Anadolu Ve Balkan Türklerinin Halk Anlatmalarında Mitolojik Bir Kuş: Zümrüdü Anka
Yapıları, kaynakları ve motifleriyle çeşitli incelemelere konu olan halk anlatmaları ile mitoloji arasında varlığı ileri sürülen ilgi geçen yüzyıldan bu yana tartışılmaktadır. Grimm Kardeşler, Max Lüthi, Arnold Van Gennep, Vesselskı gibi pek çok araştırıcı; özellikle masallar ile mitoloji arasında motif ilişkisi bulunduğunu iddia etmişlerdir. Konuyla ilgili bir görüş ise “motiflerin içinde bulundukları masallardan daha eski olduğu” şeklindedir. (Lüthi; 9,17). Tamamıyla katılmasak bile önemli bir gerçek payının bulunduğuna şüphe edemeyeceğimiz bu görüşler çerçevesinde halk anlatmalarına mitolojiden geçtiğine inandığımız “Zümrüdü Anka” kuşunun Anadolu ve Balkan Türkleri arasında yaşayan halk anlatmalarındaki şeklini ve mahiyetini bu yazımızda incelemeye çalışacağız.
Öncelikle elimizdeki malzemeden bahsetmek istiyoruz. “Olağanüstü kuş” motifinin en belirgin şekilde yer aldığı metinler, EB’da 38 anlatması incelenen 72 nolu masal tipidir. Bu masallardan yayımlanmış olanlara yeni yayımlanan bazı varyantları da ekleyerek Anadolu varyantlarını tespit etmiş olduk. (AJangu, Arseven, Buluz, Caferoğlul, Caferoğlu 2, Demiray, Güney, Kunos 1, Kunos 2, Tunara, Walker-Uysal 1, Walker-Uysal 2). Kıbrıs’tan derlenmiş bir metni de incelemeye dahil ettik (Sakaoğlu 1). Ayrıca “olağanüstü kuş” motifinin yer aldığı diğer masal tiplerini de (EB 36, 136, 140, 206, 226, 239) göz önünde bulundurduk. Balkan ülkelerinde yaşayan Türk toplulukları arasında derlenen metinleri de mukayeseye esas aldık (Piliçkova, Hafız 1, Hafız 2, Sağlam, Boev-Memova). Ayrıca Anadolu’da masal ve halk hikâyesi olarak anlatılan Hâtem-i Tây hikâyesinde de “olağanüstü kuş” motifinin yer aldığını gördük (Sakaoğlu 2; Walker-Uysal 2, 94-138).
Bütün bu varyantların incelenmesi sonunda “olağanüstü kuş”un şu özellikleri belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu özelliklerin varyantlara göre dağılımı ve mitolojik kaynaklarıyla mukayeseli şekli şöyledir:
a) “Olağanüstü kuş”un adı, varyantların genelinde (Alangu, Kunos 1, Kunos 2, Güney, Demiray / Sivas, Caferoğlu 2 / Kayseri, Tunara / İstanbul, Sakaoğlu 1 / Kıbrıs, Sağlam / Batı Trakya) Zümrüdü Anka, Zümrüt Anka, Zümrüt Halka gibi benzer şekildedir. Buluz (Sivas) ve Boratav (İmren-Ceyhan / Adana) varyantlarında kartal; Güney varyantında ise ikinci bir adıyla “Devlet Kuşu” olarak dikkati çeken kuş adı, Bulgaristan (Haliz 2) varyantında ise “Boba Kuş” şeklindedir. Diğer varyantlarda kuşa ait özel bir ad yer almamaktadır.
Bu kuşun adı mitolojilere göre ise daha farklıdır. Yunan mitolojisinde Phonix, İran’da Srmurg, Araplarda Anka, Hint’te Garuda gibi. Türk mitolojisinde ise bu gibi kuşların genel olarak Alp Kara Kuş (kartal) ve Tuğrul adlarını aldığı görülmektedir (İnan, Ögel). Bu noktada Anadolu’dan derlenen iki varyant ile Türk mitolojisi isim konusunda uyuşmaktadır. Zümrüdü Anka adının ise Araplardaki Anka adına, kuşa renginden dolayı izafe edilen Zümrüt adının eklenmesiyle oluştuğu dikkati çekmektedir.
b) Olağanüstü kuşla ilgili önemli bir husus, bulunduğu yer ve bu yerin özellikleridir. Varyantların genelinde kahramanın uyuyakaldığı büyük bir ağacın üzerinde kuşun yuvası ve yavruları vardır. Bu ağacın bazı varyantlarda bir su kenarında bulunduğu da dikkati çeker (Sakaoğlu 1, 100-112). Hemen bütün masallarda bir yılan veya ejderha, ağacın üzerindeki yavruları her yıl gelip yemektedir. Bu defa yavruların sesini duyan kahraman, yılanı öldürüp yavruları kurtararak kuşun dostluğunu kazanır. Böylece kuş ona yardımcı olmaya karar verir. Sivas (Buluz) varyantında ise kahraman, kimsenin iyileştiremediği yaralı kartalı iyileştirdiği için yardıma hak kazanır.
