Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Bolşevıklerın Anılarına Göre 1918 Yılının İlkbaharında Azerbaycanlılara Karşı Yapılmış Soykırım

0 14.198

Dr. İlqar NİFTALİYEV

1918’de Azerbaycan’da Yaşanan Trajik Olayların Bolşevikler Tarafından Yorumlama Çabaları Sovyet Hakimiyetinin Tesis Edilmesinden Derhal Sonra Başlatılmıştır.

1920’lerden başlayarak Azerbay­can’da 1917-18 olaylarında yer alan devrimcilerin anılarının anlattığı geceler düzenlenmeye başlamıştır. Buradaki konuşmalar titizlikle kayda geçirilirken, daha sonra gereken ide­olojik çerçeveye oturtulmuş, Azer­baycan’da Sovyet hakimiyetinin tesis edilmesi için yürütülmüş mücadele­nin tarihinden bahseden çalışmala­rın temelini oluşturmuştur. Olayları anlatan tanıkların büyük çoğunluğu 1917 Şubat Devrimi sonrası parti ör­gütüne katılmış sıradan komünistler – Kızıl Ordu birliklerinde görev yapan, Bakü Halk Komiserleri Sovyetine bağlı kurumlarda çalışanlar idi. Bu foruma katılanlar arasında Ermeniler, Ruslar ve Yahudiler çoğunluktaydı ve bu da Bakü Halk Komiserleri Sovyetinin ön­gördüğü rejimin Azerbaycan halkına ne kadar uzak olduğunu göstermek­tedir.

O dönemin olaylarına tanıklık edenlerin neredeyse tamamı anıla­rında 1918 yılının Mart olayları­nı, Bakü’de Sovyet hakimiyetinin kurulmasında bir dönüm noktası olarak görmekte ve Azerbaycanlı­ları hedef aldığını açık bir şekilde doğrulamaktadırlar. Bolşeviklerin çoğunluğu Müslüman ahalinin zarar gördüğü Bakü, Guba ve Şemahi’de meydana gelen olayları tasvir etmiş­lerdir. Bolşevikler bu bölgelerde hal­kın değişik etnik gruplardan ibaret ol­duğunu dikkate alarak etnik çatışma sonucunda hakimiyete daha kolay sa­hiplenebileceklerini düşünmüşlerdir.

Anılardan şöyle bir sonuç çıka­rılabilir: Bolşevikler, silahlı Taşnak çetleriyle birlikte silahsız Müslümanlara karşı girişecekleri bu ey­lemin sonuçlarını bildikleri halde Stepan Şaumyan’ın önderliğinde Bakü olaylarını önceden planla­mışlardır. A.Gaber-Korn’un ifade etti­ği gibi “silahlı bir ayaklanma olmadan Büyük Ekim Devriminin başarılarını Bakü’de tesis etmenin mümkün ol­mayacağı herkesçe belliydi. Doğal olarak Bakü Komitesinin ilk çağırışıyla her kes – kimisi Kızıl Orduda, kimisi parti örgütlerinde – hevesle askeri tatbikata başladılar.”[1] Kızıl Ordunun seçkin bölüklerinden birine mensup N.Asriyants ise anılarını şöyle dile ge­tirmekteydi: “Şaumyan Bakü’ye geliyor. Burada Amirov’un öncüllüğünde ge­rek Bolşevik gerekse milli (Ermeni – I.N) birlikler organize edilmiştir. Amirov he­pimizi, tüm eski yoldaşları topladı, Şa­umyan ve Caparidze’nin talimatlarını yerine getirmemiz gerektiğini söyledi. Tarih olarak neredeyse 1918 yılının şu­bat ayıydı. Hem bizim hem de milliyetçi Taşnak Partisi silahlı birlikleri hazır hale getirilmişti. Şaumyan, gece emir verilin­ce Müsavatçıların karargahına saldıra­cağımızı söyledi. Böyle de yapıldı. Emir verilince silahlı birlikler karargaha sal­dırdılar. Sıcak çatışmalar sonunda ka­rargah ele geçirildi”[2]. Olaylarda aktif rol almış, daha sonrada SSCB’nin yöneticilerinden biri olmuş Anastas Mikoyan da “bu ayaklanmanın başla­masına bir hafta kala tüm propaganda faaliyetlerini durdurduğunu, işçi toplantılarına gitmediğini ve tama­men silahlı birliklerin tesis edilmesi ve silahlandırılması meselesine odaklan­dığını” itiraf ediyordu.[3] 1917 yılından parti üyelerinden A.Baranov’un anıla­rına göre mart olaylarında A.Mikoyan Bakü kale kapısına düzenlenen ope­rasyonun başındaydı ve ayağından yaralanmıştı[4]. A. Kaçaeva’nın anılarına göre “ayaklanma başlatılmadan önce yoldaş Korganov Bakü Komitesinden orduda ayaklanma başlatılması em­rini almıştır. Yoldaş Lenin bizi cephe için silahlandırmak talimatı vermiştir ve bu doğrultuda büyük parti silah sevk edilmiştir. Şaumyan Lenin’e yazdığı mektupta bu konuda ricada bulunmuştur”[5]. Muhtemelen burada bahsedilen mektup 3 (16) Mart 1918 tarihli I.Stalin’e yazılmış mektuptur. Bu mektupta Şaumyan Bakü Sovyetinin silahlı kuvvetlerinin oluşturul­masının önemini anlatarak sadece Kızıl Ordu birliklerine değil aynı zamanda Taşnaklara da askeri yar­dımda bulunulmasını rica etmiştir[6]. A.Gaber-Korn’a gör, “Zayıf birliklere sahip Bakü Sovyeti Taşnak çetelerinin katılmasına sessizce onay vermek zo­runda kaldı”.[7] Böylece, 1918 yılı ilk ba­harında Bakü Sovyeti tarafından Bakü’de Taşnak-Bolşevik askeri itti­fakı oluşturulmuştur.

