Doğu ve Batı Türkistan ile Kafkas bölgelerindeki Türk illeri Çin ve Çarlık Rusyası imparatorlukları tarafından yaklaşık üç asır önce işgal edilmeye başlandı. Nitekim, bugünkü Türk cumhuriyetlerinden Azerbaycan 1828 yılında, Kazakistan 1854’te, Türkmenistan 1885’te, Kırgızistan ve Özbekistan ise 1860 yılında başkentlerinin işgali ile bağımsızlıklarını kaybetmişlerdir. Azerbaycan’ın 173 yıl önce, Kazakistan’ın ise 147 yıl önce bağımsızlıklarını kaybetmeleri, Türkistan topraklarının büyük bir bölümünün en az 200 yıl önce Rusya’nın eline geçtiğini göstermektedir. Demek ki, Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinde yaşayan Türklerin hasreti, sadece 70 yıllık komünist dönem değil, en az iki asırlık bir hadisedir.
Türk illeri, gerek Çarlık Rusyası döneminde, gerekse Sovyet döneminde en acımasız bir sömürge idaresine tabi tutulmuştur. Nitekim, bir Alman araştırmasına göre,1989 yılında bu günkü Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT’ye), üye devletlerin ekonomik durumları ve potansiyelleri, 10 puan üzerinden şu şekilde değerlendirilmiştir.
Sanayileşme derecesi olarak Rusya 8, Ukrayna 9 ve Beyaz Rusya 8 puan alırken, Kazakistan 5, Özbekistan ve Azerbaycan 3, Türkmenistan ve Kırgızistan l’er puan almışlardır.
Sanayi malları üretiminde kendine yeterlilik derecesi de Rusya’da 8, Ukrayna’da 7 iken, Kazakistan’da 3, Azerbaycan’da 2, diğer Türk Cumhuriyetlerinde ise l’er puandır.
Bu puanlar göstermektedir ki, Sovyet İmparatorluğu sadece Slav Cumhuriyetleri’ni zengin edecek iktisat politikaları uygulamış, Kazakistan’da %40’lık bir Rus nüfusu sayesinde bu ülke biraz iltimas görmüş, diğer Türk Cumhuriyetlerinin sanayileşmeleri ise büyük ölçüde ihmal edilerek bu ülkeler birer hammadde deposu durumuna sokulmuştur.
Bir örnek daha vermek gerekirse, 1989 yılında eski Sovyetler Birliği’nde (SB’de) pamuğun %89’u Türk Cumhuriyetlerinde üretildiği halde, yine eski SB’de kumaşın ise sadece %11’i Türk Cumhuriyetlerinde üretiliyordu. Bu iki örnek de göstermektedir ki, eski SB döneminde katma değeri yüksek olan sanayi malları daha çok Rusya ve diğer Slav Cumhuriyetlerinde üretilmiş, Türk Cumhuriyetleri ise büyük ölçüde tarım toplumu halinde bırakılmıştır.[1]
Bu makalenin amacı; 1990’lı yıllarda Türk Cumhuriyetlerindeki temel ekonomik göstergelerin kısa bir analizinden sonra, bağımsızlığından bu güne Kazakistan’ın nüfus yapısını, ekonomideki enflasyon ve büyüme hızlarındaki değişmeleri, GSYİH’nin sektörel ve harcama yönünden dağılımını, dış ticaretin bölgesel ve ülkelere göre dağılımını ve bu ülkenin sanayileşmesini daha detaylı olarak incelemektir.
Tablo 1’de görüldüğü gibi, 1991’in ikinci yarısında bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleri 1996 yılına kadar, sosyalist sistemden serbest pazar ekonomisine geçişin faturasını çok ağır bir üretim düşüşü ve astronomik bir enflasyon artışı ile ödediler.
Nitekim, 1990-1995 döneminde yıllık ortalama toplam üretim (GSYİH) Azerbaycan’da % -20.2, Kazakistan’da % -11.9, Kırgızistan’da % -17.7, Türkmenistan’da % -8.1, Özbekistan’da % -4.4 gerilemiştir.
1992-1994 döneminde Türk Cumhuriyetleri’nde, Özbekistan hariç, dört haneli rakamlara çıkmış olan yıllık enflasyon hızları, 1995’te iki-üç haneli rakamlara inmiştir.
Tablo 2’de görüldüğü gibi 1996’dan itibaren Türk Cumhuriyetlerinin tamamı, düşük düzeylerde de olsa pozitif büyümeden giderek artan bir büyüme hızı trendini yakalamıştır. Nitekim 1999’dan 2000’e büyüme hızları, yüzde (%) olarak;
– Azerbaycan’da 7,4’ten 11,1’e,
– Kazakistan’da 2,7’den 9,6’ya,
– Kırgızistan’da 3,6’dan 5’e yükselmiş,
– Özbekistan’da 4 dolayında seyretmiş,
– Türkmenistan’da ise bu artışlar %16-17,6 aralığına sıçramıştır.
