Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Atatürkçünün El Kitabı: Bilimcilik İlkesi-1 Miras

0 15.223

Prof. Dr. Cihan DURA

– Atatürkçülüğün on ilkesi Bilimcilik, Sosyal Ahlâk, Millî Egemenlik, Tam Bağımsızlık, Cumhuriyetçilik, Laiklik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik ve Devrimcilik’tir.

– Bir Atatürkçü Bilimcilik İlkesi için, hayatında hangi ortam ve koşulda olursa olsun, burada verilen öğütleri uygular. Atatürkçüler bir araya geldikleri zaman birbirlerini bu öğütler bakımından bilgilendirir, aralarında bu öğütleri konuşur, tartışır, işler ve yayar.

– Bir Atatürkçü ancak bu öğütleri uyguladığı derecede Atatürkçüdür. Kim ki bu öğütlerin hepsini bilir, üzerinde düşünür, uygular, başkalarına anlatır, açıklar, ancak o “ben tam bir Atatürkçüyüm” diyebilir.

 MİRAS

1.1 – Ben Atatürk… Yalnız benim sesimdir duyulan bu satırlarda, taze ve güncel… Benim anlatan, derleyen düşüncelerimi, yeniden düzenleyip açıklayan. Türlü yönleriyle, sebep ve sonuçlarıyla, yansımalarıyla dile getiren. Benim öğütlerimdir bunlar,  öğütlerimin sonuçlarıdır. Yazıya geçiren bir aracıdır sadece.

1.2 – Ey sen…, bir adı da Mustafa Kemal olan! Ben, Yolunuza Işık Tutan… Dinle,  ben konuşuyorum, can kulağıyla dinle beni; iyi belle, uygula öğütlerimi: Ben sana miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmadım. Benim mânevî mirasım akıldır, bilimdir. Ben ve arkadaşlarım, aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında belki gayelere tam erişemedik; ancak asla ödün vermedik, akıl ve bilimi rehber edindik kendimize. Zaman hızla ilerliyor; toplumların, bireylerin mutluluk ve bedbahtlık anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirdiğini ileri sürmek aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim, senin için, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Senden tek istediğim şudur: Bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimi rehber kıl kendine, mânevî mirasçım ol benim.

1.3 – Ey beni yüreğiyle dinleyen! İnsan vücudu bir kürsüdür; zekâ cevherinin korunağı olan başı, üzerinde taşımak için kurulmuş bir kürsü!… Çünkü esas olan akıldır, zekâdır.  Dünyada her şey ondan çıkar. Bir insan başının ifade edemeyeceği hiçbir şey,  akıl ve mantığın halledemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Esas olan akıldır dünyada, fizik kuvvet ikinci planda gelir. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ ve kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar.

1.4 – Öyleyse akılla, mantıkla, bilimle hareket etmek olsun ilk prensibin. Daima aklın ve bilimin imkân vereceği şeyi elde etmek üzere hareket et, her işinde böyle davran. Bir karakter olarak, sonuna kadar koru bu niteliğini.  Hayatta hedeflerine ulaşman, başarılı olman buna bağlıdır. Yakınlarına, çevrene, ulaşabildiğin herkese benimset, aşıla bu ilkeyi. Yurttaşlarımızın da akılla, bilimle hareket etmeleri için elinden geleni yap.

1.5 – Hayatta biricik mürşit bilimdir. Bilim dışında mürşit arama, yol gösterici arama. Benim bilim dediğim, gerçeği bilmektir. İyi tanı onu, sık sık sor kendine “Bilim nedir” diye. Ara yanıtını, bir daha ara, her defasında daha iyi öğren. Türk milletinin ışığı olmalı bilim. Türk milletinin, yürüdüğü ilerleme ve uygarlık yolunda elinde tuttuğu, kafasında tuttuğu meşale olmalı bilim. Bir millet pozitif bilimlerin gerektirdiği şeyleri yapmazsa,  o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.

