Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Türkistan Coğrafyasında Yetişen Ünlü Din Bilginleri

0 91.145

Yrd. Doç. Dr. Ahmet YILDIRIM

Dünyanın en eski ve devamlı kavimlerinden biri ve yaklaşık olarak dört bin yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan Türkler, değişik bölgelerde yaşamışlar ve farklı coğrafyalarda hayatlarını sürdürmüşlerdir. Ana yurtlarının Orta Asya coğrafyası olduğu kabul edilir. Anayurttan başlayan göç hareketleriyle dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunarak her zaman dinamik ve aktif durumda olmuşlar ve bu yönleriyle de dünya tarihinde mühim rol oynamışlardır. Bu bağlamda Türk milleti, İslamiyeti kabulünden önce uzak doğudan Avrupa ortalarına kadar bütün bozkırlar bölgesinde bin yılı aşan bir süre hüküm sürmüş ve birçok siyasi, içtimai ve kavmî izler bırakmış,[1] İslamiyeti kabulünden sonra da çeşitli Müslüman ülkelerde büyük imparatorluklar veya devletler, atabeylikler ve beylikler kurarak İslâm dünyasının mukadderatına hâkim olmuş ve Osmanlılarla birlikte mütalaa edildiği takdirde, Orta Asya, Yakın Şark ve Şarkî Avrupa’nın son bin yıllık tarihine istikamet vermişlerdir.[2]

Türkler, İslam orduları ile Hicâz bölgesinde yeni dinin verdiği heyecanla Yarmûk Savaşı (634) ile Bizans’ı Suriye’den attıktan sonra Kâdisîya (635) ve Nihâvend (642) savaşlarıyla İran’ı ele geçirdikten ve son Sâsânî imparatorunu takip ederken Ceyhun kenarında karşılaştılar. Gürcistan ve Sistan havalisindeki Oğuz kabile kırıntıları ile Kuhistan-Fars arasında oturan dağınık Kalaçlar bir yana bırakılırsa, o tarihlerde devlet olarak sadece Göktürk İmparatorluğu vardı. Bunun da hem şark hem garp kolu fetret devresi de (Çin’e tabiyet) bulunduğu için Maveraünnehir bölgesindeki şehir krallıklarına gereken yardım yapılamıyordu. Bu sıralarda İslamın merkezinde Ali-Muaviye mücadelesi ve Hârici isyanları şarkta İslam ordularının hızını kestiği için VIII. asır başlarına kadar Türklerle İslam ordularının karşılaşmaları bir sınır harekatı ölçüsünü aşamamıştı. Emevîlerin İslam İmparatorluğunun bütün şark bölgelerini içine alan Irak umumi valiliğine Haccâc’ı tayin etmeleri, bu zatın da devrin sayılı kumandanlarından Kuteybe b. Müslim’i Horasan’a göndermesi (705), savaşların birdenbire alevlenmesine sebep oldu. İslam orduları kısa zamanda Maveraünnehir’e hakim oldukları gibi, akınlarını Talas’a kadar uzattılar. Neticede Arapların müdaafayı tercih eder duruma girmelerinden onların, silahla mücadeleye girişen Türkler karşısında kesin başarıya ulaşamadıkları anlaşılmaktadır.

Böylece Türkler, bünyelerine ve inanç ve telakkilerine uygun taraflarını buldukları İslamiyeti kabul ettiler. Bu, umumiyetle kabul edildiği gibi, Türklerin, dünya tarihinin en mühim hadiselerinden biri olarak bakılan İslamiyete girişlerinin, kendi arzuları ile vuku bulduğunu göstermektedir.[3]

Bünyelerine ve inanç ve telakkilerine uygun buldukları İslamiyeti kısa sürede benimseyen Türk milleti, kabülün ardından daha sonraları İslamiyetin bayraktarı olarak anılmışlardır. Bu noktada bilime katkıları bilhassa da İslâmî ilimlere büyük hizmetleri olduğu bilinmektedir. Daha İslâmî Türk devletlerinin teşekkülünden önce bilhassa Maveraünnehr’de tanınmış Türk bilginleri yetişmeğe başlamış, Karahanlılar zamanında bilhassa Buhârâ ve Semerkant şehirleri başlıca ilim merkezleri haline gelmiş idi. İslam dünyasında büyük fıkıh, hadis, kelâm, tefsîr ve tasavvuf sahasında birçok bilgin bu coğrafyada yetişmiştir.

Biz de bu çalışmamızda Orta Asya Türkistan coğrafyasında yetişen ünlü din alimlerini tanıtmaya çalışacağız.[4] Çalışmamızda bu coğrafyayı Horasan ve Maveraünnehir bölgesi diye iki bölge şeklinde ele alıp ve bu bölgelerde bulunan şehirlerde yetişen ünlü din bilginlerini nispet edildikleri yere göre vereceğiz.

Horasan Bölgesi

Horasan, İran’ın doğusundan başlayarak Ceyhun Nehri’ne uzanan bölgenin adıdır. Batıda sınırı İran’ın doğu sınırını teşkil eden Cürcan ile başlar, güneyde İran ve Horasan Çölü, kuzeyde Harezm, doğuda Sind ve Sicistan, kuzey doğuda ise Maveraünnehr’e kadar uzanır. Bu bölgede, diğer pek çok şehrin yanısıra Merv, Herat, Belh, Rey, Cüzcan, Nişabur, Nesâ, Dameğan, Faryab, Talikan ve Cürcan gibi İslam kültürünün meşhur merkezleri bulunmaktadır.[5] Şimdi bu bölgede yetişen ünlü din bilginlerini nispet edildikleri şehirlere göre tanımaya çalışalım:

A. Belh

Maveraünnehir’in kuzeyinde bölgeden geçen önemli ticaret yolu üzerinde kurulmuş ve Ahmed b. Kays tarafından fethedilmiş bir şehirdir.[6]

  1. Ebû Mutî, Hakem b. Abdullah b. Mesleme el-Belhî. (ö. 814) Ebû Hanife’nîn yakın arkadaşı ve talebesi ve el-Fıkhu’l-Ebsat adlı eserinin râvîsi. Belh’te onaltı yıl kadılık yaptı ve orada vefat etti. Bazı görüşleri sebebiyle Cehmiyye ve Mürcielikle[7] itham edilmiş olup hadis münekkitlerince tenkid edilmiş ve rivayet bakımından zayıf kabul edilmiştir.[8]
  2. Ebû İshak, İbrâhim b. Süleyman b. Zeyyât (ö.II. asrın II. yarısı). Belh’in ileri gelenlerinden olup ve Mürciî olarak bilinmektedir. Hadis konusunda tenkit edilmiştir.[9]
  3. Saîd b. Mansûr b. Şu’be el-Mervezî el-Belhî (ö.842). Muhaddis[10] ve müfessir. İmam Mâlik’in Muvatta’ adlı eserini rivayet etmiştir. es-Sünen adlı eseri meşhurdur. Mekke’de vefat etmiştir.[11]
  4. Kuteybe b. Said b. Cemîl b. Tarîf es-Sekafî el-Bağlânî el-Belhî (ö.855). Horasan’ın yetiştirdiği en büyük âlimlerinden muhaddis, fakih. Memleketinde hadis ilminin yayılmasında büyük hizmeti geçmiştir. Bir müddet Bağdat’ta kadılık yapmıştır. el-Avâlî fi’l-Hadîs, Kitâbu’t-Tabakât ve Kitâbu’t-Tarîh adlı eserleri vardır. Belh’in Beğlân kasabasında vefat etmiştir.[12]
  5. Hâkimu’ş-Şehîd, Ebu’l-Fadl Muhammed b. Muhammed b. Ahmed b. Abdullah el-Mervezî el- Belhî (ö.945). Tanınmış hanefi âlimi. Buhara kadılığı ve Horasan Sâmânî Emîrî’ne vezirlik de yapan el-Hâkimu’ş-Şehît, 945 yılında Merv’de şehit oldu el-Kâfî, el-Muhtasar, el-Müntekâ adlı eserleri vardır.[13]
  6. Ebû Cafer Muhammed b. Abdullah b. Muhammed el-Belhî el-Hinduvânî. (ö.973). Belh’li büyük hanefi âlimi. Belh’te Hindistan’dan getirilen köle ve cariyelerin indirildikleri Bâbu Hinduvân adlı mahalleye nispetle Hinduvânî diye anılmaktadır. İlminden dolayı da kendisine Küçük Ebû Hanife denmiştir. 62 yaşında Buhara’da vefat etti.[14]
  7. el-Burhânu’l-Belhî, Ebu’l-Hasan Ali b. Hasan b. Muhammed el-Belhî (1153). Tanınmış hanefi âlimi. Belh tarafında Tahâristân köylerinden Sikender’de doğdu. Şam’da vefat etti.[15]

B. Merv

Merv vadisinde kurulmuş olan bu şehir, Horasan’ın önemli merkezlerinden biridir.[16]