Yıllık enflasyon hızları ise 1996’dan 2000’e, yine yüzde (%) olarak;
– Azerbaycan’da 19,8’den 1,8’e,
– Kazakistan’da 39,l’den 13,2’ye,
– Kırgızistan’da 31,4’ten 18,7’ye,
– Özbekistan’da 54’ten 24,9’a,
– Türkmenistan’da ise 992’den 24,l’e gerilemiştir.
Yine tablonun son iki kolonunda görüldüğü gibi, Türk Cumhuriyetleri Dış Ticaret (ihracat+ithalat) yönünden de başarılı bir grafik çizmektedirler. Yine 1996’dan 2000’e kardeş ülkelerin ihracatı;
– Azerbaycan’da 644 milyon dolardan yaklaşık 2 milyar dolara,
– Kazakistan’da 6,3 milyar dolardan 9,6 milyar dolara yükselmiş ise de,
– Kırgızistan’ın ihracatı 500 milyon dolar seviyesinde kalmış,
– Özbekistan’ın ihracatı 3,5 milyar dolardan 2,7 milyar dolara gerilemiş,
– Türkmenistan’da ise yaklaşık 2 milyar dolardan 2,5 milyar dolara ulaşmıştır.
Türk Cumhuriyetlerinde sosyalist sistemden piyasa sistemine geçiş için özelleştirmeye büyük hız vermiştir. Nitekim 1990’dan 1999’a toplam üretimde (GSYİH’de) özel sektörün payları, % olarak, Azerbaycan’da 7’den 45’e, Kazakistan’da 8’den 60’a, Kırgızistan’da 8’den 60’a, Özbekistan’da 12’den 45’e çıkarılabilmiş ise de (World Bank, 1997) bu oran Türkmenistan’da sadece %12’den %25’e çıkmıştır (World Bank, 1997 ve EBRD, 2000).
Bu gelişmeler Türk Cumhuriyetlerinde serbest pazar ekonomisine geçiş sancılarının büyük ölçüde atlatıldığını ve 1996’dan itibaren bu ülkelerde ekonomik açıdan çok olumlu gelişmelerin ortaya çıkacağını bizlere müjdelemektedir.
Kazakistan Ekonomisindeki Gelişmeler: 1990-2001
16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan eden Kazakistan, kısa bir süre sonra bir dizi ekonomik reformlar başlatarak, merkezi planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçmek ve yabancı sermayeyi çekmek için çabalarını artırmıştır. Bu reformlar; kamu tekelciğini ortadan kaldırma, özelleştirme, borçların yeniden yapılandırılması, bankacılık reformu, içeride fiyat politikalarını ve ticarette liberalleşme (serbestleşme), yatırımların teşviki kanununun çıkarılması, gümrük ve vergi reformları şeklinde özetlenebilir.
Kazakistan yeraltı, yerüstü zenginlikleri bakımından dünyanın en şanslı ülkelerinden biridir. Başlıca yeraltı kaynakları; başta petrol ve doğal gaz olmak üzere, krom, volfram, çinko, bakır, altın, demir, kömürdür. Ülkede üretilen başlıca tarım ürünleri ise, buğday, pamuk, şeker pancarı ve hayvancılıktır. Temel sanayi dalları ise, tarımsal sanayiler, metalürji, hafif sanayi, petro kimyasallar ve tekstildir.
Yüzölçümü 2 milyon 717 bin kilometre kare olan Kazakistan, Fransa’dan 5 misli, Türkiye’den de 3,5 kat daha geniş alana sahip bir ülkedir. 2000 yılı itibari ile 14,9 milyon nüfusa sahip bu ülkede, 1999 nüfus sayımına göre Almaata’da 1,1 milyon kişi, Karagan’da da 473 bin, Çimkent’te 360 bin, yeni başkent olan Astana’da ise 313 bin kişi yaşamaktadır. Ülkenin para birimi Tenge’nin 10 Eylül 2001 tarihi itibari ile resmi döviz kuru ise 147,1 tenge = 1 ABD doları idi.
Nüfus Yapısı, İstihdam ve Ücretler
Tablo 3’te görüldüğü gibi ülke nüfusu 1998’den 1999’a 16,2 milyondan 14,9 milyona gerilemiştir. Çünkü, bu dönemde yaklaşık l milyon Rus ve 500 bin de Alman kökenli Kazak vatandaşı Kazakistan’dan ana yurtlarına göç etmiştir. Azınlıkların bir kısmının göç etmesine ilaveten, Kazak nüfusu artış hızının yüksekliği neticesi 1989’dan 1999’a toplam nüfusun içinde Kazakların payı %40’tan %53’e yükselmiş, neticede 1920’den bu yana ilk defa Kazak nüfusu çoğunluğa ulaşmıştır.
