BDP’nin Özerklik Programının Fikir Babası Perinçek
Perinçek’in partisi ve dergisi PKK’yı nasıl destekledi
PKK’nın yan kuruluşu DTK’nın hazırladığı “Demokratik Özerklik” taslağı Türkiye’de büyük tepki topladı. Türkiye’nin açıkça Türkler ve Kürtlerin federal yönetimine dönüştüren taslak pek çok Türk’ün “insaf, bölücülük bu kadar da mı azgınlaşır” demesine neden oldu.
Ancak taslağı okuduğumuz zaman, biz TÜRKSOLU olarak pek şaşırmadık. Çünkü bu talepleri daha önce savunan birini biliyoruz: Doğu Perinçek.
Evet, yanlış okumadınız. DTK’nın ve BDP’nin bugünlerde büyük tartışma yaratan “Demokratik Özerklik” taslağı, yıllar önce Doğu Perinçek tarafından da dile getiriliyordu. Üstelik çok daha “ileri” taleplerle…
Sene 1991. Türkiye’de bir genel seçim yapılıyor. Seçimde PKK’nın yasal partisi HEP ile ittifak kurmuş, mecliste grup kurmaya çalışıyor. Perinçek liderliğindeki Sosyalist Parti (SP) ise seçime katılan diğer 5 partiden biri.
O yıllarda Perinçek’in çıkardığı derginin ismi ise 2000’e Doğru. O dönem bölücülük bugünkü gibi serbest değildi. PKK’nın yasal propaganda olanakları son derece sınırlıydı. İşte 2000’e Doğru ve Sosyalist Parti, bu konularda PKK’nın ihtiyaçlarını karşılıyordu. Örneğin SP’nin düzenlediği mitingler PKK’lıların boy gösterdiği, sloganlarını attığı eylemlere dönüşüyordu. Nitekim, SP o dönemde güneydoğunun pek çok ilinde binlerce kişinin katılımıyla mitingler yapmış ama seçimlerde toplam 100.000 oy anca alabilmişti. Yani mitinglerine katılan insan sayısının 10’da birinden bile az oy alarak dünya siyaset tarihine geçmeyi başarmış biridir Perinçek!
Bu garip durum bile SP mitinglerinin PKK destekli eylemler olduğunun göstergesi. PKK’lılar, SP’nin mitinglerine katıldı ama seçimlerde SHP-HEP ittifakına oy topladı. Böylece Perinçek “binde iki”lik kara yazgısından o seçimde de kurtulamadı.
2000’e Doğru ise o dönem Kürtçülüğün önde giden yayın organıydı. Derginin en önemli misyonu pek çok bölücü firkin ilk kez ortaya konduğu yayın organı olmasıydı. Örneğin, Türkiye’deki 47 etnik grubun haritaları ek olarak veriliyor, Kürtçü, Ermenici tezler manşetlerden savunuluyordu.
Ayrıca hemen her sayıda PKK liderleriyle röportajlar yer alıyor, “PKK Ordulaşıyor” gibi kapaklarla PKK’nın güçlendiği propagandası yapılıyor, “Ordu orman yakıyor” gibi manşetlerle ise Türk Ordusu’nun PKK’ya karşı mücadele azmi baltalanmaya çalışılıyordu.
Kısacası bugün Zaman’dan Taraf’a, Radikal’den Milliyet’e basınımızın yürüttüğü Ordu düşmanı, bölücülük yanlısı, PKK sempatizanı yayını o dönem tek başına 2000’e Doğru üstlenmişti.
Perinçek’in özerklik programı
İşte o günlerde, yani Perinçek’in partisi SP’nin PKK’lılarla iç içe geçtiği, dergisi 2000’e Doğru’nun PKK propagandası yaptığı 1989-90-91 yıllarında, SP Kürt Sorununa Çözüm Programı yayınlar. Tam ismi şöyledir: “Demokratik Federal Emekçi Cumhuriyeti.”
Perinçek’in programını burada ayrıntılı incelemesini yapmayacağız. Zaten tam metnini yayınlıyoruz. Görüleceği üzere programda Türkiye Türklerin ve Kürtlerin federal cumhuriyetine dönüştürülüyor. Bugün BDP’lilerin savunduğu o çok tepki toplayan dört temel madde Perinçek’in programında da mevcut.
1. Ayrı meclis, ayrı bayrak, ayrı milli marş
2. Kürtçe resmi dil
3. Yerleşim yerlerine Kürtçe isim
4. Öz savunma gücü
Görüldüğü gibi BDP’lilerin fikir babası Perinçek. Yaklaşık 20 yıl önce aynı şeyleri savunmuş…
Perinçek’in programı BDP’ninkinden daha bölücü
Ancak Perinçek’in programında daha da bölücü maddeler var. Perinçek, “Kürt illeri” dediği şehirlerimizde bir referandum yapılmasını ve bağımsız bir “Kürdistan” isteyenlerin de bu referandumda özgürce propaganda yapabilmesini istiyor. Zaten programının ilk maddesine de Kürtlerin isterse ayrı bir devlet kurabileceğini yazmış.
