 200 tüfek ele geçirildi. Harekât küçük ölçüde, fakat çok başarılı olmuştur.
57 nci Piyade Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey 5 Mayıs 1915 tarihinde 19 ncu Tümen Komutanlığına yazdığı raporda 57 nci Piyade Alayını şöyle değerlendiriyordu:
“Harbin başladığı 25 Nisan 1915 tarihinden beri düşmana mertçe ve canını verircesine saldıran ve şimdiye kadar erlerin gösterdiği saldırı ve kahramanca savaşma ile ün ve askeri namusunu yükseltmeyi başaran 57 nci Piyade Alayı, harbin başlangıcından beri subay ve erleri yönünden mevcudunun 1/3’den fazlasını kaybettiği durumda bile bugün de kararlı ve sözünde duran sağlam ve dayanıklılığını hiç bozmayan, düşman safları önünde ve ilk hatta bulunarak uygun zaman buldukça gece yaptığı hücumları ile onları adım adım ezme, uzaklaştırma ve siperlerini yıkıp bozmak suretiyle perişan etmektedir.
Süngülerini düşmanın bağrına daldırdığı, süngü yaraları ile delik deşik olarak sunduğu düşman kaputu ile belgeleyen alayımız, gerek taarruz ve gerekse savunmada anlayış ve dövüşken yaradılışı ile mevcut alayların içinde birinciliği kazanmıştır. Alayın Harp Tarihinde Altın harflerle yazılacak fedakârlık eserleri bütün komutanlıklar tarafından beğenildiği kuşkusuzdur. Gelecek kuşaklar için bir yiğitlik nişanesi bırakıp bunların da aynı fedakârlıkları göstermelerini gerektirecek bu kahramanlık nişanesine hak kazanmasından şanlı alayımızın sancağına da bir nişanın verilmesine izin verilmesi arz olunur.”[8]
5-18 Mayıs 1915 tarihleri arasındaki süre içerisinde bazı küçük ve mevzii muharebeleri hariç, her iki tarafta sakin bir dönem geçirdiler ve kendi hazırlıkları ile uğraştılar. Hazırlıklar, her iki taraf mevzilerindeki geceli gündüzlü sürüp giden tahkimat, gizlenme ve engelleme faaliyetleri şeklinde olmuştur.
Karşılıklı topçu ateşleri devam ediyor, özellikle tahkimat işlerini aksatıp bozmak için başlıca kritik noktalarda ateş baskını ve sürekli ateş toplamalarına önem veriliyordu. Arıburnu bölgesindeki Türk savunma düzenlerigün geçtikçe geliştirilip sağlamlaştırılmaya çalışılıyordu. Bu konuda, topçunun takviyesine ve ateş planlarının yenilenmesi yoluna gidildi.
Karşılıklı olarak geliştirilen mevzi savaşı hazırlıkları arasında, düşmanın bol sayıda kum torbaları kullandığı ve kum torbaları ile birlikte diğer ağır tahkimat malzemesiyle siperlerinimazgallı bir şekle soktuğu görüldü. Keza, siper aynaları geliştirilmiş ve yakın gözetleme ve kolay atış olanakları da sağlanmıştı. Böylece, düşman kuvvetleri iyice toprağa gömülüp, gerek topçular ve gerekse piyadeler silahlarıyla düşman mevzilerini yumuşatarak girişilebilecek taarruzlar için mevcut koşullar zorlaşmış oluyordu.
5-8 Mayıs günleri arasında, yalnız mevzi ve tahkimat hazırlıkları bazı donatımlar ya da taraflara ait diğer iç düzenlemeler gibi pasif hareketler değil, yer yer ve kendine özel ölçü ve önemde hareketli muharebeler de cereyan etti. Bu gibi taarruzlara ilk önce Türkler başladılar. 7/8 Mayıs gecesindenbaşlayarak birbirini takip eden geceli gündüzlü bir mevzii hücumlar dönemi açılmış oldu.
Düşmanın Arıburnu savunma kuşağını daha mahkum bir araziye sıkıştırmak için 7/8 Mayıs gecesi Şehitler tepesindeki mevzilerine 140 kişilik bir fedai müfrezesi ile baskın düzenlemeye karar verildi. Saat 22:00’de harekete geçilmesi kararlaştırıldı. İlk önce, 57 nci Piyade Alayı bütün cephesiyle taarruza geçecek ve düşmanın dikkati bir saat öncesinden çekilerek Kanlısırt harekâtı örtülecekti. 57 nci Piyade Alayının 2 nci ve 3 ncü taburları düşman siperlerine saat 21:00’de önce bomba sonra da süngü hücumu yaptılar. Alayın taarruzu çok başarılı oldu. Düşman birliklerinden bazıları ilk siperler hattını boşaltarak kaçtı. Bu başarılı gece taarruzundan sonra siperlerin önündeki bazı uygun noktaları ve bir kısım düşman siperleri elde tutularak derhal tahkime girişildi.