Yine 1989’dan 1999’a toplam ülke nüfusunda Kazak nüfusu 6,5 milyondan yaklaşık 8 milyona çıkmış, Ruslar ise 6,1 milyondan 4,5 milyona (%37’den %30’a) gerilemiştir. Bu dönemde, Kazak nüfusa ilaveten Özbek, Tatar, Uygurların da hesaba katılması ile ülkedeki Türk kökenlilerin payı %45’ten %60’a yaklaşmıştır.
Son 10 yıldaki dış göç nedeniyle ülke nüfusunda 60 yaşını aşanların oranı %12’ye gerilemiştir. Kazak nüfusun ortalama yaşı 20, Rus nüfusun ortalama yaşı ise 45 dolayındadır. Göç sonucu ortaya çıkan işyerlerine daha çok Kazaklar girmekle birlikte, 1990-1995 döneminde toplam üretimdeki gerilemenin sosyo-ekonomik maliyetini ve faturasını daha çok güneyde ve kırsal kesimde yaşayan Kazaklar ödemektedir. Çünkü Ruslar daha çok sanayileşmiş olan ülkenin kuzey kesiminde yaşamaktadır. Çeşitli hesaplamalara göre ülke nüfusunun %25-40’ının hayat standardı asgari geçim seviyesinin altındadır. 2000 yılında Fert Başına Gelir ise 1300 dolar seviyesindedir.
Yine 2000 yılında nüfusu 14,9 milyon olan Kazakistan’da aktif nüfus 7 milyon, istihdam edilen nüfus ise 6,1 milyon kişi olup 900 bin kadar işsiz vardır. Bu durumda işsizlik oranı %12,8 olması gerekirken, resmi işsizlik oranı ise sadece %3,7 olarak yer almaktadır.
6,1 milyon kişilik istihdamın yaklaşık %24’ü ticaret kesiminde, %22’si tarım ve ormancılıkta, %18’i sanayi ve inşaat kesimlerinde, %14’ü sağlık, eğitim ve kültür hizmetlerinde, %9’u haberleşme ve ulaştırmada, %6’sı devlet kurumları dahil kamu sektöründe, %72’si de diğer kesimlerde çalışmaktadır.
2000 yılında asgari ücret yaklaşık 20 dolar, ortalama ücret seviyesi de 100 dolar ise de, bu miktar inşaat ve sanayiinde 145 dolar, tarımda 40 dolar, kamu kesiminde 82 dolar, finans ve sigortacılık kesimlerinde ise 250 dolar seviyesine ulaşmaktadır.
GSYİH Yapısı ve Sektörel Gelişmeler
Tablo 4’te, yıllık toplam mal ve hizmet üretimin parasal değerini gösteren GSYİH’nin sektörler itibari ile dağılımına baktığımızda, 2000 yılı itibari ile toplam GSYİH’de; sanayinin payı %31,9, ticaretin payı %12,6, ulaştırma ve haberleşmenin payı %10,4, tarım ve ormancılığın payı %8,6, inşaatın payı da %5,3’tür.
Harcama yönünden GSYİH’de özel tüketimin payı %63,6, kamu tüketiminin payı %11,1, sabit sermaye yatırımların payı %13,5 net ihracatın (ihracat-ithalat farkı) payı %11,4, stoklardaki değişmenin payı ise %0,4’tür.
Sanayi Sektörü
Kazakistan’ın sanayi yapısı Sovyet ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik merkezi planlamanın ekonomik ve politik sonuçlarını yansıtmaktadır. Ülkede, imalat, madencilik ve enerji en önemli sektörleri oluştururken, demir dışı ve demir metalürjisi, kimya ve petro kimya, makine ve inşaat malzemeleri ile hafif sanayi önemli alt sektörler olarak dikkat çekmektedir.
Petrol kaynakları açısından son derece zengin olmasına ve biri batıda, ikisi doğuda üç petrol rafinerisine sahip olmasına rağmen, Kazakistan’ı boydan boya geçen bir boru hattı bulunmamaktadır. Bundan dolayı, batıdaki petrol yataklarından elde edilen petrol, doğudaki rafinerilere ulaştırılamamaktadır. Doğudaki rafineriler kuzey-güney Sovyet boru hattı ve ithal edilen ham petrol ile desteklenirken, batıdaki ham petrolün üretim fazlası Rusya’ya ihraç edilmektedir.
Kazakistan’da temel faaliyet kolları, petrol rafinerileri, motoryağı, dizel yakıt, havagazı, uçak benzini, fueloil, asfalt yağı, araba lastiği, ziraat makineleri, kauçuk, plastik, krom bileşenleri, sodyum hidroksit gibi 30’dan fazla büyük devlet fabrikası bulunmaktadır. Ayrıca fosfat cevherinin işlenmesi, fosfor, suni gübre ve deterjan üretimi için büyük kompleksler bulunmaktadır.