  1. Ebû İsme Nûh b. Ebî Meryem el-Mervezî (ö.789). Çok yönlü bir âlimdir. Ebû Hanîfe’nin talebesi olup fıkhını toplayan kimse olması sebebiyle “el-Câmî” lakabıyla meşhur oldu. Merv’de kadılık yaptı. Hadis uydurmakla itham edilmiştir.[17]
  2. Abdullah b. el-Mübârek b. Vâdıh el-Hanzalî et-Temîmî el-Mervezî (ö.797). Muhaddis,[18] müfessir, fakih, edîb ve zâhit. Babası Türk, annesi Harezm’lidir. Her türlü ilimde asrının bilgini idi. Zengin hadis ve fıkıh kültürüne sahipti. Bizanslılarla yapılan bir savaş dönüşü, Fırat üzerindeki Musul’a bağlı Hît kasabasında hicri 181 yılında hastalanıp vefat etti. Kitâbü’z-Zühd ve’r-Rekâik adlı eseri sahasında meşhurdur.[19]
  3. Îbn Râheveyh (Râhûye) Ebû Yakûb İshâk b. İbrahim b. Mahled el-Hanzelî el-Mervezî. (ö.853) Meşhur muhaddis, müfessir ve fakih. 778 (veya 782-83) yılında Merv’de doğdu. Farsça bir terkip olan “Râheveyh” veya “Râhûye”, “yolda doğmuş” manasına gelmekte olup İbn Râheveyh’in babasının lakabıdır. İbn Kuteybe, Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî gibi büyük muhaddisler, ondan rivayette bulundular. Buhârî’ye Sahîh’i tasnif etmesini de o tavsiye etmiştir. 853 yılında Nisâbur’da vefat eden İbn Râheveyh’in yazmaları bulunan el-Müsned’i yanında kaynaklarda zikredilen Kitâbu’s-Sünen fı’l-Fıkh ve Kitâbü’t-Tefsîr adlı eserleri vardır.[20]
  4. es-Sâğânî, Ebu’l-Fedâil Radiyuddîn Hüseyin b. Muhammed b. el-Hasan b. Haydar el-Kureşî el-Umerî el-Adevî el-Hindî (ö.1252) Muhaddis ve tanınmış hanefî âlimi. Mevr köylerinden Sâğân asıllı olup (Haziran-Temmuz 1181’de Lahor’da doğdu. Gazne’de büyüdü. Bağdat’a geldi. Bağdat’ta vefat etti, vasiyyeti üzerine Mekke’de defnedildi. Meşârikü’l-Envâr, er-Risâle fi’l-Mevzûa adlı eserleri meşhurdur.[21]

C. Herat

Afganistan’ın kuzeybatısında bulunan bir şehirdir.[22]

  1. Osman b. Saîd b. Hâlid b. Saîd et-Temîmî ed-Dârimî es-Sicistânî (ö.893). Selefiyyenin önde gelen temsilcilerinden hadis, fıkıh ve kelam âlimi. Devrinin Herat muhaddisidir.[23] Kitâbu’r-redd ale’l-Cehmiyye ve er-Redd alâ Bişr el-Müreysî adlı eseri meşhurdur. Kudüs’te vefat etti.[24]
  2. Şeyhulislam el-Ensârî el-Herevî, Ebû İsmâil Abdullah b. Muhammed b. Alî (ö.1089). Muhaddis, mufessir, usulcü ve kelamcı. İbn Mett el-Herevî diye de meşhurdur. Kandehar’da doğmuş, Herat’ta vefat etmeştir. Zemmu’l-Kelâm adlı eseri meşhurdur.[25]
  3. Beğâvî, Ebû Muhammed Hüseyin b. Mesud b. Muhammed el-Ferrâ el-Beğavî. (ö.1122) Tanınmış şâfiî fıkıh âlimi, muhaddis ve müfessir. “Muhyi’s-sünne”, “Ruknu’d-dîn” lakaplarıyla anılan Beğavî, Herat yakınlarında Bağ veya Bağşûrludur. “el-Ferrâ” (kürkçü) lakabı da babasının mesleğinden dolayıdır. Birçok konuda eser verdi. 1122 veya 1117 yılında Merverruz’da vefat etti. Mesâbihü’s-sünne, Kitâbu Şerhi’s-sünne, el-Cem’ Beyne’s-Sahîhayn, Tercümetü’l-Ahkâm, et-Tehzîb, el-Kifâye, Meâlimü’t-Tenzîl, Fetâvâ adlı eserleri bulunmaktadır.[26]
  4. Ali el-Kârî, Ali b. Sultan Muhammed el-Kârî el-Herevî (ö.1606). Tanınmış hanefî fakihi, muhaddis, müfessir ve kıraat âlimi. Herat’da doğdu, ilk tahsilini orada yaptıktan sonra Mekke’ye gitti ve oraya yerleşti. Başta fıkıh ve hadis olmak üzere kıraat, tefsir, akâit ve kelâm, tasavvuf, tarih, hat, dil ve edebiyat konularında derin bilgi sahibi, içtihat seviyesinde bir âlimdir. Bazıları matbu ve hemen hemen hepsinin yazmaları mevcut 180 civarında kitap ve risale telif etti. Mekke’de vefat etti.[27]

Ç. Rey

Kumus ve Cibal arasındaki Deylem bölgesinde kurulmuş büyük bir yerleşim merkezidir ve Tahran’ın 8 km. güney doğusundadır.[28]

İbn Fâris, Ebu’l-Hüseyin Ahmed b. Fâris b. Zekeriya b. Muhammed el-Hemedânî el-Kazvînî er- Râzî (ö.1005). Meşhur Arap dil âlimi. Doğum yeri ve tarihi bilinmemektedir. Hemedân’da yaşadı ve orada vefat etti. İbn Fâris, gramer, şiir, fıkıh ve tefsire olan vukufu yanında lügat alanındaki çalışmalarıyla meşhur olmuştur. Başlangıçta şâfiî iken daha sonra mâlikî mezhebine geçmiştir. Mekâyîsü’l-lüğa, el-Mücmel fı’l-Lüğa, es-Sâhibî fî fıkhi’l-lüğa adlı eserleri meşhurdur.

D. Cüzcân

Horasan’ın Belh şehrine bağlı beldelerinden birisidir.[29]

  1. Ahmed b. el-Cerrah el-Cüzcânî. Cüzcân’da İrca fikrinin savunucuları ve Rey ehlinin önde gelenleri arasında sayılan biridir.[30]

E. Nisabur

Abarşahr diye bilinen eyaletin merkezi ve Horasan’nın en güzel şehirlerinden birisidir.[31]

  1. Müslim, Ebü’l-Hüseym Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî en-Nîsâbûrî (ö.817-875). Meşhur muhaddis. 817 yılında Nisâbûr’da doğdu. İbn Kuteybe, İbn Râheveyh ve Ahmed b. Hanbel’den hadis dinledi. Kendisinden de Tirmizî, İbn Huzeyme ve İbn Ebî Hatim gibi âlimler rivayette bulundular. 875 yılında Nisabur’a bağlı Nasrâbâd’da vefat etti. Kütüb-i Sitte içerisinde de yer alan es-Sahîh adlı eseri meşhurdur.[32]
  2. el-Hâkımu’n-Nîsâbûrî, Ebû Abdillah Muhammed b. Abdillah b. Muhammed b. Hamdeveyh (Hamdûye) ed-Dabbî en-Nîsâbûrî (1014). Meşhur muhaddis. 3 Mart 933 tarihinde Nisabur’da doğdu. Bir süre kadılık yaptığından dolayı “el-Hâkim” diye anıldı. 1014 yılında Nisabur’da vefat etti. Târihu Nîsâbûr, el-Müstedrek, Ma’rifetu Ulûmi’l-Hadîs, el-Medhal fi usûli’l-Hadîs önemli eserleri arasında zikredilir.[33]
  3. el-Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyn b. Ali b. Abdillah b. Mûsâ el-Hüsrevcirdî (ö.1066). Muhaddis ve fakih. Nisabur’un nahiyelerinden Beyhak[34]’a bağlı Hüsrevcird köyünde doğdu. Kaynaklar bine yakın eserinin olduğunu kaydetmektedir. Bazıları şunlardır: es-Sünenü’l-Kübrâ, Kitâbu’l-Esmâ ve’s-Sıfat, Ma’rifetü’s-Sünen ve’lnen ve’l-Âsâr, Ahkâmu’l-Kur’an.[35]
  4. Kuşeyrî, Ebu’l-Kasım Abdülkerim b. Hevâzin b. Abdülmelik el-Kuşeyrî en-Nîsâbûrî (ö.1072). Büyük tasavvuf âlimi. Ustuva’da doğdu. Tahsil için Nisabur’a gitti. Orada Ebû Ali ed-Dekkâk’ın meclisinde bulundu ve ona intisap ederek tarikata girdi. Hocası onda gördüğü istidat üzerine kendisiyle özellikle meşgul oldu ve kızıyla evlendirdi. Hocasının ölümü üzerine onun yerini alan Kuşeyrî, tasavvufta Nisabur ve Horasan havalisinin en büyük üstadı oldu. Nisabur’da vefat etti. Şafiî mezhebine müntesip bulunan Kuşeyrî, nisbesini Horasan’a yerleşen Kuşeyr kabilesinden almıştır. Birçok eseri olan müellifin er-Risâletu’l-Kuşeyriyye adlı eseri meşhurdur.[36]
  5. Nâsihî, Ebû Muhammed Abdullah b. Hüseyin en-Nâsıhî en-Nisâbûrî (ö.1055). Büyük hanefî âlimi. Sultan Mahmud b. Sebüktegin’in Buhara’da kâdilkudâtlığını yaptı. Ders ve fetva verdi. Buhara’da vefat etti. “Nâsıhî”, dedelerinden “Nasıh” adlı birine nispet olup oğulları Muhammed ve Yahya da kadılık yapmış büyük âlimlerdendir.

