Balkanlar’da Misyonerlik Çalışması Yapan Sivil Toplum Kuruluşları ve Faaliyetleri
1912–2012 Balkanlar’daki Şehitlerimize ithaf edilmiştir.
Giriş
Günümüzde farklı millet ve etnik toplumları ortak paydalarda buluşturan bir Balkan kimliğinden bahsedilebilirse, bunda Balkanlarda hüküm sürmüş geçmişteki büyük uygarlıklarla beraber, 500 yıllık Osmanlı-Türk varlığının çok önemli bir katkısının olduğu inkâr edilemez. “Baklan” sözcüğü bu coğrafyaya uzun bir tarihi süreç içinde göç eden Türklerin armağanıdır. Yaşayan Türkçede sarp ve ormanlık, ormanlarla kaplı dağlık bölge gibi anlamlara gelen “Balkan” adı bu coğrafyaya kalıcı olarak yerleşmiştir.
Osmanlı Devleti, Anadolu’da kurulup, adalet üzere idare edilmesi sayesinde, kısa zamanda genişleyip, 14. yüzyılda Avrupa kıtasına da hâkim olmaya başladı. Osman Bey devrinde, Makedonya’ya ilk Osmanlı akını 1324 yılında yapıldı. Osmanlı Sultanlarından Birinci Murat Han devrinde, 26 Eylül 1371 Çirmen Zaferiyle Makedonya’nın kapıları Türklere açılarak, Balkanlar’daki mukavemet kırıldı.
Makedonya Balkan Yarımadası’nın diğer bölgelerine kıyasla Osmanlı Devleti’nin hudutları dâhilinde en uzun zaman kalan, Osmanlı döneminin Rumeli’nde en geniş ölçüde izlere sahip olan, Türk nitelik ve değerlerini hala koruyabilen bir Balkan Bölgesi’dir. Birkaç asırlık Osmanlı Türk dönemi bu topraklarda kendi yüksek medeniyetinin hemen bütün nitelik ve değerlerini bırakmış bulunuyor. Türk kültürü, Makedon, Arnavut, Bulgar, Sırp, Hırvat, Romen, Yunan, Ulah vb, milletlerin dil ve edebiyatlarında, sanatlarının her dalında, çoğu adet, gelenek vb, niteliklerinde görülmektedir.
1912–1913 Balkan savaşı felaketinden sonra, Makedonya, Osmanlı hâkimiyetinden çıktı. Bölgedeki Türk ve Müslüman ahali Anadolu’ya göç etmek mecburiyetinde kaldı. Buna rağmen, bölgede hala çok sayıda Türk-İslam nüfusu yaşamaktadır.
Din, dil ve ırk ayrılıklarına rağmen, Osmanlının 500 yıl, barışı ve birlikte yaşama aşkını, erdemini, aşıladığı Rumeli, evlad-i fatihan, nam-ı diğer Balkanlar, Batıda gelişen uluslaşma sürecine paralel olarak, Osmanlının güç kaybına uğraması sonucu tam bir çözülmeye, kargaşaya itilmiş karşılıklı büyük acılar yaşanmış.
Adını Türkçeden alan Balkan Yarımadası, Güney Avrupa’daki üç yarımadadan birisidir. Bölge; Yunanistan, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Bulgaristan, Romanya ve Moldova’dan oluşmaktadır. Batı’da Adriyatik ve İyonya Denizleri, güneyde Ege Denizi, Doğuda Marmara ve Karadeniz ile çevrilidir.
Balkanlar Avrupa’nın güneydoğu kısmında yer alması nedeniyle, Güneydoğu Avrupa olarak da adlandırılır. Bu şekilde bilimsel literatürde sıklıkla karşımıza çıkar. İster Balkanlar, isterse de Güneydoğu Avrupa adıyla olsun insanlık tarihinin en önemli bölgelerinden biri olarak Avrupa ile Anadolu ve Yakın Doğu ile Asya’ya ve Afrika’ya açılan bir kapı ve aynı zamanda da Akdeniz Dünyası ile Avrupa’nın karşılaşma ve kaynaşma noktası olmuştur.
Türklerin Balkanlara ilgisi, Osmanlı İmparatorluğunun 14. Yüzyılda bu bölgedeki hâkimiyeti ile başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun Balkanlardaki hâkimiyeti beş yüz yıl sürmüştür. 1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası imzalanan Berlin Anlaşması ile Balkan topraklarında sınırlar yeniden çizilmeye başlamıştır. Bu dönemde Osmanlı’nın çöküş içinde olması ve Fransız Devrimi, milliyetçilik akımlarının filizlenmesine neden olmuş, 1878 yılında Sırbistan ve Romanya bağımsızlıklarını ilan etmiş ve özerk statüde Bulgar Prensliği kurulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sonunda, Slovenler, Hırvatlar, Boşnaklar ve Sırplar birleşerek “Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı’nı kurmuşlardır. Daha sonra ise bu krallığın ismi “Yugoslavya Krallığı” şeklinde değiştirilmiştir. Yugoslavya, Güney Slavları anlamına gelmektedir. Bu gün bağımsız 11 balkan ülkesinden yedisi eski Yugoslavya toprakları içinde yer almıştır. Bu nedenle Yugoslavya’nın tarihi, Balkanların yakın dönem tarihinde önemli yer tutmaktadır.
29 Kasım 1943 tarihinde, Bosna’nın Yayçe (Jajce) kasabasında Josep Broz Tito’nun başkanlığında AVNOJ (Yugoslavya Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyi) toplanmış ve bu konseyin kararları ülkenin federal bir temel üzerinde yeniden yapılandırılmasının temellerini atmıştır. Ülkenin adı 1943 yılında Demokratik Federal Yugoslavya, 1946’da Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti ve 1963 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olarak değiştirilmiştir.
1980’li yıllarda Sovyetlerde Gorbaçov’un etkisiyle başlayan Glasnost ve Perestroyka (Açıklık ve Yeniden Yapılanma) Politikaları Yugoslavya’yı da etkilemiştir. 1980 yılında Tito’nun ölümünden sonra bir türlü toparlanamayan ülke 1990’da çok partili düzene geçilmesinin ardından, 1991’de başlayan iç savaş sonucu aynı yılın sonlarında parçalanmıştır.
Balkanlar’da Nüfus Hareketleri
Balkanlar, tarih boyunca Avrupa kıtasının etnik gruplar bakımından en zengin bölgesi olmuştur. 14. Yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki hâkimiyeti başlamıştır. Bu dönemde bölgedeki Müslüman nüfus oranı yükselmiştir.
