Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Millî Mücadelede Kâzım Karabekir Paşa

0 20.391

Kâzım Karabekir, Osmanlı’nın son döneminde ve Millî Mücadele yıllarında çok önemli askerî görevlerde bulunmuş ve üstlendiği görevleri başarmış seçkin bir komutandır.

I. Dünya Savaşı sırasında birçok cephede bulunan Kâzım Karabekir Paşa, 1918 sonlarında Tebriz’de, Nahçıvan’da bulunmakta idi. 30 Ekim’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Doğu Cephesi’nden ayrılarak, Gümrü, Kars ve Trabzon üzerinden 28 Kasım 1918’de İstanbul’a geldi.

Kâzım Karabekir Paşa vapurla İstanbul Boğazı’na girdiğinde, Boğaz’ın iki yakasındaki tabyalarda İngiliz ve Fransız bayraklarının dalgalandığını görmüş ve büyük acı duymuştur. Ayrıca Büyükdere hizasına gelince, Türk bayrağının yerine İngiliz bayrağının çekilme töreninde ızdırap içinde kıvranan bir Türk subayının hali onu çok etkilemiştir. Bu manzara O’na “Ömrümde bu kadar acı duymamıştım” dedirtecek kadar, ruh ve düşünce dünyasını derinden etkileyecek ve Millî Mücadele’nin sonuna, ülkenin düşman askerinden kurtulmasına kadar, kendisine hedef kabul ettiği, prensip edindiği şu parolayı dile getirecektir: “Tek dağ başı mezar oluncaya kadar uğraşmalı!”.

Kâzım Karabekir daha Meşrutiyet’ten önce, Osmanlı Devleti içindeki Türk olmayan milletlerin bağımsızlıklarını ilan etmeye başlayarak, bu yönde faaliyetlerde bulunmaları esnasında şu düşünceye sahipti: Anadolu’ya çekilmek ve Türklerden müteşekkil bir devlet kurmak, sadece Türklerin yaşadığı bir devlete sahip olmak ve bunun için mücadele etmek. Karabekir’e göre, böyle bir durumda yapılacak tek bir şey vardı: Anadolu’ya, Anadolu’nun tabii coğrafyasına, Türklerin çoğunlukta yaşadıkları coğrafyaya çekilmek ve orada istiklalini muhafaza etmek.

Karabekir, bu düşüncelerle olsa gerek, Kafkas Cephesi’nden çekilirken, yerli halkın Ermeni ve Gürcüler karşısında savunmasız kalmaması için silah, cephane ve asker bakımından elinden gelen yardımı yapmaktan geri kalmadı. Trabzon’a gelirken, Batum’da çalışır durumda bulunan birçok topu, geminin arkasındaki bir römork vasıtasıyla Trabzon’a getirtti. Bu toplar, ileride yapılacak olan Millî Mücadele’de gerekecekti. Böylelikle işgal güçlerine karşı yapılacak bir mücadelede kullanılacak malzemeleri muhafaza altına almaya çalışıyordu.

Kâzım Karabekir Paşa, İstanbul’a geldikten sonra hemen ikili görüşmelere başladı. Birçok resmi zevatla ve yakın arkadaşları ile ülkenin içinde bulunduğu durumu görüştü, çözüm yollarını tartıştı. Bu görüşmelerinde, komutanları İstanbul’a çağırmanın doğru olmadığını, Anadolu’ya göndermek gerektiğini, İstanbul’da kalmakla bir şey yapılamayacağını ve kendisinin de doğuya tayin edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bu arada Tekirdağ’daki 14. Kolordu’ya tayin edilmiştir. Doğuya atanmayı beklerken Trakya’ya atanan Kâzım Karabekir, 2 Ocak 1919’da görev yeri olan Tekirdağ’a gitti. Karabekir bu görevde iken kolordusunun Trakya’dan Anadolu’ya nakli için bazı girişimlerde bulundu. Diğer taraftan, Tekirdağ’da bulunurken mütareke hükümlerinin aksine silahların İtilaf kuvvetlerine teslim edilmemesi için elinden gelen çabayı gösterdi.

Yrd. Doç. Dr. Muhammet ERAT

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.