1.6 – Bilim nerededir? Bilim okuldadır, üniversitededir, bilim öğretmendedir, bilim insanında, uzmandadır; bilimsel toplantılarda, konuşmalarda, bilimsel kitaplarda ve makalelerdedir. Bu sebepledir ki okullar açtırdım, üniversite reformu yaptırdım; öğretmeni yücelttim, uzmanlara büyük değer verdim, onları çevreme topladım, öğrenci gönderdim yurt dışına. Bunları Türkler gerçek mürşidine, gerçek yol göstericisine kavuşsun diye yaptım. Milletimizin bilime bağlılığını her türlü araç ve önlemle besleyerek sürekli geliştirmeyi Millî Ülkü kıldım size.  Öyleyse, ey Atatürkçü! Okulu, üniversiteyi mabet bil; bilim sahiplerini örnek al kendine. Her birini, bilgili oldukları alanda yol gösterici kabul et. Kendinden geçercesine dinle onları; kitaplarını, makalelerini yutarcasına oku, candan uygula tavsiyelerini, özen onlara, onlar gibi hareket et, onlar gibi olmaya çalış.

1.7 – Yurttaş dediğin düşünebilmeli, yurttaş dediğin haklarını idrak etmeli! Yoksa halk kitleleri herkes tarafından, istenilen yöne, iyi veya fena yönlere sevk edilebilir.  Kendini kurtarabilmek için, her birey kendi geleceği ile bizzat ilgilenmeli. Peki, nasıl sağlanacak bu? Elbette akılla, elbette bilimle!

1.8 – Bir toplum aynı hedefe bütün erkekleriyle, bütün kadınlarıyla birlikte yürümeli; yoksa ne ilerleyebilir ne uygarlaşabilir. Bilim ve teknikte de böyledir bu. Öyleyse bilimleri, çağdaş teknikleri erkeklerimiz de, kadınlarımız da aynı derecede benimsemeli, aynı derecede öğrenmeli.

UYGULAMA

 A – ) TEMEL KAVRAMLAR

Bilimcilik İlkesinin Miras” bahsinde karşımıza çıkan temel kavramlar şunlardır: Dogma, Akıl, Zekâ, Mantık, Mürşit, Bilim, Pozitif Bilimler, Teknik

Aşağıda tanımlamaya, açıklamaya çalıştığım bu kavramları ne kadar iyi öğrenirsek, öğrendiklerimizi unutmazsak, Atatürkçülüğü bir düşünce sistemi olarak o kadar kolay öğrenir, o kadar kolay anlatır, ondan o kadar fazla istifade eder, onu o kadar verimli işler ve geliştiririz.

1.) DOGMA

Tartışılmadan benimsenmiş görüş. Tartışma dışı tutulan inanç ögesi. Bir topluluğun tartışmadan benimsediği öğreti. Dogma yalnız din alanında değil, felsefe, sanat, siyaset alanlarında da geçerli olabilir. Dogma insanı gerçeklikten uzaklaştırırken, ona esenlik ve dinginlik verir. Dogmaları olan insan, gerçeği bir daha yitirmemecesine bulmuş olduğunun erinci (huzuru) içindedir. Dogma, onu benimsemiş olana göre gerçeğin ta kendisidir. Dogma bir önyargıdır veya bir önyargılar yumağıdır. Dogmayı öğretiden, teoriden ayıran, öğretinin, teorinin her zaman tartışılabilir, gerektiğinde değiştirilebilir olmasıdır. (Kaynak: Afşar Timuçin, Felsefe Sözlüğü, İnsancıl Yayınları, 2.B., İst., 1998, s.93)

2.) AKIL

İnsanın düşünme, anlama, kavrama yetisi. Muhakeme, çıkarımlar yapma, olaylar veya kavramlar arasında zorunlu bağlantılar kurma; bu bağlantıları, algılama ve kavrama yetisi. (Kaynak: Türkçe Sözlük, 1983)

3.) ZEKÂ

İnsanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, hüküm verme ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü. Zeyreklik, feraset. Pratik zekâ “ortaya çıkan yeni koşullara intibak gücü”dür. Teorik (kavramsal) zekâ; hedefi, açıklamak, doğru bilgiye ulaşmak olan zekâdır. (Kaynak: Türkçe Sözlük, 1983; C. Dura, Düşünme, Araştırma, Yazma, Ekin Kitabevi, Bursa, 2005, s. 23 v 26.)

