Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

“Her Milletin Yontulmuş Bir Tanrısı Var, Yontulmuş Tanrısı Olmayan Tek Millet Türk Milleti’dir”

1 15.394

ART Televizyonu’nda yayınlanan “Aklın Yolu” programında, Prof. Dr. Ümit Özdağ, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ve İstanbul Eski Ülkü Ocakları Başkanı Dr. Semih Uşaklıoğlu Seyit Ahmet Arvasi’nin kişiliği etrafında Türk Milliyetçiliği’ni konuştular.

Özcan Yeniçeri, Arvasi’nin kendisini tavizsiz bir Müslüman ve şuurlu bir Türk milliyetçisi olarak tanımladığını ve Ülkücülüğün sadece teorisini yazmakla kalmayıp aynı zamanda yaşadığını anlattı. Arvasi’nin dinimizin ve milliyetimizin düşmanı sanki bir insan hem milliyetçi hem dindar olamaz gibi propaganda yaptıklarını söyleyerek Türk ve İslam kelimesinin bir arada kullanılmasından rahatsızlık duyanlar olduğuna işaret ettiğini belirtti. Bölücülük ve Türk devletinin parçalanması tehlikesine de işaret ederek Türk devletinin zafiyetinin bütün İslam dünyasını etkileyeceğini söylediğini ifade etti ve Arvasi’nin Siyasi Kürtçülük ve bölücülükle ilgili sözlerinden örnekler verdi.

Semih Uşaklıoğlu, 1982 yılında Çapa Tıp Fakültesi’ne gelirken Doğu Türkistan istiklal mücadelesine katılan ve İsa Yusuf Alptekin’in yardımcılığını yapmış olan, yedi dil bilen büyük Türk milliyetçisi Burhanettin Semerkantlı’nın “İstanbul’a gidince Seyit Ahmet Arvasi’yi bul ve selamımı söyle” dediğini, o günlerde kendisinin her gün bir Hergün Gazetesi alarak 2. sayfadaki “Türk İslam Ülküsü” köşesini okuduğunu anlattı. Daha sonra bir arkadaşı vasıtasıyla Arvasi Hoca ile tanıştığını ve onun “Benim kapım Ülkücülere 24 saat açıktır” dediğini ve ondan sonra her hafta sonu Hoca ile buluştuklarını ifade etti.

Ümit Özdağ, Arvasi’nin İstanbul Ülkü Ocağı’na nasıl katkı verdiğini sordu.

Semih Uşaklıoğlu, 12 Eylülden sonra her gün önce Faşist, sonra Şeriatçı devlet kurmakla suçlanan birkaç Ülkücünün yakalandığını, bir araya gelmenin çok zor olduğu o günlerde Arvasi’nin kendilerine “bir araya gelin ve teşkilat kurun” tavsiyesinde bulunduğunu söyledi. Daha sonra MHP Milletvekili olan Sait Gönen’le bir araya gelerek Arvasi Hocanın öğüdü doğrultusunda İstanbul’da teşkilatlanma faaliyetlerine başladıklarını ifade etti. O dönemde hiçbir hesabı olmayan idealist gençler olduklarını, bazı “Ağabeyler”inin kendilerine “son kelaynaklar” diyerek dersleriyle ilgilenmelerini söylediklerini ama 1982’de bunu söyleyen ağabeylerin 1983’te ANAP’tan milletvekili olduklarını, daha sonra bir kısmının tekrar MHP’ye döndüğünü anlattı.

Ümit Özdağ, Arvasi’nin Türk Milliyetçiliğinde önemli bir düşünce merkezi olduğunu, son zamanlarda Türk milliyetçiliğine saldırıların arttığını ve mecliste adeta bölücülükle eş değerde gösterilmeye çalışıldığını söyleyerek, Arvasi’nin Türk Milliyetçiliği konusundaki, ırkçılık suçlamaları konusundaki düşüncelerini sordu.

Semih Uşaklıoğlu, Arvasi’ye göre Türk milliyetçiliğinin biyolojik ırkçılık olmadığını söylediğini ve Türk milliyetçilerinin de hiçbir zaman ırkçılık zeminine kaymadıklarını ifade etti. Arvasi Hoca’ya göre insanların üstünlüğünün biyolojik yapılarına göre değil takvaya göre olduğunu onun sözlerinden örneklerle anlattı. Milliyetçiliğin İslam’da olmadığını, küfür olduğunu söyleyenlere karşı Peygamber(ASV)’in hadislerinden örnekler vererek kavmini sevmenin İslam’a aykırı olmadığını savunduğunu anlattı. Bayrak ve vatan sevgisini emreden Peygamberin insanların kavimlerini sevmelerini buyurduğunu ve bunu yok sayan zihniyetin patolojik bir zihniyet olduğunu söylediğini ifade etti.