Balkanlardaki nüfus hareketlerine bakıldığında günümüzde ise Müslüman Türk nüfus hayli gerilemiştir. Toplam bazda bakıldığında Balkanlarda 1,5 milyon civarında Türk nüfus yaşamaktadır. Müslüman nüfusa bakıldığında ise, resmi rakamlara göre günümüzde Balkanlarda yaşayan Müslümanların toplam sayısı yaklaşık 8 milyon civarındadır. Bu rakam, bölgenin toplam nüfusunun % 12’sine karşılık gelmektedir. Oysa 19. yüzyılın ikinci yarısında Müslümanların Balkanlar’daki nüfusa oranı % 40’lar düzeyindedir.
4. yüzyılda başlayan Balkanlardaki karşılıklı etkileşim Osmanlı Devleti’nin tarihsel hayat çizgisi boyunca özel bir yer tutmuş, günümüz Türkiyesine de önemli yansımaları olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecini hızlandıran Balkan ulus-devletlerinin doğuşunda, Batıdan gelen milliyetçilik ideolojisi kadar Osmanlı mirası ortak kültürden beslenen siyasi akımlar etkin olmuştur. Bu sadece ayrılıkçı ulusal hareketler için değil, Türk aydınlanması bakımından da geçerli bir olgudur.
Selanik merkezli, Türk aydınlanmasının bağrından çıkardığı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosunun çoğunlukla Balkan kökenli olması tesadüfü değildir Rumeli Vilayetlerinin Avrupa’ya en yakın bölgeler olmalarının entelektüel hayatta kaçınılmaz yansımalarının yanı sıra, o günün Osmanlı tebaası içinde yer alan etnik toplumlar arasında doğan milliyetçi akımların faaliyetlerinin genç Türk aydınlarını etkilememesi ve onları vatan kaygısı içine düşürmemesi mümkün değildi. Nitekim başında Mustafa Kemal’in yer aldığı, siyasi kişilikleri gençliklerinin geçtiği Balkanlarda oluşmuş lider kadro bu günkü modern devletimizi kurmuştur. Bu sebeple Cumhuriyetimizin temelinde çok kuvvetli bir Balkan dokusu bulunduğunu söylemek yanıltıcı olmayacaktır.
Sadece kurucu kadronun entelektüel ve felsefi oluşumu bakımından değil, ülkemizde milyonlarla ifade edilen Balkan göçmeni vatandaşlarımızın ata yurtları Balkan coğrafyasıyla kan ve gönül bağı da Türkiye’yi bir Balkan ülkesi yapmaktadır.
Balkanlarda hemen her ülkede varlıklarını sürdüren ve Türkiye’yi ana vatanları olarak gören Osmanlı bakiyesi Türk toplumlarının varlığı da, Türkiye’yi Balkanlara bağlayan zincirin diğer güçlü halkasıdır. Türk toplumlarının yanı sıra kendilerini Türkiye’ye çok yakın hisseden, Türkiye’de çok sayıda yakınları bulunan Boşnaklar ve Arnavutlar gibi, akraba saydığımız toplumları da Balkanlar politikası çerçevesinde değerlendirmek zorundayız.
Balkanlar’da Misyonerlik
Herhangi bir inancı, bu inancı benimseyenler arasında yayma faaliyeti olarak da tanımlanan misyonerlik olgusunu ele alırken, bu kavramın ve temel niteliklerinin ortaya konması kelime ve tanımının yapılmasında fayda vardır.
Çeşitli dinlerin kendi mesajlarını başkalarına yayma gayeleri olmakla beraber misyoner ve misyonerlik kavramları genellikle Hıristiyanlık için kullanılmakta veya misyonerlik denilince Hıristiyanlık anlaşılmaktadır. Çünkü Latince kökenli kelime ilk defa Hıristiyanlar tarafından bu anlamda kullanılmıştır.
Misyon (Mission), “göndermek” anlamındaki Latince mittere kökünden türeyen, “gönderme fiili” anlamındaki Latince “missio” kelimesinden gelmekte ve birine, tamamlaması için verilen görevi ifade etmektedir. Verilen görevi ifa edene misyoner, verilen göreve ise misyonerlik denilmektedir.
Kuruluşundan itibaren gerek Katolik, gerekse Protestan Hıristiyanlık’ta misyonerlik teşkilatları hiçbir dönemde sadece dini amaçlı müessesler olmamıştır. Misyonerlik faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı tesirleri her zaman dinin kapsama alanının dışına taşmış; siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik ve kültürel bakımlardan geldikleri ülkelerin lehine, gittikleri ülkelerin ise aleyhine sonuçlar doğurmuştur.
Balkanlar dediğimiz coğrafyadaki misyonerlik çalışmalarının bu derece artması bir tesadüf değildir. Aksine sistemli ve programlı bir hareket söz konusudur. Katolik Hıristiyanlığın lideri Papa’nın 22 Ocak 1991’de yayınladığı bildiride ve nüfusunun büyük çoğunluğu Protestan olan ABD Başkanı’nın 3 Mart 1992 tarihinde yaptığı konuşmada “Kilise Öğretilerinin, Hıristiyanlığın, Çöken Komünist Bloka, III. Dünya’ya ve İslam ülkelerine taşınması için misyonerler göreve çağrılmıştır”.
Bosna-Hersek’teki savaşa kadar bölgede 5 ayrı Protestan misyoner teşkilatına bağlı 28 cemaat halinde 1.203 kayıtlı Protestan vardı. Savaş veya savaş sonu dönemde bu sayı azalacağına artmıştır. Protestan misyonerler yayınlarında Balkan coğrafyasında yaşayan Türkleri, Müslüman Arnavutları ve Türk Çingeneleri bilhassa hedef kitle olarak işaret etmektedirler.
Son Balkan Savaşı’nda gerek savaş esnasında gerekse savaş sonrasında mülteci durumuna düşmüş halka çeşitli yardım yapma amacıyla çok yoğun misyonerlik propagandası yapılmıştır. Adı ve faaliyetleri yazılı olan misyoner sivil toplum kuruluşları, günümüzde de bu faaliyetleri hız kesmeden devam etmektedir.