F. Serahs

Meşhed ile Merv arasında kurulmuş Horasan’ın en eski şehirlerinden birisidir.[37]

  1. Serahsî, Ebû Bekr Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed, Şemsü’l-Eimme es-Serahsî. (1090). Büyük hanefi müçtehidi. Muhtemelen 1009 yıllarında doğdu. Buhara’da tahsil gördü. Özcend’de 15-16 yıl kadar hapiste kaldı[38] 1090-91 yılında vefat etti. Vefat tarihi 490, 500 yıllarına doğru şeklinde de geçer. Hanefî fıkıh kitaplarında “Şemsü’l-Eimme” dendiğinde o, ‘el-Mebsût” denince de onun eseri kasdedilir.[39]
  2. Burhânu’l-İslâm es-Serahsî, Radiyuddîn Muhammed b. Muhammed b. Muhammed, (ö.1149). Tanınmış hanefî âlimi. Halep’te Nûriyye ve Haleviyye medreselerinde ders verdi. Daha sonra bu görevden alınan Radiyuddîn es-Serahsî, Dımaşk’ta Hâtûniyye medresesinde müderrislik yaptı ve orada vefat etti.[40]

G. Nesâ

  1. İbn Zencûye, Humeyd b. Mahled b. Kuteybe b. Abdillah el-Ezdî en-Nesâî (ö.865). Muhaddis ve fakih. Hicri 180’de Nesâ’da doğdu. Ayrıca sünneti, orada ilk defa ortaya koyup neşreden muhaddis kabul edilmiştir. Kitâbu’l-Emvâl, Kitâbu’t-Terğîb ve’t-Terhîb, Fedeu’l-Â’mâl, el-Âdâbu’n-Nebeviyye adlı eserleri vardır.[41]
  2. en-Nesâî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Ali b. Şuayb (ö.915). Meşhur muhaddis ve kütüb-i sitte müelliflerindendir. 830 yılında Horasan’a bağlı Nesâ’da doğdu. Nesâî uzun bir süre Mısır’da, sonra da Dımaşk’ta ikamet etti. Kadılık yaptığı da rivayet edilen Nesâî 915 yılına Dımaşk veya Remle’de vefat etmiş olup mezarı Mekke’dedir. es-Sünen adlı eseri meşhurdur.[42]
  3. et-Teftâzânî, Sa’düddîn Mesud b. Ömer (ö.1390). Tanınmış kelâm, fıkıh ve dil âlimi. Horasan’da Nesâ yakınında büyük bir kasaba olan Teftâzân’da doğdu. Naklî ve aklî bütün ilimlerde, özellikle kelâm, fıkıh, mantık ve belagatte derin bilgi sahibiydi. Eserleri Doğu İslâm ülkelerindeki medreselerde el kitabı oldu. Timur’la münasebetleri oldu. 10 Ocak 1390 tarihinde Semerkant’ta vefat etti ve Serahs’a defnedildi. Hanefî ve Şafiî mezheblerinde eser vermiş olması sebebiyle bazı âlimlerce hanefî, bazıları tarafından da şâfiî sayılan Teftâzânî’nin vefat tarihi 791, 793 ve 797 olarak da geçmektedir. Et-Telvîh fî Keşfi Hakâiki’t-Tavdîh, el-Mekâsıd, Şerhu Mekâsidi’t-tâlibîn, Şerhu’l-Akâid, Şerhu’t-Tasrîf adlı eserleri bulunmaktadır.[43]

H. Kirmân

Kirmânî, Ebu’l-Fadl Ruknuddîn Abdurrahman b. Muhammed b. Emîrveyh el-Kirmânî. (ö.1149). Tanınmış hanefî fıkıh âlimi. Merv’de ikamet eden Kirmânî, Horasan bölgesinde hanefî ulemasının imâmı idi. Eserleri Horasan ve Irak’ta yayıldı. Merv’de vefat etti. et-Tecrîdu’r-Ruknî, Cevâhiru’l-Fetâvâ, Şerhu’l-Câmii’l-kebîr, Fetâvâ Ebu’l-Fadl adlı eserleri bulunmaktadır.[44]

I. Cürcân

Seyyid Şerif el-Cürcânî, Ali b. Muhammed b. Ali (ö.1413). Tanınmış ıstılah ve hanefî fıkıh âlimi. 24 Şubat 1340 tarihinde Esterâbâd yakınlarında Tâcû’da doğdu. Timur Şiraz’ı alınca onun meclisinde Teftâzânî ile tartışmaları olmuştur. Timur’un emriyle Semerkant’a gitti ve Timur’un ölümü üzerine tekrar Şiraz’a döndü. 6 Temmuz 1413 tarihinde orada vefat etti. Seyyid Şerif’in bütün eserleri makbul ve yaygın olup onun zekâ ve dirayetini göstermektedirler. İslâmî ıstılahlara dair et-Ta’rîfât adlı eseri ile Şerhu’s-Sirâciyye (el-Ferâizu’ş-Şerîfiyye) adlı eserleri bulunmaktadır.[45]

İ. Feryab

  1. el-Firyabî, Ebû Abdillah, Muhammed b. Yusuf el-Vâkıd (ö.827). Muhaddis, fakih ve müfessir. 738 veya 743-744 Feryab’da doğdu. Türkî nisbesiyle de anılır. el-Musned adlı eseri meşhurdur. Filistin’de vefat etti.[46]
  2. el-Firyabî, Ebû Bekr Ca’fer b. Muhammed b. el-Hasen (Ö.301/913). Muhaddis, fakih ve müfessir. 822 Belh yakınındaki Faryab’ta doğdu. Türkî ve Horasânî nisbeleriyle anılır. Yine Firyabî diye anılan hemşehrisi Muhammed b. Yusuf’tan ayırmak için bazı kaynaklarda kendisine Firyabî es- Sağîr denilmiştir. Devrinin hadis âlimlerindendir. Bağdat’ta vefat etmiştir. Fedâilu’l-Kur’an, Delâilu’n- Nubuvve ve Kitâbu’l-Kader adlı eserleri eserlerinden bazılarıdır.[47]

Maveraünnehir Bölgesi

Maveraunnehir bölgesi ise Ceyhun nehrinin doğu tarafı olup, İslâmdan önce Hayatıla adını taşıyordu. Bu bölge Maveraünnehir adını İslam’dan sonra almıştır.[48] Kuzeyde Türkistan, güney batıda Horasan, kuzey batıda Harezm, güneyde Tahâristan ve doğuda Çin hududundaki Taşkent ile sınırlıdır. Bu bölgede, önemli yerleşim merkezleri arasında Tirmiz, Nesef, Taşkent, Fergana, Buhara ve Semerkant başta olmak üzere pek çok şehir bulunmaktadır.[49] Şimdi bu bölgede yetişen ünlü din bilginlerini nispet edildikleri şehirlere göre tanımaya çalışalım:

A. Tirmiz

Belh şehrinin kıyısında kurulmuş Özbekistan’ın güneyinde Ceyhun nehrinin kuzey kıyısında bulunan eski bir şehirdir.[50]

  1. Tirmizî, Ebû İsa Muhammed b. İsa b. Sevre et-Tirmîzî es-Sülemî (ö.892). Büyük muhaddis. Tirmiz’e bağlı Buğ’da doğdu. Aralarında Kuteybe b. Said, Süfyân b. Vekî ve Ebû Davud’un da bulunduğu birçok hocadan hadis dinledi. Hocası Buhârî’nin vefatından sonra Buhara’da onun yerini aldı. 892 yılında Tirmiz’de vefat etti. el-Câmiu’s-Sahîh (Sünen) ve Kitâbu’ş-Şemâil meşhur eserleri arasındadır.[51]
  2. Hakîm et-Tirmizî, Ebû Abdillah, Muhammed b. Ali el-Hasen (ö.932) Velilik konusunda görüşleriyle tanınan sûfî. Muhtemelen IX. asrın başlarında Tirmiz’de dünyaya geldi.

Hızır’la karşılaştığı ve ondan tahsil gördüğü söylenir. Daha çok Hatmu’l-evliyâ konusundaki fikirleriyle dikkati çekmiştir. Hatmu’l-evliya, Nevâdiru’l-usûl adlı eserleri meşhurdur.[52]

B. Nesef

Buhara’yı Belh’e bağlayan yol üzerinde Ceyhun’la Semerkant arasında bulunan nüfus itibarıyla kalabalık ve büyük bir şehirdir.[53]

  1. en-Nesefî, Ebû Ali, Hüseyin b. Hıdr b. Muhammed el-Feşîdiyzecî (ö.1033). Hanefî fıkıh âlimi. Bağdat’ta tahsil gördü. Ebû Ali en-Nesefî, bir süre kadılık yaptı. 24 Temmuz 1033 tarihinde 80 yaşlarında Buhara’da vefat etti.[54]
  2. el-Mustağfirî, Ebu’l-Abbas Ca’fer b. Muhammed b. el-Mu’tezz en-Nesefî. (ö.1040). Maveraünnehr hanefi âlimlerinin önde gelenlerinden, muhaddis ve fakih. Nesef’te hatipblik de yapan Mustağfirî, 1040 tarihinde orada vefat etti. Târîhu Neşef ve Keş, Delâilu’n-Nübüvve, Fedâilu’l-Kur’ân, Ma’rifetu’s-Sahâbe, Kitâbu’l-Münâsebât, Hutabu’n-Nebî adlı eserleri bulunmaktadır.[55]
  3. Pezdevî, Ebu’l Hasan Ali b. Muhammed b. Hüseyin b. Abdülkerim, Fahru’l-İslâm Ebu’l-Usr el- Bezdevî (ö.1089). Meşhur hanefi âlimi, 1009 yıllarında doğdu. Hayatı hakkında etraflı bilgimiz bulunmamaktadır. Nesef’e altı fersah mesafede Bezde kalesine nispetle anılmakta olup eserlerinin zor anlaşılması sebebiyle de “Ebu’l-Usr” diye tanınagelmiştir. Fahru’l-İslâm Pezdevî, Keş’te vefat etti ve Semerkant’a götürülerek oraya defnedildi. Kenzu’l-Vusûl ilâ Ma’rifeti’l-Usûl (Usûlu’l-Bezdevî) adlı eseri önemlidir.[56]
  4. en-Nesefî, Ebu’l-Muîn Meymûn b. Muhammed b. Muhammed en-Nesefî. el-Mekhûlî. (ö.1114). Hanefî fıkıh ve kelâm âlimi. Büyük dedesi Mekhûl b. el-Fadlan-Nesefî’ye nispetle “el- Mekhûlî” nisbesiyle anılan Ebu’l-Muînen-Nesefî, Alâuddîn es-Semerkandî’nin hocasıdır. Şerhu’l- Câmii’l-Kebîr, el-Umde fi Usûli’d-Dîn, et-Temhîd li-kavâidi’t-Tevhîd, Tabsiretu’l-Edille, Menâhicu’l- Eimme, Bahru’l-Ulûm adlı eserleri bulunmaktadır.[57]
  5. en-Nesefî, Ebû Hafs Necmuddîn Ömer b. Muhammed b. Ahmed b. İsmail en-Nesefî es- Semerkandî el-Mâturidî (ö.1142). Tanınmış hanefî fıkıh, kelâm ve tefsir âlimi. Nesef’te doğdu. 100 civarında eser telif etti. Nesefî, ilimdeki üstünlüğünden olsa gerek, “müfti’s-sakaleyn”diye anılmıştır. 3 Aralık 1142 tarihinde Semerkant’ta vefat etti.[58]
  6. en-Nesefî, Ebu’l-Fadl Burhânuddîn Muhammed b. Muhammed b. Muhammed, el-Burhânu’n- Nesefî (ö.1288). Hanefî fıkıh âlimi. Hilaf ilminde mahirdi. Hayatı hakkında kaynaklar fazla bilgi vermemektedir. Aralık-Ocak 1288 tarihinde Bağdat’ta vefat etti.[59]
  7. en-Nesefî, Ebu’l-Berekât Hâfızuddîn Abdullah b. Ahmed b. Mahmûd (ö.1310). Büyük hanefî âlimi, müctehit. Nesef’te doğdu. Kirmân’da el-Kütbiyye ve es-Sultâniyye medreselerinde müderrislik yaptı. Bütün eserleri ulema nezdinde itibar gördü. Bağdat seyahatinden dönerken Ağustos 1310 tarihinde İzâc’da (Huzistân) vefat etti ve orada defnedildi. Kenzü’d-dekâik, Medârikü’t-Tenzîl ve Hakâikü’t-Te’vîl adlı eserleri bilinmektedir.[60]

