Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Dinin Üzerine Yeni Bir Din Kuruldu

0 12.572

Prof. Dr. Cihan DURA

Tarihte bütün büyük fikir akımları, ideolojiler; kurucuları hayattan çekilince dönüşüme uğruyor, hedefinden, ilkelerinden saptırılıyor, birtakım çıkar çevrelerinin aracı haline getiriliyorlar. Örneğin İslamiyet’in, Marksizm’in, Kemalizm’in…, başına bu gelmiştir. Atatürkçülük en önemli ilkelerinden soyutlanmıştır, Milli egemenlik, Bağımsızlık, Sosyal Ahlak, Halkçılık, Devrimcilik,… ilkeleri bir tarafa atılmıştır. Kemalizm Cumhuriyetçilik ve Laiklik ilkelerine indirgenmiş, uzun süre sadece Laiklik olarak algılanmıştır; bugün o da nerdeyse ortadan kalkmak üzeredir.

Aynı saptırma İslamiyet’in da başına gelmiştir: Yüzyıllar boyunca saf İslam’a eklemeler yapılagelmiştir; üzerinde, “dincilik” adını verebileceğimiz, gerçek İslam’ı bir kabuk gibi kaplayıp gizleyen, âdeta yeni bir din oluşmuştur.

Atatürk bu tarihî hakikati büyük öneminden ötürü çeşitli vesilelerle dile getirmiş, vurgulamıştır. Aşağıda söz konusu değinmelerden sadece bazılarını örnek olarak sunuyorum:

– Bizim dinimizin temeli çok sağlam, malzemesi iyi… Fakat yüzyıllar boyunca ihmale uğramış. Birçok yabancı unsur, yorum ve hurafe onu daha da yıpratmış. Bu yüzden bugün içimizde karışık, yapay, hurafelerden yani boş inançlardan ibaret ikinci bir din daha var.

– İslam toplumları; yanlış âdetleri, bâtıl alışkanlık ve inançları İslamiyet’e karıştırmanın, gerçek İslam’dan uzaklaşmanın bedelini ağır ödediler, ödüyorlar. Şöyle ki gerilediler, sefalete düştüler, devletleri çöktü; düşmanlarının tutsağı oldular.

– Bizi yanlış yola sevk edenler, o habisler, çoğu zaman din perdesine bürünmüşler, hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir saf ve temiz halkımızı. Dinden maddî çıkar sağlamışlardır. İrtica kaynaklarıdır onlar, cehalet damgalarıdır.

– Türkiye Cumhuriyeti şeyhler ülkesi olamaz; dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz. O, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir.

– Dinin siyaset aracı olarak kullanılması… Bütün despot hükümdarlar hep bu yolu tuttular, hep din adamlarına başvurdular ihtiras ve zorbalıklarını kabul ettirmek için. Gerçek din adamları, dini bütün âlimler hiçbir zaman boyun eğmediler bu despotlara; emirlerini dinlemediler, tehditlerinden korkmadılar. Fakat gerçekte âlim olmayıp sırf o kılıkta bulundukları için âlim sanılan, çıkarına düşkün hırslı ve imansız hocalar da vardı. Hükümdarlar bunları kullandılar işte. Onlar verdiler “Dine uygundur” fetvalarını. Gerektikçe hadis uydurmaktan da çekinmediler. Ancak ne mutludur ki Milletimizin içinde gerçek din adamları da var, onların içinde de milletimizin hakkıyla övünebileceği âlimlerimiz…

– Bir hak ancak çalışmakla kazanılır.

– Mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve perişan edecektir. O zaman yeryüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir sosyal duruma mazhar olacaktır.

Gerçek bir Atatürkçü “dindar”a saygılıdır, ancak “dinci”ye asla!… Dinciye (dini menfaat için kullanana) şiddetle karşıdır, onun fikir ve eylemleriyle mücadele eder. Bunun için de gerekli bilgi birikimini gerçek İslam’a sahip çıkan yazarlardan sağlar. Bunlara örnek olarak Yaşar Nuri Öztürk’ü, Zekeriya Beyaz‘ı, Eren Erdem‘i,… verebilirim.

Tabiî, bir de İhsan Eliaçık var. Ben bir Internet gazetesinde bu din âlimimizle yapılmış bir sohbeti[1] okuyunca, onun Atatürk’ün övdüğü âlim tipine iyi bir örnek olduğuna, fikir ve görüşlerinin de gerçek İslam’ı yansıttığına tam kanaat getirdim.