Bunların dışında, otomobil ve tarım makinelerinde kullanılmakta olan plastik aksam, tekerlek, kimyasal lifler ve iplikler, krom alaşımları, kalsiyum karpit, sodyum hidroksit ve diğer kimyasal ürünlerin üretimini yapan çok sayıda firma bulunmaktadır.
Kazakistan’da kimya ve petro-kimya endüstrisinde sözü edilen faaliyetleri gerçekleştiren firmaların çok büyük bir kısım hem hantal hem de geri teknoloji ile çalışmaktadır. Bu bakımdan bu firmaların teknoloji transferi yaparak yenilenmeleri gerekmektedir. Ülkede 155 makine yapım kuruluşu bulunmaktadır. Bunlar toplam endüstri üretiminin %16’sını oluşturmaktadır.
Tarım ve Hayvancılık
Tarım sektörünün GSYİH’deki payı 1990 yılında %34,9 iken, 2000 yılında %8,62’ye inmiş olmasına rağmen istihdamdaki payı ise %22 dolayında seyretmektedir. Başlıca tarımsal ürünler; tahıl, et ve yündür. Tarımsal alanların yüksek kalitesine rağmen, iklim şartlarının değişkenliği sebebi ile bazı yıllarda tarımsal üretim düşmektedir. Aral Gölü’nün kurumakta olması da özellikle Güney Kazakistan’ın Çimkent ve Kızıl- Orda bölgelerindeki pamuk üretimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Tarımsal arazi için serbest mülkiyet haklarının yaygın olmaması ve buna bağlı olarak iyi işleyen bir arazi piyasasının gelişememesi gerçek anlamda tarımsal üretimin artmasını engellemektedir. Tarım ve gıda ürünlerinin 2000 yılında toplam ihracat içindeki payı %6 (550 milyon dolar) olup, bu ihracatın neredeyse tamamı hububattan oluşmaktadır. 1999 yılında gıda maddeleri ithalatının toplam ithalat içindeki payı ise %5’tir.
Finansman ve kredi yokluğu Kazakistan tarımının gelişmesini önleyen en önemli etkendir. Finansman güçlüklerinden dolayı tohumluk, gübre, tarım ilacı ve uygun mekanizasyon gibi verim artırıcı girdiler yeterince kullanılamamakta, özelleştirilen tarım işletmeleri ülkenin ihtiyaç duyduğu verim ve üretim düzeyine çıkarılamamıştır. Kazakistan hükümeti tarafından öngörülen programlarda tarım ürünlerinin özellikle et ve süt ürünlerinin işlenmesi öncelikli konulardır. Ancak üretim teknolojisinin yenilenmesi için bu sektöre yeterli miktarda DYS yatırımı bir türlü çekilememektedir.
Ocak 2000 tarihli IMF kaynağına göre (sayfa, 44), 1995’ten 1999’a büyükbaş hayvan sayısı 6,9 milyondan 4 milyona (inek sayısı 3 milyondan 2 milyona), koyun ve keçi adedi de yaklaşık 20 milyondan 9 milyona gerilemiştir.
Madencilik ve Metalurji
Kazakistan’ın endüstriyel üretimindeki artış, büyük ölçüde, metal sanayiine dayanmaktadır. Özellikle, alüminyum, krom, bakır ve altın sektöründe yabancı firmaların faaliyetlerinde önemli ölçüde artış olmuştur. 1999-2000 yıllarında Kazakistan’ın ihracatında metallerin payı %30 dolayında seyretmektedir. Endüstrinin gelişmesini, kurumlar arası borçların yüksekliği olumsuz şekilde etkilemektedir.
Demir dışı metal sektöründe metal bazında rezervler; bakır 23 milyon ton, altın 285 ton, kurşun 9 milyon ton, gümüş 15 bin ton ve çinko ise 26 milyon tondur. Kazakistan hükümeti kuruluşlardaki hisselerinin büyük bölümünü satma veya yönetimi devretme kararı almıştır. Demir dışı metal sanayiindeki büyük şirketlerin birçoğu özelleştirilmiştir.
Bankacılık Sektörü
Kazakistan Milli Bankası’nın Nisan 1994’ten bu yana uyguladığı düzenlemelerle, ülkedeki banka sayısı 200’den, 1998 başı itibariyle 100’ün altına indirmiş olup, ülkede kayıtlı banka sayı 84 idi. Bunların 6’sı devlet bankasıydı. Bu bankalar arasında 20 yabancı sermayeli banka da bulunmaktaydı.