Şehitler tepesi için hazırlanan ve saat 22:00’de düzenlenen gece baskını ise Türk birliklerinin düşman gözcüleri tarafından görülmesi ve el bombaları ile birlikte kuvvetli bir yaylım ateşi açılarak ağır zayiata uğratılması neticesinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Üç ayrı yerden yapılmış olan gece hücumlarına karşı düşmanın en sert tepkisi Bombasırtı bölgesinde görüldü. ANZAK Tugayı 9/10 Mayıs gecesi saat 23:00’te Bombasırtı’na ani olarak taarruza geçti. Taarruz 57 nci Piyade Alayı ile daha güneyde bulunan Merkez Kolun iç kanadına kadar genişledi. İlk saldıranlar siperlerde ve çoğu siperlerin önünde kırıldı. Fakat, düşman durmuyor ve yeni kuvvetlerle hücumlarını tazeliyordu. Saatlerce uğraşıldı. Süngü ile yakın dövüşe girildi. Bu geceki taarruzlarda ANZAKLARIN ileriye sürdükleri kuvvetler bir alaydan çok fazla idi. Devamlı saldırmışlar ve inatla dövüşmüşlerdi. Fakat, hiçbir sonuç elde edemeden eski mevzilerine püskürtüldüler. Verdikleri zayiatın 600 ölü ve 2000 kadar da yaralı olduğu tahmin edildi.
12 Mayıs 1915 tarihinde 57 nci Piyade Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey Yarbaylığa terfi etmiştir.[9]
Düşman taarruzları 13/14 Mayıs gecesi saat 01:30’da dört gün önceki gece taarruzlarından çok daha kuvvetli bir düzenle Bombasırtı-Cesarettepe kuzeyi arasındaki Türk mevzilerine tekrarlandı. Üst üste ve sabaha kadar sürüp giden 13/14 Mayıs gecesitaarruzlarında bazı düşman birlikleri ilk hat siperlerine girdilerse de, buradaki kahraman erlerin süngü hücumlarıyla ve çok kanlı bir şekilde püskürtüldüler.
Üstün sayıda düşman kuvvetlerinin, çılgınca bir inatla ve zayiata aldırmadan tekrarladığı hücumlarına karşı, Bombasırtı’ndaki Türk savunması direndi ve bütün saldırıları boşa çıkardı. Bu geceki muharebeler kanlı ve çok hareketli olmuştu. İlk hat siperleri elden ele geçmiş, Türk birlikleri gerçekten benzersiz bir yiğitlikle savaşıp bu harekâtı yine kendi siperlerine sahip ve kuzey kanat cephesine hakim olarak, başarı ile sonuçlandırmıştır.
Arıburnu Kuvvetleri Komutanı Mustafa Kemal’in Çanakkale Hatıraları’nda Bombasırtı Muharebeleri çok veciz ve heyecanlı ifadelerle açıklanmakta, burada savunan Türk birliklerinin kahramanlıkları renkli çizgileri ile anlatılmaktadır:
“Biz, kişisel kahramanlıklarla uğraşmıyoruz. Yalnız, size Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak… Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına hepsi düşüyor. İkinci siperdekiler onların yerine gidiyor. Fakat, ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkül ile biliyor musunuz?… Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini de biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor.
Sarsılmak yok… Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar. İşte bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrike değer bir örnektir.
Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.”[10]
Başkomutan Vekili Enver Paşa, 11 Mayıs’ta Çanakkale Cephesine gelerek her iki cepheyi de denetledi. Sonra Ordu Komutanı ile fikir birliği içinde 19 Mayıs günü Arıburnu Cephesinde taarruz edip düşmanı denize dökmeye karar verdi. Bütün hazırlıkların yapılması için Tümen Komutanlıklarına emir verildi. İstanbul’dan takviye birlik olarak, 19 Mayıs günü yapılması kararlaştırılan genel taarruzda asıl taarruz gücünü teşkil edecek vurucu kuvvet olan 2 nci Tümen gönderildi. 19 Mayıs günü için planlanan Arıburnu taarruzunda fiilen veya dolaylı olarak yer alan kuvvetin genel toplamı 50.000 kişi idi.