BALKANLAR’DA MİSYONER ÇALIŞMALARINDA BULUNAN ÇEŞİTLİ YARDIM KURULUŞLARI VE FAALİYETLERİ
Adventist Kalkınma ve Yardım Kurumu
Seventh Day Adventist Kilisesi’nin yardım koludur. Gelişmekte olan ülkelerdeki insanların hayat standartlarını yükseltmek, felaket bölgelerine yardım eli uzatmak amacıyla kurulmuştur. Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Sırbistan ve Karadağ’da Dünya Gıda Örgütü ile işbirliği halinde ailelere yiyecek, temizlik maddeleri yardımı yapmaktadır.
Amerikan Yahudileri Ortak Yardım Komitesi
Amerikan Yahudileri Topluluğu’nun denizaşırı yardım kuruluşudur. Amaçları dünyadaki diğer Yahudilere yardım yapmak. Yahudiler arasındaki bağları kuvvetlendirmektir. Arnavutluk’ta Aid Without Borders ile işbirliği yaparak mülteci kampı kurmuştur. 23.000 mülteciye yatak-yorgan 10.000 çocuğa yaratıcılıklarını artıracak oyuncak dağıtmış olup, çocuklar ve yetişkinler için eğitim faaliyetleri düzenlemiştir. Makedonya’da çocuk eğitimlerine maddi destek ve mültecilere sağlık yardımı yapmıştır.
Kilise Dünya Hizmeti (Church Worid Servıce)
35 Protestan, Anglikan, Ortodoks topluluk içeren, özellikle mültecilere uzun dönemli kalkınma yardımı yapan bir sivil toplum kuruluşudur. Balkanlar’da faaliyet gösteren ilk yardım kuruluşlarındandır. Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Bosna-Hersek’te mültecilere çadır, yatak-yorgan ve yiyecek yardımı yapmakta, tarım, sulama altyapıları için köylülere destek vermektedir.
Food For The Hungry Internatıonal (Uluslararası Açlıkla Mücadele)
Dünya’da fakirliği ve açlığı yenmek için faaliyet gösteren, Hıristiyan motiflerle kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Özellikle Kosova’da evlerin yeniden yapılması, tarımsal ihtiyaçların giderilmesi, altyapının onarılması amacıyla mülteciler yardım programına 2,3 milyon dolar yardım yapmıştır. Makedonya ve Arnavutluk’ta 1 milyon dolardan fazla yiyecek, giyecek, ilaç yardımı sağlamıştır.
Uluslararası Katolik Göçmen Komisyonu
Katolik Kilisesi’nin operasyonel koludur; mültecilere, evsizlere yardım etmektedir. Dünya çapında UNCHR ve IOM ile yakın işbirliği içinde çalışmaktadır. Kosova, Arnavutluk ve Makedonya’da mülteci kampları kurulmasını ve bu kamplarda kalan insanların günlük ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamıştır.
Uluslararası Ortodoks Hıristiyanları Yardımı (Internatıonal Orthodox Chrıstıan Charıtıes)
1992’de Standing Conference of Canonical Orthodox piskoposlarına bağlı olarak dünyada acı çeken insanlara yardım amacıyla kuruldu. Kosova ve Arnavutluk’ta insanlara yiyecek, giyecek, çeşitli malzeme dağıtımı yapmıştır.
Jesuıt Göçmen Servisi
1980 yılında Society of Jesus tarafından kurulan ve 50’den fazla ülkede faaliyet gösteren Jesuit Mülteci Hizmeti, Arnavutluk ve Makedonya’da mültecilere yiyecek, ilaç ve temel ihtiyaç maddeleri dağıtımı ve seminerler yoluyla maddi ve manevi destek sağlamaktadır.
Latter-Day Saints Charities (Lds Foundatıon)
Makedonya, Arnavutluk ve Kosova’da mültecilere çadır, yatak-yorgan, yiyecek ve temizlik maddeleri yardımı yapmaktadır, mülteci ailelerin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla diğer uluslararası örgütlerle işbirliği yaparak çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.
Map International
Dünyanın geri kalmış bölgelerindeki insanların sağlığı için faaliyette bulunan bir Hıristiyan refah ve kalkınma kuruluşudur. Arnavutluk ve Kosova’da insanlara ilaç, kişisel temizlik ürünleri ve çeşitli sağlık malzeme yardımı yapmaktadır.
Mercy Corps International
Kosova’da ofis açan ilk sivil toplum kuruluşlarındandır. Kosova öncelikli olmak üzere Arnavutluk ve Makedonya’da da yardım faaliyetlerinde bulunmaktadır. Ailelere yiyecek, mutfak malzemesi, dağıtmaktadır, evlerin yeniden inşası ve altyapı çalışmaları için projeler üretmektedir.
World Relief
Amerikan Ulusal Evanjelistler Birliği’nin uluslararası yardım koludur. Yerel kiliselerle işbirliği halinde mültecilere ve fakir halka yardım yapmakta Arnavutluk ve Makedonya’da kiliselerin önderliğinde halka yiyecek, giyecek, sağlık, temizlik maddeleri dağıtmaktadır.
World Vision
Dünyada fakir insanlara yardım etmek amacıyla kurulan Hıristiyan işbirliği ve kalkınma kuruluşudur. Kosova ve Arnavutluk’ta yiyecek, temiz su, sağlık ve temizlik maddeleri yardımı yapmakta, sosyo-ekonomik altyapının kurulması ve geliştirilmesi için çeşitli programlar yürütmektedir.
Parlayan Işık Rahipler (Shining Light Ministries)
Kuzey Amerika ve Balkanlar’daki Hıristiyanlar arasında bir köprü vazifesi görmek amacıyla kurulmuştur. Bosna-Hersek, Kosova ve Makedonya merkezli çalışmaktadır. Yetim çocuklara yardım, dini seminerler, çeşitli eğitim faaliyetleri, muhtaç insanlara yiyecek, giyecek ve malzeme yardımı yoluyla Hıristiyanlığı bu ülkelerde daha fazla yaymayı amaçlamaktadır.
Mercy-Usa For Aid And Development (Yardım ve Kalkınma İçin Amerika)
Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Kosova’da okullara yemek yardımı, tarım sektörünü geliştirme seminerleri, bilgisayar ve İngilizce dil eğitimi, köylerde su sistemlerini kurma, yetimlere yardım yoluyla bölgeye destek sağlamaktadır.
Catholic Agency For Overseas Development (Uluslararası Kalkınma için Katolik Ajansı)
Merkezi İngiltere’dedir. Balkanlar’da ağırlıklı olarak Arnavutluk ve Sırbistan’da faaliyette bulunmakta, Bosna-Hersek’te diğer sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde çalışmaktadır. Temiz su sağlanması, sağlık malzemeleri temini ve altyapının geliştirilmesi için 1,3 milyon sterlin yardım yapmıştır.