Mart olayları öncesi Bolşevik-Taşnak askeri ittifakının oluşturulmasına dair bilgiler başka anılarda da yer al­maktadır. A. Baranov’un anılarına göre Bakü’de kale kapısına hücum sırasın­da S.Şaumyan’ın makineli tüfek kul­lanan küçük oğlu Levon Şaumyan’ın[8] anlattıkları Taşnak T.Amirov’un birliği­nin Bolşeviklerin yanında yer aldığını doğrulamaktadır: “O hiçbir zaman Bol­şevik olmamıştır. O bu süreçte önemli rol aldı ve büyük yardım etti. Bu sade­ce Stepan’la olan iyi ilişkileri sayesinde mümkün olmuştur. Sadece Stepan onun üzerinde etkin idi. Evet, Stepan sa­yesinde ondan savaş sırasında yeteri ka­dar faydalandılar”[9]. 1917 yılından parti örgütünde yer alan G. Blyumin şöyle yazmaktaydı: ‘‘1918 olayları meydana geldi ve biz elimizde silahlı güçlerimiz olmadan Taşnak birliklerini kullandık”.[10] A. Kaçaeva o dönemi şöyle hatırlamak­tadır: “… taburlar oluştururken komuta zincirimiz yoktu. Demek, komünist çe­kirdekten yoksun bir ordu oluşturmuş­tuk. Ordunun yüzde 70’i Ermenilerden oluşmaktaydı.”.[11] Bolşevikler sonuna kadar Taşnak birliklerine bağımlı kal­dılar ve onları kendi hakimiyetleri al­tına alamadılar. A.Gaber-Korn şöyle yazmaktadır ‘‘Müsavatçılardan “vahşi tugayı” feshetmeleri istenmiş ve onlar Sovyetden de kovulmuşlardı. Taşnakların silahsızlanmasına ilişkin baskılar za­yıftı ve onlar hala Sovyette idiler. Bu du­rum, özellikle Türk ahalide çok olumsuz etki uyandırmıştır“.[12] A.Bagdasarov’un anılarına göre durum çok kritik idi ve Bolşeviklerin kontrolünden çıkma korkusu söz konusuydu: ‘‘Mart olayları sonrası iç savaş etnik savaşa dönüştü­ğünde Ermenilerin başında duranların yüzde sekseni Taşnak idi. Parti artık ya­şamayacağını hissetmeye başladı. Ha­kimiyet Ermenilerin ve Rusların elinde idi. Ermeni Ulusal Komitesi tüm silahlı birlikleri organize ediyordu.“[13] Gerçi bir kadar sonra Mart 1918 olaylarına işti­rak etmiş ve daha sonra Ermenistan Komünist (Bolşevik) Partisi Sekreteri görevinde çalışmış L. Mirzoyan S.Şaumyan’ın önderliğinde Bolşeviklerin eylemlerine hak kazandırmaya çalışa­rak şöyle yazıyordu: “‘Gerçekten Sovyet hakimiyeti Taşnakları kendi amaçları doğrultusunda kullanmıştır”[14]. Gerçek acı olsa da gerçektir: Bakü Sovyetinin ordusunu kesinlikle bir Ermeni oluşu­mu olarak görebiliriz.

