Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Utrecht‘te Genç Bir Türk Bilgin

0 12.641

Nazan SEZGİN

1978 Hollanda (Almelo) doğumlu, işçi çocuğu na benziyor. Uçak ve Uzay Mühendisliği okumuş, Utrecht Üniversitesinde matematik doktorası yapmış. Faslı ve Türk çocuklara matematik dersi verirken bizim Leibnitz imiz yokmu? şuyumuz buyumuz yok mu? sorularıyla karşılaşınca kendisini araştırmaya mecbur hissetmiş ve Hollanda’lı İslam Bilim tarihçisi Prof. Jan Hogendijk’e ulaşmış. Hoca Hollanda’da alanında tek ve takipçisi de olmadığı için Hüseyin Şen’in bu ilgisini değerlendirmiş ve onu yerine bırakmak gayretine girmiş. Hüseyin Şen önce Arapça öğrenmeye başlamış (Orta ve yakın çağda  Bilim Dili Arapça da onun için). Ardından hocası onu İrana götürmüş, İran ikinci önemli Matematik Tarihi ülkesi imiş (Ömer Hayyam örneği verildi).

Daha sonra Türkiye yazmalarını araştırmaya başlayan Hüseyin Şen Manisa İl Halk kütüphanesinde ünlü optikçi ve Fizikçi İbni Heysem’in dünyada tek olan bir el yazmasına ulaşmış (doktora tezi: İngilizcesi Completions of conics, Arapçasını  not alamamışım), İbni Heysem hakkında Atatürk Dil, Tarih Yüksek Kurumunun bastırdığı bir kitap olduğunu meraklılara hatırlatalım.

Bu Manisa İl Halk kütüphanesi bir hazine olsa gerek, Tıp Tarihi Araştırmaları Dergisinde okuduğum bir makalede Kütüphanede Farsça, Türkçe ve Arapça el yazmalarının bulunduğunu, bazılarının da Abbasilerin altın çağında yaşamış, tercüme hareketinin öncülerinden Süryani hekim Huneyn bin İshak tarafından eski Yunan’dan çevrilen eserler olduğunu öğrenmiştim yani 9. yy. Bu hekim sonradan Müslüman olmuştur.

Binbir Gece Hikayelerinin Lane tarafından yapılan İngilizce Tercümesinin baskısında yer alan usturlapla alakalı gravür. Gravürde berber usturlabıyla astrolojik olarak en uygun saati belirlemekte.

Hüseyin Şen Usturlab konusuna geçiyor. Eski Yunana ait olduğu söylenen (Astrolab) Astronomi ve Denizcilikte kullanılan bu cihaz İslam dünyasına  intikalinde hem tekamül etmiş hemde bir sanat eseri halini almış. Biruni’nin bir Usturlab Ansiklopedisi varmış. Şimdilerde biz Biruni’yi bir Tıbbi Tahlil laboratuarı sanıyoruz. Gazneli Mahmud sarayının benzersiz bilgini (Sistematik Botaniğin bence esas kurucusu İsveçli Linneustan neredeyse bin yıl önce, Eczacı, Fizikçi v.b.) ve seyyahıdır. Hindistan Seyahatnamesi Hindistan hakkında bilinen ilk kaynak. “Farsça geceleri masallar anlatmaya yarar, bilimdili Arapçadır, ama en iyisi insanın kendi diliyle bilim yapmasıdır demiş”, Türk olduğunu biliyoruz. Hüseyin Şen Usturlabları anlatıyor, biz Matematik Tarih konferansına mı gelmiştik yoksa sanat tarihimi? şaşırarak ve keyifle dinliyoruz bu genç bilginimizin anlattıklarını, yine karşımıza Türkler çıkıyor (kurtuluş yok bu Türkten kimse boşuna gayretkeşlik etmesin!), Yemende 1290’lı yıllarda bir Türk Sultanlar hanedanı Resuliler (Türkmaniler olarak da geçmekteymiş adları), sultanların her biri Usturlab yapımcısı.1291 de sultanlardan birinin yaptığı Usturlab Metropolitan Müzesinde imiş. Sultan El Eşref olabilir. Bugün onların yaptıklarını Hüseyin Şen ve çalışma arkadaşları bilgisayar yardımıyla Usturlab’ın anatomisini çözmüşler (Mimar Murat Balık ile birlikte) ve Türkiyede yaz çalıştaylarında Anadolunun bazı şehirlerinde meraklı gençlere  öğretiyorlarmış. Ayrıca Hüseyin Şen Türkiyede Vakıf depoları ve belediye müzelerinde ki Usturlabların peşine de düşmüş nerede ne var? bilim adamı dediğin böyle olur! İslam dünyasının Astronomide bir zamanlar önde olduğu bir gerçek Namaz vakitlerini belirlemek için kurulan Muvvakithaneleri kimse küçümsemesin (Astorlojiyi de Simyayı da bilimlerin gelişmesine katkıları olduğunu unutmayalım). Saatçi İsviçrede bir Usturlab yapımcısının varlığını ve imal ettiklerinin 3000 Avro’ya  alcı bulduğunu da öğrendik.

Oxford Bilim Tarihi Müzesi küçük olmakla birlikte dünyanın en büyük Usturlab koleksiyonuna sahip müze imiş  (yemeyenin malını yerler, helal olsun!).

Bir de Rubu Tahtaları var, Gökyüzünü inceleme de kullanılırmış bunlar. Bilim dünyasında Ottoman Quadrants olarak adları geçmedeymiş. Minyatürlerden örnekler gösteriyor Hüseyin Şen. Bunları gördüğümüzü hatırlıyoruz bahanesiyle. Kimdi o minyatürlerle alay eden muhterem? Bardakçı’mıydı? Rubu Tahtaları’nın peşine düşen Hüseyin Şen onlara Konya müzesinde ve İstanbul Belediyesi Depolarında rastlamış.