19 Mayıs’ta yapılan ve bütün cephede dört tümenle bir baskın taarruzu olarak planlanıp 3,5 km.lik çok dar şeritlerden gündüz de devam ettirilen bu harekât, Çanakkale Muharebelerinin cidden müstesna olaylarından birisidir. Karşılıklı durumun tam anlamıyla siperler arası mücadeleye dönüştüğü ve buna göre hareket edilmesi bütün sorumlu komutanlarca ortaklaşa kararlaştırılmış olmasına rağmen, ters bir karar ve başarısızlığı belli bir sistem uygulanmıştır. Kolordu Komutanı Esat Paşa tek bir hedefe taarruz edilmesini istiyordu. 5 nci Ordu Komutanı Liman Von Sanders Paşa, bu makul ve gerçekçi teklifi reddederek, bütün cepheye taarruz edilmesini emretti. Bunun üzerine ANZAK Kolordu Komutanı defterine şunları yazmıştı: “Şayet Türkler hep birlikte bir noktaya hücum etmiş olsalardı, cepheyi yarmaları muhakkaktı.” Böylece Sanders Türk Ordusunun bir başarısını daha önlemiş oluyordu.
Liman Von Sanders Paşanın düzeniyle yapılan bu savaştan bir netice alınamadı. 6,5 saat gibi kısa bir taarruz süresinde Türk birliklerinin muharip mevcudu %30 oranında eridi. Zayiatın toplam sayısı 10.000 kişi idi ve bu korkunç bir rakamdı. Bir anda ve daracık taarruz şeritlerinde binlerce insan feda edilmiş, pervasızca ateşe atılan yiğit Mehmetçikler birbiri üstüne düşerek şehit olmuş ve hiçbir sonuç elde edilememiştir. Çanakkale’de yaşanan en kanlı gündü bu….
Bu harekâtta 57 nci Piyade Alayı, birinci hatta ve 64 ncü Piyade Alayının solunda olarak taarruz cephesini tamamlıyordu. 57 nci Piyade Alayına verilen görev, karşısındaki düşmanı Korkuderesi’ne dökmek ve doğu kanadı ile temasta bulunduğu 5 nci Tümenin taarruzlarını kolaylaştırmaktı. Bu alaydan otuz kişilik bir fedai müfrezesi seçilecek ve iç kanattan düşman mevzileri arasına sızarak Korkuderesi’ne ilerleyecek, burada her iki alayın cephesinden çekilecek düşmanın gerisinikesecekti.
Tümen, tam saat 03:30’da hücuma kalktı. 64 ncü ve 57 nci Piyade Alayının 2 nci ve 3 ncü Taburları siperlerden çıkarak karşılarındaki düşmana baskın suretiyle hücum yaptılar. İlk adımda düşman siperlerine girildi. Kısa ve kanlı bir boğuşmadan sonra girilen siperler tamamen temizlenerek yerleşildi. 57 nci Piyade Alayının sol cenahında bulunan 1 nci Taburu baskın hareketine giriştiği sırada Merkeztepe ve boyun yönündeki düşmanın piyade ve topçu ateşlerine maruz kalmıştır. Düşmanın taarruzlarına karşı bu siperlerin kuvvetli olarak elde tutulması için 57 nci Piyade Alayı gerekli tedbirleri alarak, tahkimata başladı.
5 nci Tümen de tam saatinde ve her iki ileri hat alayı ile birlikte hücuma başladı. Fakat, düşman daha önce uyandırılmış ve kuşkulandırılmıştı. Korkunç bir makineli tüfek ve piyade ateşi ile karşılaşıldı. Birlikler, ağır zayiatı göze alarak hücumu sürdürmeye çalıştılar. Hücum dalgaları düşmanın ateş barajına çarptıkça düşüyor ve geriden gelenler şehit ve yaralı arkadaşlarını pervasızca aşarak düşman siperlerine atılıyorlardı. Bu tümenin gece hücumu kanlı başlamış ve aynı şekilde hiç değişmeden devam etmişti.
19 Mayıs harekâtında asıl taarruz grubunu teşkil eden ve bu harekâtın yükünü taşıyacak olan 2 nci Tümen, daha hazırlık döneminde başarı şansını yitirmiş durumdaydı. Saat 03:30’da başlayan hücumda birinci hat alaylarının birer taburu ileriye atıldılar. İlk hücum kademesinde bulunun birlikler daha birkaç adım atmış iken ani ve çok şiddetli bir ateş baskını ile açık arazide biçildiler. İşler ters gitmiş, baskını yapacak taraf baskına uğramıştı. Birinci hücum kademesindeki zayiat yarıdan fazlaydı. Baskın tamamıyla ve bütün cephe boyunca ortadan kalkmıştı. Harekât planı ve plandaki ana fikir ile başarı olasılıkları tamamen yitirilmiş ve işler çığırından çıkarılmıştı.
Alayların ilk hat taburları bütün çabalarına ve gösterdikleri gerçekten benzersiz kahramanlıklara karşılık, bir adım fazla ilerleyemediler. Çok ağır zayiat verilmişti. Şehitler koyun koyuna düşman siperleri önünde yatıyor, gece karanlığında duyulan birçok ağır yaralının iniltileri etrafı hüzne boğuyordu. Düşman mevzileri önündeki aşılmaz ateş barajı, gün ağarıncaya kadar aynı şiddetle devam etti.