BDP’liler bile bu kadar ileri gitmedi!
Tabii, bu bir süreç meselesi. BDP’liler bugün savundukları “demokratik özerklik” programını da dün dile getiremiyorlardı.
TÜRKSOLU’nun yıllardır yaptığı uyarıların da ne kadar haklı olduğu bu şekilde ortaya çıkmıştır. Bölücülüğün tavizler vererek durdurulamayacağını defalarca kez söyledik. Ancak özellikle AKP iktidarı, taviz üstüne taviz verdi ve görüldüğü gibi BDP’liler artık açıkça özerklik isteyecek noktaya geldiler.
Taviz vermeye devam edilirse bir adım daha atıp “referandum” isteyecekleri, Kürtlere ayrı devlet kurma hakkı tanınması gerektiğini söyleyecekleri ortada.
Zaten fikir babaları Perinçek de yıllar önce öyle buyurmuş…
Perinçek: “Atatürk milliyetçisi değilim”
İlginç olan bir başka nokta ise Perinçek’in bu program nedeniyle açılan kapatma davasında Anayasa Mahkemesinde verdiği savunma. BDP’lilerin bugün söylediklerine ne de çok benziyor… Şöyle demiş Perinçek:
“Biz bastırmanın karşısındayız. Açık söyleyeyim, bastırarak bu sorunların çözülmeyeceğini bir kere daha göreceğiz. Bastırarak bu sorunlar ertelenir. Beş sene ertelersiniz, 10 sene ertelersiniz, bakın erteleyememiştir. Dersim isyanı bastırıldı, 1925’te Şeyh Sait isyanı bastırıldı, Ağrı-Zilan isyanları bastırıldı, çözüldü mü? Biz de diyoruz ki, başka bir yoldan çözelim.”
Ve o dönemki Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden’in “Türk milliyetçiliğine karşı mısınız?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Türk milliyetçiliğine de karşıyız. Mecbur değilim Atatürk milliyetçisi olmaya… Partimiz milliyetçiliği bir ideoloji olarak benimsemiyor ve Türkiye’nin ihtiyaçlarına da uygun görmüyor… Atatürk milliyetçiliği bir kısmını dışlayacaktır.”
İşte Perinçek gerçeği… 20 yıl önce savunduklarıyla bugün BDP’nin yolunu aydınlatıyor!
BDP’nin savunduğu özerkliği yıllar önce ilk Perinçek dile getirmişti:
PERİNÇEK’İN ÖZERKLİK PROGRAMI:
DEMOKRATİK FEDERAL EMEKÇİ CUMHURİYETİ
1- Kürt milleti, kendi kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterse ayrı bir devlet kurabilir. Emekçilerin çıkarı, tam hak eşitliği ve özgürlük temelinde, gönüllü birliği gerçekleştirmededir. Ayrılma hakkı gönüllü birliğin her zaman vazgeçilmez koşuludur.
2- Birlikte veya ayrı yaşamak milletlerin özgür iradelerine bağlıdır. Bu özgür iradenin ortaya konabilmesi için, Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılmayı savunanlar da özgürce propaganda yapabilmelidir.
3- Bugünkü tarihsel koşullarda, iki milletin emekçilerinin yararına olan çözüm, iki federe devletin eşit olarak katıldığı, demokratik federal bir cumhuriyettir. Bu federasyonda iktidar köylerden ve mahallelerden başlayarak, ilçelerde, illerde federe ve federal düzeyde demokratik seçimlerle belirlenen halk meclisleri aracılığıyla kullanılır. İlçe ve il yönetimleriyle, federal hükümetler ve federal hükümet, bu meclislerin yürütme organlarıdır meclislere karşı sorumludurlar.
4- Federal Halk Meclisi iki meclisten oluşur; Temsilciler Meclisi ve Milletler Meclisi.
Temsilciler Meclisi, belli sayıda yurttaşa bir milletvekili olmak üzere bütün yurt çapında yapılan seçimlerle belirlenir.
Milletler Meclisi, her federe devletten eşit sayıda seçilmiş üyenin katılımıyla oluşur.
Yasalar her iki mecliste çoğunluk oylarıyla kabul edilir.
Meclislerden birinin reddettiği yasa yürürlüğe girmez.
Çalışma Yasası, Ceza Yasası, Medeni Yasa, Yargı Usülleri yasaları bütün ülkede yürürlüktedir, federal organlarca kabul edilir.
5- Her federe devlette azınlıkların çoğunlukta olduğu ilçe ve illerde halk isterse bölgesel özerklik uygulanır.