C. Buhara

Bugün Özbekistan sınırları içerisinde bulunan Maveraünnehir’de, Zerefşân Nehri yatağının aşağı havzasındaki büyük vadide kurulmuş tarihî ve bir süre Samanî devletinin başkenti olmuş bir şehirdir.[61]

  1. Ebû Hafs Ahmed b. Hafs el-Buhârî (ö.831). Maveraünnehrin büyük hanefi âlimlerinden olup mezhep imamlarına muhalefet ettiği görüşleri ile bilinmektedir. Buhara’da vefat etti.[62]
  2. Buhârî, Muhammed b. İsmail b. Muğîre el-Cu’fî (ö.870). Büyük ve meşhur muhaddis. 810 yılında Buhara’da doğdu. İlk tahsilini memleketinde yaptı. 16 yıl kadar süren zorlu ilim seyahatlerinden sonra şöhretli bir âlim olarak Buhara’ya döndü. 870 yılında vefat eden BuhârÎ’nin vefat yeri kaynaklarda Bağdat veya Semerkant’a iki fersah mesafedeki Hartanak köyü olarak geçmektedir. el- Câmiu’s-SahÎh, el-Edebü’l-Müfred, et-Târihu’l-KebÎr, et-TârÎhu’s-SağÎr, Kitâbu’d-Duâfâi’s-SağÎr, Kitâbu’l-Kunâ adlı eserleri bulunmaktadır.[63]
  3. Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Yakub el-KelâbâzÎ es-SebezmûnÎ. (ö.952). Maveraünnehr’in büyük hanefÎ âlimlerinden olup Buhara köylerinden Sebezmûn’a nispet edilir. “Üstâz” diye tanınmış olup Şah Veliyullah ed-DihlevÎ onu “ashâbu’l-vücûh”tan sayar. Ebû Hanife’nin Müsned’ini tasnifinden başka Keşfu’l-âsâri’ş-Şenfe fi Menâkibi EbÎ HanÎfe adlı bir eseri vardır.[64]
  4. KelâbâzÎ, Ebû Bekr Muhammed b. İshak el-BuhârÎ (ö.990). Muhaddis, fakih ve sûfÎ. KelâbâzÎ tasavvuf tarihinin en eski kaynaklarından et-Ta’arruf li mezhebi ehli’t-Tasavvuf adlı eserin müellifidir. Doğum tarihi ve kaç yıl yaşadığı hakkında bilgiye sahip değiliz. Buharâ’ın bir mahallesi olan Kelâbâz (Gülâbâd) ’da[65] doğduğu için buraya nispet edilmiş ve KelâbâzÎ diye anılmış ve meşhur olmuştur. et- Ta’arruf li Mezhebi ehli’t-Tasavvuf, Maâni’l-Ahbâr, Kitâbu’l-ErbaÎn fi’l-HadÎs önemli eserleri arasında yer almaktadır.[66]
  5. DebûsÎ, Ebû Zeyd Abdullah (Ubeydullah) b. Ömer b. İsa ed-DebûsÎ (ö.1039). Hilaf ilminin kurucusu kabul edilen büyük Hanefi fakihi. Hayatı hakkında fazla birşey bilinmemektedir. Mart 1039 tarihinde Buhara’da vefat etti. Kıymetli eserler bırakan DebûsÎ’nin ilk defa “Hilaf” (mezhepler arası mukayeseli hukuk) ilmini ortaya koyan kimse olduğu kaynaklarda zikredilir. Te’sÎsu’n-Nazar, TakvÎmü’l-Edille adlı eserleri sahasında önemli eserlerdir.[67]
  6. HalvânÎ, Ebû Muhammed Abdulaziz b. Ahmed b. Nasr b. Salih, Şemsü’l-Eimme el-BuhârÎ (ö.1050). Buhara’da re’y ashabının imâmı, büyük hanefi müçtehidi. Vefat tarihi kaynaklarda 448, 449, 452, 456 olarak geçtiği gibi, Buhara’da vefat ettiği veya Keş’te vefat edip Buhara’da defnedildiği de kaydedilmektedir. “HalvânΔ (veya HalvâÎ), helva yapım ve satımına nispettir. el-Mebsût adlı eseri vardır.[68]
  7. Hâherzâde Ebû Bekr Muhammed b. Hüseyin (Hasan) b. Muhammed el-BuhârÎ, Bekr (ö.1090). Maveraünnehir’in büyük hanefi âlimlerinden. Kadı Ebû Sabit Muhammed b. Ahmet el- BuhârÎ’nin kız kardeşinin oğlu olduğundan “kız kardeşin oğlu” manasına “Hâherzâde” lakabını almıştır. Bu lakab, Maveraünnehir bölgesinde tanınmış bazı âlimlerin kız kardeşlerinin oğlu olan bazı âlimler için kullanılmıştır. el-Mebsût, et-TecnÎs Şerhu Edebi’l-kâdÎ, Şerhu’l-Câmii’l-kebÎr, Şerhu Muhtasari’l-Kudûri, el-Muhtasar, el-Fetâvâ adlı eserleri vardır.[69]
  8. ZerencerÎ, Ebu’l-Fadl, Şemsü’l-Eimme Bekr b. Muhammed b. Ali el-EnsârÎ el-HazrecÎ ez- ZerencerÎ el-BuhârÎ. (ö.1118). Büyük hanefi âlimi. Sahabi Câbir b. Abdullah’ın soyundan olup Buhara köylerinden Zerengirlidir (Arapça’da Zerencer). Ensâp ve tarih bilgisine de sahipti. Memleketinde Küçük Ebû Hanife diye anılırdı. Buhara’da vefat etti, Kelâbâz’a defnedildi.[70]
  9. Akîlî, Ebû Hafs Ömer b. Muhammed b. Ömer b. Muhammed el-Ensârî (ö.1180). Buhara’lı büyük hanefî âlimi. 27 Eylül 1180 tarihinde Buhara’da vefat eden Akîlî’nin vefat tarihi 596 olarak da geçmektedir. Minhâcu’l-Fetâvâ adlı eseri bulunmaktadır.[71]
  10. İmâmzâde, Sedîduddîn Muhammed b. Ebubekr, Ruknü’l-İslâm el-Buhârî es-Şerğî (ö.1177). Hanefi fıkıh âlimi, edip ve mutasavvıf. Buhara’da müftülük ve vaizlik yaptı. Fıkhî konuları ve tasavvufî âdâbı içeren Şir’atu’l-İslâm ilâ Dâri’s-Selâm adlı eseri bulunmaktadır.[72]
  11. Attâbî, Ebû Nasr Zeynuddîn Ahmet b. Muhammed b. Ömer el-Buhârî (ö.1190). Maveraünnehir hanefî ulemasının önde gelenlerinden olup Buhara’nın Attâbiye veya Dâru Attâb mahallesine nispetle anılır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Buhara’da vefat etti ve Kelâbâz’a defnedildi. Vefat tarihi bazı kaynaklarda 1186 olarak da geçer. İlk hanefî kaynaklarına dayanması itibariyle el-Fetâva’l-Attâbiyye adlı eseri önemlidir.[73]
  12. Hasîrî, Ebu’l-Mehâmid Cemâluddîn Mahmud b. Ahmed b. Abdusseyyid b. Osman el-Buhârî (ö.1238).Tanınmış hanefi fıkıh âlimi. Buhara’da doğdu. Şam’da en-Nûriyye medresesinde ders verdi. Zamanında hanefî ulemanın önde gelenlerinden biri oldu. “Hasîrî”, Buhara’da hasır dokunan bir mahalleye nispettir. Şam’da vefat etti. Et-Tarîkatu’l-Hasîrîyye fî İlmi’l-hilâf Beyne’ş-Şâfiiyye ve’l- Hanefiyye adlı eseri meşhurdur.[74]
  13. Kelâbâzî, Ebu’l-Alâ Şemsuddîn Mahmud b. Ebubekr el-Buhari, el-Faradî (ö.1300). Hadis ve hanefî fıkıh âlimi. Buhara’nın Kelâbâz[75] mahallesinde doğdu. Buhara’da tahsil gördü. Bağdat’a gitti ve orada ikamet etti. Aklî ve naklî ilimlerde ve özellikle hadis, hadis ricali ve ferâiz’de derin bilgi sahibiydi. Kasım 1300 tarihinde Mardin’de vefat etti. Dav’u’s-sirâc ve el-Minhâc adlı eserleri bulunmaktadır.[76]
  14. Hamîduddîn ed-Darîr, Ali b. Muhammed b. Ali ed-Darîr er-Râmişî el-Buhârî (ö.1268). Büyük hanefi fıkıh, tefsir ve kelâm âlimi. Hâşiyetu’l-Hidâye (el-Fevâid), Şerhu’n-Nâfi, Şerhu’l-Manzûmeti’n- Nesefiyye, Şerhu’l-Câmii’l-kebîr adlı eserleri bulunmaktadır.[77]
  15. Lu’luî, Ebu’l-Mehâmid Mahmud b. Muhammed b. Davud el-Efsenecî el-Buhârî el-Lu’luî (ö.1272). Hanefî fıkıh ve kelâm âlimi. Buhara’da doğdu. Fıkıh ve kelâm yanında hadis, tefsir, usûl ve edebiyatta da bilgi sahibi idi. Tatar vakasında Buhara’da şehit edildi. Ebû Hafs en-Nesefî’nin el- Manzûmetü’n-Nesefiyye adlı eserinin şerhi olan el-Hakâik (Hakâiku’l-Manzûme) adlı eseri bulunmaktadır.[78]