Hüseyin Şen Usturlab konusundan İslam sanatında ki geometrik süslemelere geçiyor. İslam sanatında Matematik, Hendese adeta iç içe. Geometrik desenlerin sırları, Anıtsal Mimari eserlerin ön cephesinde ki kavsaralarda sütun başlıklarında Mukarnas (Üç Boyutlu Bezeme sanatı) diye bilinen sarkıtlarda gizli. Topkapı Parşömeni diye anılan 10 metrelik bir Mukarnas desen belgesi bulunmuş. Geometrik Süslemelerde ki Yüksek Seviyede ki Matematik konulu 2. Uluslar arası çalıştayı mimar arkadaşı ile birlikte 2014 Eylül’ünde Konya’da gerçekleştirmişler (ama kimin umrunda? bugün İslam dünyasını kara sakallı caniler temsil ediyor!). İlgileneceklere İslamic Geometric Patterns kitabını tavsiye ediyor. Eşrefoğlu Camisi’nin bir Amerikalı uzman tarafından yıllardır incelendiği örneğini veriyor. (Bu konuda  her türlü ilgisizlik ve tahribata rağmen Anadolu da da bir hazine var, tahtada ve taş üzerinde özellikle Selçuklu ve beylikler dönemi mimarisi bunun kanıtıdır). Kanaatimce Anadolu Türk Mimari eserleri Endülüsü görmüş biri olarak bence daha üstündür. Escher adlı bir yabancı 30 lu yıllarda Elhamra Sarayını incelemiş Geometric Drawings (Geometric Çizimler) adlı bir kitap yayınlamış. Keşke Anadoluyu inceleseydi 30 yıllarda daha çok malzememiz vardı.

Hüseyin Şen  Kimya üzerine de kısa bazı cümleler sarf etti. El Kındi’nin 900 yıllık el yazması Parfüm kitabı, Sultan Melik Ül Muzafferi’in susam yağında sert sabun yapımı hakkında ki en eski el yazmasından v.s.

Peki biz bilim tarihi müzeciliğinde neredeyiz? Kısa özetlemeye çalışalım. Ömrüne bereket yaşı 90’ı bulan  Fuat Sezgin hocamız birkaç yıl önce Gülhane Parkında bir Bilim Tarih Müzesi açmıştı. Kendisi 1960 27 Mayıs’ında  İstanbul Üniversitesinden kapı dışarı edilince alanıyla ilgili olarak Frankfurt’ta Almanlara hizmet vermiş, Türkiyede kıymeti daha yeni yeni anlaşılan bu bilginimiz 1200 tane elyazmasını basımını yaptırmayı başarmış, bir çok hizmetinin dışında.

Hüseyin Şen‘in konferansında salon yarı yarıya doluydu. Alanda çalışan öğretim üyeleri ve bazı meraklı gençler, adam olacak çocuklar yani. Ülkücülüğüyle tanınmış bu Üniversitemizin öğrencileri İslam Bilim tarihinde Türklerin yerini merak etmemiş demek oluyor bu. Halbuki Kurtlar Vadisinin artisleri Gazi Üniversitesine geldiğinde salonlar dolmuş ta taşmıştı. Şaşmamak gerek vaktiyle onların ağabeyleri de meraksız  ve tabii ki netice de donanımsızdı. Ülkücü gençlik böyle, Ulusalcı gençlik Darwinizmle oyalanıyor, Darwin kimdi acaba? “Majestelerinin (Victoria hanım) Gemisi Beagle’da Ateş adaları halkı hakkında gözlemleri yayınlanmıştı, emperyalizmin dünyada tırtıklayacak acaba nereleri kaldı? Keşif gezilerinde görevli yani. Bu konuda ne demek istediği anlaşılmaz bi takım yazılar görüyorum. Peki Mütedeyyin gençlik okuyor da ne okuyor? Araplaştırma yayınlarını mı  okuyor acaba? o da belli değil.

Hüseyin Şen’den öğrendiğimiz bir başka bilgiyi de meraklılar için aktarılım: Kodlanmış şifrelenmiş belgeleri çözmede kriptografinin tek eseri bizim Süleymaniye de ki Kütüphanemizde imiş.

Hollanda’ın Leiden şehri Orientalistik Araştırmalarının önemli bir merkezidir. Hüseyin Şen’e göre burada 30.000 kadar İslam Dünyasına ait el yazması varmış. Yine Helal olsun! Yemeyenin malını yerler, biraz da Hollanda yesin. Bakın sayelerinde bir genç bilginimiz olmuş. Onu durmadan bizi aşağılayan sözde Prof. Celal Şengör gibilerine zorla dinletmek gerek.Yunus ne demişti? İlim ilim Bilmektir / İlim Kendin Bilmektir/Sen kendini Bilmezsin/ Bu Nice okumaktır? Hüseyin Şen’in birkaç sitesi varmış. https://usturlapokulu.wordpress.com Türkçe bir site imiş. Arayanlar bulabilir sanıyorum. Birgün belki o da bir Nobel alır. O bir saçma sapan hükmü de yıkıyor, Birinci ve ikinci Kuşak Cumhuriyetçiler arasında pek yaygın kullanılan “aptal ve ezberci çocuklar tarih okur, akıllı ve zeki çocuklar Matematik” saçmalığını, hem zeki çocuklar derste çalışmazdı değimli? Bunu kendisine söylediğimde Hüseyin Şen güldü…

Nazan SEZGİN

01.01.2016.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.