Atatürk’ten Kısa Kısa
Gazete Kağıdı İle Sarılmış Sigara
Bir gün Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt sorunu dururken, Devlet Başkanının kendini tarihe vermesi, Vasıf Çınar’ın biraz canını sıkmış olacak ki, Atatürk’e şöyle dediğini duydum:
– ”Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma. 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın.”
Atatürk, Vasıf Çınar’ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi:
– ”Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım.”
Bir gün vatandaşın biri kasaba ya da köy kahvesinde gazete kağıdına sararak hazırladığı bir sigarayı içerken, fena kokusundan şikayet ediyor ve bütün iyilik ve kötülükleri en başta bulunana atfetmek itiyadı ile Atatürk aleyhinde ağzına geleni söylüyor. Kahvede bulunanlar zabıt tutuyorlar. İş hükümete intikal ediyor. Cumhurbaşkanına karşı işlenen suçlardan dolayı takibatta bulunmak O’nun müsaade ve muvafakatına bağlı olduğu için ilgili vekil meseleyi kendisine arz ediyor, takibat için müsaadelerini istiyor.
Atatürk vekile soruyor:
”Sen hiç gazete kağıdı ile sarılmış sigara içtin mi”
Vekil
– ”Hayır efendi” diye cevap veriyor.
Atatürk,
– ”Ben içtim” diyor,
– ”O kadar berbat bir şeydir ki… Adam haklıdır, ben de olsam aynı şeyi yapardım. Takibata lüzum yoktur. Zavallıyı serbest bırakınız”
“Türk Kendi Düşer, Kendi Kalkar!.”
Fransızlarla Hatay meselesine dair anlaşma yapıldığı günlerden biriydi. Hatay’dan dönüşünde Eskişehir’de kaldı. Şereflerine Orduevi’nde bir şölen verildi.
Eskişehirli bir genç aradı ve buldu. Ona Fransa hakkında bir şeyler yazdırdı ve okuttu. Bunda Fransızların savaşacak durumda olmadıklarından bahsediliyordu.
Son derece heyecanlı ve neşeliydi. Yendi, içildi. Milli oyunlara başlandı. Ata’mız bir aralık büsbütün coştu. Zeybek havasına kendini kaptırdı. Ayağa kalkarak oynamaya başladı. Coşkunluğu o dereceyi bulmuştu. Dizini yere vururken bir aralık sendeledi. Halk onu kucaklayıp kaldırmak istedi. İşaretle onları durdurdu ve :
– Türk kendi düşer, kendi kalkar ! diyerek zemberek gibi yerinden fırladı.
Türk’ü ondan daha iyi kimse anlayamadı, anlatamadı.
Değişik bir anı…