Boşevik-Taşnak ittifakının iktidarı sahiplenmek için kullandığı müca­dele taktiği Azerbaycanlıların toplu kıyımıyla sonuçlandı. G.Blyumin bunu itiraf etmektedir: ‘‘Taşnak birlikleri al­çakça davrandılar. İç savaş yerine etnik savaş başlattılar, gariban Müslüman ahaliden 20.000’ini doğradılar.“.[15] A.Baranov da anılarında Bakü’de Müslü­manların Taşnak birlikleri tarafından toplu şekilde imha edildiğini yazıyordur: “Kızıl Ordu birliklerinin ve parti örgütüne ait birlikler Nikolayev cad­desi, “Metropol” oteli istikametinden ana kale kapısına doğru hücum ettiler. Burada Taşnak birlikleri öncüldü ve Musavat ayaklanmasını bastırırken tüm Müslümanları da öldürüyorlardı.”[16] Fakat kısa süre sonra Ermeni müttefiklerinin yaptıkları Bolşevikleri hayal kırıklığına uğratmıştı. Bu yüzden onların birlikteliği çok fazla sürmedi. Bakü hükümeti düşerken bu birliktelik de sona erdi. A.Gaber-Korn’un yazdı­ğı gibi 30-31 Temmuz 1918 olayları Taşnakların Sovyet karşıtı bir tutum içinde olduklarını ve ihanet ettiklerini ortaya koydu. S.Şaumyan Ermeni bir­liklerinin cepheye katılması için nere­deyse yalvarırken onlar bunu yapma­dılar. Çünkü Bakü Sovyetinin zor duru­ma düşmesi Taşnakların yararına idi”.[17]