Caritas Internationalis
162 Katolik kalkınma, sosyal hizmet, yardım kuruluşlarından oluşan bir konfederasyondur. Dünyada 190’dan fazla ülke ve bölgede faaliyette bulunmaktadır. Dünyanın en geniş yardım ağına sahip kuruluşlardan biridir. Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Makedonya’da ofisleri vardır.
Catholic Medical Mission Board
1828’de gelişmekte olan ülkelerdeki yoksul insanlara sağlık alanında yardım yapmak üzere kuruldu. Caritas Internationalis ile işbirliği halinde, bu kuruluşun yerel ofislerini kullanarak Kosova, Makedonya ve Arnavutluk’taki mültecilere, evsizlere sağlık alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak, amacıyla yardımlar yapmaktadır. Caritas Internationalis, Catholic Relief Service gibi kuruluşlara bölgenin ihtiyaçlarının karşılanması için nakdi yardımda bulunmaktadır.
Katolik Yardım Servisi
1943’te Amerikan Katolik Piskoposları tarafından Amerika dışındaki fakir insanlara yardım amacıyla kuruldu. Balkanlar’da 1991’de faaliyet göstermeye başladı. Kosova, Arnavutluk ve Makedonya’da fakirlere temiz su, süt, bebek maması yardımı yapmaktadır.
Hıristiyan Çocuklar Fonu (Chrıstian Children’s Fund)
31 ülkede çocukların gelişimi için yardım yapan bir Hıristiyan kuruluşudur. Balkanlar’da Arnavutluk’ta 1995’ten beri çalışmakta ve şu an 325.000 çocuk ve aileye yardım yapmaktadır. Diğer sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde özellikle çocukların kaos ortamından psikolojik olarak fazla etkilenmemeleri için çeşitli programlar düzenlemektedir.
Açlığa Karşı Hareket (Action Agaınst Hunger)
35 ülkede faaliyet göstermekte olan Action Agaınst Hunger dünyada beslenme, yiyecek güvenliği, sağlık, temiz su ve açlık sorunlarıyla mücadele için kurulan örgütün merkezi ABD’dedir. Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan, Karadağ ve Kosova’da mültecilere hazır ve taze yiyecek dağıtımı, içme suyu ve su temizleme araçları temini yoluyla yardım yapmaktadır.
BÖLGE ÜLKELERİNDE YAPILAN MİSYONERLİK ÇALIŞMALARINA DAİR BAZI ÖRNEKLER:
Arnavutluk
Arnavutluk’ta yoğun misyonerlik faaliyeti yürütülmekte, külliye zihniyetiyle kurulan görkemli kiliseler ve çevresindeki sosyal tesislerle Arnavutluk’a Hıristiyan ülkesi görünümü verilmeye çalışılmaktadır.
Hıristiyan misyonerliğine örnek olarak kuzeyde İşkodra şehrinde Katoliklerin, güneyde Korça şehrinde ise Ortodoksların faaliyetleri gösterilebilir. İşkodra 40 kadar köyüyle birlikte 250 bin nüfusa sahip kırsal bir şehirdir. Şehrin % 70’i Müslüman % 30 Hıristiyan’dır. Köyleriyle beraber şehirdeki kilise sayısı mescit sayısından fazladır. Tamamı Müslüman olan mahalle veya köylere de kilise yapılmaktadır.
Şehri merkezinde yeni bir Katolik kilisesi ve yanında din eğitimi veren Jesuit Okulu açılmıştır. Okul ve kilise İtalyan konsolosluğu ile yan yana yapılmış, görkemli ve geniş bir alana yayılmış durumdadır. Okulun etrafındaki ev ve arsalar satın alınarak özel bir site alanı ve özel mahalle oluşturulmaya çalışılmaktadır. Okul Hıristiyan eğitimi yanında lise dengi sayılmakta ve İmam Hatip Liseleri ile aynı haklara sahip bulunmaktadır. Okuldaki ileri seviyede maddi imkânların yanında, mezuniyet sonrası İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde burslu olarak üniversite okuma imkânı ve cazip görevler vaat edilmektedir. Okul Hıristiyan eğitimi vermesine rağmen talebelerin büyük bir kısmı Müslüman ailelerin çocuklarından oluşmaktadır.
Diğer bir şehir ise Arnavutluğun güneydoğusundaki Korça, Ortodoksların faaliyet gösterdiği 85 bin nüfusa sahip Korça şehrinin dini istatistiği ülke geneli ile aynıdır. Şehrin merkezinde yedi adet Ortodoks bir adet Katolik kilisesi yapılmıştır. Kiliseye ait bir de hastane bulunmaktadır.
Korça’da Dokas AID Derneği açıkça Hıristiyan misyonerliği yapmaktadır. Ayrıca Emanuel yerel radyosu da açıkça misyonerlik yayınlar yapmakta, ABC radyosu, Magic Star radyoları ise sürekli Yunan müziği yayınlamaktadır. Yine Kristal TV, Lovi TV, Megic TV de ayni çizgide yayın yapmaktadırlar. Ortodoks merkez kilisesinin yanında özel koordinatörle çalıştırılan Yunan kültür ve dilini öğreten kurslar düzenlenmektedir. Ayrıca şehir merkezinde her türlü hümaniter yardımlar yaparak, bilinen misyonerlik yöntemlerinden istifade edilmektedir. Bahalilik, Evanjelistler, Yahova Şahitleri ve Protestanlık gibi dini gruplar yaygın bir şekilde propaganda yapmaktadırlar. İstatistikî bilgilere göre bu grupların sayısı 50 kadardır.
Bütün bunlar karşısında çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Erseke, Opar, Gora, Mokra, Malesia ve Kolonjes gibi birçok Müslüman köylerinde bir cami dahi bulunmamaktadır.
Arnavutluk’ta en önemli hususlardan biri de halkın dini demografik yapısının değiştirilmesi gayretidir. Çok yoğun bir Hıristiyanlık misyonerliği yanında, Arnavutluk’un bir Hıristiyan ülkesi olduğu imajı vermek için her türlü çaba sarf edilmekte, Müslümanların azınlık statüsüne çekmek için altyapı oluşturulmaktadır.
