Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Atatürkçünün El Kitabı: Bilimcilik İlkesi-5 Bilimsel Gelişmeler

0 14.744

Prof. Dr. Cihan DURA

Atatürkçülüğün on ilkesi Bilimcilik, Sosyal Ahlâk, Millî Egemenlik, Tam Bağımsızlık, Cumhuriyetçilik, Laiklik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik ve Devrimcilik’tir.

-Bir Atatürkçü Bilimcilik İlkesi için, hayatında hangi ortam ve koşulda olursa olsun, burada verilen öğütleri uygular. Atatürkçüler bir araya geldikleri zaman birbirlerini bu öğütler bakımından bilgilendirir, aralarında bu öğütleri konuşur, tartışır, işler ve yayar.

-Bir Atatürkçü ancak bu öğütleri uyguladığı derecede Atatürkçüdür. Kim ki bu öğütlerin hepsini bilir, üzerinde düşünür, uygular, başkalarına anlatır, açıklar, ancak o “ben tam bir Atatürkçüyüm” diyebilir.

Okuduğunuz yazı Bilimcilik İlkesi’nin Bilimsel Gelişmelerbahsi üzerine bir ders denemesidir.

BİLİMSEL GELİŞMELER

5.1- Ey doğruya susamış olan! Nerede ise oradan al bilimi, hangisi olursa al. Önemli olan, doğru bilgidir; bilginin sana gerçeği getirmesidir. Bu nitelikte olmak koşuluyla bilimi her yerden, herkesten alabilirsin; kendi içinden ya da başkasından, dost olandan ya da olmayandan, batıdan, doğudan, güneyden ve kuzeyden, fark etmez. Yeter ki aldığın bilim olsun, temiz bilim olsun.

5.3- Evet, bilim neredeyse oradan alacaksın, ancak sakın nakilci olma, aktarmacı olma. Salt aktarmacılıkla bilim olmaz. Bilim çeviri ile olmaz, bilim incelemeyle olur. Sen kendin de başkalarından bağımsız olarak bilimsel faaliyette bulun. Bilimsel çalışmalarında her şeyden önce kendin, dikkat ve özenle seçeceğin belgelere dayan. Bu belgeler üzerinde yapacağın incelemede her şeyden ve herkesten önce kendi inisiyatifini ve ince ulusal süzgecini kullan. Seni büyük hedefe ancak bu bakış açılarında kıskanç olman ulaştırır.

5.2- Ey Atatürkçü! Bilimsel gelişmeleri takip et. Bilimcilik ilkesini tam uygulamak istiyorsan eğer, bilimin en yeni bulgularına göre hareket et. Yakından izle dünyadaki bilimsel gelişmeleri. Bilim ve teknikle her türlü uygar buluştan zamanın gereklerine göre ve en yüksek ölçüde faydalan. Bunun için, ya bilimdeki en son gelişmeleri kendin takip etmelisin, ya da bu işi başarabilen uzman kişilerin ürünlerine ve görüşlerine başvurmalısın.

Asla “ben her şeyi öğrendim, her şeyi biliyorum” deme. Bu mümkün değildir; sonra bilim yerinde durmaz, sürekli ilerler, kendini yeniler. Bilimlerdeki gelişmeler yeni doğrular getirdiği gibi, mevcut kimi bilgileri geçersiz de kılabilir. Unutma: Ben Bağımsızlık mücadelemizi en son bilimsel esaslara göre yönettim. Türkiye Cumhuriyeti’ni bilim ve tekniğin en son esaslarına dayalı ulusal ve modern bir devlet olarak kurdum.

5.4- Hiçbir hükmü, görüşü şu ya da bu Avrupalı veya bir başkası söylemiş diye, kendi bilgine ve inancına vurmadan benimseme. Batı’nın hele biz Türkler, bizim dilimiz, tarihimiz hakkındaki hükümleri çok defa yanlış esaslara dayanır.

5.5- Ey Atatürkçü! Bilimsel faaliyetini, araştırma ve incelemelerini öncelikle kendi ülkenin, Türkiye’nin gerçeklerine, Türkiye’nin sorunlarına yönelt.