1918 yılı ilkbaharında meydana gelmiş olayların en kanlı sayfalarından biri de Şemahi faciası idi. S.Şaumyan Moskova’yı Bakü Sovyetini tehdit eden devrim karşıtı güçlerin varlığına inandırmaya çalışıyordu. Bununla da bölgelerde Azerbaycanlı halka karşı uygulayacakları kıyımlara hak kazan­dırmak istiyordu. Bu amaçla Mos­kova’ya sunduğu raporda Şemahi’de kanlı çatışmaların yaşandığını, Bakü Sovyeti birliklerinin geri çekilmek zorunda kaldıklarını, onlarla birlikte bölgede yaşayan Rus Molokanların ve Ermenilerin de bölgeyi terk ettiklerini yazıyordu.[18] Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Halk Komiser­leri Sovyetine gönderdiği 13 Nisan 1918 tarihli mektubunda S.Şaumyan Şemahi’de devrim karşıtı güçlerin bu­lunduğunu, bu amaçla oraya “toplar ve makineli tüfeklerle silahlanmış yeni bir birlik sevk ettiğini” yazıyordu.[19] Bu birliğin başında Stepan Lalayev vardı. Olaylara tanıklık yapmış P. Boçarov’un anlattığına göre Bakü hükümeti Lalayev’i geniş yetkilerle donatmıştır.[20] Lalayev ve katilleri bu kadim şehri yakıp yıkmış, aha­lisinin büyük bir bölümünü imha etmiştir. Zaten bir sene önce meydana gelmiş şiddetli deprem so­nucunda halkın bir kısmı hayatını kaybetmişti. P.Boçarov şöyle devam etmektedir: “Bir gece içinde şehri yok et­tiler. Ahali öldürülmüştü. Caparidze’nin başkanlığında bir komisyon ivedilikle olay yerine sevk edildi. Şemahi garnizon komutanı Taşnak Pahlatsin görevden alındı ve olaylar sırasında hareketsiz kalmış birliği feshedildi. Taşnak Stepan Lalayev de şehirden kovuldu.”.[21] Meşedi Azizbeyov Şemahi’de incelemelerde bulunmak için görevlendirildi. Azizbeyov’la birlikte olay yerine gitmiş Kızıl Ordu mensuplarından Hacıyev şunları anlatıyordu: “Parti teşkilatının talimatıyla Meşedi Azizbeyov’un mai­yetindeki heyet Şemahi’ye gitmek için görevlendirilmişti. Biz Şemahi’ye geldi­ğimizde Taşnaklar karşıladılar ve bizi öldürmek istediler. Daha sonra Medrese kasabasına gittik. Halka işkence edil­mişti, kadınlara şiddet uygulanmıştı. Caddelerde şarap fıçıları konulmuştu. Her kes sarhoş idi. Her türlü ahlaksızlık yapılıyordu. Şemahi’den sonra Altıağac’a geçtik. Gösteri düzenlendi. Yoldaş Meşedi Bey bir konuşma yaparak Molokan, Ermeni ve Rusları barışa çağırdı. Maalesef onların arasında bizim belge­leri okuyabilecek bir kişi bile bulunama­dı. Ben S.Şaumyan’ın imzası yerine Ca­paridze’nin ismini okudum. Çünkü halk Ermenilere karşı tepkiliydi. Onlar – siz bize karşı Rus askeri gönderin, o zaman biz Sovyet hakimiyetine karşı bu kadar öfkeli olmayız – diyorlardı. Geri döndük­ten sonra Meşedi Bey Bakü Sovyetin’e Şemahi kazasındaki durumu anlatan bir rapor sundu.”.[22] Azizbeyov’un se­ferinden sonra Bakü Sovyeti Yürütme Komitesi 22 Nisan’da Şemahi’yle ilgili özel bir karar aldı. Kararda şehrin yakı­lıp yıkıldığı ve kurtulan insanların du­rumlarının çok ağır olduğu vurgulan­mış, tahribatın boyutlarını belirlemek, mültecilerin durumunu tespit etmek ve durumun iyileştirilmesi amacıyla özel bir komisyon oluşturulması ön­görülmüştür. Komisyon Azizbeyov’un başkanlığında faaliyet gösterecekti. İlginç olan, ilk kez “olağanüstü soruş­turma komisyonu” adında bir komis­yonun oluşturulmasıydı. Komisyo­nun görevi “meydana gelmiş olayları incelemek ve suçluları tespit etmek” idi.[23] Fakat kısa süre sonra komisyon etkisiz hale geldi. Nitekim Lalayev ve onun gibiler en yüksek düzey­de S.Şaumyan tarafından koruma altına alınmıştır. Nitekim Şaumyan bu tutumunu açık bir dille ifade et­miştir: “Lalayev’i tutuklamak şık değil, bu ne ciddiyetsizlik”.[24]