“2000 yılında Kazakistan’da, Merkez Bankası dışında faaliyet gösteren banka sayısı 50 dolayına indirilmiştir. Bu bankaların 22’sinde yabancı bankaların katılımı bulunmaktadır. 4 Türk bankasının da dahil olduğu 17 bankanın Kazakistan’da şubesi veya temsilciliği açılmıştır.
Diğer Temel EkonomikGöstergeler ve Dış Ticaret
Tablo 5’te görüldüğü gibi, 1996’dan 2000’e, Kazakistan’da;
– GSYİH 21 milyar dolardan 18,4 milyar dolara gerilemiş,
– GSYİH büyüme hızı da %0,5’ten %9,6’ya yükselmiş,
– Tüketici fiyatlarına göre yıllık enflasyon hızı da %39’dan %13’e gerilemiş,
– İhracat geliri de 6,3 milyar dolardan 9,6 milyar dolara,
– İthalat da 6,6 milyar dolardan 6,9 milyar dolara,
– Cari işlemler açığı da 751 milyonlulardan yaklaşık 1,1 milyar dolar fazlaya,
– Ülkenin döviz rezervleri 1,3 milyar dolardan 1,6 milyar dolara,
– Dış borç stoku da 5,8 milyar dolardan 12,3 milyar dolara yükselmiştir.
1998 yılında GSYİH büyüme hızında % -l,9 gerilemenin en önemli sebebi ise Rusya ekonomik krizine ilaveten petrol fiyatlarındaki aşırı düşüştür. Çünkü aşağıdaki tablolarda görüldüğü gibi ülkenin ihracatında petrol ve petrol ürünleri %50’nin üstünde bir yer tutmakta ve ithalatta ise Rusya’ya olan bağımlılığı devam etmektedir.
Tablo 6’da, 2000 yılında mal grupları itibari ile ülke ihracatının %52,8’i petrol ve petrol ürünlerinden, %12,9’u da metallerden oluşmakta, ithalatında ise; makine ve teçhizat %29,5, enerji ve yakıt %11,3, taşıtlar ve elektrikli aletleri sırasıyla %8,7 ve %8,8, metaller de %6,4’lük bir paya sahiptir.
Tablo 7’de görüldüğü gibi Kazakistan’ın ihracatında 1996’dan 2000’e;
– Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT’nin) payı %53,8’den %26’ya gerilemiş,
– BDT dışı ülkelerin payı ise %46’dan %73,8’e çıkmıştır.
Yine bu dönemde Kazakistan’ın ihracatında Rusya’nın payı %42’den %19,5’e gerilerken, 2000 yılında AB ülkelerinin payı ise %26’ya ulaşmıştır.
Tablo 8’de, yine 1996’dan 2000’e ülkenin ithalatında;
– BDT ülkelerinin payı %69,5’ten %54,6’ya gerilemiş,
– BDT dışı ülkelerin payı da %30,5’ten %45,4’e çıkmıştır.
2000 yılında, Kazakistan ithalatında Avrupa Birliği’nin (AB’nin) payı %20’ye çıkmış ise de, Rusya’ya payının %45 dolayında seyretmesi ülke ekonomisinin ithalat açısından Rusya’ya bağımlılığının devam ettiğini ortaya çıkarmaktadır.
1996’dan 2000’e ülke ithalatında Almanya’nın payı %4,7’den %6,6’ya, ABD’nin %1,6’dan %5,5’e, İngiltere’nin %1,8’den %4,3’e çıkmış iken, aynı dönemde Türkiye’nin payı ise %3,6’dan %2,8’e gerilemiştir.
DYS Yatırımları
Başta petrol sektörü olmak üzere, Doğrudan Yabancı Sermaye (DYS) yatırımları son yıllarda Kazakistan ihracatının artmasında çok önemli rol oynamaktadır. 1990-2000 döneminde Kazakistan’a yapılan DYS yatarımı tutan 8,2 milyar dolara ulaşmış olup, bu miktar Orta Asya ülkelerine yapılan toplam DYS’nin %75’ini, eski komünist blok ülkelerine giren DYS’nin de %10’unu oluşturmaktadır.
Bu yüksek düzeydeki DYS yatırımı girişi, son yıllarda, ortalama olarak, ülkenin yıllık GSYİH’sinin %5,6’sına ulaşmakta (bu oran Türkiye’de %0,4’tür), GSYİH’nin %4,3’ü olan cari işlemler dengesi açığını fazlası ile kapatmaktadır.
Belirtmek gerekir ki, son yıllarda sadece gelişmekte olan ülkelerde geçiş dönemindeki ülkelerde değil, sanayileşmiş ülkeler arasında bile DYS yatırımı çekmek için büyük bir rekabet vardır. Çünkü DYS yatırımları bir ülkede (faydaları)
– İç ve dış tasarruf açığını azaltır. Genellikle olan ülkelerin iç tasarruf oranı düşük, dış tasarruf (dış kaynak) imkanı ise yok denecek kadar az olduğu için yeterli ve gerekli yatırımlar yapılamamaktadır.