Kosova
1997–98 yıllarında yaşanan sıcak çatışmalar ve sonrasında uluslararası Barış Gücü NATO’nun müdahalesiyle durdurulan Sırp katliamı ve Kosova’yı bağımsızlığına ilk adımı atmağa götüren bütün gelişmeler, zihinlerde canlılığını korumaktadır. Yaşanan savaştan sonra Kosova’ya kısa bir zaman içersinde dünyanın çeşitli yerlerinden 1400 yardım kuruluşu gelip faaliyet göstermeye başlamıştır. Bölgede eskiden beri devam eden Hıristiyanlıkla ilgili dini otorite, Katoliklerin ve Ortodoksların kiliseleridir. Müslüman teşkilatlarda olduğu gibi Hıristiyanlıkta merkezi bir dini otoriteden söz etmek mümkün değildir. Her mezhep kendi kilisesini açmakta ve bu kiliseler müstakil bir dini kurum sayılmaktadır. Savaş sonrası Sırpların bölgeyi terk etmesi ile bölgedeki Hıristiyan halk oranı iyice azalmasına rağmen, Hıristiyanlık faaliyetleri artırılmıştır. Her bölgede olduğu gibi Hıristiyan teşkilatların ve kiliselerin faaliyetleri Hıristiyanlara yönelmekten ziyade Müslümanlara yönelik misyonerlik faaliyetleri halini almıştır.
Bilindiği gibi misyoner teşkilatların çalışma metotları genelde aynı yöntemle yapıldığı için ayrı ayrı her birini detaylandırmak yerine bir örnek vermenin yeterli olduğu kanaatindeyiz 1990 yılında kurulmuş “Rahibe Teresa” derneğinin, en eski kuruluş olarak zikretmek mümkündür.
Bu derneğin kurucuları tamamen yerli Arnavut halkından oluşmaktadır. Fakat maddi kaynakları başta Vatikan olmak üzere diğer batılı ülkelerden müteşekkildir.
Derneğin kuruluş amacı ve faaliyetleri: Kosova halkına yardım elini uzatmanın Müslümanlar değil de Katolikler olduğunu benimsetmek, Çok özel ve dikkatli bir şekilde Hıristiyan literatürünü zenginleştirmek ve halka yaymak, Hıristiyanlık propagandası yapmak için hümaniter yardım faaliyetlerini kullanmak.
Şehir merkezlerinde en işlek ve görülecek yerlere, görkemli kilise yaparak mimari kültürü ve Kosova bölgesinin Müslüman bölge görünümünü değiştirmek. Bu maksatla Priştina’da büyük bir katedral ve yanında bir kültür merkezi yapılmıştır. Bu merkezin inşaatı için yaklaşık 135 milyon dolarlık giderin İtalya’daki otuz belediye tarafından karşılandığı basın yoluyla halka duyurulmuştur.
Kosova halkının, özelde Türkiye, genelde de İslamiyet’le her türlü bağını kopararak Batı Hıristiyan dünyasına yaklaştırmak. Bu amaçla misyonerlerin kullandığı her türlü propaganda bu amaca hizmet etmektedir.
Örneğin, fakir ailelere nakdi ve erzak yardımı yapmak, öğrencilere burs vermek, mültecilere yardım yapmak, çeşitli kursların düzenlendiği kültür merkezleri açmak, ana sağlığı, doğum kontrolü, çeşitli ilaç ve tıbbı malzeme yardımı gibi sağlık yardımında bulunmaktadır.
Bulgaristan
Misyoner faaliyetlerinin tarihten günümüze, Balkan coğrafyasında en çok yoğunlaştığı ülke Bulgaristan’dır. Hıristiyanlık faaliyetleri daha çok dış kaynaklı ve dış desteklidir.
Bulgaristan’da 10 Kasım 1989 tarihinde Komünizmin tarihe karışmasıyla 45 yıl sekteye uğrayan misyonerlik faaliyetleri yeniden başlamış ve çok kısa bir zaman içersinde büyük boyutlara ulaşmıştır.
Bulgaristan topraklarına girişleri Osmanlı dönemine dayanan Evanjelistler, manevi boşluk ve maddi sıkıntı içinde bulunan Türk, Pomak ve Müslüman Türk Çingenelerini hedef almış, uyguladıkları yöntemlerle önce bu kişilerin sevgisini kazanmış ve daha sonra inançlarını değiştirmişlerdir. Yapılan misyonerlik faaliyetlerini detaylandırmadan önce çalışma yöntemlerini şu şekilde sıralamak mümkündür.
Kuran’ı Kerim’den bazı bölümleri kullanırken ayetleri kendi fikirlerini destekleyecek şekilde çarpıtır bunu yaparken de Kuran’ın kesinlikle bir vahiy kitabı olmadığı izlenimini verirler.
Müslüman halkın tepkisini çekebilecek davranışları gizlemek veya ertelemek gerektiğine inandıklarından misyonerlerini “imam” şeklinde takdim eder; Müslümanların Cuma ibadetine paralel olarak “Cuma vaazları” “kilise” yerine “cemaat evleri” veya “ev kiliseleri” kurup buralara girerken de ayakkabılarını çıkarırlar.
Müslümanların tarihten gelen ve kendileriyle aynileştirdikleri isimleri, doğum, sünnet ve ölüm törenleri gibi geleneklerine dokunmamaya özen gösterirler. Eğitim, sağlık ve sosyal yardım hizmetinde bulunurlar.
Misyonerlik propagandalarını Amerika, Türkiye ve Almanya’dan gelen pastörler (misyonerler) sayesinde ve Türkçe olarak yaparlar.
Faaliyetlerinin tüm hedefine ulaşması ve davamı için yerli halktan pastör (misyoner) yetiştirmeyi önemli bulan misyonerler bir yüksek okul açmış ayrıca “İncil Kursları” düzenleyerek, buraya devam eden öğrencilere de yüksek miktarda burslar sağlamışlardır.
Evanjelist Metodist Kilisesi (EMK)
Evanjelist Metodist Kilisesinin 2004 yılı itibariyle Bulgaristan’da bulunan faaliyet merkezleri altı bölgeye ayrılmıştır.
Bir kilise Sofya, bir kilise Şumnu, dört kilise Rusçuk, Ermeni kilisesi, Hotantsa kilisesi, Tesenovo kilisesi
Yedi kilise Orta Bulgaristan Lofça, Veliko, Tırnovo, Plevne, Voyvodovo, Miziya, Trıstenik, Sevlievo
On dört kilise, Varna, 1 ve 2 Ermeni kilisesi, Türk kilisesi, Aksakovo, Balçik, Obroçişte, Staro Oryahovo, Dolen Çiftlik, Dılgopol, Bozveliysko, Dobriç, Provadya, Osenovo.