Ç. Semerkant

Orta Asya’nın en büyük şehirlerinden olup, Maveraünnehir’in Soğd bölgesinde Zerafşan eyaletinin merkezidir.[79]

  1. Abd b. Humeyd b. Nasr el-Kissî (ö.863). Muhaddis ve müfessir. Semerkant yakınında bir şehir olan Kiss’e mensuptur. el-Muntehab adlı eseri meşhurdur. Kiss veya Şam’da vefat etmiştir.[80]
  2. ed-Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman b. el-Fadl b. Behrân b. Abdissamed et- Temîmî es-Semerkandî (ö.868). Muhaddis, müfessir, fakih ve müctehit. Semerkant’ta hadis ilmini yayan muhaddistir. 868 yılında terviye günü Merv’de vefat etti. es-Sünen (el-Müsned) adlı eseri meşhurdur.[81]
  3. Mâturîdî, Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud el-Mâturidî (ö.944). Büyük kelâm imâmı, Mâturidî mezhebinin kurucusu. Aslen Semerkant’ın Mâturid nahiyesinden olup hayatı hakkında fazla birşey bilinmiyor. İmâmu’l-Hudâ ve İmâmu’l-Mütekellimîn lakaplarıyla anılan Mâturidî, Semerkant’ta 944 yılında vefat etti. Te’vîlâtu’l-Kur’ân, Kitâbu’t-Tevhîd, Kitâbu’l-Makâlât adlı eserleri meşhurdur.[82]
  4. el-Hakîmu’s-Semerkandî, Ebu’l-Kasım Ishak b. Muhammed b. İsmail (ö.953). Ebû Mansur el- Mâturidî’den kelâm ve fıkıh okudu. Ebûbekr el-Verrâk ile müsahabette bulundu, tasavvufa sülük etti. Tasavvuf ehli ve hikmet sahibi bir zat olduğu kabul edildiğinden “el-Hakîm” lakabıyla anıldı. Uzun süre Semerkant kadılığı yaptı ve orada vefat etti. Mâturudiliğin ilk temel kaynaklarından biri olarak kabul edilen er-Red âlâ Ashâbi’l-hevâ (Kitâbu’s-Sevâdi’l-a’zam âlâ Mezhebi’l-İmâmi’l Â’zam) ile Risale fî Beyânı Enne’l-Amele Cüz’ün Mine’l-İmân eserleri bulunmaktadır.[83]
  5. Ebû Ali, Nizamuddin Ahmed b. Muhammed b. İshak eş-Şâşî (ö.955). Hanefi fıkıh âlimi. Bağdat’da ikamet etti. Fıkıh usulüne dair önemli ve mütedavil bir eser olan Usûlü‘ş-Şâşî ve Husûlu’l- Havâşî adıyla yapılan şerhi basılmıştır.[84]
  6. Rusteğfenî, Ebu’l-Hasan Ali b. Said (ö.956). Semerkant köylerinden Rusteğfen’li hanefi fıkıh ve kelâm âlimi. Mâturidî’nin önde gelen talebelerinden olup İrşâdu’l-Mühtedî Fîusûli’d-Dîn, ez-Zevâid ve’l-Fevâid (fî envâ’l’l-ulûm) ve el-Fetâvâ adlı eserleri vardır.[85]
  7. Ebu’l-Leys, Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim es-Semerkandî (ö.983 veya 1003). İmâmu’l-Hudâ diye anılan Hanefi fıkıh ve kelâm âlimi. İslâmî ilimlerin birçok dalında eser verdi ve eserleri Fas’tan Endonezya’ya kadar İslam ülkelerinde tanındı, elden ele dolaştı. Bustânu’l-Ârifîn, Tenbihu’l-Ğâfilîn, Uyûnu’l-Mesâil, en-Nevâzil, el-Mukaddime fi’s-Salât, el-Fetâvâ, el-Akîde ve et-Tefsîr adlı eserleri vardır.[86]
  8. Ebû Ali, Muhammed b. el-Velid es-Semerkandî ez-Zâhid (ö.1058). Hanefi fıkıh âlimi. Hicri 450 yılından sonra vefat etti. Mecmu’û’l-Fetâvâ ve el-Câmiu’l-Asğâr adlı eserleri vardır.[87]
  9. Ebu’l-Hasan, Ali b. Hüseyin b. Muhammed, Ruknu’l-İslâm es-Suğdî (ö.1069). Semerkant’a bağlı bir Türk köyü olan Suğd’lu büyük hanefi âlimi. Buhara’da ikamet etti ve orada kadılık yaptı. Sonraki dönem hanefî fetâvâ kitaplarında adı sıkça geçen Suğdî, 1069 yılında Buhara’da vefat etti. en-Nutef fi’l-Fetâvâ (en-Nutefu’l-Hisân fi’l-Fetâvâ) adlı eseri vardır.[88]
  10. Kuşânî, Ebû Said, Mesud b. Hüseyin b. Hasan b. Muhammed b. İbra Ruknuddîn (ö.1126). Hanefî fıkıh âlimi. Semerkant’a 12 fersah mesafede Kuşâniye (veya Keşâniye) ye mensuptur. 73 yaşında iken vefat etti. el-Muhtasaru’l-Mes’ûdî adlı eseri vardır.[89]
  11. Lâmişî, Ebû Ali Hüseyin b. Ali b. Ebi’l-Kâsım, İmâduddîn (ö.1128). Hanefi fıkıh âlimi. Fergana köylerinden Lâmiş’te doğdu. 1121 yılında Maveraünnehir meliki tarafından görevle Bağdat’a gönderildi. 2 Eylül 1128 tarihinde Semerkant’ta vefat etti. Vâkıatu’l-Lâmişî, ez-Ziyâdât ve el-Fetâvâ adlı eserleri bulunmaktadır.[90]
  12. İsbîcâbî, Ali b. Muhammed b. İsmail b. Ali b. Ahmed el-İsbîcâbî es-Semerkandî (ö.1140). Zamanında Maveraünnehir’in en büyük hanefî âlimlerinden kabul edilmiştir. Taşkent ve Seyrâm arasında bulunan İsbîcâb’lı olup Semerkant’ta ikamet etti. Merğinânî ve Senfânî’nin hocası olup 30 Haziran 1140 tarihinde Semerkant’ta vefat etti. Şerhu Muhtasari’t-Tahavî ve el-Mebsût adlı eserleri vardır.[91]
  13. Ebû Bekr, Alâuddîn Muhammed b. Ahmed es-Semerkandî (ö.1144). Tanınmış hanefî âlimi. Ebu’l-Yüsr el-Bezdevî ve Ebu’l-Muîn Meymûn en-Nesefî’den fıkıh okudu. Tanınmış talebeleri arasında kızı Fâtıma ve damadı olan Kâsânî bulunmaktadır. Buhara’da vefat eden Semerkandî’nin vefat tarihi 539 ve 540 olarak da geçmektedir. Tuhfetu’l-Fukahâ adlı eseri meşhurdur.[92]
  14. Ebu’l-Kâsım, Nâsıruddîn Muhammed b. Yusuf b. Muhammed b. Ali el-Alevî el-Hasenî el- Medenî es-Semerkandî (ö.1161) Hanefi fıkıh âlimi. Semerkant’lı olup tefsir ve hadis’te de bilgili ve aynı zamanda vaiz idi. Âlimlerin çetin bir münekkiti idi. Semerkant’ta vefat etti. 1258 olarak bazı kaynaklarda geçen vefat tarihi yanlıştır. Birçok eseri bulunan müellifin el-Multekat fi’l-fetâva’l- Hanefiyye adlı eseri Usrûşenî tarafından tertip edilmiştir.[93]
  15. es-Sadru’ş-Şehîd, Ebû Muhammed Husâmuddîn Ömer b. Abdulaziz b. Ömer b. Mâze (el- Husâmu’ş-Şehîd) (ö.1141). Zamanının Maveraünnehir Hanefî âlimlerinin en önde gelenlerindendir. Şöhreti Maveraünnehir’de yayıldı, devlet büyüklerinden büyük saygı gördü. Eylül 1141’de Semerkant’ta meydana gelen savaşta şehit düştü ve Buhara’ya götürülerek orada defnedildi. el- Fetâva’l-Kubrâ; el-Fetâva’s-Suğrâ, Vâkıâtu’l-Husâmî (el-Ecnâs), Şerhu Edebi’l-Kâdî, Usûlu’l-Fıkh adlı eserleri eserlerinden bazılarıdır.[94]
  16. el-Usrûşenî, Mecduddîn Muhammed b. Mahmud b. Hüseyin (ö.1234) Semerkant’ın ötesinde Seyhun’a yakın bir yer olan Usrûşeneli Hanefî fıkıh âlimi. Ahkâmu’s-sığâr (veya Câmiu’s-sığâr), Câmiu’l-fusûleyn, Fetâvâ, Kurretu’l-ayn fi islâhi’d-dâreyn adlı eserleri vardır.[95]
  17. Ali Tûsî, Alâuddin Ali b. Muhammed el-Beterkânî et-Tûsî (ö.1482). Fatih devrinin tanınmış âlimlerinden olup aslen Semerkant’lıdır. Sultan Murad zamanında Anadolu’ya geldi. Fatih tarafından Sahn-ı Semân müderrisliğine tayin edildi, kendisine daha sonraları “Müderris” adıyla anılan köy verildi.