– DYS yatırımları, bir ülkeye mal ve hizmet üretimi için geldiğinden, teknoloji transferi ve istihdam artışı sağlar.
– Mal ve hizmet üretimine katkıda bulunarak, katma değeri artırmak suretiyle vergi gelirlerinin de artmasını sağlar.
– Bu yatıranlar yüksek teknoloji ve yönetim bilgisini getirerek işgücü verimliliğini ve mal ve hizmet üretiminde kalitenin artmasına katkıda bulunur.
– İhracatı artırarak döviz kazancı sağlar veya iç piyasa için üretim yaparak ithalat ihtiyacını azaltarak döviz tasarrufu sağlar.
– İşletmecilik ile iç ve dış pazarlamanın gelişmesine çok önemli katkıda bulunur.
– Ülke ekonomisinin dünya ekonomisiyle bütünleşmesinde çok önemli bir ekonomi politikası aracı haline gelmiştir. Çünkü DYS’ler üretimlerin önemli bir bölümünü yurt dışına ihraç etmektedir. Onun için DYS yatırımları çekmede ülkeler arasında büyük bir rekabet vardır.
– İlaveten DYS yatırımları, geçiş dönemi ekonomileri için sosyalist sistemden serbest pazar ekonomisine geçişin çok önemli bir aracı haline gelmiştir.
Bir ülkenin daha çok DYS yatırımı çekebilmesi için; a) siyasi istikrar ve ekonomik istikrarın (istikrarlı büyüme ve yıllık enflasyon hızının tek haneli rakamlarda sürdürülebilmesi) sağlanması, b) kayıt dışı ekonominin asgari düzeyde olması, c) kurumlar vergisinin çok yüksek olmaması, d) bürokratik engellerin en düşük seviyelere indirilmesi, e) dış ticaret rejimi ve sermaye piyasasının liberalleşmesi (serbestleştirilmesi), f) özelleştirmenin sürmesinin önemli bir rolü vardır.
Kazakistan DYS Kanunu
Kazakistan’da DYS yatırımlarının korunması ve devlet garantisine alınması, ülke ekonomisine yabancı yatırımları çekmede önemli bir rol oynamaktadır. Bu yatırımların iktisadi kurallara göre gerçekleştirilebilmesi ve uyuşmazlıkların halli ile ilgili yasal düzenlemeleri kapsayan “Yabancı Yatırımlar Kanunu” (DYS Kanunu) l Ocak 1995 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla yabancı yatırımların devlet garantisi altına alnıma şartları belirlenmektedir. Bunlar;
– Yabancı yatırımlara politik durum ve mevzuattaki değişiklikler, kamulaştırmadan kaynaklanabilecek durumlar, devlet organlarının ve kurumlarının yasal olmayan davranışları, savaş veya herhangi bir silahlı çatışma veya benzeri durumlara karşı garantiler getirilmektedir.
– Yabancı yatırımcılar, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları, Kazakistan topraklarında yeni bir yatırım için, mal alımı için veya mevcut mevzuata göre yasaklanmamış olan herhangi bir amaç için kullanma hakkına sahiptirler.
– Yabancı yatırımcılar, Kazakistan’ın bankalar ve döviz düzenlemeleri ile ilgili mevzuatına uygun olarak milli para birimi veya döviz cinsinden hesap açma hakkına sahiptirler.
