Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

MHP’yi – Ya da Ülkeyi – Ben Yönetmek Zorunda Değilim..

0 14.611

19 Mart 2011

Kendi melekelerimi biliyorum, neyi yapıp neyi yapamayacağımı biliyorum..

En önemsediğim özelliğim, hiç kompleks yapmadan, hareketime faydalı olacağına inandığım vasıflı insanların birikimlerini ve enerjilerini faydaya dönüştürmek noktasında, onlara konum ve inisiyatif vererek, gerektiğinde yeni makamlar da ihdas ederek, hareketin tüm potansiyellerini değerlendirmek tercihinde olmamdır.

Bu zaten faydalı bütün enerjileri bütünleştirip sinerji üretmek olsa da, yönetim makamı aynı zamanda “temsil makamı” olduğu için, halkın itibar edeceği her özellik önemsenmelidir. Hareketi yönetecek kişinin Ülkücü Hareket ile mazisi ilk kriter olmakla birlikte, mesela akademik kimliğinin olması, değilse siyasal okumuş olması, değilse ekonomi okumuş olması, hatta ikisini birlikte okumuş olması elbette ki tercih için artı özelliktir. En az iki –yada daha çok- yabancı dil bilmesi artı özelliktir. Hitabetinin güçlü olması, kürsü hakimiyetinin olması, bir o kadar da fiziğinin etkileyici olması da artı özelliktir.

Keza sosyal etkileşiminin de güçlü olması önemlidir.

Şimdi bunlara bakınca, bu meziyet ve melekeleri benden önde olan insanların MHP’yi benden daha iyi temsil etmek kabiliyeti olduğu aşikârdır. Geriye iyi yönetmek kalır ki, bu kadar birikimi ve özelliği olan insanların kompleksli ve muhteris olması çok muhtemel olmayacağı için, haliyle hareketin yetişmiş kadrolarından iyi bir kurmay heyet oluşturup iyi yönetim kabiliyetleri sergilemesi de pek muhtemeldir.

Hal böyle olunca;
İdealist bir insan olarak, “Ülkücü Hareket”i -ve onun siyasi temsil organı olan MHP’yi-  bu özellikleri benden önde olan bu kabil insanların olabildiğince en iyisinin yönetmesini istemeliyim.

İdealist isem, “ülkücü” isem benim böyle düşünmem lazımdır !
(MHP’yi yönetenler de böyle düşünmelidir, keza ülkeyi yönetenler de.. Ta ki, muhteris değillerse, ‘megaloman’ değillerse..)
Ama ben böyle düşünmüyorum !..
Yani MHP’yi bu kabil özelliklerinin benden önde olduğunu düşündüğüm filan A şahsının yada B şahsının yönetmesi gerektiğini düşünmüyorum !..

Çünkü bu bile gerçekten idealist olan bir insanın tercihi olamaz, olmamalı..

Çünkü bu halde bile kullandığım terazi benim terazimdir, benim önceliklerime benim önemsediklerime göre tartar..
Ben bu hareketin yetiştirdiği vasıflı insanlardan biriyim, kendimi önemsiyorum. Ama bu hareketin yetiştirmiş olduğu ve vasıfları benden fazla olan sayısız denecek kadar çok insan vardır ;  ya onların terazileri, onların öncelikleri ve önemsedikleri ?!..

Ben bu idealist hareketin, bu “ÜLKÜCÜ” hareketin ORTAK AKIL ile yönetilmesini istiyorum !

Terazisi benimkinden daha iyi ve daha doğru tartan, sevgilerinin ve bağlılıklarının boyutu benimkinden daha fazla olan o onbinlerce insanın ve hatta bu harekete az yada çok emek vermiş olan bu itibarla da hak sahibi olan bütün ülkücülerin  “ORTAK İRADE”si ile yönetilmesini istiyorum !
Herkesin “üye” olabildiği, “seçici” olabildiği adaletli kongre zeminlerinden üretilmiş katışıksız “ORTAK TERCİH” ile yönetilmesini istiyorum !..

Partimin de ülkemin de..
Ve bu sözüm yönetenlere olduğu kadar yönetmek isteyenleredir !..
( Not: Şimdi hiç zamanı değil, hiç gündemimiz değil, şimdi hedef ülkeyi ABD’nin ve taşeronu AKP’nin dayattığı ‘yeni anayasa’dan, “bölünme yada iç karışıklık” riskinden korumak olmalı. Ama yıllardır yazageldiğim doğruları uzun zamandır yazmamış olmamın üzerimdeki baskısını azaltmak için yazdım bu satırları..)

www.ucuncuyol.com

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.