6- Federal Anayasa, iki milletin ortak anayasasıdır. Her iki milletin ayrı ayrı çoğunluğu tarafından referandumla kabul edilerek yürürlüğe girer. Federe devletlerin arıca kendi anayasaları vardır. Federal Anayasa, federe cumhuriyetler tarafından enimsendiği ölçüde giderek artan unsurları kapsar.
7- Federal Cumhuriyet’in bayrağı ve marşı, Türklerin ve Kürtlerin ortak bayrakları ve marşlarıdır. Ayrıca her federe devletin kendi bayrağı ve marşı vardır. Federasyonun ismi tek bir millete dayandırılmaz.
8- Yurt savunması, savaş ve barış sorunları, uluslararası ilişkilerde temsil, anlaşmaları yapmak, federal organların yetkisindedir.
9- Her federe devlet, yabancı devletlerle ticari ve kültürel alanlarda doğrudan ilişkiler kurabilir, konsolosluklar açabilir.
10- Her yönetim kademesinde iktidar, bütünüyle halk meclislerinde ve bu meclislere karşı sorumlu olan yerel yönetimlerdedir. Bu yönetim sistemi dışında, merkezi idarenin atadığı valilikler, kaymakamlıklar, emniyet ve jandarma örgütü kaldırılır. Bu demokratik yönetim sistemi, aynı zamanda milli eşitlik ve özgürlüğü de güvence altına alır.
Yerel güvenlik örgütleri, yerel meclislere sorumlu olan yerel yönetimlerin emrindedir. Köy güvenlik örgütleri, yerel meclislere sorumlu olan yerel yönetimlerin emrindedir. Köy güvenlik örgütleri, köy gençlerinden oluşur ve köy kurullarının emrindedir.
11- Ulusal ve toplumsal gelişme yanında kardeşliğin de önünde engel oluşturan toprak ağalığı, aşiret reisliği ve her türlü ortaçağ ilişkisi köylülerin seferber edilmesine dayanan ve köylü komitelerinin önderlik ettiği bir toprak reformuyla kaldırılır.
Federal cumhuriyet, piyasa ekonomisinin derinleştirdiği bölgeler arası eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için, ekonomik bakımdan geri bölgelerin yatırım paylarını artırır. Böylece birliğin ekonomik temelini geliştirir ve pekiştirir. Ekonomide tek bir federal istatistik sistemi uygulanır.
12- Her milletin, milli ve dini azınlıkların, dillerini ve kültürlerini geliştirme, siyasal çalışma ve örgütlenme hakları ve özgürlükleri güvence altındadır.
13- Resmi dil Türkçe ve Kürtçedir. Her federe cumhuriyette kendi dili esastır. Federal organların kararları iki dilde yazılır. İlkokuldan üniversiteye kadar ve bütün kültür kurumlarında, her iki dilden eğitim, araştırma, basın, yayın, radyo, televizyon vb. iletişim olanakları gerçekleştirilir.
14- Kürt milletinin demokratik kültürü, bugüne kadar uygulanan baskılara son verilmesi sayesinde özgürce serpilme olanaklarına kavuşur. İktidar organları, diğer ülkelerde bulunan Türkler ve Kürtlerle demokratik kültür alışverişinin özgürce gelişmesi ve bütün dünya halklarıyla ortak enternasyonal bir kültürün renkli ve çoğulcu bir ortamda boy atması için çalışır.
15- Bütün iktidar organları, toplum hayatında ve milletler arasında sorunları zor kullanarak çözen ve şiddeti kutsayan eski kültürün bütün temelleriyle tasfiyesi ve halk içinde barışçı, insana saygılı ve şiddeti hor gören enternasyonalist bir emekçi kültürünün yayılması için çalışır.
Yaşadığımız toprağın tarihini Malazgirt savaşıyla başlatan bağnaz milliyetçi kültüre ve her türden milliyetçiliğe karşı, ülkemizin tarihsel derinliklerinden bu yana çeşitli kavimlerin katkılarıyla zenginleşmiş kültür kaynaklarımızı arayan, koruyan, bu kaynaklardan beslenen, demokratik insan sever, evrensel ve enternasyonalist bir kültür geliştirilir. Ülkemizin evrensel kültür zenginliğini yansıtan yer isimlerinin değiştirilmesine son verilir, her yer bilinen ve yerleşmiş ismiyle anılır.
(Perinçek’in dergisi 2000’e Doğru’da defalarca yayınlanan bu metin, Sosyalist Parti’nin de programında yer alıyordu. İlk olarak 1991 genel seçimleri öncesi, 15 Eylül 1991 tarihli 2000’e Doğru’da yayınlandı.)
Kaynak: Türk Solu Dergisi Sayı: 306, Tarih: 27.12.2010