Aydınlarımız halka telkin edeceği fikirleri halkın ruh ve vicdanından almış olmalı. Bizde böyle mi olmuştur, ne yazık ki hayır. Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler vardır. Fakat genel olarak hatâmız şudur: İnceleme ve araştırmalarımıza temel olarak çoğunlukla kendi ülkemizi, kendi tarihimizi, kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı almayız. Aydınlarımız belki bütün dünyayı, bütün diğer milletleri tanır, fakat bizi, kendimizi bilmezler. Oysa bir millet için mutluluk olan bir şey diğer bir millet için felaket olabilir. Aynı sebep ve koşullar birini mutlu ettiği halde, diğerini mutsuz edebilir. Onun için, sevgili aydınlar, milletimize, gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü biliminden, her türlü buluş ve ilerlemelerinden faydalanın. Fakat, asıl temeli kendi içimizden çıkarın!

5.6- Ey Atatürkçü! Milletimizin tarihini, ruhunu, geleneklerini gerçekçi, sağlam, dürüst bir bakışla gör. Görmeyi bilenleri bul, onları oku, dinle; görüşlerini öğren, uygula, başkalarına tanıt.

5.7- Bil ki teoride kalmak hayatta başarıyı engeller. Kitapların cansız teorileri ile karşı karşıya kalanlar, öğrendikleri şeylerle ülkenin gerçek durumu ve ülkenin çıkarları arasında ilişki kuramazlar. Yazarların ve teori sahiplerinin tek taraflı dinleyicisi durumunda kalırlar. Hayata atıldıkları zaman da bu ilişkisizlik ve intibaksızlık yüzünden eleştirici, karamsar, ulusal bilinç ve düzene riayetsiz kitleler meydana getirirler. Böyle bir duruma meydan vermemelisin sen; karşı çıkmalı, elinden geldiğince bunun giderilmesine katkıda bulunmalısın.

5.8- Ey Atatürkçü, gerçek kurtuluşa erişmek mi istiyorsun? Öyleyse halkımızı gaflet içinde bırakan sebepleri incele, meydana çıkar. Bu gerçekleri milletin vicdanına ulaştırmak, bu gerçekleri milletin vicdanına iyice kazımak için onları bir daha, beş daha söyle; bir daha, beş daha yaz, daima ve daima tekrar et. Öyle ki duymayan kalmasın, bilmeyen, anlamayan kalmasın.

UYGULAMA

A) Konu ve Altbaşlıklar

Bilimcilik İlkesi’nin Bilimsel Gelişmeler” bahsini okuduk. Atatürk burada bilimden, ne şekilde faydalanmamız gerektiği hususunda öğütler veriyor. Alt konular sırasıyla şöyledir:

-Bilimin nerede ise oradan alınacağı,

-Aktarmacılıkla bilim olmayacağı,

-Bilimdeki gelişmeleri takip gereği,

-Bilimsel araştırmaların öncelikle Türkiye ile ilgili olması,

-Teoride kalmanın hayatı anlamayı engelleyeceği,

-Gerçek kurtuluşun halkımızı gaflette bırakan sebepleri bulup anlamakta olduğu.

B) Temel Kavramlar

Bilimcilik İlkesi’nin Bilimsel Gelişmeler” bahsinde karşımıza çıkan temel kavramlar şunlardır:

bilim, nakilci, belge, uzman, bilimsel faaliyet, araştırma, inceleme, gerçekçi ve dürüst bakış, teori

Aşağıda tanımlamaya, açıklamaya çalıştığım bu kavramları ne kadar iyi öğrenirsek, öğrendiklerimizi de unutmazsak, Atatürkçülüğü bir düşünce sistemi olarak o kadar kolay öğrenir, o kadar kolay anlatır, ondan o kadar fazla istifade eder, onu o kadar verimli işler ve geliştiririz. Başkalarına o derecede kolay anlaşılır şekilde anlatırız.

1) BİLİM

Daha önce gördük, tekrar edelim:

Bilim “aynı konuyla ilgili bulunan ve organik bir bütün oluşturan bir genel gerçekler, doğrular bütünü”dür. Örneğin fizik, kimya, biyoloji, sosyoloji,… birer bilimdir. Bilim nesneldir, geneldir, nedenseldir, pozitiftir, eleştiricidir, sistemlidir, yöntemlidir. (Kaynak: Cihan Dura, Düşünme Araştırma Yazma, Ekin Kitabevi, Bursa, 2005, s. 41 vd.)