19 Mayıs günü başlayan ve Arıburnu bölgesinde yapılan taarruzların saat 03:30 ile gün doğuşu saat 05:30a kadar olan birinci döneminde hemen hemen hiçbir ciddi sonuç elde edilememiştir. Muharebe koşullarının mevzi savaşına dönüştüğü, düşman tahkimat ve savunma mevziinin bütün derinlikleri ile iyi hazırlanıp donatıldığı, bu gibi kuvvetli mevzilere gündüz taarruzları için gerekli ateş gücünden ve teknik olanaklardan yoksun bulunuş gibi taktik nedenler dolayısıyla ne yapılacaksa bu gece saatlerinde yapılacak ve gündüz dönemine pek fazla iş bırakılmayacaktı. Fakat, gerçekler bunun tersi idi. Gece harekâtında yapılan saldırılar başarılı olamamış ve her şey gündüze kalmıştı.
Karmaşık hesaplar, fikir ve terslikler içerisinde 19 Mayıs gece hücumunun gün ışırken aynı şekil ve şiddette devam ettirilmesine karar verildi. Yine çok kan dökülecek, hiçbir şey değişmeyecek ve Çanakkale Cephesinin bu korkunç insan kıyımı 19 Mayıs’ta 10.000 kişilik zayiatla sonuçlanacaktı.
19 ncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal’in yüksek iradesine ve her yere yetişen kudretli varlığına rağmen, ileri harekât durmuştu. 57 nci Piyade Alayının takviyesine ve yakın çevresindeki durumu değiştirilerek uygun koşulların hazırlanmasına ihtiyaç vardı.
Birinci hat alayları geriden yetiştirilen ihtiyatlarla takviye edilerek taarruzlara devam olunması istendi. Tümen ihtiyatı olarak elde tutulan 72 nci Alay sağ kanatta 64 ncü Alayın ve 45 nci Alayın 3 ncü Taburu ile 27 nci Alayın 3 ncü Taburu da 57 nci Piyade Alayının üzerine yanaştırılarak taarruz edildi. Tümen bütün kuvvetini kullanmıştı. Hücumlar üst üste ve yiğitçe tekrarlandı. Fakat, değişen bir şey yoktu. Birliklerden gelen raporlarda, açılan kanatlardan alınan yan ateşleriyle ilerdeki birliklerin pek fazla hırpalanıp tıkandığı ve bu koşullar altında taarruzu sürdürebilmek olanaklarının fazlasıyla zorlaştığı bildiriliyordu.
19 Mayıs taarruzunun gündüz döneminde, 19 ncu Tümenin gösterdiği bütün çabalar hiçbir sonuç vermedi. Birinci hat alayları ellerinden geleni yapmış fakat, kuvvetli düşman tahkimatını söktürmek mümkün olamamıştı. 64 ncü ve 57 nci Piyade Alayının düşman siperlerine girmiş olan 2 nci Taburu, denizden yapılan bombardımanlarla düşman ağır makineli tüfeklerinin her yandan üzerlerine çöken ateş baskısı altında dayanamaz hale geldiler. Buradaki birlikler eski mevzilerine çekildiler. Böylece, 19 ncu Tümen, dört buçuk saatlik çetin bir muharebeden sonra eski başlangıç durumuna dönmüş oldu.
Nihayet, Kuzey Grubu Komutanlığının gönderdiği emirlerle bütün cephedeki taarruzlar saat 10:00’dan itibaren durduruldu. Ordu komutanın emirlerine göre; bulunulan hatlarda tahkimat yapılarak yerleşilecek, bütün savunma tedbirleri alınacak ve muhtemel düşman taarruzları karşısında bir adım dahi geri atılmayacaktı.
Düşmanın en fazla çekindiği ve daima ağırlığını sırtında duyduğu bölge 19 ncu Tümen Cephesi idi. Saat 08:00’den itibaren başlayan düşman karşı taarruzları, saat 09:30’da 64 ncü Alay mevzilerinde ve saat 15:30’da 57 nci Piyade Alayı üzerine devamlı takviyelerle tekrar edildi. Aynı hareketler 19/20 Mayıs gecesi de devam etti. Fakat, bütün bu taarruz girişimleri kolaylıkla önlendi ve düşman birlikleri Türk siperlerine varamadan püskürtüldü.
Arıburnu’ndaki muharebeler tamamen sona erdi ve iki taraf kuvvetleri bütün güçleriyle tahkimat işlerine giriştiler. Bundan sonra Arıburnu bölgesinde Mayıs ayı sonuna kadar kayda değer önemli bir harekât olmadı.