Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Bir Uygur Türk’ünün Hikayesi

0 12.524

Roza KURBAN

Hayatta öyle günler vardır ki insan o tarihleri asla unutmaz, unutamaz. Çin zulmü altında 24 yılını hapis, çalışma kampında geçiren İklil Kurban’ın ilk hapishaneden tahliyesi, 4 Şubat 1957.

Yıl 1957, 4 şubat Pazartesi, öğleden sonra saat 3 civarında, Mamuthan kapıyı açıp:

– Hadi yorganlarını götür, hapishaneden çıkıyorsun, dedi.

Ne güzel haber, bu haberi 15 aydan beri bekliyordum. Dünyada hapishaneden çıkmak kadar insanı sevinç heyecanına boğan başka bir olay var mıdır?!…. Yerde yürümüyorum, sanki uçuyordum….Eşyalarımı doğru düzgün toplayamadan rastgele kucaklayıp, Mamuthan’ın peşinden koştum ve beraber danışma odasına girdik. Odada beni birkaç kez sorgulayan bir Uygur oturuyordu. Bana:

– Seni bugün hapishaneden çıkarıyoruz, evinden aldığımız not defterlerini geri vermeyiz, çünkü senin yerine defterlerini cezalandırıyoruz. Çıkış belgeni yarın bu saatlerde annenle beraber gelip buradan al, gidebilirsin! dedi. “Senin yerine defterlerini cezalandırıyoruz”, bu satır aklımda kazılıp kalmıştı. Tekrar eşyalarımı kucaklayıp, hapishanenin büyük kara kapısından çıkarak, Gulca’nın büyük caddelerinden biri olan “Stalin Caddesi”ne doğru hızlı adımlarla ilerledim. Bizim komşumuz ve lisede benimle beraber okuyan Hakim adlı sınıf arkadaşım okuldan evine dönüyormuş, beni hemen fark etti. Kucaklaştık….. O hemen bir at arabasını durdurup, eşyalarımı arabaya koydu, hep beraber arabayla bizim eve geldik…. Eşyalarımla Hakim’i geride bırakıp, avlu kapısından girince, biraz ötede-ağılda inek sağmakla uğraşan annem babamla karşılaştım, annem bana doğru koştu, beni bağrına basıp sevincinden ağlıyordu, durmadan ağlıyordu…….

Ertesi gün öğleden sonra, hapishaneden çıktığım saatlerde annemle beraber hapishanenin o bilinen danışma odasına gelip, “Çıkış belgeni yarın annenle beraber gelip buradan al” demişlerdi, onu almaya geldim, diye orada oturan bugüne kadar hiç görmediğim başka birine söyledim. O da: “Çıkış belgen işte bu al, fakat annenle beraber gel, diye neden anneni buraya kadar yormuşlar ki, buna hiç gerek yoktu” diye, kapıdan beni uğurladı. Annem dışarıda bekliyordu. Anneme, senin hiç gereğin yokmuş, diye bu ikinci kişinin söylediklerini söyledim ….

Hapishane danışma odasında son görüştüğüm bu iki kişiyi, bana birbirine zıt iki türlü söylemeye zorlayan etken nedir, kuşku nedir? …. Samimiyetsizliğin ve ikiyüzlülüğün Çin yönetimine-siyasetine özgü en belirgin özellik olduğunu, yıllar geçtikçe yaşam tecrübelerimden edindiğim bilgiler ışığında daha iyi anlayacaktım. Fakat, bu ikiyüzlülüğü görünürde sergileyenler ise, hep-her zaman aramızdan çıkan hainler olduğuna da şahit olacaktım.

Çıkış Belgesi’nde şu ifadeler bulunmaktaydı:

Karşı devrimci olarak 04.11.1955 tarihinde yakalanmış İklil Kurban hapishaneden hemen salıverilsin. Kazak Özerk Bölgesi, İli (Gulca) Mahkemesi. 04.02.1957,

Damga ve İmza.

KAYNAKÇA:

İklil Kurban, “GERÇEKLER ve YALANLAR (Anılar-Yansımalar: 1943-2007), s: 83-84), Ankara 2007.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.