Özcan Yeniçeri, İslam’ın kendinden başkasına giden yaklaşım içinde olduğunu zekât verme şeklini anlatarak ırkçılığa varmadan kavmini sevmenin İslam anlayışı olduğunu ve bunun eşyanın doğası olduğunu söyledi. Herkesin aslında milliyetçi olduğunu ama bazılarının bunun farkında olmadığını ifade etti. Milliyetçiliğe karşı düşüncenin emperyalistlerce empoze edildiğini söyleyerek Arvasi’nin milliyetçilik düşüncesini izah etti ve neden Arvasi’yi tercih ettiklerini sordu.

Semih Uşaklıoğlu, ilk olarak Burhanettin Amca’nın selamını götürmek için yanına gittiğini, orada Burhanettin Semerkantlı ile görüştükleri intibası uyandığını ama bu iki muhterem insanın dünya gözü ile birbirlerini hiç görmediklerini sonradan öğrendiğini, birbirlerini görmeyen bu iki insanın aralarında çok derin bir sevgi olduğunu anlattı. Hem Türk, hem Müslüman, hem çağdaş olmanın mümkün olduğunu Hoca’da bulduğunu ve o yüzden Hoca’nın daha cazip geldiğini ifade etti. Aklına takılan her soruyu Hoca’ya sorabildiğini ve her soruya cevap verdiğini, gecenin üçünde bile Hoca’nın kapısını çalıp soru sorduklarını anlattı.

Ümit Özdağ, dinin Türk gençlerine aktarılması konusunda ne düşündüğünü sordu.

Semih Uşaklıoğlu, bunun günümüzde Türk devletinin önemli bir meselesi olduğunu düşündüğünü, bunun sosyolojik bir ihtiyaç olduğunu söyleyerek genç nesillere din anlatılmazsa dini başka bir kaynaktan öğrenmeye çalışacaklarını ve bunların yer altına çekilenlerin ve ister istemez yabancı devletlerin Türkiye’deki uşakları vasıtasıyla benliklerinden koparılacağını söylediğini anlattı.

Özcan Yeniçeri, Ümit Özdağ’a Arvasi’nin üzerindeki etkisini sordu.

Ümit Özdağ, Arvasi’yi yakın tanımadığını ve okuduğu kitaplarından etkilendiğini, Güneydoğu’yu oralı olması nedeniyle çok iyi tanıyan Arvasi’nin, Güneydoğu sorunu için de etkili çözümler önerdiğini, aslında bir Arap olmasına rağmen büyük bir Türk milliyetçisi olduğunu anlattı. İstanbul’daki bir konferansta ırkçılık konusunda konferansçılardan birisinin Türk Milliyetçilerine yüklenmesi üzerine Arvasi’nin “Afrika’nın ortasında, Kongo’da bir zenci olarak dünyaya gelseydim ve bugünkü aklım olsaydı Türk milliyetçisi olurdum. Türk İslam Ülkücüsü olurdum. Çünkü Amentüye iman ettiğim gibi iman ediyorum ki, Türk milletinin de, İslam âleminin de, mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk milliyetçilerindedir, Türk İslam Ülkücülerindedir” dediğini ifade etti.

Özdağ, Arvasi’nin bu duruşu ile Türk milliyetçiliğinin bir kültür meselesi olduğunun anlaşıldığını, İslam’ı Arvasi kadar bilmeyenlerin İslam adına Türk milliyetçiliğini eleştirdiklerini, bunların Arvasi’yi okumalarını tavsiye ettiğini söyledi.

Semih Uşaklıoğlu, Arvasi’nin kültür ve tarihin bir bütün olduğunu söylediğini ve önemli bir sosyolojik tespit olarak “Tarihte her milletin yontulmuş tanrıları var, yontulmuş tanrıları olmayan tek millet Türk milletidir” dediğini ifade etti. Türk Milleti’nin İslam’dan önce tek tanrıya inanan bir millet olduğunu ve Türk milletinin Hanif dininden olduğunu söylediğini anlattı. 17. Yy.da Mehmet Vani’nin söylediği gibi Oğuz Kağan’ın peygamber olduğunu övünerek söylediğini ifade etti.

Özcan Yeniçeri, Türk milletinin hiçbir zaman puta tapmamış bir millet olduğunu, bugün birinin dini ötelediği, birinin de devleti ötelediği iki anlayış olduğunu söyleterek Arvasi’nin yazılarından örnek vererek dini sömürenleri net bir şekilde anlattığını ifade etti. Arvasi’ye göre devlet ile dini birbirine karşı kullanmanın tehlikelerini anlattı. Arvasi’nin insan odaklı bakış açısı olduğunu söyledi. Türk İslam Sentezi kavramına itiraz ettiğini, kendisinin Türk-İslâm Ülküsü kavramını kullandığını ifade etti.