Beş kilise Burgas, Ermeni kilisesi, “Pobeda” semtindeki kilise, Gorno Ezerovo, Malinka.
Cemaat Evleri 37, Pastör (Misyoner), 31, Üye Sayısı 2700, olan ve yayınladıkları derginin adı Metodist’tir. Bu derginin 2. sayısında kilise tayin ettiği kişilerin adlarını ve görevlerini yayınlamıştır. Dikkat çeken nokta Müslüman-Türk ismiyle bir pastör ve pastör yardımcısının (misyoner ve misyoner yardımcısı), görevlendirilmiş olmasıdır.
Rusçuk’ta Evanjelist Metodistlerin Faaliyetleri
Rusçuk Metodistlerin faaliyet gösterdiği merkezi yerlerden birisidir. Komünist dönemde ayakta kalabilen üç Metodist kilisesinden biri burada bulunmaktadır. 1991 yılından bu yana Rusçuk Metodistleri Zürih (İsveç) Metodilist kilisesiyle işbirliği halindedir. Bu kilise vasıtasıyla Bulgaristan’ın kriz döneminde humaniter yardımlar yapılmıştır.
Burada yapılan sosyal faaliyetler ise şunlardır:
Aşevi, haftada iki gün 30 kişiye yemek verilmektedir. Şehir huzurevine yardım her Perşembe kilise mensupları huzurevini ziyaret etmekte, İncil okumakta, oradaki insanlar için dua etmekte ve onlara elbise yardımında bulunmaktadırlar.
Sağlık yardımı, kiliseye mensup hemşireler kimsesizleri evlerinde ziyaret edip, onlara yardımda bulunmaktadırlar. Ayrıca ihtiyaç sahiplerine ilaç yardımı yapmaktadırlar.
Kotantsa Köyü (Rusçuk)
Kotantsa kilisesinin 40 üyesi bulunmaktadır. Pazar okuluna devam eden çocukların sayısı ise 30’dur. Bu çocuklar genellikle Türk ve Müslüman Çingenelerinden oluşmaktadır.
Varna’da Evanjelist Metodistlerin faaliyetleri
Türk Evanjelist Metodist Kilisesi, 1998 yılında ev ziyaretleri ile faaliyetlerine başlayan misyonerler üç Türk-Müslüman Çingene mahallesinin ortasında bir salon kiraladılar ve aynı yılın Mayıs ayında 3 günlük bir Evanjelistleştirme semineri gerçekleştirdiler. Kilise cemaati önceleri okuma yazma bilmeyen, işsiz ve fakir Müslümanlardan oluşmaktaydı. Bunun için şu gruplar oluşturulmuştur. Fakir aile çocuklarının okuma yazmayı öğretme grubu, Gençlerin ve yetişkin erkekleri Pastör (Misyoner) olarak yetiştirme grubu. Genç kızlara evlilik öncesi ve aile hayatına ait bilgiler öğreten grup olarak teşkilatlanmıştır.
Dıbravino Köyü (Varna)
Bu köy Bulgar ve Türk-Müslüman Çingenelerinden oluşmaktadır. 1450 kişilik genel nüfusun 1000’i Müslüman Çingenelerden oluşmaktadır. Türk-Müslüman Çingene mahallesinde Evanjelistler yaklaşık on yıldan beri çalışmaktadırlar. Bu köyde önceden cami olmadığından insanların çoğu Evanjelist kilisesine giderlerken, şimdi bir kulüp mescide çevrilmiş bu sayede kiliseye olan akış durmuştur.
Dıbravino köyünde Evanjelistlerin Türk-Müslüman Çingenelerden 3 pastörü (Misyoner) bulunmaktadır. Türk-Müslüman Çingeneler Türkçe konuşmakta ve Türk adları taşımaktadırlar. Köy muhtarının ifadesine göre Evanjelistler günde iki öğün yemek dağıtmakta ve yapılan yardımlar ABD tarafından karşılanmaktadır.
Dolen Çiftlik (Varna’ya bağlı Kasaba)
Bu kasaba’da caminin karşısına bir Evanjelist kilisesi yapılmıştır. Türk-Müslüman Çingene mahallesinde 2 ev kilisesi bulunmaktadır. Müslüman Çingene mahallesindeki pastörlerin (Misyonerlerin) adları Yaşar, Mehmet ve Karani’dir. Bunlar gıda yardımı yapmakta ve Bulgarca broşürler ve el kitapları dağıtmaktadırlar. Mahalledeki iki kilise 35 kişilik bir çocuk grubuyla ilgilenmektedir.
Yedinci Günden Adventistlerin Kilisesi (YGAK)
Adventistlerin Bulgaristan’a girişleri 1891 tarihine dayanır.
1990 yılında Advent kilisesi devlet tarafından resmi olarak tanınmıştır. Bugün Bulgaristan’da 7.123 üyesiyle 110 Advent kilisesi bulunmaktadır.
İncil Kursu
Adventistlerin Varna kilisesi 30 dersten oluşan bir İncil kursu düzenlemektedir. Bu kursun devam zorunluluğu yoktur. İsteyenler posta aracılığı ile bu kursa kaydolmakta ve kilise kendisine 30 dersten oluşan “İncilin Temel Öğretileri” setini göndermektedir.
Adventistlerin Ana Birimleri
ADRA Teşkilatı
ADRA teşkilatı Adventistlerin uluslararası hümaniter yardım teşkilatıdır. Bulgaristan’da bir şubesi bulunmaktadır. Buraya yardımlar genellikle İtalya ve Almanya’dan gelmektedir. ADRA, Pastör Şubesi, Gençlik Şubesi, Ev ve Aile Şubesi, Kadınlara Hizmet/ Ayin Şubesi ve Sağlık Şubesi bulunmaktadır.
Patör Şubesi
110 Advent Kilisesi’nde 65 pastör (Misyoner) çalışmaktadır. Kilise bulunmayan şehirlerde 13 pastör (Misyoner) çalışmakta, Türkler arasında çalışan 3 Türk misyoner bulunmaktadır. Bunlardan ikisinin isimleri, Beyhan Hüseyinov Ramiz Ahmet’tir. Muhtemelen Azerbaycan kökenlidirler.