4.) MANTIK

Doğruyu ortaya koymak için güvenilir düşünme şekilleri belirlemeye çalışan bir bilimdir. Diğer bir tanıma göre mantık “konusu, muhakeme yöntemleri olan bilim”dir. Mantık bize doğru düşünmenin yollarını öğretir. Doğruları değil, doğruları nasıl bulacağımızı öğretir. “Mantıklı”, mantığa, akla uygun demektir. (Kaynak: Afşar Timuçin, Felsefe Sözlüğü, s.212; Türkçe Sözlük, 1983)

5.) DÜŞÜNME

Zihinden geçirmek, göz önüne getirmek; örnek: Dün gece çocukluğumu düşündüm. Bir sonuca varmak amacıyla bir konuyu inceleme, karşılaştırma ve aradaki ilgilerden faydalanma gibi zihin işlemlerinden geçirmek; örnek: Sorunu uzunboylu düşündüm, sonunda bir karara vardım. Düşünme “olguların betimlenmesine, açıklanıp anlaşılmasına yönelik bir zihinsel işlemler bütünüdür”. Böyle bir düşünme mantıklıdır. Mantıklı düşünmenin ögeleri birbirine dayanır, birbirine destek olur; birbiriyle tıpkı bir zincirin halkaları gibi iç içe geçmiş, kenetlenmiştir. Öyle ki bir arada tam bir bütün oluştururlar. Birinci halkaya tutunan zihin, zincirin son halkasına kadar zorunlu olarak kayar gider. (Kaynak: Cihan Dura, Düşünme, Araştırma, Yazma, Ekin Kitabevi, Bursa, 2005, s. 9 vd.)

 6.) BİLİM

Bilim “aynı konuyla ilgili bulunan ve organik bir bütün oluşturan bir genel gerçekler, doğrular bütünü”dür. Bilim nesneldir, geneldir, nedenseldir, pozitiftir, eleştiricidir, sistemlidir, yöntemlidir. (Kaynak: Cihan Dura, Düşünme, Araştırma, Yazma, Ekin Kitabevi, Bursa, 2005, s. 41 vd.)

7.) POZİTİF BİLİMLER

Pozitif bilimler yaşadığımız dünyanın, evrenin olgularını yine bu evrendeki başka bir olgu veya olgularla açıklayan bilimlerdir. Esas aldığı açıklayıcı sebepler doğaüstü bir irade, gizli güçler ya da gizemli olgular değildir. Örneğin ekonomik gelişmeyi emek, sermaye ve bilgi ile,  enflasyonu talep fazlası ile, depremi fay hareketleriyle açıklar. Bütün bu açıklayıcı olgular yaşadığımız dünyaya ait olgulardır.

8.) TEKNİK

Teknik “bir sanat, bir meslek veya bir araştırmada metotlu şekilde kullanılması gereken usuller bütünü”dür. Bilimsel teknik, bilimin verilerine dayanan tekniktir. Günümüzde teknik sözcüğü çok daha geniş bir kullanım alanı kazanmıştır. Örneğin, bir parti liderinin danışmanı olan bir iktisatçı, teknik bilgi sahibi olarak kabul edilir.

B – ) YARDIMCI KAVRAMLAR

Atatürkçü düşünce sistemi insanın bireysel hayatıyla ilgili bazı esaslar koymakla birlikte, toplum hayatı ile çok daha fazla ilgilidir. Gerçekten, Atatürkçülüğün On İlkesi esas itibariyle toplum ve devlet hakkındadır. Bu sebepledir ki toplumsal yaşamla ilgili bazı kavramları, uzmanlık alanımız ne olursa olsun, genel anlamlarıyla öğrenmek zorundayız. Yoksa, Atatürkçü Düşünce’yi anlamakta zorlanırız, tam olarak anlayamayız; bu yüzden de gerçek bir Atatürkçü olamayız. Bilimcilik ilkesinin Miras” kesimi kapsamında bilmemiz gereken başlıca yardımcı kavramlar şunlardır: Mânevî Mirasçı, Kavrayış, Gerçek, Reform, Uzman

Bu kavramların anlamlarını ilgili sözlüklere bakarak, halk için yazılmış kitaplara, ansiklopedilere başvurarak öğrenebiliriz, uzmanlara sorabiliriz. Birkaç arkadaş bir araya gelerek, “imece” yoluyla araştırır, birbirimizi bilgilendirebiliriz. 

