Atatürk’le Halka Doğru…
Atatürk’e göre halka hizmet en yüce görevdir. Halkın içine girmeli, onunla kaynaşmalı, onu dinleyip ondan esinlenmelidir. Halka hangi hizmetler götürülecek, nasıl yapılacak, ancak bu yoldan elde edilen fikirlerle belirlenip uygulamaya girişilmelidir.
Eğer bir mucize olsa da, onun bu “halkla kaynaşma” yöntemini kendisine sorabilseydik, sanırım, aşağıdaki gibi özetlerdi bize.
**
Halkımızın düzeyini toplumsal olarak yükseltmek, herhangi bir makam hırsından çok daha iyidir. Bu bir insanlık mücadeledir ki, yanında bütün siyasî mücadeleler bayağı kalır. Siyasi mücadelelerin çoğu verimsizdir. Fakat toplumsal çalışma her zaman için verimlidir. Bizim aydınlar, işte buna çalışmalı. Neden Anadolu’ya gelip uğraşmazlar! Neden milletle doğrudan doğruya temas etmezler! Ülkeyi dolaşmalı, milleti tanımalı, eksiği nedir, görüp göstermeli. Milleti sevmek böyle olur. Yoksa lafla sevmek fayda vermez.
Ben ülkemin her yerini görmek, halkımın her bir üyesiyle ayrı ayrı görüşmek, konuşmak, tanışmak istemişimdir. Milletle yakından ve teklifsiz sohbet etmenin zevkini, bahtiyarlığını anlatamam. Her ne zaman kendimi milletimin karşısında görsem, her ne zaman millet bireylerinden birkaçının yüzüne baksam, oradan ruh ve vicdanıma gelen nur, benim için en değerli bir esin ve verim şulesi olmuştur.
Halkla kaynaşmak amacıyla yaptığım seyahatlerimden bir örnek vereyim: 13 Ocak 1923’de Ankara’dan başlayan o uzun Anadolu gezim… Aşağı yukarı yetmiş gün süren bu seyahatim, 24 Mart 1923 günü Kütahya’da sona erdi. O günkü koşullarda güç, yorucu bir geziydi. O yetmiş gün boyunca sorular sordurdum, yanıtlar verdim. Bir milliyetçinin en büyük görevi olan “halkı uyandırma”, “halkı bilinçlendirme” görevimi alçakgönüllü, ama bir halk yönetimi önderi coşkusuyla severek yerine getirdim.
Kısacası, ben millet ve ülke hayrına hangi atılımları, hangi devrimleri yapmış isem, hep böyle halkımızla temas ederek, onların ilgi ve sevgilerinden, gösterdikleri içtenlikten kuvvet alarak, esinlenerek yaptım. Benim ve arkadaşlarımın hedefi, amacı, hep millet ve vatanımızın esenliği oldu, mutluluğu ve ilerlemesi oldu.
**
Halkevlerini de işte bu anlayışla, bu amaçla kurdurdum. Türk aydınını halkevleri çatısı altında toplayarak, o ulusal ülküyü, halkla buluşmayı gerçekleştirmek istedim. Çünkü dediğim gibi, halkı tanımak, yurdumuzu tanımak, halkın değerlerini ve halkın dertlerini bilmek zorundayız. Halk ve ulus sevgisinin kaynağı ancak bu bilgilerdedir. Halkevleri, Türk aydınlarını halkın yaşayışına doğru yöneltmek için açtığım geniş kapılardı. Halkı bilmemizdeki yetersizlik ancak o kurumlarla ortadan kaldırılabilirdi.
Ne acıdır ki, halk düşmanlarının yok edici pençesi onlara da uzandı: Halkevleri, Türk halkının değerlerine açtığım o kapılar kapatıldı!
Bugün, benim yolumdan gidenlerden beklediğim; halkevlerini diriltmeyi, uyandırmayı, o ocakları bir devrim ilkesi gibi yeniden tutuşturmayı bir ödev bilmeleridir. Bir Atatürkçü; halkevlerini, benim o ulusal kültür, ulusal ülkü evlerimi unutmaz. Çünkü Milleti sevmenin kaynağı oralardadır.
Alıntı Kaynağı: www.cihandura.com