Bu masallarda gördüğümüz özelliklerin mitolojilerde de benzerlerine rastlamaklayız. Meselâ Sümer mitolojisinde Fırat nehri kenarında büyüyüp daha sonra kutsal bahçeye ekilen huluppu (bir çeşit söğüt) ağacının dibinde bir yılan, üzerinde ise İmdigud (Anzu) kuşunun yuvası bulunmaktadır (Kramer, 169). Avesta’ya göre Simurg da Vaorukaşa denizinin ortasındaki ağaç üzerinde yaşamaktaymış (Ögel, 108). Ancak bu benzerlik en çok Türk mitolojisinde ortaya çıkmaktadır. Türk mitolojisine göre yer altında dokuz dallı büyük hayat ağacı vardır ve bu ağacın altında bekçi yılan, üzerinde ise Alp Kara Kuş bulunmaktadır (Ögel, 111-112,541).
c) Kuşun fizikî özellikleriyle ilgili bazı bilgilere de masallarda rastlamaktayız. Bunlardan en önemlisi kanatlarıyla ilgili olan hususlardır. Varyantların pek çoğunda kuş, uyumakta olan kahramana kanatlarıyla gölge yapmaktadır. Olumlu manadaki bu özelliğin yanı sıra bir masalda ise Anka, kanatlarını yayıp güneş ışığına engel olarak bir ülkeyi karanlıkta bırakabilmektedir (Walker-Uysal 2, 138-154). Diğer bir varyantta ise her bir kanadıyla bir fili kaldırabildiği belirtilmektedir (Güney). Kuşun bu kanat özelliği onun büyüklüğü hakkında bir fikir vermek içindir. Bu bilgilerin paralelini İran’ın Simurg’unda bulabiliyoruz. Simurg, yeryüzüne yaklaşınca yağmur bulutu gelmiş gibi hava kararırmış. İki yavrusu ise kanatlarını açtıklarında büyük bir gölge meydana getirirlermiş (Buchner, 653). Buna karşılık Binbir Gece Masalları’nda geçen El-Simurg’un ise kanatsız ve çok iri bir varlık olduğu anlatılmaktadır (BGM 15, 7-74).
Kuşun büyüklüğüyle ilgili bir diğer husus ise kuşun yapacağı yolculukta gerekli yiyeceklerin ölçüsüdür. Bir iki varyant dışında bütün varyantlarda 40 tulum et, 40 tulum su şeklinde belirtilen bu yiyecek de kuşun büyüklüğünü düşündürmektedir. “Gak” deyince et, “guk” deyince su verilen kuşa yine de yiyeceği yetmez, yolun sonlarına doğru kahraman bacağından kestiği bir parça eti kuşa vererek durumu idare eder. Motif Index’te de B322.1. “Kahraman Yardımcı Hayvana Kendi Etini Yiyecek Olarak Verir” şeklinde yer alan bu motif, hemen bütün varyantlarda ortaktır. Anadolu ve Balkan masallarında 40 formulistik sayısı ile ifade edilen yiyecek-içecek miktarı; Binbir Gece Masallarında ise yedi yaban eşeği kavurması, yedi tulum kaynak suyu şeklinde ortaya çıkmaktadır (BGM 15).
ç) Gerek masallarda, gerekse mitolojik kaynaklarda görülen bir diğer motif ise yılan-kuş mücadelesidir. Masallarımızın genelinde gördüğümüz, her yıl doğan kuş yavrularını bir yılanın sürekli olarak yemesi bunun göstergesidir. Bu mücadele motifi; Hint ve Sümer mitolojilerinde olduğu gibi Türk mitolojisinde de görülmektedir. Sümer mitolojisinde yılan ile Anzu (İmdıgud) kuşu arasında açık bır mücadele sezilmiyor, ancak kahraman Gılgamış’ın da yılanı öldürdüğü belirtiliyor (Kramer, 169). Hint mitolojisinde de Garuda yılanların amansız düşmanıdır ve yılan zehirine karşı sihirli bir güce sahiptir (FW, 441-42).