Genel gerçekler”e örnekler: Dünyanın küre şeklinde olması, mevsimlerin dünyanın güneşin etrafında dönmesinden meydana gelmesi, fizik ve kimya yasaları, sosyal yasalar, ekonomi yasaları,…

1) NAKİLCİ

Başkasının oluşturduğu bilgiyi, hiçbir ekleme, yorum veya değerlendirme yapmadan, olduğu gibi aktarıp sunan kimse.

2) BELGE

Belge (doküman, vesika) “bir olgunun varlığını veya bir iddianın doğruluğunu gösteren, aklın kabul ettiği her şeydir.” Örneğin, kitap, gazete, arşiv, istatistik, resim, fotoğraf, film, eşya,… birer belgedir.

3) UZMAN

Belli bir alanda, iş veya konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse.

4) BİLİMSEL FAALİYET

Bilim alanında çalışma.

5) ARAŞTIRMA

İnsanın bir bilgiye, bir gerçeğe ulaşmak için gösterdiği çabadır. Bir diğer tanım da şöyledir: Bir bilgiyi veya gerçeği ortaya çıkarmak için, insanın yaptığı gözden geçirme ve yoklamaların tümüdür.

Bazı araştırmalar, zaten mevcut olan bilgiye yenisini katar. Bazıları ise mevcut bilgiden yola çıkar. pratik amaç güder. Mevcut bilgiyi toplumun bir sorununu çözmek, topluma bir fayda sağlamak için kullanır.

6) İNCELEME

Bir olguyu, bir işi veya şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye dikkat ve özenle anlamaya, öğrenmeye çalışma, tetkik etme.

7) GERÇEKÇİ VE DÜRÜST BAKIŞ

“Gerçekçi” kavramını daha önce şöyle açıklamıştık: “Gerçeği görüp ona uyarak düşünen ve davranan. Gerçekçi bir insan gözlemcidir, edindiği gözlem verilerine göre karar verir ve hareket eder. Gerçekçi kendini ve kendi dışında olanları tarafsız bir gözle değerlendirir. Hayallerini, arzu ve tutkularına öncelik vererek hareket etmez. Bunlar kararlarında ancak gerçeklerin elverdiği ölçüde belirleyicidir”.

Bakış “ bir olayı, konuyu, düşünceyi görüş biçimi, inceleme biçimi” anlamındadır.

Buna göre “gerçekçi ve dürüst bakış” bir olguyu gerçeklere dayanarak, olduğu gibi incelemek, anlamaya çalışmak; varılan sonucu dürüstçe, yani çıkar amaçlı olarak asla saptırmadan ifade etme, bildirme demektir.

8)TEORİ

Bir teori bize nesnel gerçeği, olguları açıklamaya çalışır. Teori bir görüştür, nesnel gerçek hakkında geliştirilmiş (ileri sürülmüş), varsayımlara dayanan, ancak önemli ölçüde doğrulanmış olan görüştür. Doğruluğu tam anlamıyla, yadsınamaz şekilde kanıtlanmış görüşe yasa denir. Teori soyuttur, zihinseldir, ancak insan zihninde vardır.

Teori bilimsel araştırma yönteminin son aşamasında yer alır: Gözlem, Hipotez, Sınama, Teori… Kısaca GİST… (Bakınız: Cihan Dura, Düşünme Araştırma Yazma, Ekin yayınları, Bursa, 2005, s.219 ve devamı)

C) Yardımcı Kavramlar

Atatürkçü düşünce sistemi insanın bireysel hayatıyla ilgili bazı esaslar koymakla birlikte, toplum hayatı ile çok daha fazla ilgilidir. Gerçekten, Atatürkçülüğün On İlkesi esas itibariyle toplum ve devlet hakkındadır. Bu sebepledir ki toplumsal yaşamla ilgili bazı kavramları, uzmanlık alanımız ne olursa olsun, genel anlamlarıyla öğrenmek zorundayız. Yoksa, Atatürkçü Düşünce’yi anlamakta zorlanırız, tam olarak anlayamayız; bu yüzden de gerçek bir Atatürkçü olamayız. Bilimcilik ilkesinin Bilimsel Gelişmeler” kesimi kapsamında bilmemiz gereken başlıca yardımcı kavramlar şunlardır:

inisiyatif, uzman, hüküm, görüş, halkın ruh ve vicdanı, kendi içimizden çıkarmak, tek taraflı dinleyici, gerçek kurtuluş

Bu kavramların anlamlarını ilgili sözlüklere bakarak, halk için yazılmış kitaplara, ansiklopedilere başvurarak öğrenebiliriz, uzmanlara sorabiliriz. Birkaç arkadaş bir araya gelerek, “imece” yoluyla araştırır, birbirimizi bilgilendirebiliriz.