O ve Hocazâde Muslihiddin’in, Gazzâlî ve İbn Rüşd’ün Tehâfüt’leri arasında hükmedecek bir kitap kaleme almaları Fatih tarafından emredildi. Hocazâde dört ayda, o ise ez-Zahîre adını verdiği eserini altı ayda bitirdi. 70 yaşlarında vefat etmiş olan Ali et-Tûsî kaynaklarda vefat yeri Semerkant, Horasan ve Tebriz şeklinde farklı olarak geçmektedir.[96]

D. Fergana

  1. el-Kâsânî, Alâuddîn Ebubekr b. Mesud b. Ahmed (ö.1191). Tanınmış hanefî âlimi. Fergana bölgesinin büyük şehirlerinden biri olan Kâsân’a mensuptur. Alâuddîn es-Semerkandî’nin en seçkin talebesi ve aynı zamanda değerli bir fıkıh âlimi olan hocasının kızı Fâtıma ile evlenmiştir. Bir ara Konya’da Selçuklu sultanı I. Mesud’un sarayında da bulunan Kâsânî, daha sonra Halep’e gitti ve oraya yerleşti. Orada Nureddîn Mahmud b. Zengi medresesine müderris tayin edildi. Halep’te vefat etti. Tertip ve metot bakımından Bedâiu’s-sanâi’ fî tertîbi’ş-şerâi’ adlı eseri klasik fıkıh kitapları arasında önemli bir yere sahiptir.[97]
  2. Kadıhan, Fahruddîn Hasan b. Mansûr b. Mahmud el-Uzcendî el-Ferğânî (ö.1196) Büyük hanefî âlimi, müctehit. Fergana bölgesindeki Türk şehirlerinden biri olan Özcendlidir. (veya Özkend) Fetâvâ Kâdîhân (el-Fetâva’l-Hâniyye) adlı eseri vuku bulmuş meseleleri değil de, nazari fıkıh konularını ihtiva etmesiyle önemlidir.[98]
  3. el-Merğînânî, Ebu’l-Hasan Burhânuddîn Ali b. Ebûbekr b. Abdulcelîl el-Ferganî er-Riştânî (ö.1197). Büyük Hanefî âlimi, müctehit. Fergana bölgesi şehirlerinden Merğînân’lı. Başta fıkıh olmak üzere bütün İslâmî ilimlerde derin bir âlimdi. el-Hidâye adlı eseri bilhassa Osmanlılar zamanında çok itibar görmüş meşhur hanefî fıkıh kitabıdır.[99]

E. Harezm

  1. ez-Zemahşerî, Ebu’l-Kâsım Mahmud b. Ömer b. Ahmed el-Hârizmî. (ö.1144) Türk asıllı meşhur tefsir, kelâm, hadis ve dil âlimi. Hârizm köylerinden Zemahşer’de doğdu. ilk ve en önemli hocası ise Mu’tezillî âlim Mahmud b. Cerîr ed-Dabbî’dir. Harezm’de ondan dil, edebiyat ve akait okudu. Daha sonra Horasan ve Isfahan’a gitti. Birkaç defa gittiği hac yolculuğu sırasında Bağdat’ta bazı âlimlerden ders aldı. 1118 yılında Mekke’ye gittiği sırada Arabistan’da çeşitli kabileleri dolaşarak dil, edebiyat, örf ve adetleri konusunda bilgi edindi. Bu arada bir iki defa memleketine giderek tekrar Mekke’ye döndü. Uzun süre Mekke’de kalmasından dolayı kendisine “Cârullah” denmiştir. Bağdat’tan Hârizm’e geçen Zemahşerî, Ceyhun boyunda bulunan Ürgenç’te vefat etti. İtikâtta Mu’tezilî, amelde Hanefî olan Zemahşerî, hiç evlenmedi, ilimle meşgul oldu ve çeşitli sahalarda birçok eser verdi. el- Keşşâf an Hakâiki’t-Tenzîl ve Uyûnu’l-Akâvîl fî Vucûhi’t-Te’vîl, el-Fâik fî Garibi’l-Hadîs, Esâsu’l-Belâğa adlı eserleri meşhur eserleridir.[100]
  2. el-Mutarrizî, Ebu’l-Feth (Ebu’l-Muzaffer) Nâsr b. Abdusseyyid b. Ali b. el-Mutarriz el-Mutarrizî (ö.1213) Tanınmış dil, edebiyat ve fıkıh âlimi. Harezm Cürcâniyyesi’nde doğdu. Zemahşerî’nin vefat ettiği yıl ve aynı yerde doğduğu için “Halîfetu’z-Zemahşerî” diye anılır. Zemahşerî gibi itikatta Mu’tezilî, amelde Hanefî olan Mutarrizî, Harezm’de vefat etti. Ona “Mutarrizî”, elbiselere nakış ve süs yapma sanatına nispetle denmiştir. el-Misbâh, el-Muğrib fî Tertîbi’l-Mu’rib, Şerhu Makâmâti’l-Harîrî adlı eserleri sahasında önemli eserlerdir.[101]
  3. es-Sekkâkî, Ebu Yakub Sirâcuddîn Yusuf b. Ebubekr b. Muhammed b. Ali el-Hârezmî es- Sekkâkî (ö.1299). Tanınmış dil ve belegat âlimi. Sarf, nahiv, beyân, aruz ve şiir başta olmak üzere birçok ilimde mahirdi. Tılsım, sihir, simya vs. ile meşgul oldu. Maden oymacılığı yaptı ki nisbesi buradan gelmektedir. Cengiz Han’ın oğlu Çağatay Han’ın yakın dostu ve sohbet arkadaşıydı. Aralarında meydana gelen bazı olaylar sebebiyle Çağatay Han onu hapsetti, hapiste üç yıl kaldıktan sonra vefat etti. Vefat yeri Fergana bölgesinde Almalığ yakınlarında Ebkend (veya Kindî) köyüdür. Miftâhu’l-ulûm adlı eseri meşhurdur.[102]
  4. el-Kerderî, Ebu’l-Vecd Şemsuddîn Muhammed b. Abdussettâr b. Muhammed el-İmâdî el- Barâtakînî, Şemsu’l-Eimme (ö.1244). Büyük hanefî âlimi. Hicri 599 tarihinde Kerder kasabalarından Barâtakîn’de doğdu. Buhara’da vefat etti ve Sebezmûn’a defnedildi. Fetâva’l-Kerderî, Şerhu Muhtasarı’l-Ahsikesî, er-Red ve’l-intisârli-Ebî Hanîfe (veya el-Fevâidu’l-munîfe fi’d-dab an Ebî Hanîfe) adlı eserleri bulunmaktadır.[103]
  5. el-Kaşgarî, Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed b. Ali, Sedîduddîn (ö.1305). Hanefî fıkıh âlimi, mutasavvıf. Kaşgar asıllı olup Mekke’de ikamet etti. Tasavvufa sülük etti. Daha sonra Yemen’e giderek Taiz’de ikamet etti ve Mevza’ sahilinde vefat etti. Muhtasar namaza dair Munyetu’l-Musallî ve gunyetu’l-Mubtedî adlı eseri Hanefiler arasında yaygındır.[104]
  6. Necmuddin Kübrâ, Ebu’l-Cenab, Ahmed b. Ömer b. Muhammed el-Hıvakî (el-Hayvekî) (ö.1221). Muhaddis, müfessir, fakih, sûfi ve Kubreviyye tarikatının kurucusu. Harezm köylerinden “Hayvek”te 1150’de doğmuştur. Cengiz orduları Harezm diyarını istilaya kalkıştığı sıralarda Cengiz tarafından, kendisine bir imtiyaz verilmek istenmiş fakat Necmeddin Kübrâ, bu teklifi kabul etmeyerek müridleriyle beraber harp meydanına atılmış ve 1221’de harp meydanında şehit edilmiştir. Usûlu Aşere, Risâle Hâifi’l-Hâim Min Levmeti Lâim, Fevâihu’l-Cemal, Aynu’l-Hayat fî Tefsîri’l- Kur’ân adlı eserleri meşhurdur.[105]
  7. el-Bezzâzî, Hâfızuddîn Muhammed b. Muhammed b. Şihâb b. Yusuf el-Hârezmî el-Kerderî (ö.1424). Tanınmış hanefî âlimi. İbnu’l-Bezzâzî diye de anılmakta olup Hârezm köylerinden Kerder asıllıdır. İlimde derinleşti, şöhrete kavuştu. Kırım ve Bulgaristan’a gitti. Tekrar memleketine döndükten sonra Anadolu’ya geçti. Molla Fenârî ile tartışmaları oldu.

Kaynaklar Bezzâzî’nin furûda, Fenârî’nin de usûlde üstün olduğunu kaydederler. Muhyiddîn el- Kâfiyeci ve Saduddîn İbnu’d-Deyrî ile görüşmeleri olan Bezzâzî, Timurlenk’in küfrüne fetva vermiştir. Hacca gitti ve Mekke’de vefat etti. el-Fetâva’l-Bezzâziyye, Menâkibu’l-İmâmi’l-a’zam Ebî Hanîfe, Haşiye âlâ Muhtasari’l-Kudûri, Âdâbu’l-Kadâ adlı eserleri vardır.[106]

Sonuç

Orta Asya Türkistan coğrayasında yetişen ünlü din âlimleri konulu çalışmamızda şu sonuçlara ve tespitlere ulaşmış bulunuyoruz:

  1. Hakîm es-Semerkandî’nin kendi dönemi ile ilgili olarak belirttiği gibi[107] bu coğrafyada yüzlerce din bilgini yetişmiş ve çok sayıda eser vermişlerdir.
  2. Bu yönüyle bölge işlenmemiş hazine niteliğinde zengin dinî kültüre sahiptir. Ancak bölgede yetişen din bilginlerinin eserlerinin günümüze kadar intikal ettiğini söylemek zordur. Çoğunun kayıp olduğu, gün yüzüne çıkmadığı bilinen bir gerçektir. Bunda da ihmâlkârlık olduğu söylenebilir.

