23 Nisan 1920: En Büyük Bayram
Prof. Dr. Saadettin Yağmur GÖMEÇ
Hepimizin bildiği üzere 23 Nisan 1920 tarihi Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı gündür. Ama bu anlamlı ve kutsal tarih aslında, Anadolu’nun ortasında, tarihte ikinci defa Türk adıyla anılan bir devletin, yani Türkiye Devletinin kurulduğunun bütün dünyaya ilan edildiği gündür.
Bu konuda rahmetli Yusuf Kemal Tengirşek, “Vatan Hizmetinde” isimli hatıra kitabında şöyle diyor: “1920 yılının nisan ayının 23. günü bu meclisi açmakla Türk milleti tarihindeki büyük hamlelerden birini daha yaptı. Yeni Türk Devleti o gün kuruldu. Hiçbir makamın ve şahsın tasdikine muhtaç olmaksızın kanunlar, muahedeler yapıp, tatbik ve icra etmekle Cumhuriyet idaresi o gün başladı. Bu sebepten dolayı bence en büyük bayramımız o gündür ve öyle olmalıdır”.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk adalet ve dışişleri bakanlarından birisi de olan Yusuf Kemal Tengirşek yıllar önce böyle bir tespitte bulunmasına rağmen, toplumumuzda kabul gören bir anlayış, sanki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 29 Ekim 1923’te kurulduğu yolundadır. Her 29 Ekim’de Cumhuriyetin ilanı kutlanırken, farkında olunmadan Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu tarihte kurulduğu hissine kapılıp, kutlamalar yapılmaktadır.
Elbette ki bu doğru değildir. 29 Ekim 1923’te sadece daha önce 23 Nisan 1920’de kurulan devletin yönetim biçiminin cumhuriyet olduğu açıklanmıştır.
Büyük dahi Mustafa Kemal Atatürk, Ocak 1921’de; “Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün programlarının ilkesi şu iki esastır: Tam bağımsızlık, kayıtsız ve şartsız millî egemenlik”, diyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulması milli egemenliğin ilanı ise, o zaman ortada fiili bir durum var demektir, o da; yeni bir devletin yapılandığına işarettir.
Mustafa Kemal Atatürk bunun gibi 1922’de yaptığı bir konuşmada yeni Türk Devletinin esaslarının ortaya konduğunu vurgulamaktadır. O, kısaca şunları söylüyor: “Bugün maziden kuvvetliyiz. Bugün maziye nispetle daha büyük bir kabiliyet ve yaşama kudretine malikiz. Bu üstünlüğü yapan nedir? Bunun gerçek sebepleri iki kuralın kavramında saklıdır. Bu kurallardan birisi Misak-ı Millî, ikincisi egemenliği kayıtsız şartsız milletin elinde tutan anayasamızdır. Zorlayıcı hadiselerin sevk ve tesiri altında toplanan yüksek meclisiniz, bu devlet ve milletin şekil ve niteliğini en kesin bir tarzda tespit etmiş ve anayasa ile onun kesin hükümlerini teyit ve takviye eden 1 Kasım 1922 kararını çoğunlukla kabul ederek yeni Türkiye Devletinin esaslarını ortaya koymuştur”.
Buradan da anlaşılacağı üzere, 23 Nisan 1920’de şuan ki devletimiz ortaya çıkmıştır. Bu sırada İstanbul işgal altında, padişah ve İstanbul hükümetinin kukladan öte bir değeri yoktu. Ya hiçbir şeye bulaştırılmamakta ya da kendilerine ne denirse onu yapmakta idiler. Dolayısıyla İstanbul’un artık Türk vatanının tamamı üzerinde bir bağlayıcılığı kalmamışken, bir avuç Türkçü arkalarına yüce Türk milletini de alarak, Anadolu’nun merkezinde bir kıvılcım yakmışlar, bu ateş bütün Anadolu’yu sardığı gibi, Türklerin ve Müslümanların yaşadığı diğer coğrafyalarda da kendini hissettirmiştir.
Türk tarihinde 23 Nisan 1920 son derece önemli bir dönüm noktasıdır. Bu gün Türklerin Osmanlı’nın son zamanlarına doğru kaybetmiş oldukları milli devletini yeniden kazandıkları tarihtir. Her ne kadar büyük Atatürk bu anlamlı günü Türk milletinin geleceği olan çocuklara armağan etmişse de, bütün Türk Milletinin ortaklaşa kutlayacağı en büyük milli bayramdır.
Prof. Dr. Saadettin Yağmur GÖMEÇ