– İlaveten;
– Yabancı yatırımcı ile devlet arasında bir ihtilaf halinde uluslararası hakemliğe açık ve tereddütsüz ulaşabilirlik,
– Yabancı yatırımcı tarafından seçilen çözüm yolunu devlet tarafından müspet yaklaşılması,
– Tüm kamu birimlerince kabul edilen bir “Yatırım İhtilafı” tanımı, Yabancı yatırımının, yatırımları teşvik edici şekilde geniş bir tanımı,
– Yabancı yatırımcılarla Kazakistan’daki yabancı işverenleri arasında işe alma anlaşmalarını içeren hukuk alternatifleri,
– Kazakistan’a ithal edilen ekipman ve yedek parça için gümrük vergisinden muafiyet,
– Yabancı yatırımcılara on yıl hukukun değişmezliği garantisi,
– Doğrudan yatırımlarda devlet desteğine ilişkin kanunda yer alan teşvikler;
- Yatırımın ilk 5 yılında %100’e kadar vergi muafiyeti
- İkinci 5 yılda %50’ye kadar vergi muafiyeti
- Yatırım için gerekli ekipman ve hammadde de kısmi veya tam gümrük vergisi muafiyeti tanınmaktadır.[2]
TİKA’nın 24-25 Kasım 2000 tarihinde yayınladığı Ülke Profilleri araştırmasına göre Kazakistan ekonomisinin yabancı yatırımları cezbetmede öncelikli sektörleri aşağıdaki şekilde sıralanmıştır;
Endüstriyel Altyapı:
– Demiryolu ve demiryolu malzemesi, otoyol, havaalanı ve havaalanı tesisleri
– Deniz ve ırmak limanı, köprü ve geçitler
– Elektrik ve termik santraller
– Trafo ve elektrik hattı (ana hat dışında)
– Telekomünikasyon ağı İmalat Sanayii:
– Yüksek kalitede giysi, iplik, kumaş, ayakkabı, kürk ve deri işleri üretimi
– Yüksek kalitede mobilya üretimi
– Yeni tür kağıt ve karton üretimi
– Tarım ürünleri işleme sanayi
– Balık ve balık ürünleri işleme
– Tarımsal gıda işleme ve saklama
– Çocuk gıdası üretimi
– Tatlı işleri, alkolsüz şarap ve içecek
– Yüksek teknolojide yeni model otomobil, donanım ve yedek parça üretimi
– Her çeşit otomobil üretimi (hafifi yük, yolcu, özel amaçlı) ve diğer ulaşım araçları
– Elektrik ve elektroteknik sanayi, elektronik ve elektrikli ev aletleri
– Madeni gübre ve tarımsal ilaçlar, kimyasal gıda ve kozmetik
– İlaç ve ilaç malzemeleri, veteriner ilaçları
– Yüksek teknolojide üretilen başlıca kara ve renkli madenler, alüminyum profil
– İleri düzeyde ve yeni inşaat malzemeleri üretimi
– Artıkların işlenmesi
Astana şehrindeki faaliyetler
– Devlet organlarının Astana şehrine taşınmasına ilişkin faaliyet ve hizmetler
Konutlar ve Turistik tesisler
– Ticari konutlar
– Sağlık ve eğitim konudan
– Büyük dinlenme, turizm kültür ve spor tesisleri
Tarım
– İleri teknolojide hububat yetiştirilmesi
– Yüksek kalitede ürün yetiştirme
– Yüksek kalitede büyükbaş ve kümes hayvancılığı ve damızlık hayvan üretimi.
Türkiye-Kazakistan İlişkileri
Türkiye, 1993 yılından itibaren, Türk Cumhuriyetlerine Türk Eximbank kanalı ile yaklaşık 1,1 milyar dolarlık Eximbank kredisi açmıştır. Bu kredinin 240 milyon doları Kazakistan’a açılmış olup 213 milyon doları kullandırılmış, 131 milyon dolarlık geri ödeme yapılmış ve 152 milyon doları da ertelenmiştir. Ertelenen kredi ile birlikte Türkiye’nin Kazakistan’a Türk Eximbank kanalı ile açmış olduğu kredi miktarı 392 milyon dolara ulaşmıştır.
Türk müteahhitlik firmalarınca 1992-2001 döneminde 9,8 milyar dolarlık müteahhitlik hizmeti gerçekleştirilmiş olup, bunun 2,5 milyar dolarlık kısmı Kazakistan’da yapılmıştır. Ancak, Türk müteahhitlerinin 2000-2001 yıllarında Türk Cumhuriyetlerinden almış olduğu müteahhitlik ihaleleri yok denecek kadar azdır.
Büyük müteahhitler dışında KOBİ düzeyindeki Türk firmalarının Türk Cumhuriyetlerine yapmış oldukları yatırımların tutarının 3-4 milyar dolar arasında seyrettiği tahmin edilmekte olup, bu miktarın en az %25’i Kazakistan’a yapılmıştır. Çeşitli iş kollarına yapılmış olan bu yatırımlar Kazakistan’ın üretim ve istihdamına çok önemli katkıda bulunmaktadır. Çünkü, Batılı ülkeler daha çok petrol, doğalgaz ve altın sahalarına yatırım yapmakta olup, bu yatırımlar Kazak halkının çeşitli meslekleri öğrenmelerine katkısı olmadığı gibi, istihdam açısından da fazla bir artışa yol açmamaktadır.
Başta Kazakistan olmak üzere Türk Cumhuriyetlerinde ihale almak ve yatırım yapmak daha çok üst düzey bürokratların diğer ülkelerin işadamlarına karşı tutumlarına bağlı olmaktadır. Türk Cumhuriyetlerinde üst düzey yöneticilerin son yıllarda Türk iş adamlarına karşı tutumları büyük ölçüde negatife dönüşmüştür. Oysa, yukarıdaki paragrafta da belirtildiği gibi, özellikle Türk KOBİ’lerinin Kazak halkının çeşitli sahalarda meslek kazanmalarına, işi yaparak öğrenmelerine ve bu ülke vatandaşlarının istihdamına çok önemli katkıda bulunmaktadır. Kazak yöneticilerin bu gerçeklerin farkında olmalarını dilerim.