Dünyadaki gelişmeler de dikkate alındığı takdirde İslam toplumlarındaki düşünce ayrılıklarının asgariye indirilmesi yönüyle bu bölgedeki dinî kültürün araştırılmasının ne kadar önemli olduğu açıktır. Bu alanda yapılacak ciddi araştırmaların İslam toplumlarına sağlayacağı fayda izahtan varestedir.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet YILDIRIM

Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi / Türkiye

Alıntı Kaynağı: Türkler, Cilt: 5 Sayfa: 681-690


Dipnotlar :
[1] Bu dönemle ilgili geniş bilgi için bkz. Bahattin Ögel, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara, 1991; Emel Esin, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi ve İslamiyete Giriş, İstanbul, 1978.
[2] Bkz. İbrahim Kafesoğlu, “Türkler”, İA, XII/2, 261. Ayrıca geniş bilgi için bkz. Hakkı Dunsun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, İst. 1976; Zekeriya Kitapçı, Orta Asyada İslamiyetin Yayılışı ve Türkler, Konya, 1998; Hasan Kurt, Orta Asya’nın İslamlaşma Süreci, Ankara 1998; Nesimi Yazıcı, İlk Türk- İslâm Devletleri, Tarihi, Ankara, 1992, s. 12-35; Ali Galip Gezgin, “Türk Devlet Geleneğinde Şûrâ”, Basılmamış makale, s. 13-14.
[3] İbrahim Kafesoğlu, “Türkler”, İA, XII/2, 261.
[4] Bu çalışmayı yaparken Yusuf Ziya Kavakçı’nın XI. ve XII. Asırlarda Karahanlılar Devrinde Mâvâra’ al-Nahr İslam Hukukçuları, Ankara 1976; Kemal Sandıkçı’nın İlk Üç Asırda İslam Coğrafyasında Hadis, Ankara, 1991; Nuri Topaloğlu’nun Selçuklu Devri Muhaddisleri, Ankara 1988; Ahmet Özel’in Hanefi Fıkıh Âlimler, Ankara 1990; İshak Özgel, Büyük Selçuklular Dönemi Müfessirleri, Bursa 1996 (Basılmamış yüksek lisans tezi) adlı eserlerinden Orta Asya coğrafyasında yetişmiş din bilginlerinin tespiti hususunda önemli ölçüde istifade ettiğimizi belirtmek isteriz.
[5] Yakût el-Hamevî, Ebû Abdillah Yakût b. Abdillah er-Rûmî, Mu’cemu’l-Buldân, Leibzig, 1870, II, 409 vd, Huard, C l., “Horasan”, İA, V, 560; Kemal Sandıkçı, İlk Üç Asırda İslam Coğrafyasında Hadis, Ankara, 1991; s. 383; Sönmez Kutlu, Türklerin İslâmlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, Ankara 2000, s. 149.
[6] Yakût, a.g.e., I, 713; R. Hartman, “Belh”, İA, II, 485.
[7] Belh’te Mürcii mektebine mensup âlimlerle ilgili olarak bkz. Sönmez Kutlu, a.g.e., s 212-224.
[8] Bkz. Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, Kahire, 1347, VIII, 223-225; Zehebî, Mîzân, I, 574; Fuat Sezgin, GAS, I, 414; Sönmez Kutlu, a.g.e., 216-218.
[9] Zehebî, Mîzân, I, 37; İbn Hibbân, Kitâbu’l-Mecrûhin, I, 195.
[10] İlk üç asırda Merv’de yetişen muhaddislerle ilgili olarak bkz. Kemal Sandıkçı, a.g.e., s. 437-441.
[11] Kehhâle, Ömer Rıza, Mu’cemu’l-muellifîn, I-XV, Dımaşk, 1957, IV, 232; Sezgin, GAS, I, 104; Dehlevî, Abdulaziz b. Şah Veliyyullah, Bustanu’l-Muhaddisîn, Ankara 1986, s. 96-97; Ali Akyüz, Said b. Mansûr Musannefi’nin Yeniden İnşaası, İstanbul 1997.
[12] Hatîb, a.g.e., XII, 464; Kehhâle, a.g.e., VIII, 128.
[13] Bağdadlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, I-II, İstanbul, 1951-55, II, 37; Beşri Gözübenli, “Hâkimü’ş-Şehîd”, DİA, VI, 195-196.
[14] Bağdadlı İsmail Paşa, a.g.e., II, 47; Kehhâle, Ömer Rıza, a.g.e., 1957, X, 244.
[15] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XX, 276.
[16] Bkz. A. Yakubouskıy, “Merv”, İA, VII, 773.
[17] Zehebî, Mîzân, IV, 279-280; İbn Hacer, Tehzîbü’t-tehzîb, X, 488. Geniş bilgi için bkz. Abdullah Aydınlı, Doğuş Devrinde Tasavvuf ve Hadis, İstanbul 1986, s. 174-177.
[18] İlk üç asırda Merv’de yetişen muhaddislerle ilgili olarak bkz. Kemal Sandıkçı, a.g.e., s. 417-424.
[19] Ziriklî, el-A’lâm, IV, 256; Kehhâle, a.g.e., VI, 106; Sezgin, GAS, I, 95, Dehlevî, Abdulaziz b. Şah Veliyyullah, Bustanu’l-Muhaddisîn, Ankara, 1986, s. 111-117; Kemal Sandıkçı, a.g.e., s. 414-416; Raşit Küçük, “Abdullah b. Mübârek”, DİA, I, 122-124.
[20] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XI, 358-383; Ziriklî, el-A’lâm, I, 284; Sezgin, GAS, I, 109-110.
[21] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XXX, 282-84. Geniş bilgi için bkz. Halid Zaferullah Daudi, Şah Veliyyullah’tan Günümüze Pakistan ve Hindistanda Hadis Çalışmaları, İstanbul, 1995, s. 54-60.
[22] Zeki Velidi Togan, “Herat”, İA, V-I, 429.
[23] İlk üç asırda Herat’ta yetişen muhaddislerle ilgili olarak bkz. Kemal Sandıkçı, a.g.e., s. 427-28.
[24] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XIII, 319-326; Kehhâle, a.g.e., VI, 254; Sezgin, GAS, I, 600-601; Abdullah Aydınlı, “Dârimî, Osman b. Saîd”, DİA, VIII, 495-96.
[25] Ziriklî, a.g.e., IV, 267; Kehhâle, a.g.e., VI, 133.
[26] Bağdadlı İsmail Paşa, a.g.e., I, 312; C. Brockelman, “Beğâvî”, İA, II, 449; Dehlevî, a.g.e., s. 104; Mevlüt Güngör, “Beğâvî, Ferrâ”, DİA, V, 340-41; Ali Eroğlu, el-Beğâvî ve Tefsirdeki Metodu, Erzurum, 1987 (Basılmamış doktora tezi).
[27] Ziriklî, el-A’lâm, V, 166; Kehhâle, a.g.e., V, 97; Ahmet Özel, “Ali el-Kârî”, DİA, II, 403-405.
[28] V. Minorsky, “Rey”, İA, IX, 720.
[29] Yakût, a.g.e., II, 149.
[30] Geniş bilgi çin bkz. Sönmez Kutlu, Türklerin İslâmlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, Ankara, 2000, s. 241.
[31] Geniş bilgi için bkz. E. Honigmana, “Nişapur”, İA, IX, 302.
[32] Ziriklî, a.g.e., VIII, 194; Dehlevî, a.g.e., s. 190192; A. J. Wensınck, “Muslim”, İA, VIII, 821-822.
[33] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XVII, 162-177; Ziriklî, a.g.e., VII, 101; Kehnâle, a.g.e., X, 238; Dehlevî, a.g.e., s. 86-90; M. Yaşar Kandemir, “Hâkim en-Nîsâbûrî”, DİA, 190-91.
[34] Enver Konukçu, “Beyhak”, DİA, VI, 57-58.
[35] Ziriklî, a.g.e., I, 113; Kehhâle, a.g.e., I, 203; Dehlevî, a.g.e., 101-104; M. Yaşar Kandemir, “Beyhakî”, DİA, VI, 58-61.
[36] Bağdadlı İsmail Paşa, Hediyyetu’l-ârifîn, I, 607; Ahmed Ateş, “Kuşeyrî”, İA, VI, 1035-1038; Dehlevî, a.g.e., s. 141-143.
[37] J. Ruska, “Serahs”, İA, X, 502.
[38] Sebebi için bkz. M. Hamidullah, “Serâhsî”, İA, X, 502-507.
[39] Ziriklî, a.g.e., VI, 208; M. Hamidullah, “Serâhsî”, İA, X, 502-507; es-Serâhsî Armağanı, Ankara Ünv. İlahiyat Fakültesi yayınları, Ankara, 1965.
[40] Ziriklî, a.g.e., VII, 249.
[41] Ahmet Yıldırım, “İbn Zencûye”, DİA, XX, 462-63.
[42] ZiriklÎ, a.g.e., I, 164; DehlevÎ, a.g.e., s. 200-201.
[43] ZiriklÎ, a.g.e., VIII, 113; C. A Storey, “TeftâzânΔ, İA, XII, 118-121; Süleyman Uludağ, Sa’duddÎn TaftazânÎ ve Şerhu’l-Akâid, Şerhu’l-Akâid Tercümesine yazdığı takdim yazısı, İstanbul, 1982, s. 63-87.
[44] ZehebÎ, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XX, 206; ZiriklÎ, a.g.e., IV, 103.
[45] Kasım Kufralı, “CürcânΔ, İA, 246; Sadreddin Gümüş, Seyyid ŞerÎf CürcânÎ, İstanbul, 1984, s. 83-171.
[46] Bağdadlı İsmail Paşa, a.g.e., II, 10; Kehhâle, a.g.e., XII, 140-41; ZiriklÎ, a.g.e., VIII, 20-21; Sezgin, GAS, I, 40; Ali Osman Koçkuzu, “FiryabÎ, Muhammed b. Yusuf”, DİA, VI, 146.
[47] ZehebÎ, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XIV, 96-106; ZiriklÎ, a.g.e., II, 127-128; Mehmet Ali Sönmez, “FiryabÎ, Ca’fer b. Muhammed”, DİA, XIII, 145-46.
[48] Bkz. Yakût, a.g.e., IV, 400; Barthold, “Mâverâunnehir”, İA, VII, 408.
[49] Kemal Sandıkçı, a.g.e., s. 383; Sönmez Kutlu, a.g.e., s. 149.
[50] E. Esin, “Tirmiz”, İA, XII-I, 382.