Gençlik Şubesi
Advent Kilisesi’nin Gençlik Şubesi faaliyetleri, Advent Gençlik Derneği’nin kiliseye bağlı 2.500 genç kilisenin faaliyetlerinde aktif görev almaktadırlar.
1995 yılında 12–16 yaş grubu gençler için “Araştırmacı Kulübü“ kurulmuştur. Bu kulüp vasıtasıyla gençler tanışmakta, tabiatı incelemek adı altında İncil öğretilmektedir. Yıllık çadır kamplarında öğrencilere çeşitli kurs seminerler vasıtasıyla İncil’den pratik yapılmaktadır. 2001 yılından bu yana aynı program “Maceracı” adı altında 7–12 yaş grubuna da uygulanmaktadır. Daha büyük yaştaki gençler için kilise devamlı gençlik konferansları ve kamplar düzenlemektedir. 2003 yılında “Gönüllü Gençlik Hizmeti” programına start verilmiş ve bununla küçük yerleşim birimlerinde yaşayan insanlara gönüllü yardımda bulunarak onların yaşamlarını kolaylaştırmak amaçlanmıştır. 4 Mayıs 2003 tarihinde üniversite öğrencileri ve üniversiteyi bitirenlerle çalışan Advent Student-Professional Asociation (Advent Üniversite Öğrencileri ve Profesyonelleri Derneği) kurulmuştur.
Ev ve Aile Şubesi
Ev ve aile şubesi’nin faaliyetlerinin etkin olduğu şehir ve bölgeler ise, Güney Bulgaristan, Plovdiv, Eski Zağra, Yambolu, Sliven ve Pazarcık. Kuzey Bulgaristan, Veliko Tırnovo, Rusçuk, Dobriç, Tırgovişte, Silistre. Batı Bulgaristan, Sofya 1, 2, 3; Vraca, Montana, Köstendil, şehir ve bölgelerini kapsamaktadır.
Varna Advent Kilisesi
1990 yılında Varna Advent kilisesinin düzenlediği İncil derslerine katılım 700–1200 arasında değişmektedir. 1993 yılında Advent kilisesine bir yılda üye olanların sayısı 400’dür.
1992 yılında Amerika asıllı bir aile tarafından satın alınan bir okul 1995 yılında Avdet kilisesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Advent Kilise’sinin gençlere yönelik çalışmaları ise, Yeni Binyıl, İncil’in Mucizeleri, 2000 Nesli İçin Ümit, konulu konferanslar tertip edilmiştir. Kilise’de yöneticilik yapan 3 kişiden biri Türk’tür. Julide Hüseyinova, 1999 yılı sonunda Varna’da bulunan 2 kilisenin cemaat sayısı 585’e yükselmiştir.
Bulgaristan’da Yüksek Evanjelik İlahiyat Enstitüsü
Bulgar Evanjelik eğitim geleneği 19. yüzyılda İstanbul’da açılan Robert kolej’e dayanır. Evanjelist Ellilikler kilisesi’ne bağlı İlahiyat Fakültesi ilk olarak Rusçuk’ta açılır. Devamlı ve açık öğretimde toplam 250 kişi öğrenim görür. Fakülte 1994’te Sofya’ya taşınır.
Yüksek Evanjelist İlahiyat Enstitüsü 1999 yılında Bulgaristan’da bulunan bütün Evanjelist mezheplerin birleşmesiyle kurulmuştur. Enstitünün öğrenim planı 2000 yılında Bulgaristan Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır. Bu yüksek okulun statüsü ile Sofya Yüksek İslam Enstitüsü’nün aynıdır. Her ikisi de Bakanlar Kurulu Din İşleri Müdürlüğü’ne kayıtlı olup, Eğitim Bakanlığı’na bağlı değildir. Devlet üniversiteleri ise Eğitim Bakanlığı’na bağlı olup verdikleri diplomalar tüm dünyada geçerlidir. Dolayısıyla bu Enstitülerin verdiği diplomalar sadece o dini topluluğun belirli görevler için şart koştuğu alanlarda geçerlidir.
Bulgaristan Tanrı (İlahi Kilisesi)
10 yıllık bir süreçte 30 kilise ve 30 arsa satın alınmıştır. 1500–2000 kişilik bir cemaatleri vardır. Bu kilise genellikle Müslüman Türk Çingeneleri hedef almaktadır. Pastörleri (Misyonerleri) de Müslüman Türk Çingeneleri’dir. Kilise’nin ana merkezleri Sofya, Gabrovo, Eski Zağra, Kotel, Kırcaali ve Plovdiv’de bulunmaktadır.
Gabrovo Kilisesinin 60 kişilik cemaati vardır. Buranın pastörü (Misyoneri) Gabrovo ve Sevlievo bölgelerinde bulunan Türk ve Müslüman Çingene kiliselerini dolaşarak ayinler ve konuşmalar yapmaktadırlar.
Eski Zağra’da 120 Türk ve Müslüman Çingene Bulgar Tanrı kilisesine gitmektedirler.
Kotel’de de 120 kişi bu kiliseye devam etmektedir.
Evanjelist Ellilik (Pentekostal Kilisesi)
Bu kilise de Bulgaristan’da geniş faaliyet gösteren kiliselerdendir. Faaliyetleri Sofya, Varna, Pernik, Sliven ve Plevne gibi bölgelerde yoğunlaşmıştır.
Varna’nın 5 köyünde, Varna’nın ilçesi olan Balçik’te ve etrafındaki 3 köyde de kiliseleri vardır. Ayrıca Plevne’nin ilçesi olan Lukovit’te 5 kiliseleri daha vardır. Sliven şehrinin sadece Türk ve Müslüman Çingene mahallesinde 4 ev kilisesi bulunmaktadır.
Sonuç
Türkiye’nin Balkan politikası, soydaş ve akraba topluluklarımızın bulundukları ata yurdu topraklarda güven ve refah içinde yaşayabilmelerini, dillerini, dinlerini, milli gelenek ve kültürlerini korurken, kendilerini geliştirmelerini ve bulundukları ülkelere katkı sağlayan, bu ülkelerle Türkiye arasında beşeri dostluk görevlerini gören ileri toplumlar olmalarını öngörür. Bu kapsamda Türkiye, Balkanlar’da olduğu gibi, soydaşlarımızın ve akraba topluluklarımızın bulundukları tüm coğrafyalarda, ilgili ülkelerle işbirliği yaparak, insanlarımızın güven, huzur ve refah içinde yaşayabilmeleri için gereken her türlü fedakârlığı yapmaktadır.