Sohbet, İslam’da adalet başlığını taşıyordu; yeryüzündeki adaletsizliğin sebebi, servet ve iktidarın âdil dağılımı, kişinin dindarlığının servet ve iktidarla olan ilişkisi, eşitsizlik, adaletsizlikte dinin konumu, Peygamber’in mücadelesi, eşitsizlik ve dünya düzenleri gibi alt konularla ilgiliydi. Bu değerli görüş ve fikirleri siz değerli okurlarıma da ulaştırmamın gerekli olduğunu düşündüm. Özetleyerek, kısa notlar halinde aşağıda sunuyorum.

***

Adaletsizliğin sebebi servet dağılımındaki eşitsizliktir – Adaletsizliğe asıl sebebi, servet dağılımıdır; bu dağılımdaki eşitsizliktir. Birinde fazla olması, diğerinde hiç olmamasıdır. Biri açken, öbürünün tok olmasıdır. Mülk konusundaki adaletsizliktir asıl sorun. Hukuk da aslında bu adaletsizlikleri korumak için oluşturulmuş kanunlar manzumesidir. Mahkemeler bunu icra eder, devlet bunu korur ve kollar. Eşitsizliğin ortadan kalkması için işin kökenine inerek, öncelikli olarak mülkiyet dağılımı ve servet ilişkilerinin düzenlenmesi gerekir.  

Servet ve iktidar âdilce dağılmış olmalıdır – Adalet mülkün temelidir” sözü ile aslında Hz. Ömer şunu söyler: ”Adalet, iktidarın ve servetin temelidir. Servet ve iktidar (mülk) adilce dağıtılmalıdır. Servet ve iktidar bir kişi veya grup elinde kenz ve temerküz etmemelidir (biriktirilip toplanmamalıdır). Bunun, herkese âdil bir şekilde dağıtılması gerekir. Gerçek adalet budur, devletin varlık sebebi de bundan ibarettir.” Devletin kendisi zaten adaletli olmak durumundadır. Devletin, adaletten başka bir varlık gerekçesi de yoktur. 

İnsanın tek hakkı emeğidir – İnsan için emeğinden başka hakkı yoktur”. Eğer bir şeye sahip olduysan, onun için ne kadar alın teri döktüğünü ispat etmek zorundasın. Aksi halde gırtlağına kadar haramın içindesin. İslam’da kamu üzerinden servet sahibi olmak şiddetle yasaklanmıştır. 

Kişinin dindarlığı servet ve iktidarla olan ilişkisindedir – Hz. Peygamber (s) şöyle der: “Kişinin namazına, niyazına değil; dinar ve dirhemle olan arkadaşlığına bakın”. Buradaki kasıt, kişinin sahip olduklarını nasıl kullandığı, eline bir güç, servet ya da iktidar geçtiğinde nasıl bir davranış sergileyeceğinin gözlenmesidir. Kişi bir şeye sahip olduğunda şımarıyor, olmadığında yeise mi düşüyor, ona bakmamız gerektiği ifade ediliyor. Kişinin dindarlığı burada ortaya çıkar. Kur’an diyor ki bunlarda kenz ve temerküz olmayacak.

Eşitsizlik ve adaletsizlik dine mal edilemez – Allah demek öyle dilemiş ki onlar yoksul… Bize de lütfetmiş, bahşetmiş ki zenginiz. Eğer isteseydi Allah onları da zengin kılardı. Biz niye verelim ki?” İşte Allah bunu söyleyenlerin kâfir olduğunu bildiriyor. Yani var olan eşitsizliği dine mal etmek, “Allah böyle istedi, ne yapalım?” demek adaletsizliğin ta kendisidir. 

Eşitsizlik dünya düzenlerinden kaynaklanır – İnsanlar yaratılmıştır ve yaratılışta eşitlik söz konusudur. Kadın da erkek de eşit yaratılmıştır. Siyahla beyaz, doğuyla batı, herkes eşit yaratılmıştır. Allah, birini görmezlik ederek, birine avantaj sağlayarak, birine imtiyaz vererek bir yaratılış düşüncesi içinde değildir. İnsanlar arasındaki eşitsizlikler dünyadaki düzenler gereği olmuştur. 

Dinin Üzerine Yeni Bir Din Kuruldu – Sosyal hayata baktığın zaman iki yüz bin tane hadis uydurulmuş ve Müslümanın gündelik hayatı mahvedilmiş. “Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun / Yıktın da dini mübini yeni bir din kurdun” diyor Mehmet Akif. Yeni bir din kurulduğundan bahsediyor. Bazıları diyor ki: Yeni bir din mi icat ediyorsun? Hayır kardeşim, “yeni bir din kurulmuş, biz asıl din şuydu” diyoruz. Onu söylemeye çalışıyoruz. Evet, Âkif’in söylediği yeni dinin üzerine yeni bir din daha kuruldu. 