[51] ZiriklÎ, a.g.e., VII, 213; Kehhâle, a.g.e., XI, 104; DehlevÎ, a.g.e., s. 196-199; A. J. Wensınck, “TirmizΔ, İA, XII, 388-89.
[52] ZehebÎ, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XIII, 439-442; Sezgin, GAS, I, 653-59; Ahmed Suphi Furat, “TirmizΔ, İA, XII/2, 388; Abdulfettâh Abdullah Berek, ”HakÎm et-TirmizΔ, XI, 196-199.
[53] Yakût, a.g.e., IV, 781, E. Berthels, “Nesef”, İA, IX, 40.
[54] Bağdadlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 309
[55] ZehebÎ, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XVI, 564; Bağdadlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 253; ZiriklÎ, g.e., II, 123; Kehhâle, a.g.e., III, 150.
[56] Bkz. Cihat Tunç, Kelam İlminin Tarihçesi ve İlk Kelam Okulları, Kayser, 2001, s. 50.
[57] ZiriklÎ, a.g.e., VIII, 301; Kehhâle, a.g.e., XIII, 66; A. J. Wensınck, “NesefΔ, İA, IX, 199.
[58] Bağdadlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 783; Ziriklî, a.g.e., V, 222; Kehhâle, a.g.e., VII, 304; A. J. Wensınck, “Nesefî”, İA, IX, 199.
[59] Ziriklî, a.g.e., VII, 260.
[60] W. Heffening, “Nesefî”, İA, IX, 199-200.
[61] Bkz. Yakût, a.g.e., III, 135; Mirza Pala, “Buhârâ Hanlığı”, İA, II, 761; Barthold, V. V, “Buhârâ”, İA, II, 763; Ramazan Şeşen, “Buhârâ”, DİA, VI, 364.
[62] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, X, 157-158.
[63] Ziriklî, a.g.e., VI, 258; Kehhâle, a.g.e., IX, 52; Dehlevî, a.g.e., 184-190. Hayatı ile ilgili bazı eserler için bkz. bkz. Cemâluddin el-Kâsım (v. 1332/1914), Hayâtu’l-Buhâri (Sayda 1330). Fuat Sezgin, Buhari’nin Kaynakları İstanbul 1956.
[64] Hatîb, a.g.e., X, 126-27; Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XV, 424-25.
[65] Kelimenin okunuşu, Buhârâ’nın bir mahallesi olduğu ve buraya nispet edilen bilginlerle ilgili olarak bkz. Fikret Karapınar, Ebû Bekr el-Gülâbâdî (v. 390/990’in Maâni’l-Ahbâr Adlı Eserinin İlk 80 Varağının Tahkîk ve Tahrîci, Konya, 1999, s. 20-23, 44-48.
[66] Ziriklî, a.g.e., VI, 184; Kehhâle, a.g.e., VIII, 222; Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., II, 54; Süleyman Uludağ, Kelâbâzî ve Ta’arruf, (Taarruf’un tecümesine yazdığı takdim yazısı); İstanbul, 1992, s. 11-49; Fikret Karapınar, Ebû Bekr el-Gülâbâdî (v. 390/990’in Maâni’l-Ahbâr Adlı Eserinin İlk 80 Varağının Tahkîk ve Tahrîci, Konya, 1999, s. 49-84; Nusreddin yılmaz, Kelâbâzî’nin Tasavvuf ve Akâid Alanındaki Görüşleriyle Mâturîdî’nin Mukayesesi, Kayseri, 1990.
[67] Ziriklî, a.g.e., IV, 248; Kehhâle, a.g.e., VI, 96; Sezgin, a.g.e., I; 456; Ahmet Akgündüz, Mukayeseli Hukuk ve Ebû Zeyd ed-Debûsî, Erzurum 1980, Basılmamış Yüksek Lisans tezi.
[68] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XVIII, 177-178; Kehhâle, a.g.e., VII, 87.
[69] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., II, 76; Ziriklî, a.g.e., VI, 332; Kehhâle, a.g.e., IX, 253.
[70] Yakût, a.g.e., III, 138; Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XIX, 415-417.
[71] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 784; Ziriklî, a.g.e., V, 233; Kehhâle, a.g.e., VII, 316.
[72] Ziriklî, a.g.e., VI, 278.
[73] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., II, 406; Kehhâle, a.g.e., XII, 155; Halit Ünal, “Attâbî, Ahmed b. Muhammed”, DİA, IV, 93.
[74] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XXIII, 53-54; Ziriklî, a.g.e., VII, 36.
[75] Kelimenin okunuşu, Buhârâ’nın bir mahallesi olduğu ve buraya nispet edilen bilginlerle ilgili olarak bkz. Fikret Karapınar, Ebû Bekr el-GülâbâdÎ (v. 390/990’in Maâni’l-Ahbâr Adlı Eserinin İlk 80 Varağının TahkÎk ve TahrÎci, Konya 1999, s. 20-23, 44-48.
[76] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 870; Kehhâle, a.g.e., II, 140.
[77] BağdâdÎ, İsmail Paşa, a.g.e., I, 711; Kehhâle, a.g.e., VII, 217.
[78] ZiriklÎ, a.g.e., VIII, 60.
[79] Yakût, a.g.e., III, 247-250; ŞemseddÎn SamÎ, Kâmusu’l-A’lâm, İstanbul, 1306; IV, 2626; H. H. Schader, “Semerkant”, İA, X, 469-471; Ahmet Yıldırım, DârimÎ ve Sünen’i, Bursa, 1990, s. 11.
[80] ZiriklÎ, a.g.e., IV, 41; Kehhâle, a.g.e., V, 66; Sezgin, GAS, I, 113; DehlevÎ, a.g.e., s. 72-73.
[81] HatÎb, a.g.e., X, 30; ZehebÎ, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XII, 224-228; ZiriklÎ, a.g.e., IV, 230; Sezgin, GAS, I, 114; DehlevÎ, a.g.e., s. 92; Moh. Ben, Cheneb “DârimΔ, İA, III, 485-86 Abdullah Aydınlı “DârimÎ, Abdullah b. Abdurrahman”, DİA, VIII, 494-495; Ahmet Yıldırım, DârimÎ ve Sünen’i, s. 8-14.
[82] D. B. Macdonald, “MâturidΔ, İA, VII, 404-407; M. Tâvit et-TancÎ, “Abû Mansûr al-MâturidΔ, Ankara İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1955, IV/=I-II, s. 2vd; Sönmez Kutlu, a.g.e., s. 271-284. Ayrıca geniş bilgi çin bkz. Vehbi Ecer, Türk Din Bilgini MâturidÎ, Ankara, 1978; Kemal Işık, Maturidi Kelam Sisteminde İman, Allah ve Peygamberlik Anlayışı, Ankara, 1980; M. Saim Yeprem, İrâde Hürriyeti ve İmâm MâturdÎ, İstanbul, 1984.
[83] Kehhâle, a.g.e., II, 237; Sezgin, GAS, I, 600.
[84] HatÎb el-BağdâdÎ, TârÎhu Bağdâd, Kahire, 1347, IV, 392; Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 62; Mustafa Can, “HakÎmu es-SemerkandΔ, DİA, VI, 193-94.
[85] ZiriklÎ, a.g.e., V, 102; Kehhâle, a.g.e., VII, 99.
[86] ZiriklÎ, a.g.e., VII, 348; Kehhâle, XIII, 81.
[87] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., II, 71.
[88] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 691; Kahhâle, a.g.e., VII, 79.
[89] Kehhâle, a.g.e., XII, 226.
[90] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 312.
[91] ZiriklÎ, a.g.e., V, 149.
[92] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., II, 90-92; Kehhâle, a.g.e., VIII, 228, 267
[93] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., II, 94; Ziriklî, a.g.e., VIII, 22-23; Kehhâle, a.g.e., XII, 137.
[94] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 783.
[95] Ziriklî, a.g.e., VII, 307.
[96] Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 737; Ziriklî, a.g.e., V, 162; Kehhâle, a.g.e., VII, 185.
[97] Ziriklî, a.g.e., II, 46; Kehhâle, a.g.e., III, 75.
[98] Ziriklî, a.g.e., II, 238; Th. W. Juynboll, “Kadı Han”, İA, IV, 49.
[99] Heffening, “Merğinânî”, İA, VII, 761; Hüseyin Karapınar, “Merğınânî ve Eseri Hidâye”, Diyanet İlmi Dergi, Ankara, 1986, c. XXII, sayı: 2, s. 26-41.
[100] Ziriklî, a.g.e., VIII, 55; Nuri Yüce, “Zemahşeri”,
[101] Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nubelâ, XXII, 28; Bağdâdlı, İsmail Paşa, a.g.e., II, 488; Ilse Lıctenstaedter, “Mutarrızî”, İA, VIII, 748.
[102] Ziriklî, a.g.e., IX, 294; F. Krenkow, “Sekkakî”, İA, X, 328-329.
[103] Ziriklî, a.g.e., VII, 255; Kehhâle, a.g.e., X, 167, XI, 233.
[104] Ziriklî, a.g.e., VII, 261; Kehhâle, a.g.e., XI, 249.
[105] Bağdadlı, İsmail Paşa, a.g.e., I, 90; Mustafa Kara, “Necmüddin Kübra”. Usûlu Aşere, Risâle ile’l-Hâim, Fevâihu’l-Cemal, Tasavvufî Hayat Necmüddin Kübra tercümesine yazdığı takdim yazısı, İstanbul, 1980, s. 11-27.
[106] Ziriklî, a.g.e., VII, 274; Kehhâle; a.g.e., VII, 300.
[107] Bkz. Hakîm es-Semerkandî şöyle der: “Horasan, Maveraünnehir ve Irak bölgesinde 400 kadar âlim bulunmaktadır. ” Bkz. Hakîm es-Semerkandî, Sevâdu’l-A’zam, İst., 128, s. 39.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.