Sonuç
Türk Cumhuriyetleri sosyalist ekonomiden serbest pazar ekonomisine geçişte, yabancı sermaye mevzuatını geliştirmede, büyüme hızında negatiften pozitife geçmede, enflasyonla mücadelede, gümrük ve vergi reformlarında büyük çabalar göstermiş olduğu halde, mevcut kanunların belirsizliği, birbirleri ile çelişen yasal hükümler ve zayıf uygulamalar, ilaveten bütün geçiş dönemi ekonomilerinde olduğu gibi yolsuzlukların had safhada bulunması temel sorunlar olarak göze çarpmaktadır.
Kazakistan 55 yıl Çarlık yönetiminde, 71 yıl da Sovyet idaresinde kalmıştır. Bağımsızlıktan bu yana Kazakistan iç ve dış ticaretin liberalleşmesi, küçük firmaların hızla özelleştirilmesi, fiyat ve faiz oranları konuları ile DYS yatırımları konusunda köklü bir liberalleşme ve dışa dönük kalkınma hareketine girmiştir.[3]
Ancak 1999 yılında Kazakistan’ın ulaşmış olduğu GSYİH miktarı ve değeri hâlâ 1991 ’in ancak %63’üne ulaşmıştır. 1997 ve 1999-2000 dönemindeki giderek artan iktisadi büyüme hızı başta petrol olmak üzere ihraç malları fiyatları artışı sayesinde gerçekleşmiştir. Böylece, büyüme hızı petrol ve doğalgaz üretimi ile bu malların fiyatlarının yüksek seviyelerde seyretmesine büyük bir bağımlılık göstermektedir.
ABD’nin AID kuruluşu tarafından Şubat 2001’de yayınladığı bir rapora göre, Kazakistan’daki yabancı sermaye merkezi hükümet yetkililerin engellemelerinden çok, mahalli idarelerin çıkardığı bürokratik engellerden çekmektedir. Çünkü, mahalli idarelerde çalışan yöneticilerin çoğu yayınlanmış olan mevzuattan habersizdir.
Kazakistan’a giren DYS yatırımı daha çok petrol ve doğalgaz gibi sektörlerde daha ağırlık kazandığı için, bu yatırımların ekonomik kalkınma ve istihdamdaki çarpan etkisi daha düşük düzeyde kalmaktadır. Onun için, DYS yatırımlarının daha büyük çarpan ve ileriye-geriye bağlantıları olan otomobil, elektronik, tekstil, kimyasal ürünler, dayanıklı tüketim malları ve tarıma dayalı sanayilere kaydırılması için gerekli tedbirlerde teşvikler getirilmelidir.
Kazakistan’da hızlı özelleştirme sonucu elde edilen gelirler bütçe açıklarının kapatılmasına önemli katkılarda bulunmuştur. 1993-1998 döneminde Kazakistan’daki yıllık özelleştirme gelirleri, GSYİH’nin %’si olarak, %3,1 ile %4,5 arasında seyretmiştir. Kazakistan enflasyonla mücadelede çok başarılı bir sıkı para politikası uygulamıştır. Sıkı maliye politikası yerine daha gevşek bir maliye politikası uygulamış olan Kazakistan bütçe açıklarını daha çok DYS yatırımı çekerek ve özelleştirme gelirleriyle kapatmıştır.
Bu yıl sonunda ve önümüzdeki yıllarda açılacak ve üretime geçecek yeni petrol kuyuları ile Kazakistan ekonomisinin dış ticaret gelirlerinin daha da artacağı ve 2001-2002 yıllarında da büyüme hızının %7 dolayında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Çünkü, 2001 yılı son çeyreğinde Hazar Denizi Boru Hattı konsorsüyumu’nun (Caspian Pipeline Consurtium=CPC) üretim ve faaliyete geçmiş olması ile 2002 yılında Kazakistan’ın petrol ihraç etme kapasitesi ikiye katlanacaktır.
Yabancı finans kurumlarının yayınladığı raporlara göre, Kazakistan dahil, Türk Cumhuriyetlerinde ve diğer geçiş dönemi ülkelerinde olduğu gibi üst düzey bürokratların çok sık değişmesi ve yapılmış olan antlaşmaların yeni atanan bürokratlar tarafından gerektiği gibi uygulanmaması, ilaveten kayıt dışı ekonomi ile yolsuzlukların çok yüksek seviyelerde seyretmesi DYS yatırımlarının imalat sanayii ve tarım sektörüne girmesini büyük ölçüde engellemektedir.
Çankaya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi / Türkiye
Alıntı Kaynağı: Türkler, Cilt: 19 Sayfa: 388-397