C – ) SORULAR

Atatürkçü sürekli sorar ve sorusuna yanıt arar. Öyleyse, siz de aşağıdaki 6 soru üzerinde kafa yorunuz. Siz kendiniz de başka sorular oluşturabilirsiniz.

Her soruyu yanıtlamaya çalışınız. Size yol gösterecek, bilgi sağlayacak kaynaklara başvurunuz. Arkadaşlarınıza sorunuz, ortaklaşa yanıt arayınız, tartışınız.  Bazı sorular için verdiğim ipuçlarını kullanınız. Çabalarınızı zamana yayınız, örneğin bugün, 2 soru üzerinde, yarın diğer 2 soru üzerinde durunuz, kalan sorular için de böyle yapınız.

Soruları, yanıtları çok iyi öğreniniz. Bunu sağlamak için geri dönüşler yapınız. Özet çıkarınız. Sorular ve yanıtların içerdiği bilgileri birbirinize anlatınız, başkalarına aktarınız.

1.) Atatürk, “Bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimi rehber kıl kendine, mânevî mirasçım ol benim” derken, “temel eksen” kavramıyla neyi kast etmektedir?

Bence, 10 ilkeye dayanan Kemalist ideolojiyi ve ortaya koyduğu eserleri kast etmektedir.

2.) Neden zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ ve kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar? Açıklayınız, örnekler veriniz.

3.) Hayatta hedeflerimize ulaşmamız, başarılı olmamız neden dolayı “aklın ve bilimin imkân vereceği şeyi elde etmek üzere hareket etmemize” bağlıdır?

4.) Atatürk’ün şu görüşünü açıklayınız: Bir millet pozitif bilimlerin gerektirdiği şeyleri yapmazsa,  o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.”

İnsanoğlunun temel eğilimi yaşamaktır, giderek daha iyi koşullarda yaşamaktır. Bunu sağlamak için, beslenmesi, giyinmesi, korunması, barınması, sağlıklı olması, güvencede olması gerekir. Bütün bunlar nasıl, gittikçe daha iyi olarak nasıl sağlanır? Elbette yaşadığımız dünya ile ilgili doğru bilgiler sahibi olarak. Peki, bu bilgileri nerede bulacağız? Elbette pozitif bilimlerde, matematikte, fizikte, kimyada, biyolojide, tıpta, sosyolojide, ekonomi biliminde… Edineceğimiz doğru bilgileri kullanarak, sorunlarımızı çözecek, teknik imkânlarımızı geliştirecek, bu bakımlardan daha ileriye gideceğiz. Böyle bir ilerleme de uygarlıkta daha ileri gitme anlamına gelmektedir.

5.) Milletimizin bilime olan bağlılığını hangi araç ve önlemlerle besleyip geliştirebiliriz?

6.) Atatürk’ün şu sözünü açıklayınız: “Yurttaş dediğin düşünebilmeli, yurttaş dediğin haklarını idrak etmeli! Yoksa halk kitleleri herkes tarafından, istenilen yöne, iyi veya fena yönlere sevk edilebilir.” 

7.) Bir toplum aynı hedefe, bütün erkekleriyle, bütün kadınlarıyla birlikte yürümezse, neden dolayı ilerleyemez ve uygarlaşamaz?

Çünkü birlikten kuvvet doğar, işbölümü doğar, bilimsel ve teknik ilerleme olur. Çünkü kadınlarımızın da bu birliğe katılması, sağlanan faydaları birkaç katına çıkarır. Bundan başka kadın bir anne olarak, genç kuşaklara ilk terbiyeyi verir. Bir anne ne kadar bilgili ve yüksek ahlaklı ise, genç kuşaklar hayata o kadar bilgili, yetenekli ve ahlaklı olarak adım atmış olur. Aksi halde toplum ilerleme yolunda çok büyük sorun ve engellerle karşılaşır.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.