C) Sorular

Atatürkçü sürekli sorar ve sorusuna yanıt arar. Öyleyse, siz de aşağıdaki sorular üzerinde kafa yorunuz. Siz kendiniz de başka sorular oluşturabilirsiniz.

Her soruyu yanıtlamaya çalışınız. Size yol gösterecek, bilgi sağlayacak kaynaklara başvurunuz. Arkadaşlarınıza sorunuz, ortaklaşa yanıt arayınız, tartışınız. Bazı sorular için verdiğim ipuçlarını kullanınız. Çabalarınızı zamana yayınız, örneğin bugün, 2 soru üzerinde, yarın diğer 2 soru üzerinde durunuz, kalan sorular için de böyle yapınız.

Soruları, yanıtları çok iyi öğreniniz. Bunu sağlamak için geri dönüşler yapınız. Özet çıkarınız. Sorular ve yanıtların içerdiği bilgileri birbirinize anlatınız, başkalarına aktarınız.

1)Temiz bilim nasıl olur? Buna göre bir de “kirli bilim” mi vardır, eğer varsa o nasıl bilimdir?

Kirli bilim birtakım güçlü odaklara menfaat karşılığı hizmet eden sözde bilim adamlarının oluşturduğu bilimdir. Örneğin, tamamıyla Batı’nın dünya görüşünü temel alan iktisat bilimi böyle bir bilimdir. Temiz bilim birilerinin çıkarlarına hizmet amacıyla oluşturulmayan, tek kaygısı gerçekleri bulmak olan bilimdir.

2)Salt aktarmacılıkla, çeviri ile neden bilim olmaz? Bu konuda Atatürk’le Afet İnan arasında geçen bir anekdot vardır. Bu anekdot hangisidir? Hatırlamadıysanız araştırın, öğrenin.

3) Hangi sebeplerden dolayı bilimlerin en yeni bulgularına göre hareket etmek gerekir? 

4)Atatürk “Ben bağımsızlık mücadelemizi en son bilimsel esaslara göre yönettim” diyor. Bu esaslar hangileri olabilir? Örnek veriniz.

5)Türk aydınının, araştırmalarında kendi ülke ve insanını anlamayı ihmal etmesinin sebepleri sizce neler olabilir?

Örnek olarak şu sebepler sayılabilir: Çoğunlukla bilimsel düşünmeyi bilmez, bilimsel araştırma metotlarını bilmez, bilse de uygulayamaz, yanlış uygular veya uygulama zahmetine katlanmaz. Kendini Batı’nın kirli biliminin ürünleri ile sınırlamıştır, çoğu zaman bunun farkında da değildir. Sonuçta aktarmacılık yapar, taklitle yetinir, ülkesini ihmal eder.

6) “Bir millet için mutluluk olan bir şeyin diğer bir millet için felaket olabileceğine” iktisattan örnek veriniz.

Bu, özellikle sosyal alanda geçerlidir. Örnek: Liberalizm… Güçlü ülkeler Liberalizm ister. Zayıflara bu öğretiyi kabul ettirmeye çalışırlar, onları daha fazla sömürmek için. Son zamanlarda üretilen “küreselleşme” teorisi de böyledir. Küreselleşenler yalnızca güçlü olanlardır. Zayıflar bu anlayışa göre hareket ederlerse, daha fazla kaybeder, büyük felaketlerle karşılaşırlar.

7)Atatürk “cansız teoriler” derken, teorinin hangi niteliğine dikkatimizi çekiyor?

Bilimlerin en başta gelen unsurlarından biri teorilerdir. Bilimler teorilerle gelişir. Ancak teoriler varsayımlara dayanır. Bu varsayımlar, türlü derecelerde bilimi gerçek hayattan uzaklaştırır. Hayatın açıklanmasını çok basitleştirilmiş olarak sunar bize. Atatürk bu sözüyle bilimin, teorinin bu yönüne dikkatimizi çekiyor. Bir teori varsayımlarını azalttığı ölçüde gerçek hayata yaklaşır ve canlılık kazanır.

8) “Halkımızı gaflet içinde bırakan sebepler”den başta geleni sizce hangisidir?

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.