Semih Uşaklıoğlu, Arvasi’nin kendini bu millete vakfettiğini ve bu milletin bir ferdi olduğunu benimsediğini söyledi. Abdülhakim Arvasi’nin Ermenilerin Van’ı işgali üzerine çocuklarını Suriye’ye götürdüğünü, oradakilerin artık İstanbul’un da işgal edilmiş olduğu için Türkiye’ye dönmemesini söylemeleri üzerine “Dünyada iki Türk varsa biri benim, bir Türk varsa o benim. Gidip Türklük için savaşacağım” dediğini anlattı.

Ümit Özdağ, Türk milliyetçiliğine yapılan saldırılara bu sözlerin çok iyi bir cevap olduğunu ve Türk olgusunun ırkçılık olmadığını ortaya koyduğunu anlattı. Türk milliyetçilerinin sadece Arvasi’nin bu sözleri ile kendilerini suçlayanlara ve İslam adına saldıranlara cevap vermelerinin yeterli olacağını söyledi.

Özcan Yeniçeri, Londra’dan, Washington’dan veya başka bir yerden Ankara’yı, Diyarbakır’ı ve buraların sorunlarını tarif ve tasnife kalkışanların yanılacağını, 12. yy.dan sonra İslam’ı Türklerin temsil ettiğini, dışarıdan ithal inanç, ideoloji ve yaşam biçimlerinin Türk milletine uygun olmayacağını söyledi. Batı’nın sosyo ekonomik yapısının unsurlarının ithal edildiği ve dönüştürme faaliyeti olduğunu, buna da Arvasi’nin milliyetçiliğin millete hizmet olduğu düşüncesiyle cevap verdiğini anlattı. “Nesebiniz ne olursa olsun, ister Oğuz Kağan’a, ister Bilge Kağan’a dayansın millete faydalı değilseniz milletten sayılmazsınız” dedi.

Semih Uşaklıoğlu, Arvasi’nin “Doğu Anadolu Gerçeği” kitabını yazdığını söyledi. Çocukken köylerden yumurta ve süt getirenlere “Kürt” dediklerini, sonra Erzurum’da kendisine de “Kürt” dediklerini, sonra Savaştepe’de öğretmenlik yaparken de hem Sivaslı hem Erzurumluya da “Kürt” dendiğini gördüğünü anlattığını ve 17.yy.a kadar “Kürt” kavramının olmadığını söylediğini anlattı. Arvasi’nin Kürtlerin ayrı bir millet olduğuna inanmadığını, bölücülerin yalnızca Türk milletine değil İslam dünyasına da ihanet ettiklerine inandığını ifade etti. “Türk devleti güçlü ise İslam da güçlüdür” dediğini anlattı.

Özcan Yeniçeri, Arvasi’nin yazdıklarından örneklerle ve ayetlerden örneklerle Arvasi’nin milli birliğe verdiği önemi anlattı. Arvasi nin birlik ve bütünlüğe çağırdığını ifade etti.

Ümit Özdağ, Semih Uşaklıoğlu’nun tıp doktorlarına Arvasi ile ilgili bir konferans verdiğini söyleyerek Arvasi’nin neden bu kadar muteber olduğunu sordu.

Semih Uşaklıoğlu, Arvasi’nin gençlere biçim verdiği ve onları Türk İslam Ülkücüsü olmalarını sağladığını anlattı.

Özcan Yeniçeri, Arvasi’nin kimliğinin farkında olan bir Anadolu insanı, gerçek manada bir münevver, bilgisinin iğdiş edilmesine izin vermeyen, ülkesinin ve toplumunun istiklal ve istikbalinin mesaisiyle ömrünü tüketen biri olduğunu söyledi. Büyük dava adamlarının çok yaşamadığını ifade etti.

Semih Uşaklıoğlu, Arvasi Hoca’nın yaşadığı dönemlerde tam anlamıyla anlaşılamadığını, Ülkücü hareket dışındaki medyanın Arvasi Hoca yokmuş gibi davrandığını, kitaplarının gerçek manada felsefe kitapları olduğunu, Bilge Oğuz Yayınevi’nin Arvasi’nin kitapların tamamını yeniden bastığını anlattı.

1 yorum
  1. BEDİRHAN diyor

    Türk lerin yontulmuş putlarıda vardır yontulmamışputlarıda vardır-yontulmuş olanı her şehrin meydanında ve her resmi kurumda mevcutur-yontulmamış olanlarıda şeyh seyda-seyit gavs vs vs isimler adı altında yerel tanrıcıklar ,rabciklerdir

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.