Kanlı olayların bir başka merke­zi de Guba kazası idi. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi Belgeler Arşivinde 1917-18 yılları Guba’daki olaylarda yer almış Bolşeviklerin anı­ları bulunmaktadır. Guba Bakü ve Şemahi’den sonra S.Şaumyan önder­liğinde Bolşeviklerin hakimiyetlerini tesis etmek istedikleri üçüncü büyük şehirdi. Burası da 1918 yılı kanlı mart olayları sonrası işgal edilmiştir. Değişik halkların yaşadığı Guba bölgesinde Ermenilerin sayısı çok azdı. Nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan Azer­baycanlılarla birlikte Yahudi, Ortodoks olmayan Ruslar, Tatlar ve Lezgiler de yaşıyorlardı. Guba’da Sovyet hakimi­yeti sadece Nisan 1918’de Caparidze’nin emriyle Bakü’ye gönderilmiş David Gelovani’nin komutasındaki Bakü Sovyeti birliklerinin çabası sonu­cunda tesis edilebildi. Ama kısa süre sonra civar köylüler, özellikle Lezgiler Gelovani’ye tabi olmak istemediler. Bu durumda Guba’ya Ağacanyan’ın komutasında tümü Ermenilerden müteşekkil bir birlik geldiyse de gir­dikleri çatışmada yenilgiye uğradı­lar. İki hafta sonra, 1 Mayıs 1918’de Guba’ya yine Ermenilerden oluşan üç binlik bir birlik dahil oldu. Kızıl Orduya tabi bu birliğin komutanı Müslümanlara karşı patolojik nef­retiyle tanınan Taşnak Amazaps Srvantztyan idi. Gelovani daha son­ra Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti tarafından oluşturulmuş soruşturma komisyonundaki ifadesinde Amazaps’ın birliğinin Guba’ya halkı cezalandırmak amacıyla bizzat Şaumyan tarafından ve diğer komi­serlerin bilgisi dışında gönderdiği­ni söyleyecekti. Birlikteki askerler ise Korganov tarafından seferber edilmiştir.[25] Amazaps’ın birliğinde görev yapmış ve Guba’da bulunmuş, Guba kazasının Yahudi kasabasın­da Kızıl Ordu birliği mensuplarından S.İlyantsev şu satırları aktarmaktadır: “Birkaç gün sonra Amazaps’ın 1500 kişi­lik bir birlikle geldiğini duyduk. Yollarda köyleri ateşe vermişti. Malum oldu ki, Amazaps Bolşevik olarak burada bulunmaktadır. Ama o ve birliğindekiler etnik kıyım uyguladılar, köyleri ve şehri yaktılar, sivil halkı yağmaladılar ve son­ra da çekip gittiler.”.[26] Başka bir tanık, Guba’daki Kızıl Ordu birliğinde görev yapan Mir Musa şunları söylemekte­dir: “Taşnak Amazaps Türk halkını ceza­landırdı. Toplu terör, yağma ve cinayet başladı.”.[27]

Taşnakların Guba “seferinde” yer al­mış yegane Azerbaycanlı, daha sonra Azerbaycan Komünist parti teşkilatı­nın lideri olmuş Mir Cafer Bağırov’un anıları da Amazaps’ın yaptıklarına ta­nıklık etmektedir. Mir Cafer Bağırov’un 1923 yılı başlarında Azerbaycan Siyasi İdaresi Başkanı görevindeyken yazdı­ğı otobiyografisinde bu facia öncesi Guba’daki durumu ayrıntılı bir şekilde tasvir etmektedir. Bağırov o sırada karşı kampta yer alarak hemşerilerinin yaşadığı faciayı onlarla birlikte yaşamıştır. Bağırov şöyle yazmaktaydı: “Üzülerek ifade etmek isterim ki Guba’da yaşanmış o korkunç olaylara kendi ira­dem dışında tanıklık etmek zorunda kaldım. Taşnakların vahşi hareketleri karşısında masum halka hiçbir yardım edemedim. Hatta kendi yakınlarımı da kurtaramadım. Yetmiş yaşında­ki ihtiyar amcam Mir Talib, oğlu Mir Haşim, damadı Hacı Heybet ve diğer yakınlarım süngüyle vahşice öldürül­müşlerdir.”[28] Bazı tanıkların söyledikle­rine göre Bağırov o “korkunç olayları durdurmaya” çalışmış, fakat kendisini tutuklamışlardır. Yahudi kasabasında görevli Kızıl Ordu mensubu Haniko Şafadim o olayları şöyle anlatmakta­dır: “Gizli liderlerimiz yoldaş Bağırov ve yoldaş Mardahay Yakubov bize Amazaps’ın birliğinin Bolşevik olma­dığını, milliyetçi olduklarını, onlara ka­rışmamamızı, Boşevikler gelene kadar beklememezi söylediler. Haçmaz’da bulunduğumuz sırada Bağırov’un, köylülere dokunulmaması, nitekim onların suçsuz oldukları yönünde propaganda yaptığı gerekçesiyle Amazaps tarafından tutuklanmak is­tediğini öğrendik. Biz Şalma Marday ve Mardahay Yakubov’la Ermenilere gittik ve Bağırov’un Müsavatçı olma­dığını, gerçek bir devrimci olduğunu, onun nazarında tüm milletlerin eşit olduğunu söyledik. Bu konuşmamız onları etkiledi ve Bağırov’u Taşnakların elinden kurtardık”.[29]