d) Gerek mitolojide, gerekse pek çok varyantta “olağanüstü kuş”un en önemli özelliği kahramanın binek aracı ya da taşıtı olmasıdır. Kuş, hemen bütün varyantlarda kahramanı yer altından (ya da yerin yedi kat dibinden, kara dünyadan veya karanlıklar dünyasından) yeryüzüne (ya da ak dünyaya, ışık dünyasına) çıkarıcı özelliğiyle ön plana çıkmaktadır. Motif Index’te de F101.3. “Kartal Üzerinde Alt Dünyadan Dönüş” seklinde gördüğümüz bu özellik masallarımıza en yakın şekilde Hint mitolojisinde görülmektedir. Hint mitolojisine göre Garuda, Tanrı Vıshnu’nun taşıtıdır ve bu özelliğinden dolayı Vishnu onu ölümsüz ve seçkin hâle getirir (FW, 441-442). Benzer bir olayı da Bınbir Gece Masalları’nda görmekteyiz. Şehzade Elmas, Kaf Dağı’nın ortasındaki Vâkâk şehrine gidebilmek için El-Sımurg’un üzerinde yedi okyanusu aşar (BGM 15, 7-74).
Kuşun benzer özellikler taşıdığı bazı anlatmalar daha vardır. Meselâ İstanbul (Tımara) varyantında kuş, kahramanı âb-ı hayata bulmaya götürmektedir. İskenderun (Walker-Uysal 2, 174-180) varyantında kahramanı aradığı Sultan Fedlıfa’nın ülkesine götüren bir taşıt gibidir. Hâtem-ı Tây hikâyesinde ise kahraman, sihirli bir kuşun ayaklarına tutunarak değişik seyahatler yapar (Sakaoğlu 2; Walker-Uysal 2, 94-138). EB’dekı 36 nolu masalın Ankara varyantında ise prenses, penceresinden bakarken Anka tarafından kapılır. : .
e) Masalların bazı varyantlarında (Kunos 1, Kunos 2, Tünara, WalkerUysal 2, 174-180) olağanüstü kuş, yanından ayrılan kahramana tüylerinden, vererek tehlike veya ihtiyaç anında bunları yakmasını ya da birbirine sürtmesini tavsiye eder. Bu şekilde yardıma geleceğini belirtir. Bu motifin kaynağı İran mitolojisinde ortaya çıkmaktadır. Şehnâme’ye göre Simurg tarafından bulunan Zâl, ayrılacağı sırada kuş ona sihirli tüylerinden vererek daralınca yakmasını söyler. Böylece Simurg defalarca Zâl’a yardımcı olur (Buchner, 653). Bu motifi Binbir Gece Masalları’nda da görmekteyiz. El-simurg, Şehzade Elmas’a bir tutam tüy vererek sıkıştığında bunlardan birini yakmasını tavsiye eder (BGM 15, 7-74).
Bütün bu özellikleri yanı sıra pek çok özelliği daha anlatılan “olağanüstü kuş”, gerek Anadolu, gerekse Balkan varyantlarında ortak ve benzer bir mahiyet göstermektedir. Ayrıca kuşun mitolojik mahiyeti ve kaynakları da ortadadır. Ancak Kazak, Kırgız ve Tatarlarda çeşitli varyantları derlenen ve XIV. yüzyılda teşekkül ettiği tahmin edilen Er Töstük Masalı’nı da gözden uzak tutmamalıyız. Manas Destanı’nın bir epizodu olarak ortaya çıkan bu masal, Anadolu ve Balkan Türkleri arasında “Zümrüdü Anka” adıyla bilinen EB 72 nolu masalla tamamen aynıdır (Bkz. Ögel, 111-112, 541; İnan).
Çeşitli adlarla ve özellikleriyle anılan bu “olağanüstü kuş” ve içinde yer aldığı masallar; öncelikle Hint ve İran mitolojisi ile Türk mitolojisinin karşılıklı etkileşimi ile teşekkül etmiş, daha sonra Arap kaynaklarının da tesirine girmiştir. Ancak Er Töstük Masalı’nı da düşünürsek bugün zevkle dinlediğimiz masallar önce Orta Asya’da teşekkül etmiş ve oradan Anadolu’ya, daha sonra da Balkanlara yayılmıştır diyebiliriz.
Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
Kaynak:
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 1 Sayı: 1 Yıl: 1998
KAYNAKÇA