Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi

0 15.093

Abbasiye dönemi Türklerin İslâm içinde yer almaya başladıklarını göstermektedir. Yalnızca Türklerden meydana gelen orduların kurulduğu; Vasıf et-Türkî, Karınoğlu Fazl, Ferec et-Türkî, Anuçur et-Türkî, Bilge-Çur, Togan oğlu Ahmet, Sabit et-Türkî, Burdu oğlu Rüstem, Kayı oğlu Ahmet ve Afşın gibi kumandanların idaresinde VIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren IX. yüzyıl sonlarına kadar Anadolu’nun ve Bizans’ın zorlandığı dönem olacaktır. Böylece Anadolu, Türkler tarafından yalnızca tanınan ve bilinen bir ülke olmaktan çıkmış vatanlaştırılması emel haline gelmiştir. Batı Hunlarının 374 yılında başlattığı ve bu günkü Avrupa’nın hudutlarının belirlendiği Büyük Kavimler Göçü hareketinin sonunda İtil boyu, Hazar Denizi’nin Kuzeyi, Kafkasya, Karadeniz’in kuzeyindeki ovalar, Tuna boyları ve Balkanlara kadar bütünüyle vatanlaşacaktır. İç Asya’dan kopup gelen Hunlar, Sabarlar, Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar, Peçenekler, Oğuzlar (Avrupa dillerinde “ğ” sessizi olmadığı için bu Türk ilinin adı Avrupa kaynaklarında “Uz” şeklinde geçer) ve Kıpçakların aynı yolu takip etmeleri, bu hareketin bir gelenek haline geldiğini söyleyebilmek için yeterlidir. Ancak yedi yüz yıl devam bu hareket XI. Yüzyılda istikamet değiştirecektir.

1040 yılında vuku bulan Dandanakan meydan muharebesinden sonra, Oğuzlar (Türkmenler) büyük bir zafer kazanmışlardı. Bu zaferden sonra gittikçe büyüyen dalgalar halinde gelişen “Büyük Oğuz Göçü” Selçuklu ailesinin başkanlığında Ön Asya, Azerbaycan ve Anadolu’ya yönelecektir. Yedi yüz yıl boyunca devam eden Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara iniş dalgaları bu defa yön olarak değil, fakat mekân olarak XI. Yüzyılda bu defa Hazar Denizi’nin güneyinden Ön Asya, Azerbaycan ve Anadolu’ya yöneliş hareketi başlamış olacaktır. Fakat bu defa Balkanlara geçiş yine ihmal edilmeyecek, Boğazlar üzerinden Balkanlara geçilerek büyük fütûhat hareketi tekrar Tuna boylarına ulaşacaktır. Bu bakıma XI. Yüzyıl Türk tarihinde bir dönüm noktası olarak görülmelidir.

Prof. Dr. Mustafa KAFALI

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.