Genelde Sovyet döneminde 1918 yılı ilkbaharında meydana gelmiş olayların objektif şekilde anlatılması imkansızdır. Bu büyük cesaret gerekti­riyordu. İstikrarsız politik tutum sergi­lediği gerekçesiyle suçlanmak korku­su altında birçok ünlü Azerbaycan ko­münistleri, o dönemin görgü tanıkları objektif değerlendirmelerden çeşitli nedenlerle şekillerde kaçınmışlardır. Sıradan parti üyelerine gelince on­lardan bazıları gerçekleri idrak ederek tercih yaptıklarından dolayı değil, o dönemin dönüm noktası oluşturan koşulların diktesiyle bu olaylara ka­tılmışlardır. Şüphesiz onlar, konjoktürel algılama çerçevesinde çok şeyi göremiyorlardı. Onların anlattıkları münferit olaylar bile şöyle bir sonuca varmamızı sağlamaktadır: 1920 yılının ilkbaharında Azerbaycan’da Sovyet hakimiyeti binlerce sivil Azerbaycan­lının kanı pahasına tesis edilmiştir.

Dr. İlqar NİFTALİYEV

Tarih Bilimci

Kaynak: www.irs-az.com


Dipnotlar:
[1] Gaber-Korn A. Bakü Ekim Devri­mi Günlerinde. ”Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devrimi Tarihine İlişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.53.
[2] Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi Belgeler Arşivi (ACYBSBA), f. 276, liste 2, d.20, l. 75-76.
[3] Mikoyan A.İ. Böyle Olmuştur. Moskova 1999; http://militera.lib.ru/memo/russian/mikoyan/in- dex.html.
[4] ACYBSBA, f. 268, liste 23, d.104, l. 10-11.
[5] ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 44.
[6] Bolşevikler Azerbaycan’da Sovyet Devrimi Zaferi Yolunda, s. 318­319; Şaumyan S.G.Seçilmiş Eser­leri. 2 ciltte. Cilt.2, Moskova,1978, s.225-226.
[7] Gaber-Korn A. Bakü Ekim Devri­mi Günlerinde/Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devri­mi Tarihine ilişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.53.
[8] ACYBSBA, f. 26B, liste 23, d.104, l. 10-11.
[9] ACYBSBA, f. 303, liste 1, d.60, l. 30-­31.
[10] ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 1B-19.
[11] ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 44.
[12] Gaber-Korn A. Bakü Ekim Devri­mi Günlerinde/Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devri­mi Tarihine ilişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.53.
[13] ACYBSBA, f. 303, liste 1, d.60, l. 16.
[14] Hasanlı C. 191B Yılının Trajik ilkba­harı. “Zerkalo” gazetesi, 2009, 11 Eylül.
[15] ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 18-19.
[16] ACYBSBA, f. 26B, liste 23, d.104, l. 10-11.
[17] Gaber-Korn A. Bakü Ekim Devri­mi Günlerinde.“Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devri­mi Tarihine İlişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.54.
[18] Şaumyan S.G. Seçilmiş Eserleri. 2 ciltte. Cilt.2, Moskova,1978, s. 246­-247.
[19] Şaumyan S.G., a.g.k., s. 247.
[20] ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 85.
[21] ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 85.
[22] ACYBSBA, f. 456. liste 18, d.35, l. 18, 19, 21.
[23] Bolşevikler Azerbaycan’da Sovyet Devrimi Zaferi Yolunda, s. 366-367.
[24] “Azerbaycan” gazetesi, 1918 yılı, 21 Ekim.
[25] Rüstemova-Tohidi S.A., Guba. 1918 Yılı, Nisan-Mayıs. Belgelerde Müslüman Vahşeti. Bakü, 2010, s.77.
[26] ACYBSBA, f. 456, liste 18, d.36, l. 136.
[27] A.g.k., l. 161.
[28] İsmailov E. İktidar ve Halk. Azer­baycan’da Savaş Sonrası Stali- nizm.1945-1953 y. Bakü, 2003, s.52.
[29] ACYBSBA, f. 456, liste 18, d.36, l. 156-157.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.