Bize Gösterilen Dinden Şüphe Etmeliyiz -Var olan dinden şüphe etmeliyiz. “Bu muydu, bu mu, bu kadar mı, Allah’ın dini bu mu, şu gördüklerimiz mi” şeklinde sorgulayıcı olmalıyız. Burada kitabı değil, gördüklerimizi kastediyorum. Herkes bir sürü şey söylüyor. Bir defa durumdan şüphe edeceğiz. Şüphe etmezsek hakikate ulaşamayız. 

ABD’nin Çabalarıyla Kapitalizme Teşne Bir Zihniyet Oluşturulmuştur – Yetmişli yıllarda, soğuk savaş döneminde ABD’nin antikomünist kuşak yetiştirme, yeşil kuşak oluşturma çabaları doğrultusunda zihinsel köklerimizle uğraşılmış ve mühendislik faaliyetlerinde bulunulmuştur. Müslümanlar sağcılaştırılmış, antikomünistleştirilmiştir. Servete, kapitalizme, zenginliğe teşne, buraya rahatlıkla kayacak bir zihniyet oluşturulmuştur.  

İslam Kapitalizm’e Değil, Sosyalizm’e Yakındır –Bu söylediklerimin hepsi bir projedir. Birileri bunun üzerinde çalışmış, kafa yormuş ve bizi antikomünistleştirmiştir. Hâlbuki İslam’ın ekonomi politik yorumu kapitalizmle asla bağdaşmaz ama sosyalizme biraz yakındır. Eğer çağımızda illa bir müttefik olacaksa, yani ne odur ne budur demeden, ikisinden hangisine yakın diyecek olursak, bana göre İslam sosyalist dünyaya yakındır. 

Allah’ın Emri Adaletli Davranmaktır – Üzerimize farz olan, dünyada adaletli davranmaktır. Allah’ın bizden de istediği budur. Nahl Sûresi 90. âyet “Allah size adaleti emreder” diyor. Bakın, “tavsiye eder” değil, emreder! Ahlâk, kişinin karakterinde ortaya çıkar. Yalan söylemeyen ya da doğru sözlü olan bir insan ahlâkî prototiptir. Adalet de insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde ortaya çıkar. Bu durumda kişi, adaleti sağlamak için normlar ve müeyyideler oluşturur. Adalet hissinin kalıcı olması için de dışsal dünyada norm ve müeyyidelere ihtiyaç vardır. Bu noktada da hukuk doğar. Hukuk kuralları adalete uygun olmalıdır. Adalet, ahlâktan güç almalıdır. Ahlâkın kökünde rahmet olmalıdır. Bütün bu kurallar, insanlar birbirini sevsin, bir arada huzur içinde yaşasın diye vardır.

Cennet hayatı yüksek değerleri hayata geçirmekten ibarettir – Cennet dinlerin ideal dünya ülküsüdür. Cennetin bu dünyaya dönük yüzü bizim görevimizi, öteki dünyaya yönelik yüzü de itikadımızı ifade eder. “Cennet hayatı yaşamak” demek, bir takım değerleri hayata geçirmek demektir. Bunların başında sevgi, merhamet, kardeşlik, paylaşım, adalet ve eşitlik gelir. Bunların olduğu, yaşandığı yer cennettir. Diğer yandan ihtiras, hırs, haset ve kibrin olduğu yer de cehennemdir.

Allah’a inanmak, güvenmektir – Müslümanlık daha çok bir tavır alış ve duruştur. Adamlar bir sürü şey üretiyor, bunu kime satacak? Uyduruktan şeyleri ihtiyacımızmış gibi yutturuyor, insanların ihtiraslarını ihtiyaçlarıymış gibi hissettiriyorlar. Biz de o ihtirasların peşinde koşarak ihtiyaçlarımızı giderdiğimizi zannediyoruz. Hâlbuki onlar senin ihtiyacın değil, onlar sende kışkırtılmış ihtiraslar... Allah’a inanmak, esas itibariyle güvenmektir. Güvenen adam biriktirmez, güvenmeyen biriktirir. Korkuyor çünkü. Benim sigortam da yok, arabam da yok, evim de yok. Elime geçtiği zaman ihtiyacımı alıyor, gerisini paylaşıyorum. Elli yaşıma geldim, yaşıyorum işte.

Kaynak: http://www.cihandura.com


[1] http://www.adilmedya.com/eliacik-ile-adalet-uzerine-soylesi-h31158.haber (7.7.2012)

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.