Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Atatürk’ün Hayatı

0 17.133

Mustafa Kemal 1881’de çeşitli kültürlere açık, bir liman şehri olan Selanik’te doğmuştur. İmparatorluğun gelişmiş şehirlerinden birisi olan Selanik, yeni düşünce ve siyaset akımların yankı bulduğu kozmopolit bir merkez olmasının yanı sıra, siyasal karışıkların yaşandığı Makedonya’nın en büyük kentiydi. Makedonya, Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli milletlerin birbirine karıştığı kendilerine özgü farklı yaşayışlarını sürdürdükleri bir bölge idi. Osmanlı Devleti’nin beş yüz yıldan beri doğulu, batılı çok farklı ulusu bir arada tutmak için uyguladığı, etkili organizasyonunun küçük bir örneğini burada görmek mümkündü. Makedonya, Osmanlı Devleti’nin Avrupa topraklarının tam ortasındaydı. Mustafa Kemal, ülkede modernleşmenin ileri boyutlara ulaştığı, çöküş ögelerinin en çarpıcı biçimde birleştiği bu yörede doğmuş ve yetişmiştir.

XIX. yüzyıl, Slavların, Rumların, Ermenilerin Türklere karşı ayaklandıkları, Rumeli’deki değişik soydan olan halkların birbirinden kopup dağıldıkları bir karışıklık dönemi idi. Milli duyguları kabarmış olan bu topluluklar, bağımsızlıklarını elde etmeye ve Osmanlı Devleti’nden toprak kapmaya çalışıyorlardı. Yayılma peşinde koşan Avrupa devletleri, entrikalar çeviriyor, uydularını ayaklandırıyor, bölgeyi istilâ için hazırlık yapıyorlardı. Bu devletlerin başında Çarlık Rusya’sı ile, Avusturya ve Macaristan İmparatorluğu geliyordu. İngiltere toprak kazanmak için değilse bile, daha doğudaki sömürgeleriyle olan ulaşım yollarını koruyabilmek için bir kuvvet dengesi kurmak çabasındaydı. Atatürk doğduğu sıralarda, Batı’nın hızla ilerleyişi karşısında Doğu gerileme içindeydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun, gerileyişi devam ediyor çöküşe doğru hızla kayıyordu.

XIX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti’nin karşılaştığı baskı kendi sınırlarının içinden gelmişti. Atatürk’ün doğuşundan dört yıl önce, 1877’de bu baskı dışardan kendini göstermiştir. Akdeniz’e doğru yayılmak konusundaki Pan-Slav hayallerinin peşinde koşan Ruslar, sınırı aşarak İstanbul’un yakınlarına Yeşilköy’e kadar ilerlemişlerdir. Büyük devletlerin işi karışmasıyla Ayastafanos’ta bir anlaşma imzalanmıştı. Bu, başta Bulgaristan’ın yararına olarak, Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki topraklarının parçalanması demekti. Bu durum batılı büyük devletlerin işine gelmiyordu. İngiltere ile Avusturya, Rusya’nın Avrupa’da yayılmasından endişe duyuyordu.

Prof. Dr. Yaşar AKBIYIK

Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.