Balkanlar tarihi incelendiğinde görülecektir ki, bu coğrafyada kitlesel katliamlar, çatışmalar, etnik temizlik ve sürgünler, acı ve gözyaşı ile anılmaktadır. Bir yüzyıl öncesine geri gidildiğinde aynı algı yine karşımıza çıkmaktadır. Balkanların bu kötü şöhretle anılması çok daha iyi şeyleri hak eden bölge halkları için büyük bir haksızlıktır. Balkanlar, parçası olduğu, Avrupa’nın diğer bölgeleri gibi barış, istikrar ve refaha layıktır. Esasen bunları elde etmek için gereken birikimlere de sahiptir.
Çatışma, bölünme ve etnik temizlik Balkanların “maküs talihi” olmamalıdır. Balkanların üç bin yılı bulan uzun geçmişinde çatışmalardan uzak, uzun refah ve barış dönemleri yaşanmıştır. Sonuncusu Osmanlı dönemi olmak üzere, büyük imparatorluklar dönemlerinde Balkanlarda barış ve istikrarın güçlendiğini, halkın refah düzeyinin yükseldiğini, bilim ve kültürde ilerlemeler kaydedildiğini, farklı din ve etnik kökenden gelen toplumların kolayca kaynaşıp, hem fert hem de topluca gelişebildiklerini biliyoruz. Bu gerçek, aralarında Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov’un da bulunduğu pek çok tarihçi ve entelektüelin ortak tespitidir.
1912-13’teki Balkan Savaşlarının sonucu ortaya çıkan milli devletlerin doğumu hayli sancılı olmuştur. O denemde ve onu takip eden o yıllarda Balkanlardan Türkiye’ye çok sayıda kitlesel göçler vuku bulmuş, büyük acılar yaşanmıştır. Ata yurtlarından kopartılan göçmenler Balkanları da beraberlerinde Anadolu’ya getirmişlerdir. Birinci ve İkinci Dünya savaşları’nın yıkım ve acılarından sonra Balkanlardaki ikinci büyük travma Yugoslav Federasyonu’nun dağılmasından sonra 1990’ların başında yaşanmıştır.
1990’ların başındaki katliamların ve etnik temizlik girişimlerinin, ideolojik nedenlerle bir arada tutulmaya çalışılan Yugoslavya’nın dağılmasından sonraki süreci takip etmeleri tesadüfî değildir. Etnik milliyetçilik, 1912 sonrasında olduğu gibi, Yugoslavya sonrasında da, farklı din ve kültürlerin bir arada yaşamasına tahammül edememiş, “temiz toplumlar” yaratma güdüsü ile büyük katliamlara sebebiyet vermiştir.
Etnik milliyetçilik çok kültürlülüğe, çok dinliliğe, farklı milliyetten toplumların bir arada yaşamasına tahammül göstermez. Oysa Balkanlar’daki güzel zamanlar hep bu çoklu değerlerin korunduğu dönemlerde yaşanmıştır.
Balkanlarda hemen her ülkede varlıklarını sürdüren ve Türkiye’yi ana vatanları olarak gören Osmanlı bakiyesi Türk toplumlarının varlığı da, Türkiye’yi balkanlara bağlayan zincirin güçlü bir halkasıdır.
Türkiye’nin, Balkan politikası bölgesel sahiplenme, herkes için güvenlik, Balkan coğrafyasında yaşayan bütün toplumların refah ve huzur içersinde kendilerini güvende his etmelerinin sağlanmasıdır. Çünkü Balkanlarda bazı toplumlar kendilerini güvende hissederken, diğerlerinin dışlanması yeni istikrarsızlık ve çatışmaları beraberinde getirme riskini taşımaktadır.
Bilindiği üzere 2012 yılı Balkan Savaşları’nın yüzüncü yıldönümü olacaktır. Bu yıldönümünü fırsat bilerek tüm korku ve takıntılarımızdan sıyrılarak, “Balkan Savaşlarından Sonsuz Barışa” sloganıyla karşılıklı ön yargıların kırılmasına, yeni diyalog ve işbirliği kapılarının açılmasına katkı sağlanmasına hep beraber sahip çıkalım.
Tüm Balkan ülkelerinin kaderi ortaktır. Bölgede gelecek müşterek inşa edilecektir. İzolasyon, ayrımcılık, etnik milliyetçilik ancak yeni çatışmaların tohumlarının ekilmesine hizmet eder. Türkiye uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak, istikrarlı ve müreffeh bir Balkanların yaratılması konusunda kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edecektir.
Görüldüğü gibi misyonerler savaş ve savaş sonrası Balkan coğrafyasında özellikle hedef kitle Türk ve Müslüman topluluklar olmak üzere çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmektedirler. Çalışmalarında söz konusu ülkelerde yaşamakta olan ekonomik sıkıntıları, insanların fakirliğini kendi ekonomik üstünlüklerini ve diğer psikolojik faktörleri de kullanmaktadırlar. Bunun yanı sıra, her bölgenin ve ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel şartlarını tespit ettikten sonra, bu şartlara uygun kendi lehlerine çalışmalar yapmaktadırlar.
Misyonerler bilhassa Balkanlar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika olmak üzere bu bölgelerde yaşayan insanların içersinde bulunduğu inanç boşluğundan ve günümüzde ise bu ülkelerde inanç özgürlüğünden yararlanmaktadırlar. Misyonerler bazı bölgelerde aileler, bazı yerlerde ise tek tek fertler üzerinde çalışmaktadırlar.
Bugün dünyanın birçok üniversitelerinde misyoloji ana bilim dalları kurulmuştur. Bu kürsülerde misyonerlik çalışmaları tarihi, stratejik, dini, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarla ele alınmakta, disiplinler arası çalışmalar yapılmakta, hazırlanan doktora tezleri kabul görmektedir.
Balkan coğrafyası bugün sistemli bir misyonerlik faaliyeti karşısında bulunmaktadır. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında yoğunlaşan misyonerlik faaliyetleri, hız kesmemiştir. Yoğun bir şekilde amacına ulaşmak için her yol denenmektedir.
Türkiye’de Balkanlar, Avrasya, Orta Doğu ve Afrika kıtalarında faaliyet gösteren misyonerlik teşkilatları, bu teşkilatların yapısı ve çalışma metotları konularında çalışacak araştırma merkezlerine dünden çok bugün büyük ihtiyaç vardır.
TİKA-Araştırmacı
Evet o fakir benim